Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetle gelişen deniz toplumu…
Deniz, bir doğa-yaşam-habitat, ekonomik işleyiş, toplumsal ilişkileniş ağı olarak edebiyatımıza ancak Cumhuriyetle girebildi.
Sait Faik’ten Zeyyat Selimoğlu’ya, Necati Cumalı’dan Tarık Dursun K’ye az sayıda yazarın katkısı bunda rol oynarken
Halikarnas Balıkçısı bu imzalar arasında farklı bir yer edindi, olguya kültürel açıdan getirdiği boyutla zenginlik ekledi.
ne gözüyle bakılması gerekiyor.
Mehmet H. Doğan, Halikar-
nas Balıkçısı’nın, “Bütün ya-
şamı boyunca bir tek esere
çalıştı(ğını)” söylüyor: “Anado-
lu”. Bu açıdan Balıkçı’nın ya-
pıtları, özellikle Anadolu başlığı
altında bir kültür, uygarlık an-
siklopedisi, büyük bir Anadolu
külliyatı olarak uzanıyor.
Mavi Sürgün, onun,
Anadolu’yu, Aydınlanmanın
anakarası bağlamında görme-
sinin, onu bu olguda anayurt
yapan çakışmayla örtüşmenin
temel dayanaklarını gözleyişi-
Neden başka denizlerin köpüğünden değil de;
nin, bunları pekiştirmesinin de ipuçlarıyla örülü.
Anadolu’nun Akdeniz köpüğünden?”
Bu olgu, Balıkçı’nın kişisel sanat yolculuğunda da
Sürdürüyor Halikarnas Balıkçısı:
kendisini gösteriyor. Daha güzele, mükemmele ula-
“Anadolu’muzun topraküstü ve toprakaltı güzel-
şabilmek amacıyla bir an durup düşünür örneğin:
lik ve zenginliği gibi, denizaltı güzellik ve zenginlikle-
“Sözle söyleneceklerin en âlâsı şiirle anlatılır. Ama
ri de bitip tükenir şeylerden değildir.”
şiir güç ve uzun süren bir iştir.” (Mavi Sürgün, 27)
“Sözün kısası Batı Anadolu’nun yalnızca toprakları
Azra Erhat, yazarın yayıma hazırladığı Düşün Yazı-
değil denizlerinin dipleri de nice hazineler saklamak-
ları için kaleme aldığı “Önsöz”de, yazarın, mektupları
tadır.” (Merhaba Anadolu, 21, 23, 25, 30, 32)
yanında “bilimsel konulara ayrılmış” yazıları da bulun-
alikarnas Balıkçısı / Cevat Şakir Kabaağaç-
duğunu vurgulamaktan alıkoyamaz kendisini. YAPIP ETMELERİYLE ANADOLU
lı (1890-1973), Kurtuluş Savaşı sürerken işgal
YALVACI: HALİKARNAS BALIKÇISI…
Kaldı ki Balıkçı, bilimle sanatı birlikte ele alan bir
H altındaki İstanbul cangılında yazarlığa baş-
Aydınlanmacıydı, Anadolu Aydınlanmacılığının köklü Yazınsal açıdan yapıtlarındaki asıl gelişim, dö-
ladığında yirmilerindeydi. “Benim istediğim gibi de-
okullarından birinin de kurucusuydu aynı zamanda: nüşüm kalebent olarak gittiği, sonradan yerleştiği
ğil, başkalarının istediği gibi yazmanın tadı kalmıyor-
Bodrum’da farklı aşamalardan geçerek ortaya çık-
“Gerçekte sanat ve bilim birbirlerine sıkı sıkıya
du” (Mavi Sürgün, 48) diyecekti o günkü çalışmala-
bağlıdır” (Altıncı Kıta Akdeniz, 50) derken kuşkusuz tı, yaşam biçiminden yola koyularak ürettiği öner-
rı konusunda.
melerle edebiyatımızın en kalıcı okullarından biriyle,
bunun altını çiziyordu o.
Bu evre edebiyatta çıraklıktı yaptığı. Adını duyur-
“Anadolu Aydınlanması / Anadolu Aydınlanmacılığı”
muştu ama yazarlığını bu ilk evreden çok 1930’lar-
HALİKARNAS BALIKÇISIYLA KAZANILAN
meşalesini yaktı, bu yaklaşımı Anadolu için gide gi-
dan 40’lara, 50’lere uzanan süreçte gösterdi öykü-
YENİ YURT: DENİZ…
de temel kaynakçaya dönüştü.
leriyle, sonraki yıllardaysa yazın dünyasında farklı
Günümüzde “Mavi Vatan” söylemiyle yaratılmaya
Bunu “doğanın Anadolu’ya imtiyazı” olarak algıla-
bir yere gelmişti çoktan.
çalışılan bilincin on yıllar önce Halikarnas Balıkçısı
maktan kaçınmadı.
