Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
maddiyatın yol açtığı bir olayın bambaşka, polisiye bo- nın ve diğer Huxley eserlerinin güzelliği de buradaki püf
yutlara varışı, Sebastian’ı oğlu yerine koyan, gerçek oğ- noktasında yatıyor.
lunu kaybetmiş kadının yaşattığı duygular ve daha bir Bu öyle bir harmanlamak ki sırça fanus entelektüelle-
dolu şey, özellikle de bu kişi ve olaylar arasındaki çatış- rin burnu büyük okurluğunun ve birikiminin aksine, asla
ma, gerilim olağanüstü bir okuma keyfi sunuyor. malumatfuruşa kaymaksızın, yaşamın günlük ritminden
Edebiyattan resme, mitolojiden polisiyeye ilginç sular- uzaklaşmadan, okurda tatlı bir merak uyandıran, acaba
da yüzen romanda, Shakespeare’in ve ruhunun da romanın bu ismin romandaki karakterle bağlantısı nedir, bu eser
adından başlayarak bir yerlerde gezindiğini unutmamalı. neden burada anılıyor gibi sorularla romanı kabartıp ço-
Hemen ilk sayfada, Shakespeare’in IV. Henry eserin- ğaltan harika bir yöntem.
den bir alıntı karşılıyor bizi: “Düşünce dediğin yaşamın
ODİSSEUS’TAN PUŞKİN’E, DEGAS’DAN
kölesi ve yaşam da zamanın soytarısı/ Ve dünyayı arşın-
DANTE’YE, NİHİLİZMDEN MODERNİZME...
layan, zaman artık durmalı.”
Yani Huxley, büyük yazar genelinde olduğu gibi oku-
Az önce Sebastian Barnack’ın, sanki bunun bir yanıtı
ru, edilgen konumdan çıkarıp etken konuma çekmek isti-
varmış gibi yaşamı sorguladığından bahsetmiştim. Şimdi
yor. Ve bu hamlede Odisseuas’tan Puşkin’e, Degas tab-
bu sorgulamayı, az önceki dizelerde geçen, “Yaşam da za-
lolarından Dante’ye, nihilizmden modernizme bir dolu
manın soytarısı” yaklaşımıyla birlikte ele almanızı isterim.
isim ve kavram bize eşlik ediyor.
AYDININ YAMAN ÇELİŞKİSİ! Romanın en güzel yanlarından biri, iyi bir edebiyat ese-
Zira toy Sebastian dünyayı daha iyi algılamaya başla- rinden bekleyeceğimiz şekilde bir tez veya sonuç ortaya
dıkça, sanki kendini yalanların, kötünün ve hatta yıllar koymaması. Bir dönüşüm romanı okumuyoruz. Onun ye-
sonra yazdığı nottan anladığımız kadarıyla savaşın içinde rine bir çağa, tuhaf bir döneme, bilindik ezberlerin çok öte-
bulacak. Yani “zaman” algımızla dalga geçip düşünen sinde ve bambaşka bir pencereden tanıklık var.
insanı soytarıya çevirmiş gibi. Aydının yaman çelişkisi! Bize de bu güzelliğin tadını çıkarmak, yaratılıştan baş-
Bir de Aldous Huxley’in nadir yazarlığı nezdinde, en- layarak, mistik sularla birlikte gerçeğin katı yüzünde dola-
telektüel birikimi romandaki kurguyla harmanlamak- şan olayları tartmak ve durmuş zamanın yekpare güzelliği-
tan bahsetmiştim. Sanırım Zaman Artık Durmalı romanı- nin ve belki de korkunçluğunun seyrine dalmak kalıyor.
n
Yazılakalanlar 11Yazılakalanlar 11Yazılakalanlar 11Yazılakalanlar 11Yazılakalanlar 11
Yazılakalanlar 11
tecinin Sokakta Harp Var (1932)
ERAY CANBERK
adlı kısa romanı Hüseyin Avni
Şanda tarafından yeniden gün-
2019 / 1
deme getirildi ve yayımlandı (Ha-
n Son dönemlerde Batı dünya-
bora Yayınları, 1970)…
sı yazarlarının ve özellikle Ame-
Şanda (1902-1971) gazete-
rikalı yazarların dilimize çevrilen
ci ve yazardı. Ülkemizdeki iş-
kitaplarındaki kaynakça, dip not çi hareketleri tarihi konusunda
ve gönderme bolluğu dikkat çe-
önemli kitapları vardı… (Güncel-
kici gibime geliyor…
leme: Sokakta Harp Var, Dorion
n Sürati intikal: Söylenilen
Yayınları’nın “Unutturmadıkları-
sözü çabuk anlamak. (“Hızlı yer
mız Serisi”nden yeniden yayım-
değiştirme, hızla varma” anla-
lanmış, 2021)…
mında kullananlar var!?)
