23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kim bu Afganlar? Başlangıçta doğanın, tarihin zoru yol açardı göçlere. Sonraları bu görüntü altında insanoğlunun sömürgeciliği, savaşları, şiddeti etkin oldu. Ne ki Türkiye, Osmanlıdan Cumhuriyete göçün-göçmenin her türünü tanıdı, bu konuda şerbetlendi. Ama Suriyelilerin ardından sıra sıra gelen Afgan göçmenler, alabildiğine şaşırttı toplumu. İyi de kim bu Afganlar? öç alırken kendisi de yazardan birer öykü almış seçkiye. doğru rehberlik etmesi için dua ediyo- ÖYKÜDENLİK… göçler vermiş, verme- Kimi yazarların “göçmen”, “sığınma- rum çünkü sen, sen değerli bir kargo- yi sürdüren, olguyla an- cı” oluşu hatta gittikleri ülkelerde ya- sun Mervan. Şimdiye kadar denizin en bean yüz yüze, iç içe şamlarını yitirmesi gözden kaçmıyor. değerli kargosu. Denizin bunu anla- İbrahim Tığ, G yaşayan, kendine özgü Bu arada Nadirî’nin önsözü, ması için dua ediyorum.” (s. 114, 115) trajik gerçeklik halindeki Küçükmehmetoğlu’nun Öyküler, hikâye etme geleneğinin göç-göçmenlik sorunsa- geniş oylumlu konuya örnekleri olarak öne çıkıyor daha çok. “Geçek” lını, olgusal boyuttan alıp özgü sunuş metni, bunlara Ama daha modern anlatım yolları soyutlaya-dönüştüre bunu ekli, seçkideki yazarlardan deneyen Arif Pejman, Abdulkadir brahim Tığ, geleneksel öy- ayrıca edebiyatına katmış, ikisiyle yapılan söyleşi, Muradi, Lina Rozbeh Hayderi vb. kücülüğümüzün ardılı oldu- sanat dallarıyla ilişkilendir- sorunsalı daha iyi kavra- yazarlar yok değil. İ ğunu bir kez daha gösteriyor miş toplum olarak başka- mamızın önünü açıyor. yeni öykü kitabıyla: Geçek (Art- larının göçüne, ülkemize TRAJİK GERÇEKLİK shop, 2020). Kentlilik bilinci açı- sığınmalarına nasıl bakıyo- GÜNEŞİN DOĞUŞU! Okur geniş bir yabancılaşma sından yazınsal, uzamsal anlam- ruz peki, hele Afgan göç- Küçükmehmetoğlu, algısıyla silkelenmek gereği duyuyor da adeta alan savunması yapıp menlerden sonra? olguyu nitekim şöyle okudukça. Üstteki yüzey kazıldığında yöreden kimi belgeler eklediğini Olgusal gerçekliğin toparlıyor: altta derin çaresizlik, çözümsüzlük, sezdirerek yerleşikliğin bu yolla algılanıp kavranmasında “Birçoğu vatanlarından acı, yoksulluk, yoksunluk, güç koşul- gerçekleşeceğini gösteriyor. elbette bunun sanat yo- ayrılmak, gurbette yaşa- larla birleşen eğitimsizlik vb. bir trajik Nitekim onun Devrek’te kur- luyla yansıtımı önem ta- mak zorunda kalan Afgan gerçeklik halinde apansız ortaya duğu gazeteyle on yedi yıl- şıyor. O zaman göç olgu- yazarlar yılmadan Derîce dökülüveriyor. dır yayımladığı Şehir dergisinin, su vurucu gerçeklik halinde önümü- sanat yapmaya, ülkelerinin birçok Üstelik Afgan toplumunun erkekle- Devrekli şair Rüştü Onur’a, ya- ze geldiğinden derinden kavranıp ya- meselesini sanatla anlatmaya çalış- re göre köşeye itilmiş kesimi kadın- zınımızda hak ettiği yeri açmak şanabiliyor çünkü edebiyatın düşür- mışlardır.” (s.12) larla çocuklar yansıttıkları yalınlık için inatçı sabırla verdiği düğü ışıkla. Halit Hüseyni’nin anlatıcısı, öyküde kadar ağırlıklarıyla dikkati çekerken mücadelenin kentlilik için de küçük Mervan’a bakın ne diyor: alabildiğine öne çıkıyor. Kişilerse ciddi örnekçeye dönüştüğü “GÜNÜMÜZ AFGAN ÖYKÜSÜ” “Mervan, annen (…) başka dillerde uçsuz bucaksız evrende kısılmışlık öngörülebilir. Hece Yayınları’nın, Ömer Küçük- konuşan kadınların yanında. Afganlar, duygusu yaşıyor zaten. Çünkü böylesi kültürel