Yazarın pek çok yapıtını baskıya hazırlayan Şa-
tarafından somut bir gerçeklik olarak ortaya konul-
Bu doğrultuda öncülüğünü yaptığı yazınsal-dü-
dan Gökovalı’nın da katkısıyla okur, Halikarnas Ba-
duğu göz ardı edilebilir mi?
şünsel okul aracılığıyla bütün bunları Akdenizle bu-
lıkçısı metinlerine eksiksiz ulaşıp bunları alımlama
Nitekim yazar, “Ege kıyıları(nın), Anadolu’da, ta
luşturan yaklaşım temelinde başta Azra Erhat, Sa-
olanağı bulabiliyor. Bilgi Yayınevi aracılığıyla sunu-
ilkçağdan beri usta denizciler yetiştir(diğini)”, “kadın
bahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cengiz
lan Balıkçı yapıtları, daha çok öykü, roman, dene-
amiraller(in) de yalnız Anadolu’da peyda oldu(ğunu)”
Bektaş, Şadan Gökovalı vb. olmak üzere geniş bir
me başlıkları altında toplansa da çocuk kitapları da
vurguluyor. (Hey Koca Yurt, 125, 126)
Aydınlanmacı kitleyle köprüler kurmayı başardı.
bunlara eklenebilir.
Bu arada sözlerine, “Akdeniz’in en usta dalgıçları(nın)
Öte yandan Vedat Günyol, Orhan Burian vb. adlar
Ayrıca çevirileri, çizimleri-karikatürleri kadar ka-
Türkler” olduğunu da ekliyor. (Merhaba Anadolu, 25)
aracılığıyla dolaylı yoldan yazınımızdaki Köy Ensti-
pak çalışmaları bulunan yazarın gazetecilik, turist
Bu yüzdendir belki, “doğurgan Akdeniz hep genç ve
tülüler okulunu da etkiledi.
rehberliği de yaptığı, bu alanlara dönük ürünler ver-
canlıdır!” (Altıncı Kıta Akdeniz, 59)
Bütün bunlar, onu, görece bir Anadolu yalvacına
diği de anımsanabilir.
İşte bu Anadolu, bu Akdeniz, bizim en büyük zen-
dönüştürmekte gecikmedi, nitekim Balıkçı’nın “Ma-
ginliğimiz; yeter ki bilincinde olalım bu varsıllığın.
‘MAVİ SÜRGÜN’DEN BİR SESLENİŞ: vi Yolculuk” yaklaşımı, Aydınlanma okulunda oldu-
Gurbetçisinden emekçisine, denizkızından dalı-
ğu gibi tam anlamıyla kalıcılaştı. İnsanımız, cumhu-
‘HEY KOCA YURT’...
cılarına tümünü bunca geniş bir yelpazede kucak-
Yaşamöyküsel roman bağlamında alındığında bir riyetin denizleriyle buluştu sonunda.
layan, bağrında toplayan nasıl bir denizdir bu, şiirli
Anadolu’yu tanıyıp sevebilmenin Halikarnas
ölçüde İstanbul, Anadolu, Bodrum vb. coğrafyala-
dille hikâyeler kurar onun üzerine:
ra dönük sözlü tarih belgeseli olarak da okunabile- Balıkçısı’yla olanaklı olacağı öngörülebilir bugün
“Doğuruculuk ve yaratıcılık topraklarda bilinir
cek Mavi Sürgün’de, Halikarnas Balıkçısı, bir biçim- pekâlâ. Ondan yoksun bir kitaplıkla, Anadolu’yla ta-
hep… Oysa analığın asıl simgesi denizdir. Akdeniz;
de sanatı bilimle harmanlıyor. Bu arada farklı uğrak- nış olunamayacağı, bu nedenle Anadolu’yu sahip-
‘Deniz sütüyle’ bir memedir. O deniz sütü; kimi ge-
larda yansıttığı arayışla kendini gerçekleştiriş evre- lenmenin bir yolunun Halikarnas Balıkçısı’nın yapıt-
lerinden bir film şeridi seriyor önümüze. ce, yakılan kükürt gibi mavi mavi parlar Akdeniz’de.” larından geçeceği kestirilebilir. n
“Akdeniz, denizlerin en mavisi, en berrağıdır. Kı-
Balıkçı’nın hemen bütün verimlerinin bir bilim-sa-
nat bileşkesinde yapılandığı, öyküleriyle romanları- saca, denizlerin en denizidir Akdeniz.” www.sadikaslankara.com, her perşembe öy-
nın da yine bu paydaya yaslanarak boy attığı unutul- “Güzellik tanrıçası Afrodit, Hatay açıkların- kü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncel-
mamalı. Bu nedenle onun verimlerine enikonu hazi- da bu Anadolu denizlerinin köpüğünden doğmuş. lenerek sürüyor.
10 13 Temmuz 2023