Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hayat hayalleri de aşar sınırları da...
Kararlarımızın arkasında ne kadar ve nereye kadar dururuz? Umarsız, yalnız, yoksunluk içindeki
insanlar için de yapabileceklerimiz var mıdır? Hayatı, dünyayı nasıl algılıyor, yakın ve uzak
geleceği nasıl görüyoruz? Bunca soruna karşın çözüm ya da umut içimizde bir yerlerde mi?
Değilse dağlar ardında mı? Yer yer mizahi bir dille çıkardığı yolculukta Çadırda Bir Yıl, çok daha
fazlasını düşünmeye bir çağrı olarak çalıyor kapımızı.
müsün/ Süpürdüğün sokaktan geçenler/ Burayı Norveç tatilinde tanıştığı,
Y. BEKİR YURDAKUL
dünyanın en iyisi süpürmüş desinler” diye en iyi arkadaşı olacağını
tanımladığı, “işini iyi yapan” insanlardan biridir. düşünürken erken yitirdiği
aman zaman “Dünya her geçen gün daha kötü
Çocuklarını her akşam bir merak ve heyecanla arkadaşı Odd’un adını verir
bir yer oluyor” diye bir cümle kuruyorum. Son-
yollar evlerine, her sorunu bütün çocuklarını çadırına Kuğu.
Z ra oturup kendimi bu yargının doğru olmadığı-
“kazananlar” kılarak çözer anlatı boyunca da… Ve on birinci yaş
na inandırmaya çalışıyorum.
gününde, aynı zamanda
Teknoloji diyorum, bilişim diyorum, iletişim ve ula-
ARKA BAHÇEDE BİR ÇADIR
Dünya Kız Çocukları Günü
şım olanakları diyorum. Ne dersem diyeyim, aklımı
Öğretmenin, “Bu bir hafta boyunca kendinize
olan 11 Eylül’de başlar bu, hiç de kolay olmayan
bir parça kandırsam da gönlüm bir türlü ikna olmu-
meydan okurken başkaları için de kaynak yaratın.
macera ya da “meydan okuma”.
yor dünyanın iyiye gitmekte olduğuna.
Ancak bunu normalde yapmak istemeyeceğiniz bir
Çünkü adaletsizlik, açlık, yersiz yurtsuzluk, evsiz
şeyi yaparak gerçekleştirin” açıklamasının ardından HAYATA YENİDEN BAKMAK
barksızlık, savaşlar, daha çok kâr uğruna yok edilen
herkes ürktüğü, korktuğu, uzak durduğu, sevmediği
Ömür Akyüzlü Lüker’in özenli çevirisiyle çıktığımız bu
yeşil, her geçen gün tükenen su…
neler varsa birinde karar kılar.
heyecan dolu yolculuk Kuğu için de hepimizin yaşadığı
Ve usta sanatçı Ruhi Su’dan dizeler çınlıyor kulağımda
duygu-akıl çatışmasının bilinen ancak oldukça ilginç
“Herkese yeter dünya/ Herkese yeter ekmek…”
seyriyle bizi baştan sona anlatının içinde tutar.
Ama yetmiyor işte! Milyonlar yoksunluk içinde
Kuğu ve arkadaşları “meydan okuma”larında
kıvranırken birileri, bir eli yağda öteki balda, daha
ne denli başarılı olacaklardır? Özellikle
çok pay türküsünü söylüyor, söyletiyor da bir
büyük oynayan Kuğu, dört mevsimi
yandan. Hem de payına yokluk düşenlere…
kapsayacak, kendisi için korku dolu
Neredeyse dört bir yanımızda patlayan
geceler demek olan bu yolculuğu
bombalar, ateşlenen silahların
nereye kadar sürdürebilecek midir?
yurtlarından ettiği milyonlarca insan,
Dahası hedeflediği yardım miktarını
evsiz ekmeksiz başka topraklarda
sağlayabilecek midir?
alıyor soluğu. En çok da çocuklar;
Hepimizin korkuları var. Ya da
ana babasız, ekmeksiz, oyunsuz,
sevmedikleri, hoşlanmadıkları,
arkadaşsız kalanlar. İşte, bu
uzak durdukları… Onları unutmayı
“yalnız” çocuklara kucak açanlar
ya da uzağımızda tutmayı da
da daha çok çocuklar.
