Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Issız dünyada
tek başına...
Sorunu her ne olursa olsun, nasıl bir ıssızlık-yalnızlık belasıyla karşılaşırsa
karşılaşsın, ateşi kendi içinde, dünyayı yerinden oynatacak istence, iç gücüne
sahip bir akıllı varlık insan. Bu yüzden yalnızlıkların üstesinden gelip bununla
baş edebiliyor, bilim-felsefe-sanat vb. üreterek var ettiği kaynaklarla tek
başınalığını görece de olsa koruyabiliyor.
nsan, yalnız ya da yalnızlığa koşul- ne göre belgesel senaryoları olan ya- olur sanıyordum böyle tipler,” (49) diye
landırılmış değil elbette, ne ki gerek zar, örtük bir senaryo izdüşümü getiri-
söyletirken, bu sıkıntının görece ayır-
İ doğanın zoruyla gerekse kendi üre- yor yine.
dında olduğunu da sezdiriyor.
timiyle, ama sonuçta yaşamı boyunca
“Bıçak ıslığı”, “Azrail’in ıslığı” (33) an-
İlginç olan Mesut’un günümüzde çok
ÖYKÜDENLİK…
doğanın kucağında, örsünde deneyler-
lamına geliyor. Sokaklardan gelen, ci-
somut biçimde ortaya çıkan siyaset-
den geçip öğrenerek bileylenip tek ba-
nayet dahil, suça bulaşsalar da kötüle-
mafya ilişki ağına dönük yapı kurmaya
şınalık bilincine erebiliyor yine de. Gamze Efe:
re karşı hep iyiden yana tutum sürdü-
girişmesi. Son yıllarda polisiye kalıbın-
Doğa, insanın yalnızlaşmasından ya-
ren, sonradan ayakları üzerinde dura-
daki romanların neredeyse birer “siya-
na değil, onu yalnızlaştırıp ıssızlığa sü-
‘Yine de Bir
bilecekleri işler kurarak kendi yalnızlık-
sal polisiye” olarak kurulduğu düşünü-
rükleyen, öteki insan, yasayı yapan ya
larında dostluklarıyla kenara çekilmiş
lürse, roman bunun ardılı bağlamında
da bozanın da insan oluşundaki gibi. Şansımız Olmalı’
üç kafadar var romanda.
da alınabilir.
Peki bu insan, doğanın insan tekine ka-
Mesut, üç yalnızı kol kola girdirerek
Ülkemiz, zengin ayrıntılara sahne
zandırıp donattığı “tek başınalık” yetisini
müthiş bir güç birliği sergiletirken oku-
olan bir plato zaten neredeyse. İlişkile- amze Efe, iyi bir öykü ku-
niye bozup dağıtmaya girişiyor, aileydi,
ra da damardan yalnızların birlikteliğiy-
rin bu yönde ortalığa saçılıp yaşanan- rucu olarak kendini gös-
devletti şu bu örgütlenmeyle tutumunu
le bunun nasıl aşılabileceğini gösteriyor.
G terdiği dikkat çekici bir ilk
ların uluorta seyredildiği bir çürümenin
kurumlaştırıyor? Çok açık; insanı ıssız-
Günün birinde, rastlantıyla belaya bu-
kitapla geliyor: Yine de Bir Şan-
laşmış kitleye dönüştürüp sömürü eyle- içinden geçiyoruz çünkü.
laşmış bir genç kadın kapılarında yığılıp
sımız Olmalı (Everest, 2022). Bize
minin nesnesi kılmak için. Yazar, romanda üç kabadayı aracılı-
kalacak, üçlü bu kez de kadının peşine
yalnızlıkları aşmaya dönük şansı-
Bir tür “karşı-insan” olarak adlandı-
ğıyla, “Ulan hep kötüler mi kazanacak
düşenlerin peşine düşecektir. Yazarın,
mızı gösteriyor hem de.
rabilecek bu sömürgen, insan tekinin
be? Yo, bu kez olsun, bir kez olsun öy-
1960’lar sinemamızda sıkça görülen bir
Gamze’nin öykülerinde iki yan
içini boşalttıkça boşaltıyor. Deprem-
le olmayacak. … [B]u hesabı biz sor-
tür “mahalle ahlakı” anlayışı temelinde
dikkati çekiyor; öykü evreni, öykü
de yaşanan yalnızlık-yalnızsızlık da bu.
masak kimse de sormaz” (106) gibisin-
anlatı çatıladığı söylenebilir pekâlâ. Bu
kişisi. Bu yanıyla çok sağlam
İşte sanat, edebiyat, insandaki o özü,
den dayanak getirirken görece çizgi-
yanıyla metnin, yaygın rastlantısallıkla
çatınca metni, gerçektenlik
bağışıklığı açığa çıkarıyor hep.
sellikten kurtaramadığı, herhangi kav-
örülmesi, anlatıdaki inandırıcılığı alabil-
duygusunu da alabildiğine
diğine zedeliyor oysa. ramsallık üretemediği nahif bir kurma-
MESUT ÇİFTCİ: ‘BIÇAK ISLIĞI’
yükseltip öykülerini birebir
Mesut Çiftci’yi, Bıçak Islığı’yla Nitekim yazar, üçlüden genç adamı cayla çıkmış oluyor okur önüne. Yeni-
inandırıcılıkla pekiştiriyor.
