Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kim bu Afganlar?
Başlangıçta doğanın, tarihin zoru yol açardı göçlere. Sonraları bu görüntü altında
insanoğlunun sömürgeciliği, savaşları, şiddeti etkin oldu. Ne ki Türkiye, Osmanlıdan
Cumhuriyete göçün-göçmenin her türünü tanıdı, bu konuda şerbetlendi. Ama Suriyelilerin
ardından sıra sıra gelen Afgan göçmenler, alabildiğine şaşırttı toplumu. İyi de kim bu Afganlar?
öç alırken kendisi de yazardan birer öykü almış seçkiye. doğru rehberlik etmesi için dua ediyo- ÖYKÜDENLİK…
göçler vermiş, verme- Kimi yazarların “göçmen”, “sığınma- rum çünkü sen, sen değerli bir kargo-
yi sürdüren, olguyla an- cı” oluşu hatta gittikleri ülkelerde ya- sun Mervan. Şimdiye kadar denizin en
bean yüz yüze, iç içe şamlarını yitirmesi gözden kaçmıyor. değerli kargosu. Denizin bunu anla-
İbrahim Tığ,
G yaşayan, kendine özgü Bu arada Nadirî’nin önsözü, ması için dua ediyorum.” (s. 114, 115)
trajik gerçeklik halindeki Küçükmehmetoğlu’nun Öyküler, hikâye etme geleneğinin
göç-göçmenlik sorunsa- geniş oylumlu konuya örnekleri olarak öne çıkıyor daha çok. “Geçek”
lını, olgusal boyuttan alıp özgü sunuş metni, bunlara Ama daha modern anlatım yolları
soyutlaya-dönüştüre bunu ekli, seçkideki yazarlardan deneyen Arif Pejman, Abdulkadir
brahim Tığ, geleneksel öy-
ayrıca edebiyatına katmış, ikisiyle yapılan söyleşi, Muradi, Lina Rozbeh Hayderi vb.
kücülüğümüzün ardılı oldu-
sanat dallarıyla ilişkilendir- sorunsalı daha iyi kavra- yazarlar yok değil.
İ ğunu bir kez daha gösteriyor
miş toplum olarak başka- mamızın önünü açıyor.
yeni öykü kitabıyla: Geçek (Art-
larının göçüne, ülkemize TRAJİK GERÇEKLİK
shop, 2020). Kentlilik bilinci açı-
sığınmalarına nasıl bakıyo- GÜNEŞİN DOĞUŞU! Okur geniş bir yabancılaşma
sından yazınsal, uzamsal anlam-
ruz peki, hele Afgan göç- Küçükmehmetoğlu, algısıyla silkelenmek gereği duyuyor
da adeta alan savunması yapıp
menlerden sonra? olguyu nitekim şöyle okudukça. Üstteki yüzey kazıldığında
yöreden kimi belgeler eklediğini
Olgusal gerçekliğin toparlıyor: altta derin çaresizlik, çözümsüzlük,
sezdirerek yerleşikliğin bu yolla
algılanıp kavranmasında “Birçoğu vatanlarından acı, yoksulluk, yoksunluk, güç koşul-
gerçekleşeceğini gösteriyor.
elbette bunun sanat yo- ayrılmak, gurbette yaşa- larla birleşen eğitimsizlik vb. bir trajik
Nitekim onun Devrek’te kur-
luyla yansıtımı önem ta- mak zorunda kalan Afgan gerçeklik halinde apansız ortaya
duğu gazeteyle on yedi yıl-
şıyor. O zaman göç olgu- yazarlar yılmadan Derîce dökülüveriyor.
dır yayımladığı Şehir dergisinin,
su vurucu gerçeklik halinde önümü- sanat yapmaya, ülkelerinin birçok Üstelik Afgan toplumunun erkekle-
Devrekli şair Rüştü Onur’a, ya-
ze geldiğinden derinden kavranıp ya- meselesini sanatla anlatmaya çalış- re göre köşeye itilmiş kesimi kadın-
zınımızda hak ettiği yeri açmak
şanabiliyor çünkü edebiyatın düşür- mışlardır.” (s.12) larla çocuklar yansıttıkları yalınlık
için inatçı sabırla verdiği
düğü ışıkla. Halit Hüseyni’nin anlatıcısı, öyküde kadar ağırlıklarıyla dikkati çekerken
mücadelenin kentlilik için de
küçük Mervan’a bakın ne diyor: alabildiğine öne çıkıyor. Kişilerse
ciddi örnekçeye dönüştüğü
“GÜNÜMÜZ AFGAN ÖYKÜSÜ” “Mervan, annen (…) başka dillerde uçsuz bucaksız evrende kısılmışlık
öngörülebilir.
Hece Yayınları’nın, Ömer Küçük- konuşan kadınların yanında. Afganlar, duygusu yaşıyor zaten.