üre- mehmetoğlu editörlüğünde, kendi- Somalililer, Iraklılar, Eritre ve Suriyeli- İşte bu kısılmışlık, Afgan insanını, timlerin göçerliğe karşı yerleşik si de Afgan Halide Nadirî’nin çevirdi- ler. Hepimiz sabırsızca güneşin sürekli çözüm arayışına, bunun için düzenle sağlanacağı görmez- ği Günümüz Afgan Öyküsü’nü (2021) doğuşunu bekliyoruz.” (…) de sürekli koşuşturmaya itiyor. den gelinebilir mi? yayımlaması güzel bir çakışma oldu “Dua et, sahil görünene kadar Tanrı Olgulardan kalkarak bu insanların İbrahim’in öykü ardıllığının yi- kanımca. tekneye rehberlik etsin. Su dalgaları- dünyasına yakın bakış getiren ne bu kentli yerleşiklikten bes- Halide, doğumlarına göre araların- na küçük parçacıklar gibi kolayca yu- Günümüz Afgan Öyküsü, onları tanı- lendiği öne sürülebilir. Ancak da kırk beş yıl bulunan yirmi Afgan tulduğumuz, kaybolduğumuz zaman, mak için de önemli bir seçki. n bunlarda koygun anlamsallık üretilmediği düşünülmemeli. Yer yer deneme tadının da Öykülerden sızan kimi mesel kimi Nadirî’deki metinle birlikte beş öy- sızdığı metinlerde yerleşikken DÜNYA DAMLASI yaşanan yokluk kadar göç, sür- söylen havası şaşırtmıyor insanı. küsünü okuyoruz ki bu da Zeryâb’ın Kaldı ki yazarlar, aktardıkları öykücülüğü üzerine sağlıklı bir so- gün, göçerlik, sürgünlük olgusu da geliyor. hikâyenin yer yer gözlemcisi oldukla- nuç dermemize yetiyor. Çünkü yazar, “Modern İran ve rını da apaçık sergiliyor zaten. söylemek istediklerini soyutlayım, Afgan gibi çaresizlikten ne yapacağını bilemeyen, yer- Ayrıca ülkenin hemen her yerine dönüştürüm eşliğinde bir anda somut Afgan Öyküleri yayılmış olan “ahalinin göç ve kaçışı” olarak okura doğurtabiliyor. lerinden yurtlarından edilen Antolojisi” “umut yolcusu” küçük insanlar- (s. 500) pek çok öyküde kendisine Zeryâb’ın Türkçeye çevrilmiş kitabı yer buluyor. yok, bildiğimce. Keşke la karşılaşmanın altındaki ger- çek de bu. Zaten her “gurbet”, Bunlarda öykü kişile- bağımsız öykü kitabı da ünümüz Afgan Öyküsü ri “kapalı kapı ve duvar”la yayımlanabilse. Yazar “işsiz”liktir, “sürünmek”tir (s. seçkisinin yanında, çok 20) öykü kişisine göre. karşılaşsa da, “Nereye Meryem Habib de öyküde daha önceleri yayımlanmış baksa duvar ve kapalı anlamlandırmayı önemse- İbrahim Tığ, yufka, içli, ama G olan Modern İran ve Afgan kabadayı kalemle işlediği ol- kapı gör(se)” de şunu ekle- miş görünüyor. Öyküleri Antolojisi (Çeviren: Mehmet mek gerekiyor ille: Bu Bütün Afgan yazarlar guları Geçek’te geleneksel yol- Kanar, YKY, Üçüncü Basım, 2018) la, içten yaklaşımla tazelenmiş öykülerin tümü, potansiyel göçmenliğin, özetle, nasıl adlı yapıt da Afganları tanımanın direnç yayıyor artalanlarıy- yerleşik çaresizlikten ruhla paylaşıyor hep. önünü açan öyküler getiriyor. la, ilginç bir örtüşme beslendiğini yansıtıyor öy- Seçki, her ne kadar çok büyük denebilir bunun için. külerinde. Sonuçta okur, www.sadikaslankara.com, bölümüyle İran öykücülüğüne ayrılmış her perşembe öykü-roman, ti- Her iki seçkide de yer Mehmet Kanar, seçkisi görünse de yapıttaki dokuz Afgan alan Rehnevard Zeryâb’dan aracılığıyla da Afgan öykü- yatro, belgesel alanlarında yazarın on iki öyküsü, öteki yirmi güncellenerek sürüyor. (Âzam Rehnevard Zeryâb) cülüğünü tanıma fırsatı ya- öyküyle birlikte tam anlamıyla bütün- Kanar, dört öykü almış. kalayabiliyor bir ölçüde. n lük yansıtıyor yine de. 2 Eylül 2021 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle