Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dünyanın asıl öğretmenleri!
Farkında mıyız aramızda her geçen gün daha da yükselen görünür-görünmez duvarların;
bile isteye yarattığımız ve bize yeteceğini sandığımız pencereleri kapalı, perdeleri örtük küçücük
dünyalarımızın gün geçtikçe bizi daha çok dara düşürdüğünün ve çocukların sevgi dolu dünyalarının
uzağına savrulmalarımızın?
Hanzade Servi’nin “Uçan Hipopotamı Düşünme” yapıtı ve onun her sayfasında özenle yükselttiği
ışık, bu yalnızlığa yuvarlanmadan önceki “çıkış”lardan biri olarak parlıyor.
varsa oyunlarını ona uydurduklarını...
Y. BEKİR YURDAKUL
Evet; Kutlucan, Dünya ve Genç için
çözüm o anneyi de kazanmaktır. Apart-
ostoyevski’nin 1863’te kale-
manlarındaki dördüncü sakin, Pera’nın
me aldığı Yaz İzlenimleri Üzeri-
babasından başkası değildir.
ne Kış Notları’nda yer alan bir
Kutlucan, bir gün o dairede, salonun
D tümceden yola çıkıyor Hanza-
duvarındaki yazıya şaşkınlıkla bakacak-
de Servi. Soruyor, sorguluyor, tartışıyor;
tır: “Uçan Hipopotamı Düşünme”. Ve bir
farkında bile olmadan ve gün geçtikçe
saniye olsun düşünmeden edemeye-
yükselttiğimiz duvarlarla çevrili dünya-
cektir! Peki, Pera nerededir ve onlar ne-
mızın kilitli kapılarına, örtük pencereleri-
den hiç karşılaşmamışlardır Pera’yla?
ne, kalabalıklar arasında ıssızlaşan so-
Şimdi bütün bunları okuyunca konu
kaklarımıza çocukların varsıl dünyasın-
belki de çok karışık geldi size. Ama me-
dan binlerce soru yağdırıyor, asıyor, çi-
rak etmeyin, hiç öyle değil. Bize karma-
viliyor, bırakıyor.
karışık gibi görünse de aslında hayat;
Yok, bu sıraladıklarımın hiçbirini açık-
anlaşılması, kavranması ve elbette ki
tan söylemiyor. Ne ki kitabın içinde so-
sorunları çözerek ve sevinç duyarak ya-
luksuz dolaşırken insanın insana uzak
şanması hiç de zor olmayan bir süreçtir.
düştüğü, çocuklarımızın odalar ara-
Bunu da iyi bilir çocuklar. Ah, biz ye-
sı yolculuklara hapsedildiği, özensiz
tişkinler olmadık tavırlarla sorunları için-
“bakma”ların sığlığında hızla göremez /
den çıkılmaz hale getirmesek!
fark edemez varlıklara dönüşmelerimi-
zin de ayrıntılı bir haritasını çıkarıyor.
ÖNCE BÜYÜKLER, ÇÜNKÜ...
Geliştikçe gelişen teknoloji mi dersi-
Desen: EYLEM KOÇYİĞİT
Çocuklar için yazılmış bütün iyi kitap-
niz, gün günden tekinsizleşen kent or-
lar gibi Uçan Hipopotamı Düşünme’yi de
tamı mı... Asık surat karşılaşmalar, mer-
ler ürettiğimiz / yürüttüğümüz ÇÖYDER kağın fotoğrafını gösterse, ‘Harikaymış,
keşke öncelikle ve daha çok “büyükler”
habasız geçip gitmeler bir yana evden
(Çağda Özürlüler Yaşam Derneği) üye- nerede bu sokak’ diye sorardık...” de-
okusa. Çünkü alabildiğine yalın bir yak-
servise, servisten okula, okuldan sa-
si dostlarımın; sonra sevgili Gültekin dikleri hayatın.
laşımla rotası çizilmiş düşünsel bir yol-
lona, salondan yine servisle eve dö-
Yazgan’ın var ettiği TÜRGÖK’le (Türkiye Oysa biz neredeyse her ders,
culuğa çağırıyor okurunu Hanzade Servi.
