Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yüzyılın öykümüze katkısı…
Gelin, Cumhuriyet yüzyılının öykücülüğümüze dönük katkısını şöyle kabaca gözden geçirerek
uğurlayalım bu yılı. Öykü, daha önce de vardı elbet; ama hikâye, ama mesel şu, bu olarak, ne ki
Cumhuriyetle bir yandan öykü sanatımız kanatlandı öte yandan insanımız tek tek kendi hikâyesine
kavuştu, böylece Cumhuriyet de öykülü-öykücü insan yurduna dönüştü…
923’ü 1928’i bir çalım geçmiş lümseten, insan varlığa bakışta,
gibi yapıp gelelim 1932’ye, hiçbir yanından gıllıgışlı arayışa,
1Halkevlerinin kuruluşuna, bü- eşeleyişe yönelmeden salt sevgiy-
tün ülkeye, mısır patlarcasına ya-
le onu sahiplenen böyle örüntü-
yılışına, ardı sıra tüm Anadolu lendiği gözlenen öyküler bunlar.
kentlerindeki şubeleri aracılığıyla Bu yüzden okuma eylemi uçarı
yayımladığı onlarca dergiyle okur- bir kelebeğin dokunuşlarını anım-
yazarlık savaşımına katılışına göz satıyor; okunup okunmadığı tam
atalım, bu yolda sergilediği atak- anlaşılamadan bitiyor sanki metin,
lığı, toplumu birbiriyle karmakta bir kavramsallık da gereksinmiyor
gösterdiği hüneri düşünelim… o zaman.
Hepi topu sekiz-on milyon nüfuslu Çağdaş’ın arayış, yoklayışlarla yük-
bir Türkiye Cumhuriyeti; kurtuluştan lü, bir kıyıda bütün bunların bekle-
kuruluşa herkesin ortak bir hikâyesi yişi içindeki anlatıcıları, bir seyir te-
var, bunu biliyoruz. rasına oturulmuş da kentten kasa-
Ama Cumhuriyetin her bireyi, baya, kırsala sıçrayan öykü evren-
leri, buraların kimlik kartına dönüş-
artık kendine özgü bir hikâye yaz-
maya girişmiş, bu çerçevede top- müş kişileri aracılığıyla, sanki bunlar
canlı izleniyormuşçasına bir etki diyalektiğinin önü-
lumda, dilinde pek çok öykü birikmeye koyulmuş,
birer yurttaş Türkiye’de, birey. Nitekim yüzyıl son-
sonuçta bir öykü toplumu oluşması doğrultusunda nü açarak aktarıyor olup biteni.
ra genç kalemler, yayımladıkları ilk kitaptan son ki-
tohum atılmış, sonuçta maya tutup kabarmış, bu- Olgunlukla, suskunlukla da donatarak. Hadi ba-
taba öykülerinde sergiledikleri düzeyle bu gerçeği
nun meyvelerini vermeye başlamış… kalım Çağdaş, öykü yolculuğuna devam.
apaçık yansıtabiliyor.
Daha başlangıç aşamasındayken gönülleri tu-
POLAT ÖZLÜOĞLU: ‘ANNEM, KOVBOYLAR
NURHAN ŞAHİNKAYA: ‘BİR YERDEN KIRILIR’
tuşturan Sadri Ertem’den Sait Faik’e, Sabahattin
Nurhan Şahinkaya bir hekim öykücü. Bir Yerden VE SARHOŞ ATLAR’
Ali’ye, ardı sıra pek çok öykücüye uzanan bu tarihi
Nurhan’la Çağdaş’ın ilk öykü kitaplarını karşıladık
Kırılır (Notos, 2022) onun ilk öykü kitabı. Azımsan-
dilimdeki yazarlarımız unutulabilir mi?
mayacak sayıda hekim öykücümüz, romancımız var. ama Polat Özlüoğlu, üçüncü öykü kitabıyla çıkıyor
Ya bunlardan sonra öykümüze yeni bir tuğla da-
okur karşısına: Annem, Kovboylar ve Sarhoş Atlar
Hastalarıyla kurdukları duygudaşlık bağından ol-
ha koymayı başaran Memduh Şevket Esendal,
sa gerek, gerek anlatı evrenlerine gerekse kişile- (İthaki, 2022). Neredeyse on yılı bulan bir kitaplı ya-
Haldun Taner, Oktay Akbal, Orhan Kemal, Nezi-
rine yaklaşımda, evrenin, anlatı kişisinin içinden, zarlık deneyimine sahip Polat, önemli elbette bu.
he Meriç, Vüs’at O. Bener, Bilge Karasu? Derken
gözünden, beyninden bakarak ustalıkla öykülerini Nitekim daha işin başında bildik sözcüklerle
1950 kuşağı öykücüleri, adlarını tek tek anmasak
kurdukları görülebiliyor. ama bunları, farklı sözdizimleri içinde yepyeni du-
da hep birlikte öykümüzün bal-kaymağı?
