Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bahtsız ve öncü şair:
Aloysius Bertrand!
sanlara ve çağrışımlara büyük yer verir.
FERDA FİDAN
Masalların hayal gücünden gelen fantastik karakterlerden öte,
ortaçağdan esinlenen bağlam Akdeniz egzotizmi (beşinci kitap
YAŞAMDAYKEN DEĞERİ ANLAŞILAMAYAN ŞAİR
İspanya ve İtalya başlığını taşır), romantizmin bilinen temaları-
Fransa’da 1841 yılında, kimsenin ilgisini çekmeyen, düzya-
nı oluşturur. Ancak yapıt, korkutucu figürlerden oluşan bir ga-
zı şeklinde yazılmış şiirsel metinler içeren Gaspard de la Nuit-
leriye indirgenecek kadar basit değildir. Gaspard de la Nuit’yi
Rembrandt ve Callot Tarzında Fanteziler başlıklı tuhaf bir ki-
gizemli güçleri, düşlerin ya da karabasanların hayali yaratıkla-
tap yayımlandı. Yayımlamasını göremeden, bir yıl önce ölen
rı gibi bilinçaltımızda oluşanları simgeleyen metaforik bir figür
Louis Bertrand (20 Nisan 1807 / 29 Nisan 1841), edebi de-
olarak algılayabiliriz. Alt başlık ise açıkça estetik bir niyete işa-
hasının Victor Hugo ve Nerval gibi birkaç çağdaşı tarafından
ret etmektedir. Sözü geçen iki ressam, şairin ilk sayfada açıkla-
fark edilmesine karşın, yıllar sonra Baudelaire ona olan borcu- loysius Bertrand
dığı iki değişik sanat görüşüne karşılık gelir:
nu itiraf edene kadar tamamen unutuldu.
mahlasıyla da bilinen
A
Rembrandt “Kendini inzivaya kapatmış (...) ve doğanın gizem-
Kendisini şahsen tanımış olan yazar ve eleştirmen Sainte-Beu-
şair, oyun yazarı ve gazeteci
li simgelerini kavramak için kendini helak eden ak sakallı filo-
ve, “Louis olan adını Ludovic, daha çok da Aloysius olarak şiir-
zoftur” (ki burada Bernard, Rembrandt’ın “Filozof” adlı tablo-
leştirmeyi severdi” dediği için kitabın sonraki baskılarında edi- Louis Jacques Napoléon
suna göndermede bulunur.)
törler Aloysius adını kullanmayı tercih ettiler ve yaşamdayken
Bertrand, Fransız edebiyatında
Fransız gravür ustası Callot ise tersine “meydanlarda hindi
değeri anlaşılamayan bahtsız şair, sonradan düzyazı şiirin ku-
düzyazı şiirini tanıtmasıyla
gibi kabaran, meyhanelerde tantana yapan (...) ve bıyığını par-
rucusu olarak Aloysius Bertrand adıyla edebiyat tarihine geçti.
latmaktan başka bir kaygısı olmayan palavracı ve edepsiz bir
ünlüdür ve sembolist hareketin
TEK AVUNTUSU EDEBİYAT!
paralı askerdir.”
öncüsü olarak kabul edilir.
Dijon’da doğan Bertrand, mütevazı maaşıyla beş çocuklu ai-
Dolayısıyla Bertrand, şiirini hem içsel hem de dışsal dünya-
lesini geçindirmeye çalışan emekli bir subayın oğluydu.
Gaspard de la Nuit-
yı ifade etmek için tasarlamıştır.