seçebiliriz, onlarla yüzleşmeyi, baş
İsviçre’de yerleşik dostlarımdan
etmeyi de. Çadırda Bir Yıl, sunduğu
dinlemiştim, okullarda “mülteci”
heyecan dolu yolculukla hayatımıza
çocuklar üzerine bir araştırmaya ilişkin
gerçekçi bir gözle yeniden bakmaya,
çocukların yaklaşımını vurgulayan bir anıydı.
mücadele gücümüzü tartmaya, kişisel
Dersliğe giren görevlinin, “Sınıfınızda
ve toplumsal sorunlara yaklaşımımızı da
mülteci var mı” sorusuna çocuklardan birinin
gözden geçirmeye de çağırıyor.
“Yok, biz hepimiz çocuğuz!” yanıtı, ders olmanın
Hiç kimse durup dururken keyfi nedenlerle evini
ötesinde bu umarsızlığı yaratanlar için şamar gibiydi de.
barkını terk etmez. Göçmenin, yer değiştirmenin arkasında
Hollandalı ödüllü yazar Tiny Fisscher’in, Çadırda
Desen: SOPHIE PLUIM
yatan bir ya da daha çok neden her zaman vardır.
Bir Yıl adlı yapıtını okurken hep aklımın bir köşesinde
Fisscher’in çağrısı, çocukların hayata ve sorunlara
uçuşup durdu bu gerçekler.
Kahramanımız Kuğu’nun yolculuğuysa Sinan Öğretmen
bakışındaki farklılığı vurgulamanın ötesinde Kuğu’nun
dijital tahtaya çadır kampında kalan Suriyeli kardeşlerin
ÖNEMLİ OLAN FARK YARATMAK
macerasına özenle dahil ettiği yetişkinler aracılığıyla
görüntüsünü yansıtınca çıkar ortaya: Kuğu, evlerinin
Hikâyemiz “eskiler”in “parayla ayak işi yapmak”
insanlığın bu büyük trajedisi üzerine de yeniden ve
arka bahçesinde bir çadırda uyuyacaktır hem de bir
diye tarif ettiği, şimdilerde “challenge” olarak
nesnel bir yaklaşımla düşünmemizi de barındırıyor.
hafta değil, tam bir yıl boyunca, üstelik geceleri bahçeyi
söylenegelen bir çalışmayı Sinan Öğretmen’in
Bir sorunun çözümünde ortaya çıkan yepyeni
kuşatan zifiri karanlıkta…
ortaya atmasıyla başlıyor. Kendisi de bir göçmen
arkadaşlıklar, dayanışma, beceriler, kendimizi
Odasında bile ışıksız uyuyamayan Kuğu için bu
olan Sinan Öğretmen, çocukları için bir “challenge
yeniden “yapma” yolculuğu bağlamında da
seçim aslında alabildiğine korkutucudur. Ne ki ok
haftası” düzenlediğini açıklar.
değerli bulduğum Çadırda Bir Yıl, dünyayı kuşatan
yaydan çıkmıştır.
Öyle sıradan, sosyal medyada bolca rastlananlara
bunca kötülüğe karşın iyinin, iyiliğin, bir şey
Dahası on birine basmak üzere olan Kuğu,
benzemeyecektir bu etkinlik. Hedef iyi bir amaç
yapılabileceğinin de hep var olacağına yönelik
annesinin “Farklı bir şey düşün” deyişini de dikkate
uğruna para toplamaktır.
umutların da yanında duruyor.
n
alıp çıtayı hayli yükseltmiştir. Hedefi de yüksek
Bir yanıyla da çocuklar kendi hayatlarında
koyar: Mülteci çocuklar yararına para toplayacaktır
meydan okumak istedikleri şeyi ve bu yolla ulaşmak Çadırda Bir Yıl / Tiny Fisscher / Çeviren:
hem de tam kırk bir Avro!
istedikleri hedefi de kendileri seçecektir. Ömür Akyüzlü Lüker / Uyurgezer Yayınları / 271
Çadır, evlerinin arka bahçesine kurulur. Bir
Sinan Öğretmen, Bertolt Brecht’in, “Çöpçü s. / 10+ / 2024.
19 Aralık 2024
14