Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Prens çok yakışıklı, çok ünlü, muhteşem bir sesi var. İmparatorluğu tüm mal varlığına el
Müzik, opera tutkunu. Çok çapkın. Kelebek misali koyuyor. Hayatında ilk kez çalışmak
çiçekten çiçeğe konmakta.. Cristina ona aşık oluyor. zorunda kalıyor. İlk yıllar çok zor
Aile karşı çıkıyor, ama söz geçiremiyor. Bunda biraz da sabahlara kadar çeviri yapıp, dikiş dikip,
aile baskısından kurtulma, daha özgür olma isteği de var.
ders verip geçinmeye çalışıyor; son
Örneğin, anılarında, ancak prensle evlendikten sonra yıllarında ise yüksek sosyeteye ve sanat
istediği romanları okuyabildiğini daha önce annesinin çevrelerine giriyor.
izin vermediğini söylüyor… Fransız şair Alfred de Musset, Alman
Kocasına çok aşık ama evlendikten sonra, prensin şair Henri Heine ona aşıklar… Franz
ilk çapkınlığında onu terk ediyor, boşanmak istiyor
Liszt, Chopin, George Sand, Rossini
ancak prens her seferinde ayrılmaması için yalvarıyor. ve Vincenso Bellini dostları… Balzac,
Prensin Cristina’ya hep geri gelmesi ise bence daha çok
Chateaubriand ve Madame Récamier
ekonomik kaygılardan (elbet bunu Prenses Cristina’ya gibi ünlüler çevresinde...
söylemedim, onu üzmemek için). Prensin unvanı var
Bir gazeteciye göre o sıralar Paris’in
ama, asıl varlıklı olan Cristina’nın ailesi. yüksek sosyetesi ikiye ayrılıyor: Prenses
Cristina, güncelerinde son güne dek onu sevdiğini söylüyor.
Cristina’ya hayran olanlar ve ondan
Kapısı ona hep açık ama müşterek hayatları olmuyor. Aynı
nefret edenler…”
sadakatsizliğe uğramasın diye de ilgi duyduğu, sevdiği
İSTANBUL, SAFRANBOLU VE
başka erkeklerle de hayatını birleştirmiyor.
ÇAKMAKOĞLU ÇİFTLİĞİ...
“Ben özgür bir kadınım” diyerek kızını yalnız anne
Af çıkınca ülkesine dönüyor. Ancak
olarak doğuruyor ve büyütüyor. Ve tüm yaşamını
uslu durmuyor. Direniş hareketine,
başka bir tutkuyla dolduruyor. Tutkusu, bağımsız ve
sokak isyanlarına katılıyor. Ve
bütünleşmiş bir İtalya devleti. Tüm aşkını tutkusunu bu
üstelik artık annedir… Tam yeniden
yolda devrim yapmaya yöneltiyor!
tutuklanacağını öğrenince kızını ve
PRENSESİN 2021’DE MİLANO’DA
kızının mürebbiyesini kaptığı gibi önüne
DİKİLEN HEYKELİNİN ANLAMI!
çıkan ilk gemiye binip kaçıyor. Gemi
n Eril dünyanın bugünü aratmayan hele ki
Malta’ya kadar gidiyormuş.. Elbet Paris
papanın kitabınızda da imlediğiniz gibi saldırılarına, Prenses Cristina Trivulzio di Belgiojoso / Resim: Francesco Hayez
salonları ve Roma sokak savaşlarından
sürgünlükler karşın yılmaması…
sonra küçük Malta Adası, Cristina’ya
hastaların evine o gidiyor. Çocuklara okuma yazma öğretiyor,
Sağladığı kazanımlar ile günümüz kadınına sunduğu
çok sıkıcı geliyor.
hijyen dersi veriyor. Bütün kadınların dert ortağı, neredeyse
yüreklendiren mesajlarını nasıl özetlersiniz?
Bu arada Osmanlı İmparatorluğu tüm göçmenlere
suç ortağı oluyor… Ve köylüler onu “bizden biri” ya da
Prenses Cristina yaptıklarının hiçbirini, kimseye
kucak açmış durumda… Malta’dan bindiği ikinci bir
“hepimizin annesi” diye benimsiyor.
herhangi bir mesaj vermek için yapmıyor. Başka türlü
gemi onu İstanbul’a getiriyor. Ancak Saray çevresini hiç
davranamadığı için yapıyor…
ama hiç benimsemiyor.
‘KİTAPLARINDA BATILI ORYANTALİST
Hayatı bir mesaj: Kendinizi yetiştirin, okuyun,
Toprağa yakın, ona Lombardia’yı anımsatacak kırsal
BAKIŞIN TAM TERSİ BİR YOL İZLİYOR’
öğrenin, yardım edin, özgür, bağımsız bir hayat
alanda bir çiftlik kurmak üzere arayışa giriyor…
n Yazdığı kitaplara ilişkin neler söylersiniz?
düşleyin, kadınların gücüne inanın diyor. İnandığınız
Ve… Karabük, Safranbolu… Çakmakoğlu Çiftliği’ni
Batılı Oryantalist bakışın tam tersi bir yol izliyor. Bence
doğrular yoluna mücadele etmekten korkmayın diyor.
alıyor… Amacı kızına ve kendine hem üretken hem
röntgencilikten farksız olan o bakışı yerle bir ediyor…
Yazılı bir mesaja 2021 yılında Milano’da dikilen
huzurlu bir hayat sağlamak…
Sarayın değil halkın gerçeklerini anlatıyor. “Şark büyüsü”
heykelinde rastlıyoruz: Heykeltraş Giuseppe Bergomi
diye yalan söyleyen Batılı gezginleri yerden yere vuruyor.
