Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HALİL GENÇ’TEN ‘SENDEN BİR BEN’
‘Gerçekçi roman ilgi yitirmiş değil’
Halil Genç, bir depoyu güvenli bir yere taşıması istenen roman kişisi, korkunç bir kaçıp kovalamaca, baskı ve zulüm
ortamında üstesinden gelmeye çalıştığı görev sırasında, kendini, bir süredir uzak kaldığı örgütlenmenin yeniden
içinde bulmasıyla gelişen, daha güzel, daha adil bir dünyayı umut eden ve bunun için mücadele veren bir grubu ele
aldığı, Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan Senden Bir Ben adlı romanı, her devrin genç devrimcilerinin
onurlu direnişlerinin, mücadelelerin öyküsü.
Daha çok öykü kitaplarıyla tanıdığımız Genç’ten 12 Eylül’ü arka planına aldığı, Türkiye’nin karanlık bir döneminde,
darbeler tarihimizin son ağır ve uzun askeri darbe günlerinde yaşananlara dinamik kurgusuyla ışık tuttuğu
gerçekçi bir roman.
toparladım. Bir bakıma salgın zamanlarındaki sokak yasağı- sağlamak yazarın önceliği ol-
nı iyi değerlendirmek diyelim. Günlerce başından kalkmadı-
malı diye düşünüyorum.
ğım çalışmalarım oldu.
Kitapta 12 Eylül’e gelinince-
Bu, bir anı kitabı değil. İlişkilerin birçoğu, yaşanmışlık- ye kadar yaşanan olayları de-
larla ilişkilidir. Yazıya dönüşmediği sürece düşünceler, söz- ğil, olayların toplum ve birey-
ler size kalıyor ve zaman içinde duygusunu yitiriyor. Yok- ler üzerinde yarattığı etkileri an-
muş gibi, yaşanmamış gibi de davranamıyorsunuz! Öyleyse
latmaya çalıştım. Korku atmos-
oturup yazmanız gerekiyor.
ferinin, toplumu yılgınlığa, yal-
Senden Bir Ben, 12 Eylül’ü izleyen ayların birinde, birkaç
nızlaşmaya, çaresizliğe sürük-
günlük gelişmeler üzerine kuruludur ama roman kişileri arasın-
lediğini hissettirmeye çalıştım.
daki bağlantılarla daha eskilere gider gelir ve geleceğe de izler
Bu durumun geniş kitleler
bırakır. Akıcı, dinamik bir roman olduğu düşüncesindeyim.
için travmaya dönüştüğünü,
Ayrıca ardından yazılacaklara kaynak oluşturmasını diliyorum.
etkisinin yıllarca sürdüğünü
sonrasında gördük, yaşadık.
‘ANKARA, BİR ROMAN KAHRAMANI
Farklı anlatım biçimlerini bir
OLARAK KARŞIMIZA ÇIKIYOR!’
arada kullanmak, niyetimi ve bu çabalarımı destekledi.
n Ankara’nın, bir roman kahramanı olarak karşımıza
Kitapta, farklı özellikleriyle öne çıkan üç de aşk var ve bu
çıktığını söylemek yanlış olmaz. Bir kentin roman kahra-
üç aşkı, duygu diliyle, özlemleriyle, saplantılarıyla, gizemiyle,
manı olarak anlatılması çok güzel bir düşünce. Değişen dö-
zorlama olmadan okuyucuyla paylaşmayı amaçladım.
nüşen Ankara’nın birçok semti, sokağı, caddesi, yeme içme
mekânlarının 70’li yıllardaki hali çoğumuz tarafından ha-
‘DEMOKRASİYE İNANÇ SÜRDÜKÇE,
tırlanmıyor bile…
MÜCADELE DE VARLIĞINI SÜRDÜRECEK!’
