Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YEKTA KOPAN’DAN ‘BANA KUŞLAR SÖYLEDİ’
Çocukluğun yurt olduğu öyküler!
Sonbaharda yayımlanan ve çizgi roman yapıtında okurla buluşan Sarmaşık’ın
(Can Yayınları / Çizen: Levent Gönenç) ardından şimdi de tamamı çocukluğa
adanmış ve büyük bir bölümü de çocuk karakterlerin gözünden anlatılmış yeni bir
öykü seçkisiyle geldi Yekta Kopan: Bana Kuşlar Söyledi.
Gerçekle gerçek ötesinin sınır çizgisinde yürürken dengesini bulmaya çalışan çocuklar bunlar.
Yetişkinlerin sıkıcı ve yoz dünyasına sığamayan, hayata taptaze gözlerle bakan,
yaralı olmasına karşın sorgulamaktan asla geri durmayan çocuklar… Cesaretlerini ceplerinde
taşıyan çocuklar… Çocukların dünyasından bakınca hâlâ umut var.
Çocuklar varsa umut var. Yekta Kopan ile Can Yayınları tarafından yayımlanan ve
12 öyküden oluşan kitabını konuştuk.
deme gücü. Dünyanın ve kendi-
EMRAH KOLUKISA
sinin içine düştüğü halleri anla-
ma çabası.
‘ÇOCUKLARIN GÖZÜNDEN
BÜYÜDÜKÇE KAYBOLAN
HESAPLAŞMAYI AMAÇLADIM!’
SAFLIK!
n Tüm bir kitabı çocukluk mer-
n Çocukluk tabii büyüme-
ceğinden tasarlamanın özel bir se-
yi de getiriyor yanı başın-
bebi olmalı diye düşünüyorum…
da. Günther Grass’ın “Tene-
Uzun süredir düşündüğüm ve
ke Trampet”indeki çocuk büyü-
üstünde çalıştığım bir kitaptı bu.
meyi reddediyordu bir noktada.
Çocukluğu merkeze almak başın-
Gerçek yaşamda böyle bir tercih
dan verdiğim bir karar oldu.
pek yok elbette.
Bugüne kadar yayımlanmış ki-
Peter Pan gibi bir türlü büyü-
taplarımda, yüzünü çocukluğa çe-
yemeyen erkekler var kuşkusuz
virmiş öyküler vardı ama bu kez
ama senin hikâyelerindeki ço-
bir bütün olarak dünyaya çocuk-
cuklar bir şekilde büyüyor.
ların gözünden bakmak istedim.
Büyümek ve çocukluktaki
Ionesco, “Bizi hiçbir şey şaşırt-
masumiyeti kaybetmek hakkın-
mıyorsa çocukluk da sona ermiş”
da ne düşünüyorsun?
der. Çocukların dünyasından baka-
Teneke Trampet’i anmak
rak dünyanın haline şaşırmak, daha
iyi geldi. Ben önce Volker
doğrusu dünyayı ne hale getirdiği-
Schlöndorff’un filmini izleyen-
mizle yüzleşmek istedim.
lerdenim. İzlediğimde 12-13 ya-
“Çocuklarımıza iyi bir gelecek
Muhsin Akgün şındaydım sanırım. Çok etkilen-
bırakmadık” dertlenmesini her
miştim, kimi sahneler uzun süre
gün duyuyoruz. Ancak geleceği
de çalışmaya başladığım bir öyküydü. aklımdan silinmedi.
ler? Yani kimi ipuçları var ve 70’li, 80’li
iyileştirmek için tek bir adım bile atmı-
Önceleri sadece madenlerde çalışmak Oskar’ın büyümeyi reddetmesi ve
yıllarda geçtiğini düşündürüyor bize…
yoruz. Bu ikiyüzlülükle çocukların gö-
zorunda bırakılan yetişkinler ve geride dünyayı paramparça eden o tiz çığlı-
Senin çocukluğuna mı denk düşüyor,
zünden hesaplaşmaktı amacım.
kalan çocuklar vardı. ğı… Belki de bu kitaptaki öyküleri ya-
o yüzden mi o yıllara dönüşün?