n Kim demişse iyi demiş: “Ace-
n “Birbirinin aynı” anlamı-
lesi olmayan ama vakti de olma-
na gelen “bir örnek” neden
yan insanlardan…” (Güncelleme:
“birörnek” diye bileşik yazıl-
Tam hatırlayamıyorum; bu söz ya
maz? Fransızcadan bozma Tanpınar’ındı ya da Tanpınar için
“üniforma”nın karşılığı (Fransız- söylenmişti… Not düşmemişim!)
ca sıfat ve ad “uniforme”); tek n “İnsan ancak korktuğu zaman
şekil / şekilli, tek biçim / biçimli, batıl itikatlara bağlanır; ancak cahil
bey ilçesi, İyinacar Camisi imamı bayram na-
benzer, (halk dilinde) “tıpkısının aynısı”... Ses olduğu zaman korkar” diyen de iyi demiş!
mazı hutbesinde Kurtuluş Savaşı’nı yeren söz-
ya da görünüm / görünüş söz konusu oldu-
n Doğduğu yerde ölenlerden) Halil Ata-
ler sarf etmiş.. Cemaatten hiç ses çıkmamış!...
ğunda: Yeknesak (Fars.) ya da tekdüze, bitevi-
man (1888, Bor, Niğde-1993, Bor, Niğde):
Komşu il Maraş’ta Kurtuluş Savaşı’nı başlatan
ye (Fransızca karşılığı “monotone”).
Gerçekten “hayatı roman” olabilecek insanlar-
ise bir imamdı; Sütçü İmam!
n ‘Soymak’tan: Soygun (gasp, selb), soy-
dan biri… Harp ve Esaret-Doğu Cephesi’nden
n Mazeret (Ar.) (Aslı: ma’ziret): Bir kusur
guncu (şakî, bedbaht), soygunculuk (şekâvet),
(Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2014) ad-
ve kabahatin işlenmesine yol açan ve isten-
soygan (soymayı, soygunculuğu alışkan- lı bir anı kitabı var.
meyerek ortaya çıkan durum, özür… “Özür
lık edinmiş kimse)… Soymak’ın çağrıştırdıkla- n (Doğduğu yerde ölenlerden biri daha)
irad etme, af dilemek için itizar, mevani”…
rı: Soyga (Bir cins ala karga), soyka (halk dilin- Tevfik Ak (1924-2017, Hendek, Adapazarı):
Bazı Türkçe sözlüklerde “mazeret” karşılı-
de: Ölünün üzerinden çıkarılan giysi; sahibine Gedikpaşa Ortaokulu’nda matematik öğretme-
ğı olarak “gerekçe” sözcüğü de yer alıyor ve
uğursuzuluk getiren eşya.) nimdi (1952-53/1953-54 ders yılı). Yıllar sonra,
gerekçe’nin “kaide dışı uydurma bir kelime” ol-
n Dinsizin hakkından imansız gelir, denir… 1960’ların başlarında tekrar karşılaştık; Çapa
duğu belirtiliyor!… Nedense “özrü kabahatin-
(Güncelleme: Bir olumsuzun / olumsuzluğun Ortaokulu’nun müdürüydü… İnternetten öğ-
den büyük” deyişini hatırladım…
hakkından ancak bir başka olumsuzun / olum- rendiğim kadarıyla emekli olunca memleketine
n “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul”
suzluğun gelebileceği düşüncesi hâlâ sürüp
dönmüş ve orada yaşayıp ölmüş… Unutama-
demiş Yahya Kemal… Şimdilerde bakınca insa-
gitmekte toplumumuzda!…)
dığım öğretmenlerimden biriydi.
nın “Tepe tepe kullanılmışsın!” diyesi geliyor…
n Eme (em: ilaç, devâ, müdavât) yara- (Güncelleme: İlkokuldan üniversiteye, hiçbir
n Tavsiye etmek ile tasfiye etmek günümüzde
mak: Bir derde çare olmak. Bir işe yaramak. öğretmenimi unutmamışımdır ama aralarında
kafa karıştırıyor. Çünkü; tavsiye edilenler tasfiye
n Alarga (İt. açık deniz) / Alargaya çek- bazıları daha da “unutamadıklarımdandır”!)
ediliyor, tasfiye edilenler tavsiye ediliyor!
mek: Açığa çekmek / Alargalık: Dalgacılık, il- n Fransız karikatürcü Sempé, müthiş bir ka-
gisizlik, başıboşluk. n Portreler (Nâzım Hikmet, 1935). Kemal Ah- rikatürcüdür. Daha doğrusu bütün karikatür-
n Haberlere bakılırsa, Gaziantep, Şahin- met şiiri… Genç yaşta ölen bu talihsiz gaze- cüler gibi müthiştir! n
24 Ağustos 2023 9