Çünkü böylesi kültürel üre-
mehmetoğlu editörlüğünde, kendi- Somalililer, Iraklılar, Eritre ve Suriyeli- İşte bu kısılmışlık, Afgan insanını,
timlerin göçerliğe karşı yerleşik
si de Afgan Halide Nadirî’nin çevirdi- ler. Hepimiz sabırsızca güneşin sürekli çözüm arayışına, bunun için
düzenle sağlanacağı görmez-
ği Günümüz Afgan Öyküsü’nü (2021) doğuşunu bekliyoruz.” (…) de sürekli koşuşturmaya itiyor.
den gelinebilir mi?
yayımlaması güzel bir çakışma oldu “Dua et, sahil görünene kadar Tanrı Olgulardan kalkarak bu insanların
İbrahim’in öykü ardıllığının yi-
kanımca. tekneye rehberlik etsin. Su dalgaları- dünyasına yakın bakış getiren
ne bu kentli yerleşiklikten bes-
Halide, doğumlarına göre araların- na küçük parçacıklar gibi kolayca yu- Günümüz Afgan Öyküsü, onları tanı-
lendiği öne sürülebilir. Ancak
da kırk beş yıl bulunan yirmi Afgan tulduğumuz, kaybolduğumuz zaman, mak için de önemli bir seçki. n
bunlarda koygun anlamsallık
üretilmediği düşünülmemeli.
Yer yer deneme tadının da
Öykülerden sızan kimi mesel kimi Nadirî’deki metinle birlikte beş öy- sızdığı metinlerde yerleşikken
DÜNYA DAMLASI
yaşanan yokluk kadar göç, sür-
söylen havası şaşırtmıyor insanı. küsünü okuyoruz ki bu da Zeryâb’ın
Kaldı ki yazarlar, aktardıkları öykücülüğü üzerine sağlıklı bir so- gün, göçerlik, sürgünlük olgusu
da geliyor.
hikâyenin yer yer gözlemcisi oldukla- nuç dermemize yetiyor. Çünkü yazar,
“Modern İran ve
rını da apaçık sergiliyor zaten. söylemek istediklerini soyutlayım, Afgan gibi çaresizlikten ne
yapacağını bilemeyen, yer-
Ayrıca ülkenin hemen her yerine dönüştürüm eşliğinde bir anda somut
Afgan Öyküleri
yayılmış olan “ahalinin göç ve kaçışı” olarak okura doğurtabiliyor. lerinden yurtlarından edilen
Antolojisi” “umut yolcusu” küçük insanlar-
(s. 500) pek çok öyküde kendisine Zeryâb’ın Türkçeye çevrilmiş kitabı
yer buluyor. yok, bildiğimce. Keşke la karşılaşmanın altındaki ger-
çek de bu. Zaten her “gurbet”,
Bunlarda öykü kişile- bağımsız öykü kitabı da
ünümüz Afgan Öyküsü
ri “kapalı kapı ve duvar”la yayımlanabilse. Yazar “işsiz”liktir, “sürünmek”tir (s.
seçkisinin yanında, çok
20) öykü kişisine göre.
karşılaşsa da, “Nereye Meryem Habib de öyküde
daha önceleri yayımlanmış
baksa duvar ve kapalı anlamlandırmayı önemse- İbrahim Tığ, yufka, içli, ama
G olan Modern İran ve Afgan
kabadayı kalemle işlediği ol-
kapı gör(se)” de şunu ekle- miş görünüyor.
Öyküleri Antolojisi (Çeviren: Mehmet
mek gerekiyor ille: Bu Bütün Afgan yazarlar guları Geçek’te geleneksel yol-
Kanar, YKY, Üçüncü Basım, 2018)
la, içten yaklaşımla tazelenmiş
öykülerin tümü, potansiyel göçmenliğin, özetle, nasıl
adlı yapıt da Afganları tanımanın
direnç yayıyor artalanlarıy- yerleşik çaresizlikten ruhla paylaşıyor hep.
önünü açan öyküler getiriyor.
la, ilginç bir örtüşme beslendiğini yansıtıyor öy-
Seçki, her ne kadar çok büyük
denebilir bunun için. külerinde. Sonuçta okur, www.sadikaslankara.com,
bölümüyle İran öykücülüğüne ayrılmış
her perşembe öykü-roman, ti-
Her iki seçkide de yer Mehmet Kanar, seçkisi
görünse de yapıttaki dokuz Afgan
alan Rehnevard Zeryâb’dan aracılığıyla da Afgan öykü- yatro, belgesel alanlarında
yazarın on iki öyküsü, öteki yirmi
güncellenerek sürüyor.
(Âzam Rehnevard Zeryâb) cülüğünü tanıma fırsatı ya-
öyküyle birlikte tam anlamıyla bütün-
Kanar, dört öykü almış. kalayabiliyor bir ölçüde. n
lük yansıtıyor yine de.
2 Eylül 2021 13