On yıllar, yüz yıllar içinde şehirlerde ortaya çıkan değişimi,
n Roman daha güzel, daha eşit ve daha adil bir dünya
insanları, toplulukları ve ilişkilerini, bir bütün olarak şehrin ru-
için mücadele eden bir grup insanın hikâyesi… Şimdilerde
hunun evrimini, en iyi, sanat eserlerinden anlamak olanaklıdır.
ERDAL ATICI
en çok özlem duyduğumuz bir dünya bu. Günümüzde in-
Yaşadığımız yıllar içinde hayatımıza eşlik ettiğini bildiği-
sanlar bu mücadeleyi nasıl sürdürüyor?
CEZAEVİ YILLARI VE İŞKENCELER
miz birçok mekânın yok olduğunu aradan epey zaman geçin-
Hiçbir devrimcinin kendine ait bir hayatı yoktu, devri-
n 12 Eylül’ün ardından siyasal olaylarla ilişkili olarak
ce fark ediyoruz. Romanda, bölümlerle ve ilişkilerle ilgili olan
me adanmıştı her şey. Omuz omuza yürüdüğünüz insanların
Mamak’ta kaldığınızı, orada yaşanan insanlık dışı olaylara
yerleri, sokakları, yeme içme mekânlarını gerçek isimleriyle
varlığını bilmeniz, birbirinize inanmışlığınız, onların da
da tanık olduğunu biliyorum.
ele almayı bu nedenlerle gerekli gördüm. 70’li, 80’li yıllarda
size inanmışlığı idi yeterli olan.
ODTÜ Öğrenci Temsilciliğimiz yasal bir kurumdu. OD-
Ankara’da yaşayan insanlar için bir bellek olarak kalsın istedim.
İnsanlığın mutluluğu için kendi varlığını unutan insanlardan
TÜ’deki tüm seçimler, Rektörlük gözetiminde ve denetiminde
söz ediyoruz… Hastalık neticesinde ölmenin nasıl bir şey ol-
yapılırdı. 12 Eylül öncesinde gözaltına alındım, ÖTK (Öğren- ‘DERİNLİKLİ BİR ANLATIM HEDEFLEDİM!’
duğunu bilmeyenlerdi onlar. Çatışmalarda, pusularda, işken-
ci Temsilcileri Konseyi) yöneticisi olan 6 arkadaşımla hakkı- n Kitapta dört anlatım biçimine rastlıyoruz. “Ben dili”
celerde ölüyorlardı çünkü. Bu durum yeterince trajik değil mi?
de dediğimiz birinci tekil şahıs, ikinci tekil şahıs, üçüncü
mızda dava açıldı. Cezaevindeyken defalarca sorgulandık ve
Ölümü ve yaşamı bir arada taşımak gibi bir şey. O an ya-
tekil şahıs (Tanrı anlatıcı) ve iç ses anlatımı. Bazen bir bö-
gizli örgüt üyeliğiyle suçlandık, işkenceler gördük.
şam var elinde ve birden gizil bir güç yaşamı alıyor, ölümü
lüm içinde ikisine, hatta üçüne birden rastlıyoruz.
Orada kaldığım süre içinde 16 ile 75 yaş arası binlerce insan-
koyuyor yerine. Bütün bu açmazlara karşı yaşamın sorunla-
Tekdüze bir anlatım yerine düşünsel olarak çeşitli, okuyu-
la tanıştım. Aynı koğuşları, hücreleri, aynı yatakları paylaştık.
rını çözmeye ant içen insanlardı onlar.
