Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetle tarımdan sanayiye…
İlk öykü kitapları birbirine yakın tarihlerde 1933, 1936, 1935 yıllarında yayımlanan Sadri Ertem (1898-1943), Sait Faik
(1906-1954) Sabahattin Ali (1907-1948), öykücülüğümüzün görece kol kolalık sergileyen yazarları oldu. Öykünün bu üç
atlısı, yanı sıra romanda da adlarını duyurup Cumhuriyet yüzyılı boyunca belleklerde iz bırakmayı başardı.
umhuriyetin Harf Devrimi’yle Çıkrıklar Durunca, görece hurafe-
başlatıp Dil Devrimi’yle yükselt- yi gösterir böyle, akıl çağına vurgu ya-
C tiği sanat-kültür ivmesine dayalı par sonra.
Halkevleri hikâyeciliğinin ardından, Bir tür sosyal eşkıyalık olgusu karışır
öykümüze çağdaş atak kazandıran işe. Bunların altında açlık-yoksulluk ya-
atılımlarıyla bir tür “sivil öykücülük” tar, sınıfsal temelde herhangi gelişim ya-
getirdiği öngörülebilecek yazarlarıydı şanmadığı için tarımdan sanayiye geçiş-
andığımız üç atlı: Sadri Ertem, Sait teki sancılar bu çorak ıssız topraklarda
Faik, Sabahattin Ali. karşılık bulamaz, sanayinin insanı yutan
Kırklarında yitirdiğimiz bu üç öncü ad- çarkları işleyişini sürdürecek, ezip geçe-
dan önce de çağdaş öykümüzün Ömer cektir onları.
Seyfettin, Halit Ziya Uşaklıgil. Refik Halit 1930’lardan 40’lara ulanan süreçte
Karay vb. başka yazarları olduğunu bi- Sadri Ertem’in yaklaşımıyla örtüşen ro-
liyoruz. Ancak ilk öykü kitaplarını cum- manlar yok değil.
huriyetle yayımlayışlarına, bunu art arda Örnek olsun diye anayım, Mahmut
sunuşlarına, Sait Faik’in tutkuyla taşıyıp Yesari’nin 1940’ların önemli romanla-
yaydığı büyüye bakınca, öykümüzün as- rından Bir Aşk Uçurumu (1943; Doç.Dr.
lında cumhuriyetle yeni, güçlü bir baş- Recai Özcan’ın hazırladığı basım; Çol-
langıç yaptığı görülebiliyor. pan, 2020), Sait Faik’in Birtakım İnsan-
Bu rüzgâr, öyküye katılan Halikar- lar (Medarı Maişet Motoru adıyla 1944;
nas Balıkçısı (1890-1973), Mahmut Ye- 1952) başlıklı romanları anımsanabilir.
Soldan Sağa: YAHYA KEMAL BEYATLI-REŞAT NURI GÜNTEKIN.
sari (1895-1945), Ahmet Hamdi Tanpı- Bunlara daha başka romanların ya-
nar (1901-1962), Kenan Hulusi (1906- nında İlhan Tarus’un Kasabanın Ruhu
Sadri Ertem’in farklı bir kavrayan, bunu yapıtların-
1943), İlhan Tarus (1907-1967), Reşat (Yeni Sabah’ta tefrika 1956-57; Baha-
edebiyat yapmaya yö- da yansıtmaya çabalayan
Enis (1909-1984), Kemal Bilbaşar (1910- nur Garan Gökşen’in hazırladığı basım;
neldiğini ele veren yanlar bir yazar. O, salt öykü ro-
1983), Samim Kocagöz (1916-1993),
h2O, 2019), Samim Kocagöz’ün, olgu-
gereğince görülebildi mi man yazarı değil, kuram-
Naim Tirali (1925-2009) vb. öteki yazar- ya dönük bütün artalanı yansıttığı Yılan
acaba, diye düşünmeden
sal düşüncelerini içeren
ların da katkısıyla 1930-40’ları büyük bir
Hikâyesi (1954; Dördüncü Basım; Litera-
edemiyor insan. Fikir ve Sanat’taki (1939)
öykü kabarmasıyla öne çıkardı. tür, 2022) eklenebilir.
Onun grotesk çakım- denemeleriyle de alan-
O yıllarla birlikte pek çok yapıtla karşı-
BİR ‘KILAVUZ YAZAR’:
lı kara anlatıya hatta yer
da dikkat çekip bugünlere
laşıyoruz ayrıca.
SADRİ ERTEM…
yer kara güldürüye kayan,
uzanan bir imza ayrıca.
Tarım ağır darbe alacaktır bu koşul-
Her dilin, yazında öncü yazarları olur,
farklı soyutlayımlar, dö-
Yaşanan yıllar, savaş- larda. Marshall Planı tuz biber ekecek-
sonraları kaleme sarılacak yeniler, gene-
nüştürümler eşliğinde bo-
ların, baskılarla tehditlerin
tir üzerine. Bu bağlamda döneminde Or-
tiklerinde kayıtlı şifreyle bunlardan kimi-
zunuma uğrattığı gerçek-
iç içe sürdüğü, insanla- han Kemal’in, Köy Enstitüsü kökenli ya-
lerini kendilerine “kılavuz” alır.
liği örtük bir distopyadan
rın açlıkla, yoksullukla, iş- zarların romanları anımsanabilir pekâlâ.
