Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yakmalar, iftira ile güçlü ai-
GÜNDÜZ VASSAF’TAN
ERENDİZ ATASÜ
leleri karalayıp söndürerek
onların mallarına konmalar
kuduğum en ilginç ki-
ve bütün bunları gizleyecek
taplardan biri Gündüz
sihir: Sanat!
O Vassaf’ın Ressamın İs-
‘Ressamın İsyanı’
Papalar babalarının hayrına
yanı (Everest Yayınları) adlı
Rönesans ressamlarına hami-
yapıtı. Bu bir roman mı? Ro-
Gündüz Vassaf’ın Ressamın İsyanı (Everest Yayınları)
lik etmezler. Sanatın büyük
man bireylerin tüm kişilikle-
romanının kahramanı Rönesans resim sanatının büyük
bir doğuş yaşadığı Rönesans
rini, iç dünyalarını derinleme-
aslında sanatın ihanete uğra-
isimlerinden Caravaggio’nun sanatını sorgularken, baskıcı
sine sorgulayan bir edebi tür
dığı, dinci yönetim tarafından
ise ben-anlatıcıyı okura ayan
ve kıyıcı yönetimlerle sanatçının ve sanat ürününün ilişkisini
bir anlamda iğdiş edildiği, pis-
eden bu kitap roman diye yo-
çözümlemeye girişir ve uygarlığın dibindeki vahşete ve oradan
liği örtmek için kullanıldığı bir
rumlanabilir pekâlâ.
da vahşetin ana bileşenlerinden ölüm korkusuna ulaşır.
dönemdir.
Roman sosyal gerçekliği
Kitleyi hayvan sürüsü gibi
Yaşamın her zaman sorgulanmaya muhtaç gizler barındırdığını
romancının gözünden irdele-
gören dinci otorite onun cin-
yen bir tür ise yine roman ol-
düşünenlerden iseniz Ressamın İsyanı’nı zevkli bir beyin
sel güdülerini resim temala-
duğu iddia edilebilir.
faaliyetiyle okuyacaksınız.
rında hem kışkırtmak, böy-
Olay örgüsü derseniz işte o
lece kitleyi can damarından
pek ince… Bu uzun metnin ana
yaratıcılığı ölüm kaygısına verilen cevaptır ama ne sanat- ele geçirmek, hem dizginlemek ister. Dizginlemek için bul-
karakteristiği - bana kalırsa - bir sorgulama olmasıdır: Genel-
çının ne düşünürün işi burada biter. Sanatçı ya da düşünür,
duğu yöntem, Tanrı’nın gölgesi kabul ettiği “erkeğin” ege-
de uygarlığın, özelde Rönesans resim sanatının, konulara va-
uygarlığı kurma, koruma ve geliştirme iddiasındaki yönetici menliğini yerleştirmektir.
kıf bir zihin tarafından eleştirel gözle - incelenmesindense -
kurumlarla nasıl baş edecektir?
sorgulanması… Ancak yazarımız nasıl bir sihir bulmuşsa bu
ERKEK ZORBALIĞI, KADIN NEFRETİ!
Özellikle bu kurumlar Caravaggio’nun örneğindeki gibi
ağır konuyu ilgilenen okuyucu için meraklı bir polisiye kadar
Tarih bize kurumlaşarak ülke yönetimini ele geçiren tüm
insanlığı koruma ve geliştirme iddialarının yöntemini doğ-
sürükleyici kılmayı başarmış!
dinlerin ve ırkçı görüşlerin aynı yöntemi kullandığını öğreti-
rudan doğruya baskıcılıktan da öte kıyıcılıkta bulmuşlar ise!
Arnavutluk’un büyük yazarı İsmail Kadare’nin ünlü roma-
yor: Erkek zorbalığı, kadın nefreti!
Dönemin, kanlı elleriyle paracıkları sayarken diğer elleri cin-
nı Üç Kemerli Köprü’de ana izlek uygarlığın temelinin vah-
Ben-anlatıcı, Erasmus örneğini verir: Bu düşünür, ünlü
sel sefahatla meşgul papalarının yönetimindeki Vatikan gibi!
