Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“Yeni” yazardan “yenidoğan”a…
“Yeni yazar” denildiğinde önceden pek bilinmezken adı son dönemde öne çıkan yazarlar anlaşılır daha çok. Bu
biraz da sizin onu tanımanızla anlama kavuşur. Diyelim yeni yazar olarak tanırsınız siz, bakarsınız ikinci üçüncü
kitabıyla çıkmıştır oysa karşınıza. Sizin için yeni yazardır elbet, ne ki ilk kitapla çiçeklenip yazınımıza çıkagelen
“yenidoğan” değildir yine de.
şi gücü salt okumak birileri de gelse kara anlatısına dayanak olacak biçim-
hiçbirinin altından kalkamayacağı çıl- de okuru, bir anlık can alıcı şaşırtmay-
İgın mı çılgın bir telif-çeviri yayın çev- la, çapraşıklıkla yüz yüze getirerek et-
rintisinde yaşıyoruz. kiyi yankılandırıyor.
Bir yandan dünya, yurt ölçeğinde ta- Nitekim hemen her öyküsünde ya-
zar örtük ya da açık kara anlatıyla,
nıdığımız klasik ya da çağdaş yazarları,
üstelik yeni keşiflerle okurken hemen her groteskle kol kolalık içinde, bu yolla
bir yandan gerçektenliği yeniden ku-
gün yeni bir yazarla, yenidoğanla karşı-
rarken buna yüksek bir inandırıcılık
laşıp onları da ilk okumalarla tanımaya,
dağarımıza katmaya çabalıyoruz. Hani kazandırıyor.
Böylece “aydınlıkta saklanma” olgu-
metal yorgunluğu denir ya, kimilerimiz
suyla karanlığa gömülen kimi gerçek-
de okuma yorgunu.
likleri gözler önüne seriyor Murat.
Kendini geliştirip alımlamaya yö-
Öykülerinde bu açılımları getirirken
nelmemiş okur, eyleminde “sevdim”,
yanı sıra bunlara, biçemsel kıvrımlar,
“sevmedim” türünde orta malı davra-
çalımlar eklemeye de çaba harcıyor
nış gösterebilir.
guda duyduğu, duyacağı gereksinim ânında bir
yazar. Doğru bir öyküleme.
Merak dürtüsü, serüven iştahı kavramsal hiç-
nefesçik yaşama özgülenen, bireyle bireyin, bi-
bir etkileşime girmeden okuru, o an okuma haz-
reyle toplumun karşılıklı bakışımıyla yapılandırı-
OSMAN ZEKİ ÖZTURANLI:
zındaki yükseliş ya da sönümleniş yönünde bi-
lan öykü ikilemelerinden oluşuyor.
‘BÜTÜN HİKÂYELERİ’
çimleyebilir. Her okur Füsun Akatlı gibi zorlayı-
Öykünün, farklı evrenler içinde dolayımlı anla-
Osman Zeki Özturanlı’nın: İlk kitabı Mühür’den
cı, Enis Batur benzeri “hazır” yerine “katır” metin
tıcı değiştirilerek yeniden kaleme alınması, yaza-
(İstiklâl Matbaası, 1962) sonra yayımladığı üç ki-
aranacak değil ya.
rının iyi oyun kurucu-çatıcı olmasını gerektiriyor.
tap, dönemi içinde en önemli bir-iki öykü yayın-
İki yeni yazar size, kim onlar: B. Nihan Eren,
Nihan, bunun altından, öyküde yerini sağlam-
cısından biri Hüsamettin Bozok’un Yeditepe Ya-
Murat Uğurlu. Nihan kitaplı yazarlığın on beşinci,
laştıran yazar konumuyla kalkıyor, bu yanıyla si-
yınları arasında yer alıyor:
Murat onuncu yılında, ilki dördüncü, öteki ikinci
ze “yeni” görünse de yazınımızda kendine özgü
Tabanca (1969), Başakçılar (1970), Kör Karga
kitabıyla sergenlerden bize bakıyor. Ama buna
yer edinmeye koyulmuş bir imza ağırlığıyla geli-
(1972). Öykülerini böylesi bütünlükle okuma ola-
karşın “yeni yazar” diyebiliyoruz onlara.
yor yine de.
nağı sunduğu için Ötüken’e teşekkür etmeliyiz
B. Nihan Eren, Yavaş (YKY, 2008) adlı ilk öy-
B. Nihan Eren, Hayal Otel’deki öykücülüğüy-
Yöresinde avukatlık yapan yazar, Necati
kü demetiyle yola çıksa da, ben onun son iki ki-
le parlak düzey yansıtmıştı, ama öykü dili-mantı-
Cumalı’da da gözlendiği üzere mesleğinin getir-
tabını okuyabildim: Hayal Otel (YKY, 2020), Ne-
ğı açısından yapıtta takıldığım yanlara değinmiş-
diği olanaklardan yararlanarak yaşantısal, olgu-
feshane (YKY, 2023). Murat Uğurlu’nun da yi-
tim, bu kez öykülerinde bambaşka zenginliklerin
sal gerçeklikleri hikâye kalıbına oturtarak bizim-
ne ilk kitabı Buralar Bıraktığın Gibi’yi (İleti-
önünü açıyor.
le paylaşıyor.