Kılavuz derken Kant’ın dillendirdi-
da yararlanarak yabancı-
Köyler boşalır, köylüler kentlere “amele”
sizlikle boğuştuğu bir dö-
ği anlamda aklını başkasına terk et-
laştırma etmenleri eşliğin-
olur, sağlıksız sanayileşme tarım alanları
nem. Öykü-roman her ve-
meye yorulamayacak bir “deneyim
de anlatı evreninde yaşa-
yanında kentleri de yıkıp yutmaya yönelir.
riminde anlatısını ağır top-
kılavuzluğu”ndan söz ediyorum.
nanı yeniden yaratıp bu-
Bunlara dönük toplumsal-siyasal olay-
lumsal koşullarla içli dış-
O dile hayat veren ustalardan, onların
nu bize kurdurmaya ça-
ları yazınsal düzlemde işleyen azımsa-
lı kuran Sadri Ertem, Çık-
anadildeki yazınsal deneyim kılavuzlu-
lışma tutumu gereğince
namayacak roman varlığımız bulundu-
rıklar Durunca’da roman zamanı olarak
ğundan. Yapay mamanın anne sütünün
seçilebildi mi?
ğunu söyleyebiliriz bugün.
Osmanlı dönemini seçiyor.
yerini, değerini tutamayacağına benzer
Dili kullanımındaki kimi aksaklıklar bir
Cumhuriyet viraneyi yeşertip yurt yap-
Makineli üretimin yaygınlaşmasıyla el
örtüşmeyle.
yana bu sorulara olumlu yanıt verilemez-
mıştı, şimdi köyleri kentleri yutup top-
tezgâhları artık durma noktasına gelmiştir.
Sadri Ertem, yazınımızda kılavuz ola-
se eğer, bu etkinin kesintiye uğrayıp gö-
rakları savurup doğayı talan ederek va-
Emperyalizm, Sanayi Devrimi’ni Truva
rak algılanıp önemsenmedi değil, an-
rece sönümlendiği, yazardan sonrakilere
tanı viraneye çeviriyoruz.
atı yaparken, ağa, mütegallibe “kompra-
cak anlattıkları üzerinde fazlaca durulur-
geçmediği, yeni yazarlarca algılanmadığı
Faruk Duman’ın, öyküsüne verdiği adı
dor” takımının kendi halkını ezdirmekte
ken anlatma biçimleri, gereğince görüle-
öne sürülebilir o zaman.
anımsamanın yeri: “Baykuş Virane Sever”…
aracı konumu üstlenip sömürüden ya-
bildi mi, işlenebildi mi, diye düşünmek-
Sadri Ertem’le, yazıncılarımızdan çok
Oysa 26’sından 30 Ağustos’a derken
rarlanışını gösterir böylece yazar.
ten alamıyorum kendimi, bu, eksik kal-
yazınbilimcilerin ilgilenmesi de ilginç. 9 Eylül’e, ne yapmıştık biz, viraneye göz
Bundan kurtulmak isteyen halkın nasıl
mış olamaz mı?
Aşağıda 1930’larda yayımladığı öykü-
diken baykuşları kaçırıp kurtuluştan ku-
hurafe yarattığını alır ele.
Onun bir yandan hem toplumcu ger-
lerinden kalkarak yazın çevrelerince ilgi ruluşa geçen süreci başlatmış, “vatan”
Ağa, mütegallibe komprador çete-
çekçiliğin başlıca ateşleyicilerinden ol-
gösterilen Çıkrıklar Durunca (1930) adlı
yapmıştık değil mi cumhuriyetle. Hey gi-
duğu, kendisinden sonra gelen öykücü- si acımasızlığı doruğa çıkarıp her tür-
romanını ele alacağım yazarın. di kocanın yüzyılı…
n
lü şiddeti uygularken umutsuzluk içinde-
ler kadar öteki yazarları etkilediği söyle-
necek hem de görece kaba gerçekçili- ‘ÇIKRIKLAR DURUNCA’: ki halk da işi, fabrika dokuması kumaş- www.sadikaslankara.com,
HURAFEDEN AKIL ÇAĞINA… ları yakmaya, kendi ürettikleri çıkrık ma-
ğe düştüğü, çizgisel kaldığı, hatta zor- her perşembe öykü-roman, tiyatro,
lama evrenler kurduğu, kişiler yarattığı Sadri Ertem, dünyadaki değişkenlikler lını giymeyenleri katletmeye çağrı çıkarıp belgesel alanlarında güncellenerek
öne sürülecek. eğrisini gözleyip dönemindeki özgüllüğü aymazlığına sürüklenir. sürüyor.
4 24 Ağustos 2023