şet olmasıdır. İnsanlığın unutmaya çalıştığı bu acı gerçek, in-
eseri Deliliğe Övgü’de kilise kurumuna eleştirilerini bir de-
Sanatçı nasıl hem yönetimin hışmından korunacak hem de
şaat başlamadan temele kurban keserek kan akıtma geleneği-
liye söyleterek, hem kendini ifade edebilmiş hem de kilise-
içtenlikli eleştirisini dile getirecektir, nasıl? Ben-anlatıcımız
nin simgeselliğinde apaçık değil midir?
nin hışmından sıyrılmayı bilmiştir (s. 167).
Caravaggio’nun eserlerinin bu bilmecenin üstesinden geldi-
CARAVAGGIO, BASKICI DİN, Gündüz Vassaf ise sıra dışı bir Amerikalı olarak çizdiği
ğini düşünür ya da öyle olmasını diler.
ben-anlatıcısı sayesinde tüm dünyaya verip veriştirmektedir.”
SANAT, SANATÇI VE RÖNESANS!
Ben-anlatıcının derdi sadece Caravaggio ve Papalık de-
Yapıtın su katılmamış bireyciliğini her zaman kendime
Ressamın İsyanı’nın kahramanı bu simgeselliğin pe- ğildir elbette. Baskıcı örgüt haline geçmiş, ilahiliğinden
şindedir. Rönesans resim sanatının büyük isimlerinden yakın buldum diyemem ama eleştirilere şapka çıkarırım.
kopmuş, tümden dünyevileşmiş tüm dinler, tüm tarikatlar,
Caravaggio’nun sanatını sorgularken baskıcı, kıyıcı yö- dinci ya da ırkçı tüm diktatörlüklerdir. Hayat üstüne çok katı görüşleriniz varsa - kitabın da uyardı-
ğı üzere - ondan uzak durun ama yaşamın her zaman sorgulan-
netimlerle sanatçının ve sanat ürününün ilişkisini çözüm- Rönesans dönemi papalığı, yükselen protestanlık ve baş-
lemeye girişir. Uygarlığın dibindeki vahşete ve oradan da layan akıl çağı yüzünden telaştadır, ipleri elinden kaçırma- maya muhtaç gizler barındırdığını düşünenlerden iseniz Res-
vahşetin ana bileşenlerinden ölüm korkusuna ulaşır. Sanat mak için her yöntemi dener: Korkunç idamlar, kazıkta insan samın İsyanı’nı zevkli bir beyin faaliyetiyle okuyacaksınız.
n
OĞUZ OYAN’DAN ‘VERGİ-ORDU SİSTEMLERİ VE GEÇİŞ TARTIŞMALARI’
Tarih, iktisat bilimiyle daha güçlü!
tarihsel verilere dayanarak (tarihçilerin dan tarihin yazılamayacağını, anlatılamayacağını çok-
SALİH ÖZBARAN
kitaplıklardan ve arşivlerden yararlana- tan duyurmuştu.
rak, kazılardan ve başka yollardan elde Öte yandan, Suraiya Faroqhi’nin “karşılaştırmalı ta-
arihin (daha doğrusu tarihçili-
ettikleri bilgileri kullanarak) tarihçiliğe rihçi ya benzerlikleri ya da farkları vurgulamakla, is-
ğin) bilimsel çalışmalarla elde
gösterdikleri yöntemler de ortaya konu- ter istemez kendi siyasal ve kültürel gündeminin çeşitli
T edilen bilgilerin topluma indir-
maya başlanmıştı. yönlerini açığa vurmaktadır” tanımlamasıyla tarihçili-
genmesi, özellikle de tarih araştırmala-
İktisat tarihçisi Mehmet Genç’in yıllar ğimizin boyutlarını genişletmek istiyordu.
rına girişmiş öğrencilere ya da bu yol-
önce “Tarih araştırmalarında muhteva Bu tanımlamaları dikkate aldığımızda Oyan’ın yeni
da görev almış öğretmenlere kılavuz
fakirliğinin önemli bir nedeni, sosyal bi- derlemesi önem kazanmakta.
olabilecek el kitaplarının eksikliği yıl-
limlere karşı sürdürülen geleneksel ka-
larca yaşanmıştır, günümüzde de aynı
KURAMSAL AÇIKLAMALARI ROMA
palılıktır” tespiti çok yerindeydi ve bu
yoksunluk sürmektedir.
İMPARATORLUĞU’NDAN OSMANLI
içerik sorunu tarihçileri de meşgul etme-
Tarihin sosyal - hatta doğa - bilimle-
VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNE
ye başlamıştı (Değerlendirmeler için bkz.
riyle ortaklaşa çalışmaları düşünüldü-
KIYASLAMALI YÖNTEMLE ELE ALIYOR!
S. Özbaran, Tarih Tarihçi ve Toplum).
ğünde sorun daha bir ivedileştirme bek-
Şüphesiz, uzun süreçlere (longue-durée’ye) damga
Sözünü ettiğim yıllarda Osmanlı İmpara-
lentisi içindedir.
vuran kuramsal açıklamaların Roma İmparatorluğu dö-
torluğu’nu tahlil etmeye çalışanlar ara-
Böyle bir eksikliğe yanıt vermeye ça-
neminden yakın Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tari-
sında bu imparatorluğu feodal ve Asya ti-
lışan kitaplar arasında çıkan Oğuz Oyan’ın
hine uzanan periyodları - yapılan araştırma sonuçlarına
pi üretim tarzı formülleriyle açıklamak isteyenler ara-
Vergi-Ordu Sistemleri ve Geçiş Tartışmaları (Yordam Ki-
dayanarak - kıyaslamalı bir yöntemle ele almasıyla ta-
sında adeta bir yarış başlamıştı ve Barkan gibi dünyaca
tap) başlıklı derlemesi bu türdendir.
rihçileri ilgilendirdiği kadar tarih öğrencilerini ilgilen-
ünlü bir iktisat tarihçisinden uyarı içeren tepki gelmişti:
diriyor Oyan’ın bu kitabı.
SOSYAL BİLİMLERE KARŞI
MEKANİK VE TOPLUM! Kitap, bağımsız olarak herhangi bir çalışmanın yapıl-
GELENEKSEL KAPALILIK!
İdeolojik ve dar kalıplarla oynamaktan vazgeçilmesi- madığından hareketle “ordu teşkil sistemleri ile “vergi
1960’lı yıllardı; tarih bölümlerinde ders veren öğre-
ni, daha fazla vaka toplayarak çalışılmasını öneriyordu. sistemleri” arasındaki bağa dikkat çekiyor, kapitalizm
tim üyelerinin - çok sınırlı kalanların açılımlarını bir
Şükrü Hanioğlu da teorik çerçeveyi - kökten reddetme- öncesi toplumlara ağırlık veriyor; emek üretkenliğini
yana bırakırsak - devraldıkları sistemden kaynaklı ola-
rak siyasal tarihin egemenliği sürmekteydi. den - mekanik ve toplum düşünülmeksizin ele alınması- yani “ekonomik artık”ın, başka bir deyişle “üreticinin
1963 yılında tarih öğretmeni adayı olarak mezun ol- nı reddediyor, ilk elden kaynaklara inerek yorum yapıl- ihtiyacından artık emeği”ni esas alıyor.
ması gereğine birçok tarihçi gibi inanıyordu. Beneficium / pronoia / ikta / tımar ilişkisini gündeme
duğumda Ömer Lütfi Barkan ve Halil İnalcık gibi tarih-
çilerden yeterince yararlanamadığımı (yararlandırıla- Hemen hatırlatmalıyım ki ünlü Fransız tarihçi Fer- getiriyor. Bu arada sorunu Japonya’nın Meiji dönemiy-
madığımı) anlamıştım. nand Braudel ve adı evrensel ölçekte geçen birçok ta- le kıyaslanması ve meslektaşı İşaya Üşür örneğiyle feo-
Sosyal ve iktisadi bilimlerde yol almaya çalışanların rihçinin kuram (teori) ve açıklama öbeklerine dayanma- dalizm tanımını yeniden tartışmaya açıyor.
n
24 Ağustos 2023
10