şim, 2013) değil ikincisini son kitabı Aydınlıkta
Son bir “an” kalmış da ona yetişilecekmişiz gi-
Ancak bu öykülerin öne çıkarılan olayları ak-
Saklanıyorum’u (Everest, 2022) okudum.
bi soluk soluğa, yer yer “nefessiz”likten tıkana-
tarmakla yetindiği gözleniyor daha çok. Yazarın,
“Yenidoğan” bir yazarımız da var. Kırk yıl ön-
rak yer yer de nefes alıyorken, bir anda hava-
avukatlığın, çok zengin olay yelpazesi getirmesi,
ce yitirdiğimiz Osman Zeki Özturanlı (1926-
sız kalıvermişçesine etkileyici bir öyküler demeti,
her öyküde farklı bir olayın yol açtığı etki, kişile-
1982), yenidoğan olabilir mi peki?
anlatı harmanı sunuyor Nihan okura.
rin yaşadığı açmaz, yazara yetiyor sanki.
On yıl içinde dört öykü kitabı yayımlayıp Türk
Ayrıca rengârenk bir dil şenliğiyle; kimi tek söz-
Osman Zeki Özturanlı, hem kentlisi hem akranı
Dili’nde öykülerini sürdürürken aramızdan ayrılıp
cükte kalan uzakta tenha bir istasyon, kimi katar
sayabileceğimiz Samim Kocagöz’ün yazınsal tu-
kırk yıl sonra öykü dünyamıza gözünü açtığında
benzeri vagon sırası halinde parlıyor sözdizimleri.
tumuyla benzerlik içinde görünse de öykülerinde
onu “yenidoğan” bağlamında nitelemenin ne sa-
Bu arada eski-eskimiş sözcüklerle de oyala-
ondan farklı olarak bir kavramsallığa ulaşmak gi-
kıncası olabilir?
nıyor. Kendi üretimini kullansaydı lafım olmazdı,
bi tutum yansıtmıyor.
Nitekim Bütün Hikâyeleri’yle (Yay. Haz. Oğuz-
ama yakınlarına, “mukaseme” (36) nedir diye so-
Necati Cumalı’nın da yine Ege yöresinden,
han Murat Öztürk, Ötüken, 2022) yeniden tanı-
ruverseydi keşke.
avukatlık yaptığı dönemde yaşadığı olaylardan
yoruz yazarımızı.
damıttığı öykülerinde, yazınımızda benzersiz bir
MURAT UĞURLU:
Hiç kimse yadırgamasın, yazınımızın vazgeçil-
“özgür kasaba kadını” kavramsallığı yarattığını
‘AYDINLIKTA SAKLANIYORUM’
mezlerinden Melih Cevdet Anday’ın da, ölümü
biliyoruz.
Aydınlıkta Saklanıyorum, adından da anlaşılacağı
sonrasında Sevengül Sönmez’in çabasıyla ya-
Öyküleri okuduktan sonra Osman Zeki
üzere ironik göndermeleriyle, yer yer kara anlatıya,
yımlanan ilk öykü kitabı Balerina’nın Ölümü’yle
Özturanlı’nın biraz daha zaman bulabilseydi, çok
ötesinde groteske dönük açılımlarıyla, görünenin
(Everest, 2010), bu tarihte bir “yenidoğan” ola-
başka yerlere geleceğini düşünmeden edeme-
ardında yaşanan, yaşanabilecek olgusal gerçek-
rak karşılandığını söyleyebiliriz pekâlâ.
dim. Üstelik hafife alınamayacak bir oyun yazarı
likleri farklı bir mercekle ele alma olanağı getiriyor.
Yazınımızda buna benzer çok örnek var. Çünkü
aynı zamanda o.
Bu yaklaşım, kuşkusuz iyi bir yazarlık gerecine
yazar, varlığını, yapıtının gün yüzüne çıkışı, bunun
İşte size yazarın “yeni”si, “yenidoğan”ı…
n
sahip olmayı gerektiriyor. Gerek Nihan’ın gerek-
okunuşuyla kanıtlayıp ancak o zaman var oluyor.
se Murat’ın sinemadan alabildiğine yararlandığı www.sadikaslankara.com, her perşem-
B. NİHAN EREN: ‘NEFESHANE’ çok açık. Nihan, sinemadan dramatik aksa uy-
be öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında
Nefeshane, bireyin, toplumun o ağır, kör bun- gun kaydırmayla kare kare yararlanırken Murat, güncellenerek sürüyor.
4 14 Aralık 2023