Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şunu diyordu Kundera: “Bana göre modern dünya- iyi romanın her dem kaldığını / yaşadığını gösterir. riz. İki dünyayı yaşamanın getirdiği girdap, bir süre
da varoluşun karmaşıklığını yakalamak eksiltiye, silme- Yazdıklarıyla birlikte taşıdığı miras, bağlandığı ya- sonra yenilgiye dönüşüyor.
ye, yoğunlaşmaya dayanan bir teknik gerektiriyor.” (*) zarlarla yolculuğu da bunu anlatmaktadır aslında.
BULUŞMA NOKTASI
Kundera, bize, işte o parçalanmışlığı anlatırken,
SİMGESEL BİR ANLATININ YANSISI
Kundera, bundan yaklaşık 30 yıl sonra yazdığı Bil-
kaçınılmaz biçimde ironiye yaslanır. Bunun için de
Konusunu güncelden de alsa, insan varoluşu-
memek romanında, adeta oradaki kahramanlarının sı-
şunları söyleyecektir: “İroni insanı sinirlendirir. Alay
nu sorgulamayı amaçlar. Bu anlamda Şaka tipik bir
kışıp kalmışlığının başka bir gerçekliğini, bu kez sür-
ettiği ya da saldırdığı için değil ama dünyanın anla-
örnektir. Baskıcı bir ortamda bireyin özgürlüğünün
gündeki zamana dönerek anlatır. Gelinen yerin sıra-
şılmazlığını gözler önüne sererek bizi kesin inançlar-
gölgelendiği zamanın ruhunu gene bireyler üze-
danlığı, yabanlığı bir süre sonra bu sürgünlüğü ya-
dan yoksun bıraktığı için.”
rinden anlatmayı önceliyor. Romanına odak kıldı-
şayan Irena’nın dünyasında derin bir kedere dönü-
ğı karakterler (Ludvik-Lucia-Marketa / Helena-Pavel
OKUR/UN/A ÇAĞRISI OLAN
şür. Açılan kapılar onu yurduna sürükler bu kez de…
Milan Kundera tüm anlatılarıyla okurunu görevlen- / Jaroslav / Kostka) bir bakıma taşıyıcı figürlerdir.
Irena’nın öyküsünde karşımıza çıkan da bir bakıma
Hem izleksel akışın hem de konunun seyrinin…
diren bir yazardır. Bir bakıma, hazır okur ister. Yani
Kundera’nın kendi öyküsüdür. Hatırlayan ve hatırla-
tembel okurun onun anlatılarıyla pek işi yoktur. Bu ya-
tan kahramanların/ın yolculuklarında bize bunu gös-
nıyla yazdığı her bir şeyin düşünsel boyutu / anlamı /
terir. Yani sürgünün özlemi, dönüşteki yüzleştikleri…
göndermesi ister istemez okurunu donanımlı bekler.
Arada ve orada olmak düşü / düşüncesi onda
Tüm bunlar onun sıra dışı bir anlatıcı olduğunu
belirleyicidir hep. Kopuş>gidiş>terkediş fikri bir za-
göstermez elbette. Ama Kundera sıradan da değil-
man sonra dönüş düşüncesine dönüşür.
dir. Yani anlatılarını köklendirdiği bir gelenek, alıp
Burada ve orada olmak, aslında Araf’ta yaşamayı
taşıdığı bir bakış / görüş, söylem vardır.
da anlatır bizlere. Bilmemek’te “büyük dönüş” dü-
İtirazı olan bir anlatıcının yolu / yordamı onu ay-
şüncesine ele alırken bunu da hissettirir.
rıksı kılar. Belki de Kundera için böylesi bir yakıştır-
“Herkesin içinde taşıdığı babaevi” kopuş ve dö-
ma yapabiliriz ilkten: Ayrıksı yazar, aykırı kimlik!
nüş fikrini de hatırlatır sık sık. Kundera işte o ara
Sıradüzen içinde yaşamayan yani ülkesinden ko-
yerdeki insanın varoluşunu ve sürüklenişini anlatır.
puşunu hazırlayan sürece itirazlarını dillendiren, üs-
Bir yanı keder, öte yanı özleyişleri içerir. Kopulan
telik bunu da daha başlangıçta ilk dönem öykü ve
ülke, özlenen ülke, gidilemeyen ülke… Ve nerede
romanlarına (Gülünesi Aşklar, 1969; Şaka, 1967;
/ nasıl / niçin olduğunu bilememenin acısı…
Yaşam Başka Yerde, 1969; Ayrılık Valsi, 1971) yan-
“…uzaktasın ve ben sana ne olduğunu bilmiyo-
sıtan bir anlatıcıdır.
rum..” Uzaklık, ne olduğunu bilememenin kederi
Ardından gelen sürükleniş/sürgünlük dönemi
ve özlemi… Geçmiş, kaybolana duyulan özlem; bir
Kundera’nın anlatı dünyasının seyrini pek değiştir-
bakıma da İthaka’ya dönmek gibidir: “Dönüş haya-
mese de; izleksel yolculuklarını zenginleştirmiştir.
tın sınırlılığıyla barışmaktır.”