nen çocuklarımızın bu “odalar arası” ya-
Görme Özürlüler Kitaplığı) tanıdığım her Ahmet’in parmak kaldırmasını ve söy-
Çünkü çocukların hayal gücüne, iç-
şamda mutlu olacağından neredeyse
yaştan “özel insanlar”ın... leyeceklerini heyecanla beklerdik. Çün-
tenliğine, kararlılığına, vazgeçmeyişleri-
bir gün kuşku duymayışlarımızın da bir
Ve elbette engel dolu sokaklarımızda, kü işlenen konuyu çoğaltırdı söyledik-
ne vurguyla hepsinin ayırıp kayırmayan
açıklaması olmalı elbette ama ortada
toplu taşıma araçlarında karşılaştıkları- leri. Hem de bugünkü bilişim olanakları
varlıklar oluşunu, bazen altını nezaketle
dişe dokunur bir şey yok.
mızın... Hepsinin dileği aynı. ortada yokken!
İşte bu daralmaya, bungunluğa, sıkış- çizerek yeniden anımsatıyor hepimize.
Çünkü kendinden mizahi bir dille sa-
mışlığa da çağlar boyunca olduğu gibi
PERA’YI FARK EDİNCE ASLINDA İŞLERİ
rıp sarmalıyor, dünyanın onca önemli,
yine edebiyat karşı çıkıyor.
Kutlucan, Dünya ve Genç... “Dörtte Üç KARIŞTIRANLAR...
can alıcı sorunlarıyla yüzleştirirken bile
Aile Apartmanı”nda oturan üç kuzen. Apart- Üç kuzen; Pera’nın sınıftan gitmesi gerek-
kahkaha attırmayı ihmal etmiyor.
ÖZEL İNSANLAR
manın adına değin tırmanmış ayrı düş- tiğini söyleyen annenin, kendisinin “özel”
Çünkü kazan-kazan yaklaşımıyla çocuk-
Liseyi birlikte okuduğum, benden /
müşlüğün içinde rastlantıyla “özel çocuk” bir çocuğu olması ve bunun sınıfta isten-
aslında hepimizden daha başarılı kör bir ların dünyasından ödünç bir barışa çağı-
Pera’nın varlığını fark ederler. memesi olasılığını nasıl düşünemediğini de
rıyor. Çünkü farklılıklarımızın ne denli bü-
arkadaşım vardı: Ahmet’ti adı. Doğuş-
Pera’nın sınıf arkadaşlarından birinin anlamamışlardır. Ama o annenin de ha-
tan yoktu görme yetisi. Ne ki hepimiz- yük varsıllığımız olduğunu fısıldıyor sokak
annesi; yürüyemeyen, konuşma güçlü- yata yeniden katılacağı bir çözümün ara-
den daha iyi görüyor, algılıyordu. aralarında, evlerimizin bahçesinde, oyun
ğü olan Pera’yı gördükçe çocuğunun mo- yışına girerler. Çünkü şundan çok emin-
alanlarımızda, okullarımızda... Anlatının
Bugün gibi aklımdadır zaman içinde onun
ralinin bozulduğunu, bu “özel çocuk”un dirler; Pera’yı görünce morali bozulacak
gönül güzüyle görmekte olduğunu keşfet- her anında bizi davet ettiği her mekânda.
başka bir okula gitmesi gerektiğini söy- bir tek çocuk bile yoktur.
melerim (çünkü o yeni yetme halimle, in- Neredeyse unutuyordum: Bizim
leyince üç kafadar, kendilerini bir anda o Hepimiz bilmez miyiz; iki çocuğun
citirim ürkekliğiyle soramamıştım bunu), kafadarlar şimdi “Dörtte Dört Aile
bir de kendisine karşı asla özel bir tutum hiç tanımadıkları hayatın içinde bulurlar. oyuna durmaları için yan yana gelme- Apartmanı”nda oturuyor!
n
/ yaklaşım içinde olmamızı istemeyişi... “Şehirde yaşamak ne garip! Asla her lerinin yettiğini, ne giysi ne renk ne
yerini bilmek mümkün değildir. Biri bize dil benzerliği... Çocukların hiçbir şeyi
İzmir’de, uzun yıllar aralarında bu- Uçan Hipopotamı Düşünme / Hanzade
lunduğum, birlikte çalıştığımız, proje- evimizin birkaç adım ötesindeki şu so- umursamadıklarını, herhangi bir “engel”i Servi / Kırmızı Kedi / 188 s. / 10+ / 2022.
19 Mayıs 2022
16