Yoksulluğundan utanç duyan Bertrand ilk gençliğini çok sev-
Yani betimlemelerin netliği, görsel ve işitsel algıların büyü-
Rembrandt ve Callot Tarzında
diği kentin ortaçağ atmosferine gömülmek için Dijon sokakla-
sü aracılığıyla adeta figüratif hale gelen her şiir zengin ve gi-
Fanteziler başlıklı yapıtının
rında başıboş dolaşarak ve hayaller kurarak geçirir.
zemli, ifade edilmemiş bir gerçekliğin ışığa çıktığı fantastik
Yıllar sonra Gaspard de la Nuit’nin girişinde “Bir çocuk me- yayımlanmasını göremeden
bir tablo sunar.
mesini emdiği bir sütanneyi nasıl severse ben de öyle severim
yaşamını yitiren Bertrand’ın;
BAUDELAIRE’İN İTİRAFI
Dijon’u, tıpkı bir şairin kalbini çalan ilk genç kızı sevmesi gi-
betimlemelerin netliği, görsel
Yıllar sonra Baudelaire yayıncısına yazdığı şu satırlarla
bi...” diyen yoksul gencin tek avuntusu edebiyattır.
Bertrand’ın düzyazı şiirin yaratıcısı olduğunu açıkça belirtmiş
Bu yüzden uzaktan da olsa, edebiyat ve kültürün merkezi ve işitsel algıların büyüsü
ve Paris Sıkıntısı adlı düzyazı şiir kitabını yazarken tekrar tek-
Paris’te olup bitenlerle ilgilenir, düşlerini satırlara dökmeye
aracılığıyla adeta figüratif
rar okuduğu bu şairden esinlendiğini itiraf etmiştir:
başlayarak yazar olmaya karar verir.
hale gelen her şiiri, okuyucuya
Nihayet 1828’de 21 yaşındayken eline geçen ilk fırsatta, yıl- “Aloysius Bertrand’nın Gaspard de la Nuit’sini (…) bel-
ki de yirminci kere karıştırırken buna benzer bir şey denemek,
lardır hayallerinde yaşayan Paris’e gelir, edebiyat çevrelerine zengin ve gizemli, mevcut ama
girmeyi başarır ve ünlü yazarlarla tanışır. onun öylesine garipçe, eski hayatın çiziminde uyguladığı yön-
ifade edilmemiş bir gerçekliğin
temini yeni hayatın, daha doğrusu yeni ve daha soyut bir ha-
Bu dönemde artık Gaspard de la Nuit’yi oluşturacak metin-
ışığa çıktığı fantastik bir tablo
leri tamamlamıştır. Ancak bir türlü yakasını kurtaramadığı yok- yatın anlatılmasında uygulamak geldi aklıma.”
sulluk onu bu parıltılı ortamdan uzaklaşmak zorunda bırakır. Peki Bertrand metinlerini yazarken şiirde yeni bir çığır açtı- sunar.
Maddi durumu düzgün giyinmesine dahi engel oluşturduğu ğının bilincinde miydi? Yayıncısına yazdığı mektubun ışığında,
için, yapıtının el yazmasını Sainte-Beuve’e teslim ettikten son- Bertrand’ın fantezilerini yazarken neler düşündüğünü anlaya-
ra birkaç yıllığına Dijon’a geri döner.
biliriz. Sayfa düzenleyicinin şu noktalara dikkat etmesini ister:
Ne var ki taşra yaşamında yazınsal özlemlerine bir pencere “Sanki metin şiirmiş gibi beyaz alanlar bırakınız. Eser altı ki-
açamayacağını kavradığında 1833’de, tüm zorlukları göze ala-
taba bölünmüştür ve her kitap birçok parçadan oluşmaktadır.
rak Paris’e yerleşme kararı alır. Sayfa düzenleyici bey, her parçanın dört, beş, altı, yedi paragraf
Bundan sonrası sefalet içinde ve yapıtını yayımlatmak için
ya da kıtaya bölündüğüne dikkat etmelidir. Bu kıtalar arasında,
umutsuz bir savaş vereceği sekiz yıllık zorlu bir dönemdir. Bu
tıpkı şiir bentlerinde olduğu gibi geniş beyazlık bırakılacaktır.”
arada vereme yakalandığı için sık sık ve güç koşullarda hasta-
BERTRAND: ‘YENİ BİR DÜZYAZI TÜRÜ YARATMAYA
neye yatmak zorunda kalır.