(İnkılâp, 2022) tanıdım. Yaşamöyküsü- dinleyen kadına, “Sadece romanlarda lerini bekleyeceğim kendisinden.
Kurulmuş olsun diye
uydurulmuş evren değil, öykü
kişilerinin duyguları bu sağlam
ünya edebiyatının sıra dışı toplamıyla hikâye sarnıcı sunuyor
DÜNYA DAMLASI
temelli evrenlere çok ince iplerle,
yazarlarından Peter Handke,
yapıtında; etkileyici, sarsıcı,
duyarlıklarla teyelleniyor. Üstelik
D Türkçede de okurun süre- şaşırtıcı.
yazar, bunu öykülerinde çok
ğen ilgisiyle karşılaşan bir imza ol- Baştan beri öyle inşa edilip
P. Handke: ‘Karanlık
ustaca denge içinde gezindiriyor.
du hep. Onun, yine bir öykücü ka-
üzerine tuğla eklenen çağın
Evet, geleneksel anlatı
lem, çeviri yazınımızın önde gelen
modern gettosu sayılabilecek
üzerinden kuruyor öykülerini
Bir Gecede Sessiz
imzalarından İlknur Özdemir’in öz- Taxham’da, Taxham’ın eczacısıyla,
Gamze, ancak hemen her
gün dilinden Türkçeleştirdiği Karan- “onu asıl koruyan” (22) yalnızlığıyla
öyküsünde yine de taptaze hava
Evimden Çıktım’
lık Bir Gecede Sessiz Evimden Çık-
burgaçlanıyor anlatılanlar.
estirmeyi başarıyor; uçarı ama
tım (Sia, 2022) adlı romanının da il-
Derinlerde usulca ama sürekli
alabildiğine duyarlı, içli ama
giyle okunması olası elbette. akan bir alaysamayla ortaçağ dehlizlerinden
saltık saflıkla temellendirdiği bir
Belliğimden İlknur’un Senin Öykün geçen “binbir yolculuk”la örülü eşsiz bir
anlatımla.
Hangisi (2004) başlıklı öykü demeti geçti
gerçeküstü yalnızlık söyleni getiriyor.
Sımsıkı birbirine kaynaştırdığı
romanı okurken. Öykücünün el attığı Bir de eczacıyla konuşup bu hikâyeyi
bu yaklaşımıyla, öykülerinde ne
Handke romanındaki hikâyeler, birbirine kaydediyor görünen anlatıcı kullanıyor
gereksiz şişkinliğe yer veriyor ne
farklı sarmalanırken anlatı, yeniden yazar, o kim, “kendi kendine” (38) satranç
de tıkız kalmış bir eksiklik göze
yapılandırılıyorcasına bir boyut kazandı sanki.
oynayan eczacının çıkışması, bunu apaçık
çarpıyor.
Ayrıca Handke’nin “abisi” sayılacak Demir gösteriyor: “Siz kayıtçısınız, hikâyemin
Gereksinirlikleri yerli yerinde
Özlü’nün, bu özgün sokak gezicisinin efendisi olmamalısınız. Zaten ben kendim de
bir öykücülük Gamze’ninki;
“boğuntulu sokaklar”ından herhangi birinden hikâyemin efendisi değilim.” (46)
öykümüzde onun da adı var artık.
geçilerek de okunabilecek bir roman
Derin bir koyak açıyor Peter Handke
www.sadikaslankara.com,
Handke’nin yapıtı. Doğrusu biraz da öyle yapıtında; okuru bu koyakta kar tepikleyip
her perşembe öykü-roman, ti-
yaptım ben kendi payıma. sıkıştırırcasına baskılayıp kurduğu evrende,
yatro, belgesel alanlarında gün-
Handke, bize ailece, toplumca, devletçe eczacının yalnızlık güncesi bağlamında okunsa
cellenerek sürüyor.
hatta kişinin kendisince yapılan baskılamayla bireye
da bunun sıradan öznelerine dönüştürüyor bizi de. Bu
yaşatılan yalnızlaştırma/yalnızlaşmaya dönük bir zulüm Handke şöleninden mahrum etmeyin derim kendinizi.
16 9 Mart 2023