Düşünen romancı kimliğinin belirgince öne çık-
Kundera burada bir çağ sorgusu yapar. Ama o
ması, bu süreçte yazdığı her romanda bu yanının o
kopuş sonrası gitmek ise kaybolmaktır, kendini
ayrıksı kimliğini pekiştirici kıldığını da söyleyebiliriz.
dönüşsüz kılmaktır. O, bu sürüklenişte bizi kuşa-
tan kederi dillendirirken şunun da altını çizer: Da-
SÜRGÜNLÜĞÜN SORGUSU
Tam da bu dönemeçte yazdığı Bilmemek (1999) ğılma, gitme bilmemeyi de içerir o keder.
onun anlatıcılığını, göçtüğü ve sürgünlüğüne ne- Geldiği sürgün yerinde, “Benim hayatım bura-
da” diyen kahramanın yolculuğu sürgünlüğe dair
den olan yere / ülkeye döndüren bir kahramanın
öyküsü aracılığıyla karşımıza çıkardığı izleklerle, birçok anlamı içerir. Hatırlamaya, unutmaya, ka-
bambaşka bir boyuta taşır. nayan belleğe, yaralı zamana dönük bir yolculuk-
Bunu da şöyle açıklayabiliriz: Milan Kundera,
tur çünkü onun yolculuğu.
yaralı belleğin anlatıcısıdır. Ondaki derin yarılma Kundera’yı salt romancı olarak anmak doğru
“1968 Prag Baharı” öncesinde başlamıştır. değil. Entelektüel kimliği edebiyat düşünürü kıldı-
Dönemin Çek aydınlarının önemli bir bölümü mu-
ğı gibi, bir kültür insanıdır o. Bu anlamda roman ve
halif “ada”yı oluştururlar. “Bağımsız Yazarlar Çev-
denemelerinden iz sürerek dünyaya, insana, edebi-
resi”, “yeni bilinç”in savunucularıdırlar. Parti bü-
yatın ne olduğuna / olmadığına dair çok şeyi öğre-
rokratları bir erk oluştururken, bu grup çevresinde- Siyasal eleştirinin odağında bireyin özgürlüğü sor-
nir, sorgularız.
ki yazar/aydınlar önemli bir dönüşümü ateşlerler,
gusu yatmaktadır. Orada yansıtılan bireyin içyıkımı-
OKUMA ÖNERİSİ
1968’e adım adım gidilmektedir.
dır, bunu var eden koşullara dönük sorgudur. Çizdi-
n Bir Düşün Sonu: Milan Kundera Üzerine Bir İn-
Kundera işte tam bu dönemeç öncesinde ikinci ro- ği karakter(ler)in içsesi güçlüdür. Yansıtılan gerçek-
celeme, Zekiye Antakyalıoğlu, Can Yay., 176 s. 2017.
manı Şaka’yı tasarlamaktadır. 1967’de okur karşısına
liğin kavrayıcı bilinciyle konuşur(lar) çünkü. Geçiş-
n Bir Yazarın Hayatı: Milan Kundera, Jean-Domi-
çıkan roman 1968’de de Çek Yazarlar Birliği Ödülü’nü ler, buluşmalar üzerine kurulan roman çözülmeleri
nique Brierre; Çev. Osman Akınhay, Agora Kitaplı-
alır. Roman üç kez basılır. Ama basında başlatılan
de anlatır. Bireyin iç çözüntüsü, sistemle çatışması…
ğı, 280 s., 2022.
kampanyanın ardından yasaklanır, halk kitaplıkların- Pavel’de simgeleşen erk / sistem Helena’yı adım
n Bir Buluşma, Milan Kundera, Çev. Roza Hak-
dan çıkarılır. Yaşanan Prag tragedyası onun hayatı- adım öte kıyıya, Ludvik’e yöneltir. Bir “şaka”nın
men, Can Yay., 173 s., 2010.
nın da kırılma noktasıdır bu yasakla birlikte. başka bir durumu absürde dönüştürmesi ise onun
n Perde: Yedi Bölümlük Bir Deneme, Milan Kun-
Romanın ilk müsveddelerinden biri 1966’da eleştirisinin odağındaki gerçekliği var eder. Burada
Fransa’da Aragon’a ulaşır. Ekim 1968’de Fransa’da dera, Çev. Aysel Bora, Can Yay., 157 s., 2006.
öne çıkan Kundera ironisi ise zamanın ruhuna dö-
n Saptırılmış Vasiyetler, Milan Kundera, Çev. Öz-
yayımlanır. Paris’e gelir, romana önsöz yazan nük bakışın simgesidir.
demir İnce, Can Yay., 271 s., 1994.
Aragon’la buluşur. Bu, onun yaşam yazgısı olur. Bir “başa gelme” / “çözülme” hikâyesi olarak
n
Çek yazınında adı silinirken, Fransa’da önemli bir okuduğumuzda düşüşün ve düşkünlüğün neden
yayınevi Gallimard kapılarını açıyordur ona. niçinlerine vardırır bizi anlatıcı. Burada da karakter- (*) Roman Sanatı, Milan Kundera, Çeviren:
Kundera, bize, zamanın dönüşen yörüngesinde lerin öyküsünü kendilerince anlatımlarından izle- Aysel Bora, Can Yayınları, 181 s. 2002.
3 Ağustos 2023 9