Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sormaya, tartışmaya çağrı...
Adlarına “öykü” dese de Gürkan Akbayır; aslında günce, oyun, anlatı, masal, fabl... edebiyatın anlatım
olanaklarının birçoğundan yararlanıyor metinlerini kurarken. Ustaca tasarladığı çatışmalar, yalın anlatımı,
sözcükleri arkadaş kılışıyla okurunun, metinden kopmadan yol almasını sağlamanın ötesinde kimi an gizli saklı
kimi gün küçücük bir “Hişttt!” sesiyle sorular bırakıyor ceplerimize, sıralarımızın gözüne...
zı kimlerin istediğini (Sahi, niye felsefe dersi yok - Nehir’in hayatına taşıdığı gerçekliğimiz gibi.
Y. BEKİR YURDAKUL
Size de tanıdık gelecek, biliyorum: Nehir ye-
ya da olmasa da olur kıvamında - okullarımızda?)
unuttuğumuz gün ya da oracıkta hayatımızın ne- di yaşında. Okulla tanışmasının neredeyse hemen
ir öykü, hiçbir zaman yalnızca bir öykü değil-
redeyse bütün renklerini de sormalarımızla birlik- ertesinde söktü okumayı. Yazmayı da. Derken
dir. Taşıdığı, sunduğu, armağan ettiklerinin
başkanlık seçimine de girdi. Ve... epey bir oy far-
te terk ederiz çoğun farkında bile olmadan.
B ötesinde maceralar, düşler, düşünceler, ses-
kıyla seçildi de. Babası, şaşkın, nasıl başardığı-
lenişler barındırır. Meraklarımızın yanı başında du-
OKUMANIN VE YAZMANIN HAZZI
nı sordu. “Zor olmadı.” dedi Nehir. “Okula havuz
rur, çoğaltır onları... Ya da bir yerlerde unutmaları-
Gürkan Akbayır’ın Çocuklar İçin Felsefe kitapla-
yaptıracağım dedim seçtiler.” Babası artık “Baş-
mıza, boş vermelerimize, meraksız günlere doğru
rını okumaya koyulunca nasıl dalıp gittiysem on-
kanım” diye sesleniyor Nehir’e... Nehir’in umu-
yuvarlanmalarımıza engel olur. Düş kurmaya, dü-
lar için birkaç satır yazmaya durunca da işte böy- 2
runda mı, gülüp geçiyor.
şünmeye, yeni tasarılar için yola çıkmaya, hayatı-
le uzadı söz. Sorular da halaya durdu sanki!
mızın kimi anlarını yeniden anımsamaya da çağırır.
DÜŞÜNMEYE TARTIŞMAYA ÇAĞRI
Bilirim; kitaplara ve hayata, olup bitenlere me-
Roman da öyledir şiir de... Aslında bütün yazın-
Adlarına “öykü” dese de Gürkan Akbayır; as-
raklı, alıcı gözlerle bakan herkesin, sorularını yitir-
sal, sanatsal yapıtların özünde saklı olan da bu-
lında günce, oyun, anlatı, masal, fabl... edebiya-
meyenlerimizin de aynı coşkuya ka-
dur. Felsefe kardeşidir
tın anlatım olanaklarının birçoğundan yararlanıyor
pılacağını, sözün ardına böyle düş-
sanatın, edebiyatın...
metinlerini kurarken.
bilimin de. Sahi, düşle-
Ustaca tasarladığı çatışmalar, yalın anlatımı,
rin, tasarıların, arayışla-
sözcükleri ellerinden tutup arkadaş kılışıyla oku-
rın, soruların bittiği ye-
runun, metinden kopma-
ri tanımlamaya gerek
dan yol almasını sağla-
var mı?
manın ötesinde kimi an
Niye büyük bir heves
gizli saklı, kimi gün küçü-
ve heyecanla konuşur
cük / kocaman ama tanış
dururuz bu beceriyi edin-
olduğumuz bir “Hişttt!”
diğimiz anlarda / yaşlar-
sesiyle sorular bırakıyor
da? Ne sözümüz biter
ceplerimize, sıralarımızın
ne de sorularımız eksi-
gözüne, aklımızın bir kö-
lir! Baksanıza:
şesini...
