Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Küçük Celâleddîn’in
Uzun Yolculuğu’
Türkler, Cumhuriyet dönemine dek başka kültürlerin etkisi altında kalmıştır. Bilge Tiğin’in
Köktürk Anıtlarındaki şu sözleri, bunu doğruluyor: “Kağan, Çin milletine beylik erkek
evlâdını kul kıldı, hanımlık kız evladını cariye kıldı. Türk beyleri Türk adını bıraktı, Çin
adını tuttu.” Türkçenin, Farsçayla Arapçanın etkisi altında yitip gideceğinin ayrımına varan
Kaşgarlı Mahmut, kentleri, köyleri dolaşarak topladığı sözcük, deyim, atasözlerinden oluşan
dört ciltlik Divan-ı Lügati’t, Türk adlı sözlüğüyle bunu önlemeye çalışmıştır.
KÖK KÜLTÜR Yerde ekmek kırıntısı görünce, “Ekmek
Kültürel yayılım, kökünden beslenen kutsaldır” der, kırıntıları yerden toplardı.
dallı budaklı ağaç gibidir, ondan ürün Yolun ortasındaki taşları, birinin ayağı
beklenemez. Bizde de nice şair, düşü- takılıp düşmesin diye yoldan alır kenar-
nür yetişmiş olsa da ne onlar halkla bü- lara yığardı. Yerde kâğıt parçası görünce
tünleşmiş ne de halk onları anlayabile- de, “Kuran, kâğıtlara yazılmıştır” der, on-
cek dil düzeyine eriştirilmiştir. ları duvar deliklerine tıkardı.
Neredeyse beş altı yüzyıl dinsel bilgi Börtü böceği çiğnememeyi, işe yaramaz
veren tekkelerin dışında, eğitici kurum- diye nesneleri kaldırıp atmamayı okumasız
lar yoktu. Çocuklar anadan babadan yazmasız nenemden öğrendim.
gördükleriyle kalıyordu. Oysa çağın ger- Eğitimcilere ışık tutacağını düşünerek
çekleri ancak eğitimle kavranabilir. Gülendam Hatun’un masal anlatım yön-
Kitlesel eğitim Cumhuriyetle başlamış- temini alıntılama gereğini duydum:
tır. Mustafa Kemal, savaştan çıkar çıkmaz, “Önce içinde masalla ilintili çeşitli ge-
Türk Tarih Kurumu ve Dil Kurumu’nu kur- reçler bulunan, yüksekçe bir yerde asılı
muş, üyelerin arasına kendisini de katarak torbasını bastonuyla duvardan alır, sonra
toplumu tarihsel, dilsel kaynaklara inecek da bağdaş kurup minderine otururdu. Biz
etkinliklere yöneltmiştir. çevresinde toplanınca da torbanın ağzı-
culuktaki durumunu da dile getiriyor.
Bu girişimlerden sonra ülkede çağdaş eğitim nı kimseye göstermeden açarak içinden bir gereç
“Gülendam Hatun” başlığının altına, tamamlayıcı
düzeyi yaratılmış, böylece alanlarında yetkin sa- çıkarırdı. O akşamki masal demirci masalıysa tor-
bir öğe olarak “18. Kuşaktan Bir Torun” açıklama-
natçılar, yazarlar, bilim insanları çıkmaya başla- basından çekiç çıkardı; terzi masalıysa makas, iplik
sını da koymuş.
mıştır. iğne ya da düğme. “Ayağına Diken Batan Karga”
“Gülendam nenem” dediğine, kitabın başında
Çocuk yazınımızın seçkin yazarı Yalvaç Ural’ın, masalını anlatacaksa kurumuş bir çakırdiken ya da
“Büyük dayım Veled Çelebi İzbudak’ın anısına...”