cuya düşünme alanları açan, karşılaştırmalar yapmaya olanak
Tutuklulara uygulanan zulmün sınırı yoktu. Düşünün, ora-
Dünyada da ülkemizde de nesnel koşullar çok değişti ve
sağlayan derinlikli bir anlatım hedefledim. Yazarın, her düşün-
ya getirilenler henüz tutuklu, yani cezaları kesinleşmemiş, hü-
sürekli olarak değişiyor. Dijital dünya bambaşka alışkanlık-
ceyi, her ilişkiyi ve olayı, roman kişilerinin zihninden geçen-
kümlü de değiller ama onlara dayaklar atılıyor, aklın mantı-
lar, insanlar ortaya çıkardı. Gençlik ve tüm yurtseverler kendi
ğın almadığı cezalar veriliyor. leri, bağlantıları hap gibi aktarmasının okuyucuyu tembelliğe
yollarını bulacak, yeni yollar açacaklardır kuşkusuz. Demok-
İnsanın canını, onurunu ayaklar altına alan bu uygulamalar ittiğini, roman dışında tuttuğunu düşünüyorum. Bu yanıyla bi-
rasiye inanç sürdükçe, mücadele de varlığını sürdürecektir.
için nasıl basit, nasıl duygusuz cümleler kurabiliyoruz şimdi. le kitabın farklı bir nitelik kazandığını söylemek doğru olur.
Düşünün, kalem, kâğıt, gazete, kitap yasak. Erlere “Komu-
‘YILMAYACAĞIZ. HALKIMIZA, BİRBİRİMİZE
‘İNSANI ANLATAN GERÇEKÇİ BİR ROMAN’
tanım” demeye zorlanıyorsunuz ve bunun için günlerce, ay-
VE KENDİMİZE ASLA KÜSMEYECEĞİZ’
n Senden Bir Ben’i, bir 12 Eylül kitabı olarak değerlen-
larca dayak yiyorsunuz, hücrelere tıkılıyorsunuz. Kural de-
Endişelere sürüklendiğimiz zamanlarda yılmayacağız. So-
dirmek olanaklı mı? Bu yanıyla kitabın bir dönem kitabı ola-
dikleri uygulamalara karşı çıkarsanız dayak, hücre, görüş ya-
racağız, sorgulayacağız, yaşayamadığımız yıllarımızdan hep
rak nitelendirilmesi doğru bir değerlendirme sayılabilir mi?
sağı… Bunları izledim ve yaşadım.
alacağımız var gibi yaşayacağız. Halkımıza, birbirimize ve he-
Yakın geçmişe ve günümüz insanına odaklanan gerçekçi
roman ilgi yitirmiş değil. Senden Bir Ben’i gerçekçi roman le de kendimize asla küsmeyeceğiz. Asıl korkumuz birbirimi-
‘BU, BİR ANI KİTABI DEĞİL!’
çerçevesi içinde değerlendirebilirim. Romanın 12 Eylül’ü ar- ze tutunamamak olacak her zaman. Zamanın geçip gittiğine
n Sizi öykülerinizle, insanı saran sıcak öykülerinizle ta-
aldırmadan, insani değerlerimize uzak düşmeden; kardeşliği
nıyoruz. Şimdi de yeni bir roman... Senden Bir Ben’in or- ka planına alması ile insanların ruh acılarının anlatması, per-
dostluğu yücelterek, dayanışmayı göz ardı etmeden, durum-
taya çıkış hikâyesini anlatır mısınız? vasız bir tahakkümün, zorbalığın yansıtılması farklı şeylerdir.
ların, koşulların geçici olduğunu ve asıl kalıcı olanın bu de-
Öyküyle düşünmenin, öykü yazmanın bir yaşam biçimi Hangi dönemi anlatırsanız anlatın, önemli olan, iyi-kötü,
olduğuna inanıyorum. Senden Bir Ben, uzun süredir tasarla- zayıf-güçlü, duygulu-duygusuz yanlarıyla insanın kendisinin ğerler olduğunu unutmadan her gün yeniden sarılacağız ya-
dığım bir romandı. Bölümler halinde yazdım ve sonrasında anlatılmasıdır. Okurun, romanı edebi ağırlığıyla hissetmesini şama. Senden Bir Ben’in bu duygularla okunmasını isterim.
n
04 13 Temmuz 2023