Ada Naz dört yaşın-
Durmaksızın aklımı-
da. Konuşmayı çok se-
zı kurcalayan, heves ve
viyor. Bir de ardı arkası
meraklarımızı gıdıklayıp
gelmeyen sorular... Sabah gözünü açıyor, başlı-
duran, bizi anlatının için-
yor... Hep konuşuyor, hep soruyor. Ya da annesi-
de tutan, öykünün bitme-
ne öyle geliyor. Yatıncaya dek sürüyor bu. Anne-
yişini sağlayan...
tüğünü / düşeceğini... Yazmak da
sine kalsa uyuduğunda da düşünde de konuşu-
O büyük deryadan, dü-
bana sorarsanız o “çocuk siz”den
yor / soruyor Ada Naz!
şün (felsefe) dünyasından tınılar, sesler, sözcük-
alır hızını / hazzını, tadını, ezgisini... Dönelim
“Neden anneciğim bu kadar çok konuşuyor-
ler, duygularla kapılarımızı çalan bu yapıtlardaki
Akbayır’ın, okuma heyecanına batmış çocukla-
sun? Ne sözün bitiyor ne de soruların...” diye so-
öykülerin bizden asıl istediğiyse; söylenenler, an-
rımız; ilkokul iki, üç ve dörtler için kaleme aldığı
ruyor annesi bir gün boş bulunup. Ada Naz, soru-
latılanlar üzerine konuşmamız, tartışmamızdır.
öykülerine... Doğada ne varsa / hangi gerçeklikle,
ya hazırlıklı sanki: “Anne! Sen benim çocuk oldu-
Ne kadar çok düşünür, konuşur, tartışırsak öy-
yaklaşımla yorumluyorsak doğayı; toplumsal ya
1
ğumu unutuyorsun galiba...”
külerle birlikte, o denli çoğaldığımızı, her yapıtta
da bireysel yaşamda da onlar var.
sıralı ne ki yerinde duramayan 10 (toplam 30) öy-
Bu gerçeklik onun da yanı başında ip atlıyor,
SORULAR, SORULAR...
künün onlarca olduğunu göreceğiz.
topaç çeviriyor olmalı ki kimi gün doğaya çıkarı-
Kimi gün en meraklı olanlarımızın hep çocuklar
Sözün özü; sımsıcak renkleri ve tasarımlarıy-
yor okurunu Gürkan Akbayır; oradan anlar, sah-
olduğunu ya da çocuklar gibi merak etmeyi dola-
la da gülümseyen öykülerin söylediklerinin yanın-
nelerde hayvan dostlarla buluşturuyor.
yısıyla “aramayı” unutmayanlarımızın daha renk-
da fısıldadıklarını, onlardan esen bahar yellerini,
Yeri geliyor gündelik hayatın hızlı, hoyrat, ba-
li, daha anlamlı hayatlar sürdüğünü düşünürüm.
okul-oyun sıcaklığını, farkına varmanın / fark et-
şına buyruk akışında ıskaladıklarımızla bir oda-
Bir de şu takılır durur aklıma: Çocuklukta duyum-
menin / farkında olmanın mutluluğunu duyumsa-
da, bahçede, sokakta buluşturuyor hepimizi. Ara-
sadığımız mutluluğu sonra neden ve nerelerde yi-
maya bekleniyoruz.
n
tiririz? Ya da yitirir miyiz? Belki de öyle sanırız. En da da içimizden, yüreğimizden seslerle kuruyor o
kısacık öykülerini; kahramanı biz, mekânı tanıdık,
mutlu olduğumuz anlar aslında böyle olduğunu
Çocuklar İçin Felsefe / Gürkan Akbayır / Sa-
olup bitenler hiç de yabancımız değil...
fark etmediğimiz anlarımız mıdır?
dık Uygun Yayınları / 72s. 8+ / 72s. 9+ / 72s.
Çocukluk yılları geride kaldıkça o merak ve he- Hepsinin içinde barındırdığı çelişkiler, farklılık-
10+ / 2023.
larımız, yapıp ettiklerimizle ortaya çıkardığımız
yecanlar da unutulur mu bir yerlerde ya da yoru-
1-2
lur muyuz sorularımızdan, bilinmez ne ki veriliye varsıllıkları anımsatıyor / yeniden çağırıyor sah- Çocuklardan Çaldığım Öyküler / Y. Bekir Yur-
razı olmayı, sorularımızı bir yerlerde unutmamı- neye. Aynayı hepimize tutuyor, cesaretle... Tıpkı dakul / Kanguru Yayınları / 10+ / 3. baskı: 2017.
9 Mart 2023
12