ÇALIŞTIM’
Umudunu yitirmek istemiyor, dostu David d’Angers’ye şöy-
Bertrand’nın burada “şiir” terimini bir eşdeğerlikten da-
le diyordu: “Ben hâlâ koza içinde uyuyan, yoldan geçen biri-
ha çok bir karşılaştırma olarak kullandığını görüyoruz. “San-
nin onu ezmesini ya da bir güneş ışığının ona kanat vermesini
ki” sözcüğü ise bir şiir etkisi yaratmaya çalıştığını gösterir.
bekleyen bir kurtçuğum.”
“Paragraf” ve “kıta” terimleri arasında kararsız kalması da
Bertrand, 1841’de o zamanlar hiçbir tedavisi olmayan has-
dikkate değer bir ayrıntı. Şu da var ki Bertrand hiçbir zaman
talığından dolayı tam bir sefalet içinde öldü. Yayımlatmak için
“düzyazı şiir” denen yeni bir tür yaratmakla övünmemiştir, sa-
uzun süre çabaladığı Gaspard de la Nuit, son günlerinde vârisi
dece David D’Angers’ye mektubunda “Yeni bir düzyazı türü
olarak atadığı heykeltıraş David D’Angers sayesinde ölümün-
yaratmaya çalıştım” der.
den bir yıl sonra, 1842’de yayımlanır.
Bertrand’nın düzyazı şiirin yaratıcısı olduğuna ilişkin en çar-
Bertrand giriş bölümünde kitabının gizemli başlığını açıklar:
pıcı yorumu da eleştirmen Max Milner yapmıştır:
Bir gün Dijon’da bir sokakta kendisine yaklaşarak sanat üzeri-
“Bir edebi türün doğuşuna tanık olmak ender rastlanan bir
ne çelişkili bir konuşma yapan tuhaf bir varlık ona Gaspard de
durumdur. Bunu belirli bir yazarın adıyla ilişkilendirebilmek
la Nuit, Rembrandt ve Callot Tarzında Fanteziler başlıklı bir el
ise daha da enderdir. Ama Fransız düzyazı şiirinin tartışma-
yazması emanet eder ve “Okuyun bunu, bana yarın geri verir-
sız yaratıcısı Aloysius Bertrand’ın durumunda her iki koşul da
siniz” dedikten sonra ortadan kaybolur.
gerçekleşmiştir.”
Hayretler içinde kalan ve “önüne gelene sora sora” ken-
20. yüzyılda, Rimbaud ve Lautréamont gibi şairleri ustaları
ti dolaşmaya başlayan Bertrand sonunda bu ismin Şeytan’a ait
olarak gören sürrealistler bile, en önem verdikleri sanatçılar ara-
olduğunu öğrenir. Bu giriş, neden her sayfada karşımıza tuhaf
karakterlerin çıktığını açıklığa kavuşturur: sında “kabalistik şair” olarak tanımladıkları Bertrand’a özel bir
yer ayırırlar ve hatta Breton, Sürrealizm Manifestosu’nda (1924)
Kara romantik romanlardan fırlamış gibi duran cüceler, sim-
yacılar, cadılar, büyücüler, iskeletler, hayaletler, cüzzamlılar, onu “geçmişte yaşamış bir sürrealist” olarak betimler.
asılmışlar… Bu özellik, yapıtı Aydınlanmanın akılcılığına bir Bu noktada, kendisinden bir kitap önerisi isteyen kızı-
tepki olarak ortaya çıkmış, hayal gücü ve duyarlılığı ön plana na “Bertrand’ı oku, içinde her şey var!” diyen Mallarmé’nin
çıkaran Romantizm ile bütünleştirir. bu sözü Bertrand’ın günümüzde neden çeşitli akımlara ait ve
farklı şairler tarafından bu kadar değer gördüğünün bir açıkla-
Yapıtını bu akımın Fransa’daki öncüsü Victor Hugo’ya ada-
mış olan Bertrand da bu yüzden metinlerinde, düşlere, karaba- ması gibidir.
n
4 19 Ekim 2023
Grafik: Clémentine Guérou