Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(27 OCAK 1949-29 HAZIRAN 2011)
Hulki Aktunç’un hikâye meleği:
İsrafil Tayfa!
Bu yazının ağırlıklı kişisi ya da kişileri beş yıl birlikte çalıştığım, dergilerde
yayımlanan ilk hikâyelerinden itibaren okuru olduğum yazar; dostum,
arkadaşım Hulki Aktunç’un (27 Ocak 1949-29 Haziran 2011) hikâyelerinin
çoğul kahramanı İsrafil Tayfa olacak...
Çoğul ve kişileri dedim çünkü İsrafil Tayfa; adı üstünde balıkçı olmasına
karşın kimi zaman bilge bir hikâye yazdırıcısı, kimi zaman sarhoş ve
sevdalı bir serseri mayın hatta Adım İsmail hikâyesindeki meçhul tayfa
olarak okura kendini hatırlatmaktan geri durmayacaktır.
Kısacası ilk kez Kurtarılmış Haziran’da karşılaşılan İsrafil Tayfa, Ten ve
Gölge’de adıyla sanıyla yer alır ama o, kimi zaman suskunluğuyla, kimi
zaman anlatıcı olarak başka metinlere de sızacak ve bu yazınsal eylem,
“hikâye meleği”, borusunu öttürene kadar sürecektir...
Aktunç’un içten şaşkınlığını neşeyle hatırlarım. nu kesinlikle hikâyemizin kaynakları bağlamında ele
almalı ve yazarın Gidenler Dönmeyenler’deki “Bay-
Evet, Hulki Aktunç’u ne zaman ansam geçmişin se-
vinçleri saklı durdukları yerden çıkar yazdıklarıma sızar. ram Gömleği” hikâyesine gönderme yaptığı şu cümle-
Örneğin Cağaloğlu’ndaki reklam ajansında “bilinç lere önem vermeliler:
akışı” konusunun açıldığı bir öğle vakti, bu teknik için “… Kimileri diyelim Hazreti Ali öykülerini yeni-
den (yeni dille) yazmak biçiminde bir yaklaşım sergili-
yaptığı kemiksiz nitelemesini hiç unutamamam.
Dolayısıyla “Yazılmamış Bir Günlük”ü kolayca yor. Bense, Şahmeran (halk hikâyesi) bugün nerededir
eğilip bükülebilen kemiksiz sıfatı eşliğinde yıllar son- sorusunu sormuş ve onu bir bayram yerinde bulmuş-
ra yeniden okuduğumda, bilinç akışı tekniğinin kimi tum.” (Erotologya, Sel Yayıncılık, 2000)
araçlarının kullanıldığına - daha bilgili bir okur olarak
YAZDIKLARININ ÇOĞUNU BENİMLE
- tanık olmuştum…
PAYLAŞIYORDU!
Örneğin iç monolog, mecaz yoluyla aktarım; sürek-
2- Okuru olarak tanışmam 1970’li yıllar olmasına kar-
sizlik, bütünlüğü, tutarlılığı ve zihnin içeriğini ertele-
şın Hulki Aktunç’u her yönüyle tanımam 10 yıl sonra
yerek ilerlemek gibi…
gerçeklemiş, 12 Eylül darbesinin ardından ortağı oldu-
Bu doğal bir eğilimdi zira 1965’ten itibaren bilinç
ğu ajansta reklam yazarı olarak çalışmaya başlamıştım.
akışının kimi temel metinleri ile tanışılmış, “Ses ve
İBRAHİM YILDIRIM
Benim 1970 yılından daha donanımlı olduğum
Öfke”, “Döşeğimde Ölürken”, “Sanatçının Genç Bir
BİLİNÇ AKIŞI TEKNİĞİ VE HULKİ AKTUNÇ! bir karşılaşmaydı bu: Zira Türkiye Defteri serüveni-
Adam Olarak Portresi” çevrilip yayımlanmıştı, dola-
ni yakından takip etmiş, Aktunç’un müstearları şa-
1- Hulki Aktunç (27 Ocak 1949-29 Haziran 2011)
yısıyla Aktunç’un öykülerinde yer yer bu tekniğe rast-
beş yıl birlikte çalıştığım, dergilerde yayımlanan ilk ir Ali Devran’ın ve Oktay Bizer’in şiirlerini, Giden-
lanması şaşırtıcı değildi.
hikâyelerinden itibaren okuru olduğum bir yazardı, ler Dönmeyenler’i, Kurtarılmış Haziran’ı, Bir Çağ
dostumdu, arkadaşımdı; yaşasaydı 27 Ocak 2023’te AKTUNÇ’TA DİL YA DA LİSAN Yangını’nı okumuştum.
EYLEME GEÇMİŞ AKILDIR! O sıralar ise Ten ve Gölge’deki hikâyeler yazılıyor,
74 yaşına basacaktı.
Aktunç’tan okuduğum ilk hikâye Papirüs dergisinin Fakat hangi teknik olursa olsun Hulki Aktunç’ta dil Argo Sözlüğü için çalışılıyordu. Aktunç artık şiir de ya-
Mart 1970 tarihli 44. sayısında yayımlanmıştı: “Biça- ya da lisan eyleme geçmiş akıldır; şiir hikâye, roman, yımlıyor, yazdıklarının çoğunu benimle paylaşıyordu:
re Herif ya da Suların Kürediği Talan”… sözlük… Hiç fark etmez… Aktunç hikâye, şiir, hatta reklam metni yani ne yazar-
Bir iki ay sonra ise Yeni Edebiyat dergisinin haziran 1970’te yayımlanmış “Yazılmamış Bir Günlük”te sa yazsın, her bir sözcük teksir kağıtlarına olağanüstü
sayısında “Yazılmamış Bir Günlük”le karşılaşacak met- postmodernizmin izini sürenler olur mu, bilmiyorum, özenle konuşlandırılmış olurdu:
nin kaynağının “Kesik Kulak” adlı bir halk hikâyesi ol- ama bu işe girişenler; Aktunç’un diğer verimlerini de Ten ve Gölge’deki hikâyeler ise odunsu ve kalın kokulu
duğunu zihnime not edecektim: Bu bilgiyi yıllar son- incelemeli. Örneğin Ten ve Gölge’deki “Binbirdirek o kağıtlara aktarılmadan önce defalarca gözden geçirilmiş,
ra paylaştığım gün ve ortam ne zaman aklıma düşse, Batakhanesi - Yeni bir Söylenti”ye yönelmeli ama bu- araştırılmış, yoğun emek verilip arıtılmış çalışmalardı.
>>
4 29 Haziran 2023