Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CAN KOZANOĞLU VE MİRGÜN CABAS’TAN ‘İLK SAYFASI’
Ah o ilk sayfa!
Can Kozanoğlu ve Mirgün Cabas, edebiyatımızın önemli isimlerine kitaplarının
“ilk sayfası”nı nasıl yazdıklarını soruyor! Bu soruyla başlayan keyifli sohbetler,
yazarların farklı ve değerli yazma deneyimlerini aktardıkları bir yazı atölyesine
dönüşüyor. 25 önemli yazar, yazma tarzlarını, alışkanlıklarını, yeni projelerini,
edebiyata ilişkin düşüncelerini, dünyaya, insanlığa ilişkin endişe ve umutlarını
paylaşıyor. Kozanoğlu ve Cabas’ın Can Yayınları tarafından yayımlanan kitapları,
yolun başındaki yazarlara kendi yönlerini çizmelerinde yardımcı olacak kaynak
niteliğinde bir çalışma.
dıktan sonra vazgeçtiği kitabı olmadığı-
Z. DOĞAN KORELİ
nı söylüyor. Yazar, sık sık hikâyeyi gözü-
nün önüne getirdiğini, böylece karakterle-
EN KRİTİK AŞAMA!
ri rahatlıkla avucunun içinde tutabildiği-
Kitap yazmada en kritik aşamanın ilk
ni belirtiyor.
sayfayı tamamlamak hatta ilk cümleye
Sürekli yaşamın içinde olan, otobüse, met-
noktayı koyabilmek olduğu yönünde yay-
roya binip insanları gözlemleyen, yaşam-
gın bir düşünce vardır.
larına dokunan Ayşe Kulin ise ilk cümleyi
İlk sayfalar hele ki ilk cümleler na-
yazarken hiç zorlanmadığını, düşüncelerin
sıl yazılıyor? İlk işaret verilsin ne de ol-
parmaklarından akıp gittiğini ifade ediyor.
sa sonrası bir biçimde geliyor mu ve kita-
Yazmadan önce notlar almayı seven ya-
bın ilk cümlesi, başlangıç için gerçekten
zarlar da var tabii. Mesela Buket Uzuner’e
en iyi cümle mi? Gündelik dilde “kitabın
göre işin hamallık süreci, notlar tutmak.
ortasından konuşmak” diye bir deyim var
Örneğin roman Çorum’da geçiyor-
da yazın dünyasında kitabın ortasından
sa oranın yemeklerinden türkülerine ka-
başlamak gibi bir yazma tarzı var mı?
dar her şeyi kaydediyor sanatçı. Bunun ne
Bu sorular “bir tür yazı atölyesi” oluştu-
kadarı romana yansıyor bilinmez ancak o
rarak podcast serisine başlayan Can Koza-
eleme heyecanı motive ediyor yazarı.
noğlu ile Mirgün Cabas’ın çalışma konsep-
tini belirlemede rehber oluyor ve serinin adı
PEK ÇOK YAZAR ADAYININ
ortaya çıkıyor: İlk Sayfası (Can Yayınları).
DÜŞTÜĞÜ YANLIŞ!
MUHSİN AKGÜN
Yekta Kopan tam da bu noktada gerek-
25 BÖLÜMDE 25 YAZARIN
siz sahnelerle, ayrıntılarla sündürülmüş,
YAZIN EVRENİ!
Okuyucalar bu sohbetlerin yalnızca ilk sayfanın oluşu-
sağından solundan çekiştirilmiş bir metnin
25 beş bölümden oluşan kitabın her bir
mundan ibaret olmadığını hemen fark edecekler.
hemen kendini belli ettiğini, pek çok yazar adayının bu yan-
bölümünde 25 yazarla kayıt tutuluyor. Yazarlar, önce kitapla-
Sohbet sohbeti açınca konu dallanıp budaklanıyor; konuşu-
lışa düştüğünü vurguluyor. Latife Tekin ise ilk cümleyi bul-
rından birini seçiyor. İlgili kitabın ilk sayfası seslendiriliyor.
lan yazarların başka projelerine, edebiyat dünyasının geneli-
manın kolay olmadığına inananlardan. O cümle gün yüzüne
Stüdyoda yazarla birlikte bu kayıt dinleniyor ve üzerinde
ne ilişkin düşüncelerine, Türkiye’de yazın faaliyetlerinin ge-
çıktığında ancak bir kitabı yazabileceğine inanıyor.
durulan metnin ilk sayfasının yaratılışı başta olmak üzere ilk
lişimine, sanatçıların yaşamlarından kesitlere giriliyor. İnsan- Sohbette ilk cümlenin öneminden çok, genel olarak ro-
cümlenin önemi, kitabın bütünü ve diğer kitaplarını nasıl yazdı-
lığa ilişkin umutlara ve önerilere de kulak verilmiyor değil. man kavramına yönelik yorum getiren Pınar Kür, herkesin
ğı, ayrıca yazarın yazın evreni üzerine tanıtıcı sohbet başlıyor.
hayatı roman ve herkes yazar olabilir düşüncelerine katılmı-
İlk sayfayı defalarca yazanlar, bir kez yazıp geçenler, or-
YAZAR İLE OKUYUCUNUN İLK EL SIKIŞMASI!
yor. Kür için yazarlığın başat koşulu, insanın içindeki cev-
tadan ya da sondan başlayanlar, tarihi ve sosyolojik argü-
Ne var ki her bir konuşmada söz dönüp dolaşıp bir kurgu me-
her. Ona ulaşılamazsa istendiği kadar atölyelerde sabahlan-
manlarla ayrıntılı bir iskelet üzerinden ilerleyenler, her gün
tinini oluşturan ilk cümlenin, ilk sayfanın öneminde bağlanıyor.
sın iyi bir yazın insanı olunamıyor.
az az yazanlar ya da aylarca hiç yazmayıp ardından haftalar-
John McPhea’nin de dediği gibi bir yapıtın ilk cümlesi, anla-
Bunca konuşmaya karşın hiçbir sanatçı, ilk cümleyi iyi
ca yazı odasına kapananlar konuşuyor İlk Sayfası’nda.
tının gövdesine doğru parlayan bir projektör, yazar ile okuyucu
Aslında seriden çıkacak sonuç belli ancak 25 yazın insa- bir ilk cümle yapan şeyin ne olduğuna ilişkin herhangi bir
arasında yazınsal bir el sıkışma görevi görmektedir ne de olsa.
formül sunmuyor. Çünkü harika bir açılış cümlesi yazmak,
nının aktardığı deneyimlerle sağlam bir biçimde ete kemiğe
İlk Sayfası’nda yazarların anlatmaya çalıştıklarıyla kurgu
bürünüyor bu durum. “Bir varmış bir yokmuş” yazmak kadar basit değil.
yazma atölyelerinde ilk cümleler hakkında konuşulanlar, ba-
Kitapçıda gezinen bir okuyucuyu anlatılanların içine dal-
Her yazarın yolu, yöntemi, alışkanlıkları ve bazılarının ol-
kıldığında hep aynı. Yani tınıyı okuyucuya duyumsatabilmek.
mazsa olmazları var. Yolun başındaki yazarların bu deneyim- maya ikna etmek, “Buraya gel ve beni dinle!” diye seslene-
Bunu başaran yazarlara biraz kulak vermek gerekirse Ah-
lerden kendilerine çıkaracakları paylarla kendi yöntemlerini be- bilmek, sayfaları çevirmeye teşvik edecek bir eşik yaratmak
lirlemeleri, sanatsal yolculuktaki rotalarını çizmeleri gerekiyor. met Ümit, öncesinde çok fazla düşündüğü için ilk satırı yaz- tüm mesele. Bunun ise sihirli bir kalemi veya klavyesi yok.
n
FEYZA HEPÇİLİNGİRLER’DEN ‘ZESTO PSOMİ (SICAK EKMEK)’
“…mübadillerden biri anlatmıştı. Yerleşmek için kapısını Aradan yüz yıl geçti, Yunanistan’dan Türkiye’ye gelenler,
açıp içeri girdikleri evde sofrayı kurulu bulmuşlar. Tabaklarda Türkiye’den Yunanistan’a gidenler acılarını ve hikâyelerini dai-
ma akıllarında tuttular…
çorbalar bile öylece duruyormuş. O sofranın başına oturup
Feyza Hepçilingirler, Zesto Psomi (Sıcak Ekmek) adlı roma-
ağlamışlar hep birlikte.” Kitaptan...
nında bütün yakıcılığıyla mübadeleyi anlatıyor.
Bu romanda anlatılanlar, kaderi bir gecede değişen yüz
Yer yer hüzünlü yer yer neşeli bir dille, Girit’ten Ayvalık’a
binlerce insanın hikâyesidir. Bu romanda anlatılanlar, adı ister
gelen bir aile üzerinden, bir imzayla hayatları değişen yüz bin-
Yorgo olsun ister Yusuf, ister Eleni olsun ister Emine, kuşak-
lerce insanın kaderini anlatıyor.
lar boyu vatan diye bildikleri topraklarından yüzlerini hiç gör-
Zesto Psomi (Sıcak Ekmek), Hepçilingirler’den tarihin yüz
medikleri birileri tarafından koparılan insanların hikâyesidir.
yıldır sızlayan yarasına dair bir ustalık eseri.
n
Kimisi kurulu sofrasında bir lokma yiyemeden yola koyuldu,
kimisi “yeni” vatanına gidiş yolunda canını verdi, kimisi sağ sa- Zesto Psomi / Feyza Hepçilingirler / Kırmızı Kedi Yayınevi /
lim vardığı yeni topraklarda “memleket” özlemiyle yaşadı. 400 s. / 2023.
10 14 Aralık 2023