Nurhan da işte bu hekim yazarlardan. Bütün öy- yarlıklar yüklediği yerleştirimle kullanıp yarattığı bu
O yıllarda Halkevleri dergilerinin yanında resmi
külerinde böylesi incelikli bir yazar kalemi gezini- etkili öykülemeyle kuşatıyor okuru.
olmayan dergiler de yayınlarını sürdürüyordu üste-
yor diyebilirim satırlar arasında.
Ayrıca sıra dışı kullanımla bunların arasına katı-
lik öykü de yayımlıyordu.
Ayrıntılar da bir başka hünerle girdiriliyor tabii verdiği sözcükler, deyişler anlatıda farklı koridorlar
Nitekim günümüzde bu yayınlar üzerine yapılan
anlatıya. Yaraların önceden sezildiği, mühre tut-
da açıyor. Bu açıdan dikkate değer bir yükseklik
çalışmalar, dönem dergilerinin sanat, düşün ala-
muş görünse de dokunulduğunda ne ölçüde acı
sergiliyor. Bu bile zaten, Polat’ın iyi bir anlatıcı ol-
nında, kültürel yaşamda sağladığı katkıların nasıl
vereceği bilindiği için de bunlara dokunulmadan
duğunu göstermeye yetiyor.
önemli, değerli olduğunu gösteriyor.
ama yine bunların çevresinde gezinilebiliyor.
İyi kurulup çatılmış, gereğince işlenip doygunlu-
Bu arada öykü özelinde gerek dergicilikleri ge-
Söylenemeden, yaşanamadan kalan ya da bir
ğa ulaştırılmış verim örnekleri tüm öyküler.
rekse yayıncılıkları anlamında Yaşar Nabi Nayır’la
ışıldak gibi bir yerlerden hep kendini duyuran ya
Kitaba adını veren öyküsünde değil yalnız, hep-
Varlık’ı, Hüsamettin Bozok’la Yeditepe’yi, Salim
da ışığını önümüze düşüren, bu arada yakıcı uğul-
sinde de âdeta birbirinin yerine geçerek gezinip yol-
Şengil’le SHD’yi (Seçilmiş Hikâyeler Dergisi) asla
tusunu içte sürdüren anların, sonradan sonra-
culuklarını sürdüren aile bireylerine tüm toplum için-
unutmayalım.
ya insanın üzerine yüklenip abanan, ağdıran duy-
de farklı açılardan ayna tutturduğu anlatı düzlemiyle
Hatta öykü yayıncılığına kazandırdıkları farklı so-
gu kertmelerini öykülerinde incecik işlemesiyle göz
Polat, iyi bir öykülem getiriyor diyebiliriz.
luk nedeniyle 1970’lerdeki öncü tutumuyla Ahmet
dolduruyor Nurhan.
Ayrıca toplumsal eleştirisiyle aynı zamanda top-
Tevfik Küflü’yü (Bilgi Yayınevi), 1990 sonrasındaki
Yeni öyküler bekleyelim kendisinden. Öykücülü-
lumsal sorunlar dizisine bir neşter de vuruyor.
parlamada rolü bulunan Erdal Öz’ü (Can Yayınları)
ğümüz hak ediyor bunu, elbet Nurhan da.
Polat, edindiği yerde, öykücülüğümüzü gözleyen bir
de unutmamalı.
yazar artık, onu da katacağız tabii öykü dağarımıza.
Hani 1990 kuşağı öykücüleriyle birlikte dillendiri- ÇAĞDAŞ KÜÇÜK: ‘YARIN FM’
Hikâyesi olan bir toplumun öykülere sahip birey-
len bir söylem var ya, “öykü patlaması” olarak anı- Bir ilk öykü kitabı da Çağdaş Küçük’ten: Yarın
leri olarak yeni öykülerle Cumhuriyetin ikinci yüzyı-
lan, diyeceğim patlamasaydı da ne yapsaydı öykü? FM (Epona, 2023). Görece nahif, sıcacık öykülerle
lında, yeni bir öykülü yıla giriyoruz.
Patlayacaktı elbet, yerinde duracak değildi her- geliyor bu ilk kitabında Çağdaş.
Öykünüz bol olsun, nice öykülü, elbet bol sanat-
halde. Patlamasaydı ayıp olurdu zaten. Kimi öykülerinde yer açtığı konuşma örgüleri, ge-
lı yıllar efendim.
n
Öyküde böylesine alüvyonal bir birikime sahip- nelde bir dağılmaya yol açarken Çağdaş, bunları,
artalanlarında eksilti boşluğu bırakarak bir biçimde
ken dilimiz, bunun üretime, verime yansımaması www.sadikaslankara.com, her perşembe
düşünülebilir mi hiç? Öyle ya artık herkes hikâyesi denge kurmaya çabalıyor. öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında gün-
Yine de sevgiyle örülü, alaysarken hüzünle gü-
olan bir toplumda, kendi özel öyküleriyle gezinen cellenerek sürüyor.
4 28 Aralık 2023