“KÖYLÜLER ONU ‘BİZDEN BİRİ’ YA DA
onu, kaidenin üzerinde yükselen bir divana oturtmuş. Bir
Dillere çok yeteneği var. Türkçeyi öğreniyor, halkın arasına
‘HEPİMİZİN ANNESİ’ DİYE BENİMSİYOR’
elinde kitaplar bir elinde günlükleri…
karışıyor. Özellikle kadınlarla dostluk kuruyor.
n Yöre halkının annemiz diyerek nitelediği, hele
Kaidenin arka yüzünde onun kaleminden çıkmış şu
O da haremi, hamamı anlatıyor ama saraydaki değil
ki prensesin uğradığı bıçaklı saldırı karşısında
sözler yazılı:
halkın gittiği, pislikten, havasızlıktan geçilmeyen
gösterdiği duyarlı tepkiyle prensese karşı gönül bağını
“Geleceğin onurlu kadınları, geçmişte kadınların
hamamları; kadınların adeta köleden farksız olduğu
anlatmanızı özellikle rica etmeli.
yaşadıkları acıları, aşağılanmaları, mücadeleyi
haremleri, leş sefil yerleri, yolu olmayan, çamur
Ve kitabınızda da önemle vurguladığınız gibi
düşünsünler ve onların asla tatmadıkları, olsa olsa
deryası köyleri anlatıyor. Hani şimdi Osmanlı sevdalısı
Prenses Cristina’dan sonra Çakmakoğlu Çiftliği’ne ne
ancak düşleyebildikleri güzel günlerin yollarını onlar
yöneticilerin anllattıklarından çok farklı şeyler anlatıyor.
olduğunu da sormalıyım?
için açanları, minnetle, şükranla ansınlar.” Cristina
Prenses Cristina’nın Asie Mineur et Syrie-
Yöre halkı ilk andan onu bağrına basıyor. Çünkü
Trivulzio di Belgiojoso, 1866
Souvenirs de Voyages kitabı 1858’de Fransa’da ilk
kapısı herkese açık. Çünkü Roma’da hastaneler kurmuş,
“PARİS’İN YÜKSEK SOSYETESİ İKİYE kez yayımlanmış, sonra birçok baskı yapmış. Ben
hemşirelik yapmış, hemşireleri Florence Nightingale’den
AYRILIYOR: PRENSES CRISTINA’YA Fransızcasını okudum. Tam kitabı bitirmek üzereyken
önce örgütlemiş, tıp bilgisi olan bir kadın.
HAYRAN OLANLAR VE NEFRET EDENLER…” bu kitabın 2023 yılında Meval Award’ın çevirisiyle
İlk zamanlar “Osmanlıya sığınan Frenk kadın” diye
n İlk sürgün hayatı Paris’te, ondan sonra İstanbul görüyorlar köylüler onu ama kısa zamanda tüm yörenin Selenge Yayınları tarafından Küçük Asya ve Suriye
Seyahatnamesi adıyla Türkçe yayımlandığını öğrendim.
ve Anadolu… Bu tercihleri, neden nasıl yapıyor? “iyileştiricisi” oluyor.
Sürgüne yollanmıyor, Tutuklanacağını öğrendiği Bütün hastalara bakıyor, her gün evinin önünde hasta Bir çırpıda okudum. Çok, çok ilginç anılar... Meraklı
an ülkesinden kaçıyor. İlk kaçışı Paris’e... Avusturya kuyrukları oluşuyor. Kimseyi geri çevirmiyor. Ona gelemeyen okuyuculara mutlaka öneririm.
n
İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YAYINLARI’NDAN
‘CUMHURİYETİN II. YÜZYILI: KÜLTÜR VE SANATIN GELECEĞİ SEMPOZYUMU’
2023) (Kolektif) adlı kitapta sanatınbüyük dönüşümleri, kapsamlı de-
“Biz bu ülkede konser yasakları, linç kampanyaları,
ğişimleri tetikleyen, onu yapma iradesi taşıyan insanların özlemleri-
sanatçıların hukuksuz biçimde yargılanması, ev hapsi gibi
ne, duygularına ayna tutan çok önemli kaldıraç olduğu vurgulanıyor.
sanata karşı yapılan yüzlerce adaletsizliğe şahit olduk.
Oysa sanatı ve sanatçıyı kalıplara sokamaz, Cumhuriyetimizin, 100 yıl önce olduğu gibi bugün de sanattan
aldığı güç ile kök salacağı ve demokrasinin ışığında, demokrasi-
ehlileştiremezsiniz. Sanatın özünde, sanatçının mayasında
tekliğe karşı çokluk, baskı ve zorbalığa karşı nin gücüyle gelişip, serpilip gelecek kuşakların önlerini açacağı or-
özgürlük ve adalet duygusu yer alır. taya konuluyor.
Bu yüzden Türkiye’de çok yakında yeniden kardeşlik, Cumhuriyetimizin demokrasi devrimini cesaretimizin mümkün kı-
barış ve demokrasi tesis edilecekse bunda sanatçıların lacağı, onun kalıcı olmasını ise kültürle sağlayacağımız irdeleniyor.
n
çok büyük payı olacak.” Tunç Soyer
Cumhuriyetin II. Yu¨zyılı: Ku¨ltu¨r ve Sanatın Geleceği Sem -
pozyumu (6-7 Mayıs 2023) / Kolektif / İzmir Bu¨ yu¨ kşehir Bele-
zmir Büyükşehir Belediyesi Yayınları tarafından yayımlanan
İ Cumhuriyetin II. Yüzyılı: Kültür ve Sanatın Geleceği (6-7 Mayıs diyesi Yayınları / 184 s. / 2023.
8 16 Kasım 2023