Küçük Celâleddîn’in Uzun Yolculuğu adlı kitabı çobanın kavalı bile çıkardı ortaya.”
açıklamasını yaptığına göre Ural da 17. kuşağın
(İBB Yayınları, İstanbul 2023) yıllarını vererek edin- Okur adına sormak istiyorum: O dönemde el ka-
ardından gelen 18. kuşaktan olmalı...
diği kültürel birikimle yazılmıştır. dar bir çocuk olan Yalvaç Ural, bilge soyundan
Kitabı ona yazdıran “Bir aklın alamayacağı kadar
Kitapta işlenen konular da bu yargıya vardırıyor. gelen Gülendam nenesinden bu masalları dinle-
masal, öykü, şiir, deyim, atalar sözü, bilmece, ma-
Bu bağlamda kitap, Erdoğan Oğultekin’in yalın ve memiş olsaydı, bugün ülkemizin en seçkin yazar-
ni, ninni ve masal içinde söylenen türkülerle dolu
olduğunca açımlayıcı resimleriyle de ayrı bir de- larından biri olur muydu?
bir bilgi dağarcığı” olan Gülendam nenesi olmalı.
ğer taşıyor.
MEVLANA KÜLTÜRÜ
Kitap, yanızca içerdiği konularla değil, yazarını Yazar şunu da ekliyor: “Gülendam nenemin an-
Anadolu toprakları altıyla üstüyle nice kültürlere
kültürel dünyanın uzun yolculuğuna çıkarıp yepye- lattığı anılar, kuşaklar boyu aile içinde anlatılagelen
hazine olmuştur.
ni bilgilerle karşılaştırması yönünden de önemli. derin bir kültüre dayanıyor. Bu birikimde, büyükle-
Kendine “Küçük Celâleddin” adını veren Yalvaç
rinden dinleyip okuduklarının, babasının bir mes-
UZUN YOL Ural, bu kitabında, hazinenin kapısını okura aç-
nevihan gibi ona aktardıklarının etkisi olabilir.”
Yolculuğun durak yerlerine gelindiğinde Yalvaç mak için, Anadolu’dan başlayıp Asya’nın ortaların-
Ural’ın, işlediği konuları belli bir kültürel birikimle GÜLENDAM HATUN daki ülkelere uzayan bir yolculuğa çıkıyor.
işlediği anlaşılıyor. Adından belli, Anadolu analar yurdudur. Kültü- Yolda, her yıl düzenlenen törenlerde neylerin
Kitaba yazdığı önsöze, “Moğollar, başlarında rel kurumlaşmaların gerçekleşmediği dönemlerde içe işleyen sesleri, semazenlerin sabırlı dönüşle-
Cengiz Han ve oğullarının olduğu, bin kişilik bir eğitim görevini, analar gençliklerinde ninnilerle ye- riyle andıkları Mevlana Celaleddin’in insana yöne-
Tatar ordusuyla, önlerine çıkan her yeri yakıp yıka- rine getirmiş, yaşlılıklarında da bir öğretmen gibi lik öğütleriyle karşılaşıyor, böylece onun düşünce
rak, doğudan batıya doğru geliyorlardı. Bu arada onları geleceğe hazırlamıştır. dünyasının ürünü Mesnevi’lerinin düşünsel özüne
Bahâeddin Veled, bu acımasız düşmandan bir an Yaşım o kuşaktan olduğu için, analar bir ya- varmış oluyor.
önce ailesini, yakınlarını ve inanç yoldaşlarını kur- na, nenelerin eğitim boşluğunu nasıl doldurduğu- O uzun yolun sonuna ancak Mevlana soyundan
tarmanın kaygısı içinde, uzun bir göç yolculuğuna nu yaşadım ben. Altı yaşında aile parçalanmasına gelen Yalvaç Ural ulaşabilirdi.
hazırlanıyor” diye başlıyor. uğramıştım. Nenem, yerine göre anne, yerine göre Küçük Celaleddin’in Uzun Yolculuğu adlı geniş
Uzun yolculuğun bütün evreleriyle katılan Ural, baba oluyordu bana. oylumlu kitap, içerdiği bilgilerle geçmişini irdeleme
kitabın girişinde, özü kültürel arayışa dayanan yol- Bağa bahçeye giderken yanına beni de katardı. bilincinde olan kuaşaklara kutsal bir armağandır.
n
7 Eylül 2023
10