24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ATAOL BEHRAMOĞLU’NDAN ‘CEZAEVİ GÜNCESİ-HAPİSHANEDE BİR SABAH TÜRKÜSÜ: GÜNCELER 1 (ARALIK-NİSAN 1982)’ Cezaevi günceleri neyi söyler? dır. Dostları, sevdikleri, çocukları… 19 Ni- HİDAYET KARAKUŞ san 1982’de şunları yazar: “Bugün sevgi- li annemin ölümünün (kaçıncı? 6. mı, 7. ZİNDANA DİRENMEK! mi?) yıldönümü. Bir anne gerçekten ölür “Bir ay ve birkaç gündür Kartal Malte- mü? Babam ve Sevim Hanım ziyarete gele- pe Tutukevi’ndeyim. Aklımda günlük tutmak cekler. Ludmilla da. Bugün görüşme günü. yoktu. Az önce Flaubert üstüne bir yazı oku- Teyzemi sanırım kaybettik. Ağır hasta di- yunca notlar almaktan kendimi alamadım yorlar. Annemden bir yadigârdı benim için. yine.” Ataol Behramoğlu’nun Cezaevi Gün- Ludmilla’nın test sonuçları iyi çıkmış. İkin- cesi-Hapishanede Bir Sabah Türküsü: Gün- ci aydan gün alıyorum.” celer 1 (Nisan-Aralık 1982) böyle başlıyor. 29 Nisan 1982’de “Artemio Cruz’u oku- Ozanı, yazarı, sanatçıyı oralara kapatanlar, yorum, Bitirmeye az kaldı” diye yazar. Ay- tutukluların zamanlarını ne kadar alabilirler? nı gün “Fuantes yaşamı ne güzel anlatıyor” İşte Ataol Behramoğlu, kendinden zamanını diye not düşer. İngilizce çalışır. Poe’nun öy- alanların elinden aldıkları zamanı okuyarak külerini kendi dilinden okur. “Atilla Josef, yazarak onlara bırakmıyor. Dünyayla bağını beni tutsak kılanlara bir zerresini bağışla- sıkı tutarak zindana direniyor. Okuduklarını mam yaşamak hakkımın, diye haykırıyordu kendi içinde tartışıyor en çok. Cezaevindeki …” diyen şaire yakınlık duyar. aydın takımının gerçek yüzünü de görerek, 18 Mayıs 1982’de, “Dün yavrum gel- göstererek anlatıyor o karanlıktaki günlerini. di yine. Bu kez o istemiş gelmeyi. Bir ku- Hilmi Yavuz’un Varlık dergisinde kendisiy- tu bisküvi gönderdim ona; tel örgü arka- le yapılan konuşmayı eleştiriyor. Şiirin olu- sından maymun gibi kemirdi. Bir ara ku- şumunda etkin olan öğeleri tartışırken ken- cağıma gelmek istedi yine… Tabii olanak- dince bir yaklaşım getiren Hilmi Yavuz’un şu sızdı. Ve görüşmenin sonuna savına karşı çıkıyor: “Şiirin ke- doğru durgunlaştı yine…” der, sinkes belirlemeseler bile ben- okuyanın boğazına bir düğüm zetme ve iğretileme, dünyayı şi- oturtur. ire dönüştürmede belirleyiciler- 21 Mayıs 1982’de, “Nâzım’ın dir bana göre.” büyüklüğünü bu koşullarda çok Hilmi Yavuz’un “Düzyazının daha iyi kavrıyorum. Olağanüstü lojiği ile dünyanın lojiği arasın- büyüklüğünü. Yarattığı mitos’u. da birebir tekabül ilişkisi varsa 20. yüzyılın en büyük, en gerçek, istenildiği kadar benzetmeye ve en ölümsüz destanıdır onun ya- öteki söz sanatlarına başvurul- şamı ve şiiri.” 28 Mayıs’ta Yıl- sun, düzyazı lojiği içinde kalın- maz Güney’in Cannes’da aldığı dıkça dünyanın olduğu gibi de- ödüle kendi almışçasına sevinir. ğil, olmadığı gibi yeniden kurul- 2 Haziran 1982’de, “Flaubert’in masının mümkün olamayacağını gücü (Madam Bovary) gerçekçi- düşünüyorum” sözlerine de eleş- liğiyle şairce bir duyarlığı bir- tirilerini, “Hilmi’yle taban tabana karşıt ko- leştirmesinden geliyor” diye yazarla ve ro- numlardayız” diye sıralar. manla ilgili görüşünü belirtir. Cezaevine düşen yazarın en büyük daya- 9 Haziran 1982’de, “İddianameyi okudum nağı kitaplarla kalemidir. Körleşme’yi oku- bitirdim. Aydınlık ve insanca olan her şeye yor Ataol. Bu kitaptan yaptığı alıntıyla içeri- karanlık, zavallı ve alçak bir dünyadan sal- de işkencelerden geçen Kien’i anlatır: “Dövü- dırılar. Yasalar ve hukukla da ilgisi.” lüyor Kien, pataklanıyor, ayaklarla eziliyor. 10 Haziran’da, Kuşatmada kitabının topla- Alanın kısıtlı oluşu nedeniyle kendisine vu- tıldığını, Hükümeti ve Emniyet kuvvetlerini ranların duyduğu doygunluk kısıtlı kalıyor.” aşağılama davasında da bir yıla mahkum ol- Burada cezaevlerinden dış dünyaya uzanan duğunu öğrenir. “Bir günde iki haber birden. bir insanlık gerçeğini kendi gerçekliğine bağ- Eh fena değil” der kendi kendine. Bu arada lı yorumluyor: “Bireyci, eylemsiz aydınların dışarıda kitapları yayımlandıkça, şiirleri ki- en yüksek dozda eleştirilmesi. İnsanı öfkey- mi korkusuz dergilerde çıktıkça da ferahlar. le, tiksintiyle dolduran aydın tipinin.” (s. 12) Bu gelişmeler ona güç verecektir. Eskiden okuduğu Ahmet Muhip Dıranas’ı, Hele 1 Kasım 1982’de yazdığı günlük onu Orhan Veli’yi, Cahit Sıtkı Tarancı’yı, Turgut dünyanın kucakladığı duygusu verecektir: “Bu- Uyar’ı yeniden okur. Bu şairlerle ilgili yar- gün babamlar, sonra Ludmilla geldi. Asya-Af- gılarını da söyler. Çevirilerinde halk şiirinin rika Yazarlar Birliği (Lotus) Ödülü’nün ba- örneğin Köroğlu özgün deyişlerini, sözleri- na verilmiş olduğu haberi düş gibi bir şey… ni diline yerleştirmeye çalışır. Bakalım yarın nasıl verilecek gazetelerde.” Haklıdır şairimiz. Faşist generallerin rüzgârı SİNİR SAĞLAMLIĞI, DİSİPLİN, ÜRETİ! kasıp kavurmaktadır ortalığı. Ne yapacakları Şair, çevirmen, düşünür Ataol Behra- belli olmaz! Cezaevi Güncesi tutuklu bir ay- moğlu içeri düşünce kendine bir izlence dü- dının okuyarak, yazarak, cezaevi avlusunda zenler. Ona göre çalışır. “Sinir sağlamlığı, voleybol oynayarak, spor yaparak direnmesi- nin öyküsüdür. Yazan çizen, yazar, ozan, ay- disiplin, üreti. 21 Ağustos 1982.” Tutuklanan kişi insandır. Yakınları var- dın kim varsa bu kitabı okumalıdır. n 4 Ağustos 2022 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle