Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MOLIÈRE (JEAN-BAPTİSTE POQUELİN) 400 YAŞINDA (1622-1673)
Komediye hayat verdi!
Molière, kuşkusuz eski Yunanlıların Aristophanes’i, Latinlerin Plautus’u dışında, tüm zamanların en büyük
komedi şairiydi. Onun dram ve komedi alanındaki gücü, hem özgür ve gözü pek dilinden hem de
bir önceki yüzyıl ve yaşadığı yüzyıldan kaynaklanıyordu.
Canlılık, hareket, çekicilik ve yaşam onun ayrılmaz parçalarıydı. Belki de bu nedenle Fransa ve Fransa
1
dışında, Fransız dilinden söz edilirken genellikle “Molière’in dili” nitelemesi kullanılır.
2
Oyuncu olduğu için Fransız Akademisi’ne seçilememişti, yani “ölümsüzler” sınıfına giremedi ama
Comédie–Française’deki büstünün altındaki şu tümce herhalde hiçbir canlı için kullanılmamıştır:
“Onun ününde hiçbir eksik yoktu, eksiklik bizim ünümüzdedir”.
Grafik: RAGNI URIBVA
Tanrısı’nın aklına esti, oyunlar yaza- çek bir tiyatro devrimi yapar. Trajedinin ne taş çıkartan kibarlık budalaları, yaratı-
ZEYNEL KIRAN
yım dedi, insan şekline girdi ve rastlan- gölgesinde kalan, hor görülen, sıradan cısı ile özdeşleşen hastalık hastası, masu-
tı eseri olarak Fransa’ya düştü.” bir tür olarak kabul edilen komediye ye- miyeti ile insanı endişelendiren Agnès…
“Düşünceye saldırı insanlığa
ni bir hayat verir. Gerçeklik üzerine ku- Bugün izleyiciye son derece doğal
Tiyatro dünyanın aynasıdır. Üç gonk
karşı işlenmiş bir cinayettir. İnsanlık
sesi duyulunca, sahnede başka bir ha- rulan yeni komedi entrikanın yerine be- gelen, kendi zamanında bir yenilik, bir
Sokrates’in öldürülmesinin yükünü
yat başlar. Tiyatro bize her şeyin ola- timlemeyi koyar. O güne dek tiyatronun devrim olarak kabul edilen bu kahra-
hâlâ omuzlarında taşımaktadır.”
naklı olduğu bir evren, büyülü bir evren temelini oluşturan olağanüstü ve inanıl- manları yaratmak için Molière’in ken-
Gustave Flaubert
maz ögelerin ve imgelemin yerini doğal- dine özgü reçeteleri vardı.
sunar, tiyatronun sahneye koyduğu şey,
her zaman bizim yaşadığımız dünyadır. lık alır. Artık gündelik yaşamın sıradan Kişilerde ikincil özellikleri eleyip
KOMEDİ TANRISI!
insanlarını betimlemek söz konusudur. anlamlı ve baskın özellikleri abartmış-
Kısa bir yaşamı oldu. Paris’te, 15
TİYATRODA MOLIÈRE DEVRİMİ! Prensler, kibar fahişeler, çapkınlar tır. Örneğin Cimri (Çev. Sabahattin
Ocak 1622’de doğdu. Hastalık Hastası
Kendini arayan, eleştiren ya da düşle- öfkeliler, cimriler, kurnazlar, riyakarlar, Eyüboğlu / Türkiye İş Bankası Kültür
(Çev. Lütfi Ay / İnkılâp Kitabevi) oyu-
re dalan bir toplumun aynası olarak ti- okumuşlar, bilgeler, cahiller..... Yay.), sadece cimridir, Misanthrope
nunun dördüncü temsilinde, gerçeğe
yatro insan varlığının bir gösterisini su- Toplumu çok iyi gözlemleyen Molière (İnsandan Kaçan / Çev. Bedret-
dönüşen kurmaca onun hem oyunculuk
nar. Oyunuyla, oyuncu izleyicide bir ,diğer yazarlara, “Eğer yaşadığınız yüz- tin Tuncel / Türkiye İş Bankası Kültür
kariyerinin hem de yaşamının sonu ol-
gerçeklik yanılsaması yaratır; bunu ya- yılın insanlarını tanıtmadıysanız, hiçbir Yay.) sadece “insandan kaçan”dır. Bu
du. Oyuncu ve kurban olarak sahnede
parken de tiyatronun gücünü kullanır. şey yapmamışsınız demektir” der. nedenle kimi eleştirmenler karakterle-
hasta rolünü oynarken, 1673’te 51 ya-
Stendhal, Racine ve Shakespeare (1825) rin aşırılığından söz etmişlerdir.
şında yaşama veda etti.
başlıklı yapıtında şu anekdotu anlatır: TANIDIK KAHRAMANLARIYLA Betimlemeler büyütülür ama basitleş-
Ölümünden birkaç yıl sonra,
“Baltimore tiyatrosunda, bir asker iz- KLASİK GERÇEKÇİLİK’İN tirilmez, hatta daha karmaşık hale ge-
Molière’in tiyatro kumpanyası, Marais
leyici Othello’nun Desdemone’yi öldüre- YOLUNU AÇTI! tirilir. Yazar karakterleri daha gerçekçi
ve Hôtel de Bourgogne oyuncuları ile
ceğini fark edince hemen silahına sarılıp Yazarın açtığı yol aslında Klasik çizmek için onları yaşadıkları çevreye
birleşerek ünlü Comédie-Française ti-
ateş ererek oyuncuyu kolundan vurur. Bir- Gerçekçilik’tir. Yarattığı yüzlerce kah- yerleştirir; aile çevresi, salon, mutfak...
yatrosunun doğuşunu gerçekleştirdiler.
Molière’i tanımlayan en güzel sözler, den yerinden fırlayarak ‘Bana lânet bir raman çok tanıdıktır: Molière seyirciyi eğlendirmek için
siyah adamın beyaz kadını öldüreceğini Laftan anlamayan doğrucu Alces- onları oldukları gibi gösterir. Amacı
bir İngiliz tiyatro oyuncusunun ağzın-
dan Hippolyte Taine’nin aktardıklarıdır: hiç kimse söylemedi’,” der. İşte tiyatro- te, sevimli Célimène, çapkın Don tüm klasikler gibi, her şeyden önce ho-
“Molière herhangi bir ulusun ma- daki gerçek yanılsama budur. Juan, tüm ikiyüzlülerin simgesi Tartuf- şa gitmek, seyirciye dokunmaktır. Ale-
lı değildir; günün birinde komedi Molière 1660’lı yılların başında ger- fe, Versailles Sarayı’nın kibar fahişeleri- xandre Dumas fils’in roman için
>>
8 13 Ocok 2022