Yetişkinlerin yerin altına mahkûm zarken o çığlık kulağımdaydı, sen sora-
Aslında birkaç öyküdeki netlik dışın-
‘DÜNYA HER YIL DAHA ÖFKELİ!’
edildiği, çocukların da anne-babaları ol- na kadar hiç düşünmedim bunu.
da bu kitaptaki öykülerin zamansız ve
n Çocukluk korkularımız hayatımızı
mayan bir dünyada görünmez duvarlarla Grass’ın kitabını çok sonra okudum.
mekânsız olmasını istedim. Bu neden-
nasıl şekillendiriyor sence?
kuşatıldığı bir evren. Aynı derecede etkilendim. Peter Pan’ı
le tam olarak kendi çocukluk yıllarımı
Pedagogların, psikologların alanında
Hani biraz önce çocukluğuma dair ha- ise o kadar sevmezdim, onunla ilgi-
mercek altına aldım diyemem.
laf etmek boyumu aşar. Ayrıca bir genel-
tırladıklarımı sordun ya, ister istemez ai- li düşüncelerim de Robert Wilson yo-
Zamanı, iki ucundan tutup uzatmak is-
leme yapmak da doğru olmaz; çocukluk
tedim. Çocukluğu, bu uzamış zamanın lemle yaşadıklarımı andım. rumuyla Berliner Ensemble sahnesinde
korkularının da çok farklı boyutları var.
Oysa yaşadığımız dünyaya dair izlediğimde biraz değişmişti.
içinde farklı yönleriyle görmek istedim.
Ama şunu söyleyebilirim: Korkularla
öyle yıkıcı anılar var ki… Maden kaza- Çocukların masumiyetine gelince…
Bana Kuşlar Söyledi, çocukluğun bir
büyüyen bireyler, kendilerini tamamla-
yurt olduğu öykülerin toplamı. ları gibi… Soma’da yitip giden 301 Masumiyet yerine saf olma hali
makta hep zorlanıyor. Her zaman bir
canın hesabının verilmediği bir dünya-
demeyi tercih ederim. Büyüdükçe
koruma ve destek kalkanına ihtiyaç
da yaşıyoruz. kaybolan bir saflık. Biz büyüklerin kes-
duyuyor, cesur adımlar atamıyor. Daha ‘ÇOCUKTUM AMA
ANLAMIŞTIM’ DEME GÜCÜ! Öykü bu çerçevede ilerlerken için- tiği, biçtiği, törpülediği bir saflık. O
kötüsü asabi, saldırgan ve şiddete eği-
den geçtiğimiz salgın dönemiyle başka
limli bireyler oluyorlar. n Bir iki hikâyede de distopik bir saflıkla birlikte merak duygusu da yok
atmosfer var. İlk hikâye örneğin “Şar- bir yere doğru yürüdü. Devreye ölüm- oluyor, azalıyor.
Dünyanın bu kadar öfkeli, kızgın, sal-
dırgan olmasının bir nedeninin de ço- kısı Çocukluğun”. cül bir rüzgâr girdi. Ne zaman eseceği, Bizden önceki kuşaklar böyle
Maden kazaları gerçi bizim bitmeyen nereden eseceği, ne kadar güçlü olduğu
cuklukta maruz kalınan şiddet ve korku büyüdü, biz böyle büyüdük ve bizden
olduğunu söyleyebiliriz. gerçeğimiz ve geçmişte de bugün de (ve belli olmayan hatta bir süre sonra muk- sonraki kuşakların da böyle olmasını
Gallup Küresel Duygular Araştırması belki gelecekte de) benzerini yaşadığı- tedirlerin elinde bir kontrol gücüne dö- istiyoruz. Bir gün bir çocuğun içindeki
dünyanın her yıl kendisini daha öfkeli his- mız durumları anlatıyorsun. nüşen rüzgâr. o ham çığlığı dünyaya bırakmasından,
settiğini gösteriyor bize. Son verilere gö- Ama burada bir de maskesiz sokağa Ama öykü ilerledikçe bütün bunlar- camı çerçeveyi indirmesinden korku-
re dünyanın yüzde 22’si kendisini öfkeli çıkılmamasını gerektirecek denli dan daha önemsediğim bir duygu öne yoruz çünkü.
hissediyor. Bu tabloya çocukluğumuzdan güçlü bir rüzgâr da var. Rüzgâr güçlü çıktı benim için: öykünün anlatıcısı Büyümekte bir sorun yok, zaten ka-
bağımsız bakmak mümkün değil tabii ki. bir metafor…
olan çocuğun direnci. Onun çınılmaz bir durum. Sorun büyürken o
n Nasıl bir Türkiye’de geçiyor bu öykü- “Şarkısı Çocukluğun” salgın öncesin- “Çocuktum ama anlamıştım” çığlığı kaybetmekte… n
8 10 Haziran 2021