04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

tedavi etme fikri onu büyüledi. Hatta 25 bin yıl önce Sicilya’da bir aziz ya da yarı ilahi bir figür olarak kutsal sayılmış görülüyor. Takipçilerinin anafikri, insanların birbirleriyle savaşmayı bırakmaları, birbirlerinden nefret etmeyi bırakmaları ve güçlerini tek ortak düşmanları olan cehalet, hastalık ve ölüme karşı mücadelede birleştirmeleridir. Tabii Empedokles’in Dostları dini anlamda bir kurtarıcı değiller. Bilime inanıyorlar ve asıl gerekenin insanların kendi kendisini kurtarması olduğuna inanıyorlar. İçlerinden bazıları bize bir tür ölümsüzlük sözü verdiklerinde de bunu isteksizce yapıyorlar ve bunun sadece bilimin izin verdiği ölçüde mümkün olduğunu vurguluyorlar. Ayrıca yeteneklerinin mükemmel olmadığı konusunda da ısrar ediyorlar. ‘ABD, CÜCELEŞEBİLİR!!’ n Romandaki seçilmiş ulus Amerika, merkezde onlar, insanlığın gidişatında rol alanlar, gezegen adına konuşma hakkına sahip olanlar onlar... Başkanları da ölümcül bir hastalıktan mustdarip. Neden Amerika ve hasta başkanını seçtiniz? Günümüzün en güçlü ülkesi olan Amerika Birleşik Devletleri bile gücünü cüceleştirebilecek ve tıbbi bilgilerini geçersiz kılabilecek bir başka ulusla karşılaşabilir. Bunu vurgulamak istedim. İspanyol istilacıların 500 yıl önce Aztek İmparatoru’nun gücünü cüceleştirdiği gibi. Bu kıssamızın ana temalarından biri... n Çağ kırılması, küresel boyuttaki yapısökümleri, bozunumlar, altüst oluşlar... Empedokles’in Dostları’nın odaklandığı ve günümüzü de yansıtan bağlamlar... Bu bağlamların yazınınızda nasıl bir devamlılık olduğu söylenebilir? Yazınımda değişmez olan inandığım değerlerdir. Bunlar yaşamımın her noktasında aklımdan çıkmayan temalardır. Özellikle bugün yaşadığımız zor zamanlarda düşüncelerime hükmeden fikir; insanlığın yanlış yolda olduğu ve büyük ihtimalle büyük bir felakete doğru sürüklendiği ki bunu umutsuzca önlemeyi ümit ediyorum. Evet, bu tema hem denemelerimde hem de romanlarımda hep olacak. ‘İŞLER DÜZELMEDEN ÖNCE DAHA KÖTÜYE GİDECEK’ n Tarihin ağır gerçeklikleri karşısında yola umutla devam etmenizi nelere borçlusunuz? Çevremizdeki olaylar genellikle üzücü, endişe verici ve sinir bozucu olsa da, “insan macerası” olarak nitelediğim süreç beni heyecanlandırmaya devam ediyor. Dünyayı izlemek, neler olduğunu anlamaya çalışmak, bundan sonra ne olabileceği hakkında spekülasyon yapmak, çeşitli sonuçlar hayal etmek büyüleyicidir. Bilimde, edebiyatta, siyasette, sanatta, vs. her gün pek çok şey oluyor. Ve hiç durmuyor, tabii ki. n Yeni yapıtınız ne üzerine olacak? “Yazınımda değişmez olan inandığım değerlerdir. Bunlar yaşamımın her noktasında aklımdan çıkmayan temalardır. Özellikle bugün yaşadığımız zor zamanlarda düşüncelerime hükmeden fikir; insanlığın yanlış yolda olduğu ve büyük ihtimalle büyük bir felakete doğru sürüklendiği ki bunu umutsuzca önlemeyi ümit ediyorum. Bu tema hem denemelerimde hem de romanlarımda hep olacak.” Etrafımdaki dünyayı izleyerek çok okuyarak, neler olup bittiğini anlamaya çalışarak ve salgından sonra insanlığımızın hangi yönde ilerleyeceğini hayal etmeye çalışarak çok zaman harcıyorum. Bir sonraki kitabım bir roman, bir deneme, hatta başka bir şey olabilir. Bu son romanda hayal ettiğim karakterlerin Alec, Eve, Moro ve Empedokles’in Dostları başka bir romanda tekrar ortaya çıkıp çıkamayabileceğini henüz bilmiyorum. Emin olduğum tek şey, varlığımın son anına dek aynı doyumsuz merakla kuşatıldığımız dünyayı izlemeye devam edecek olmamdır. n Size göre daha iyi bir dünya mümkündür ama? Mümkün, evet, bu konuda hiç şüphem yok. Ama ne yazık ki bu yönde gitmiyoruz. İşler uzun vadede düzelmeden önce büyük ihtimalle daha da kötüye gidecek. ‘ATATÜRK’E ÖZELLİKLE İKİ NEDENDEN HAYRANIM!’ n Atatürk’e hayran olduğunuz biliyorum. Atatürk’le ilgili düşüncelerinizi burada da paylaşır mısınız? Evet, Atatürk’e özellikle iki nedenden dolayı hayranım: Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra büyük güçler halkına çözüm empoze etmeye çalıştığında “Hayır” deme cesaretini gösterme cesaretine sahip olması ilk neden. Ve bu sadece sembolik bir ret değildi, büyük bir direnişi organize edip zafere ulaşarak bunu eyleme çevirebildi. İkinci neden ise Batı’nın Doğu halklarını karşı karşıya getirdiği zorlu meydan okuma karşısında tutarlı ve umut verici kesin bir tepki ortaya koyabilmesidir. n Sizin için Ortadoğu’nun tarihi Batı ve Doğu’nun ortak tarihidir. Çünkü? Orta Doğu, Avrupa ve Asya arasında, Doğu ve Batı arasında bir sınır bölgesidir. Her türlü değiş tokuş vardı. Bazıları barışçıl, bazıları düşmancaydı. Bazıları yapıcı ve zenginleştirici, bazıları ise yıkıcı ve yoksullaştırıcıydı. Yüzyıllardır süren bu tarihe baktığımda, hem değer verdiğim hem de gücüme giden kısımları buluyorum. Ama tüm bu kısımlar bizi biz yapan geçmişin bir parçası. n Alec sizden ne gibi izler taşıyor? Tıpkı Alec gibi, yalnızlığı takdir ediyorum. Neredeyse ıssız bir adada rahatlıkla yaşayabilirim. Alec’in sözleriyle ifade edersem; “Sağlık ve iyi bir internet bağlantısı olduğu sürece”... ‘DENGELER DEĞİŞİYOR, SOĞUK SAVAŞ KAPIDA!’ n Covid19 neleri yüze çıkarmıştır? Aynı soruyu dünyadaki son gelişmeler ve özellikle de daha önce de son otuz yıldır ahlaki otoriteliğini kaybettiğini vurgulamış olduğunuz hele ki son aylardaki seçim sürecinde yaşananlar doğrultusunda bu kanınızı iyice sağlamlaştıran ABD özelinde de sormak isterim. Salgın bir devrimi tetikler mi ve bu gerçekleşirse sizce nasıl bir devrim olur? Yaşadığımız salgının insan hafızasında belirleyici bir olay olarak kalacağından eminim. Tarihte bir bölüm kapanıyor ve yeni bir bölüm başlıyor. Artan sağlık ve hijyen kaygıları, değişen çalışma alışkınlıkları gibi yeni dönemin bazı özellikleri gün gibi ortada. Zaten dijitalleşme çağına giriyorduk ve şimdi bu süreç çok daha hızlanacak. Büyük ihtimalle uluslararası güç dengesinde bir değişim ve yeni bir soğuk savaş olacak. Gerçi bu tür keskin değişimler salgından önce de zaten yaşanıyordu fakat salgın bu süreci daha görünür kıldı. Aynı şey özellikle salgın sırasında eski Başkan Trump’ın tutumlarıyla iyice yüze çıkan ABD’nin siyasi sisteminin eksiklikleri hakkında da söylenebilir. ‘İHTİYATLI BİR İYİMSERİM!’ n Kötümser değilsiniz. İyimser de görünmüyorsunuz. Kendimi ihtiyatlı bir iyimser olarak tanımlayabilirim. n Bir yandan dünyayı yeniden inşa etmeliyiz diyorsunuz, bu ne kadar mümkün görünüyor günün koşullarında? Dünyamızın son on yılda nasıl sürüklendiğini gördüğümde son derece endişeliyim ama yine de insanlığın felaketin eşiğinde toparlanabileceğine ve kendine geleceğine inanıyorum. Bu romanımda iletmeye çalıştığım mesaj da tam olarak bu. n Bir tarihçi olarak, imparatorluk uluslarının birlikte yaşama bağlamında bir avantaja sahip olduğunu düşündüğünüzü söylemiştiniz. Bu, “Yeni bir dünya mümkün” vargınızda nasıl bir yer buluyor? Geçmişin imparatorlukları hakkında biraz geçmişe özlemle konuştuğumda bunu elbette kesinlikle pek çok imparatorluğun sıklıkla benimsediği kibirli yaklaşımları kutsamak bağlamında yorumlamıyorum. Özlediğim, birçok ulusun, birçok geleneğin, birçok inancın tek bir siyasi şemsiye altında toplanabilmesi, o anlamında yorumluyorum. Ve, benim görüşüme göre, bu ortak politik varlık özgürlükle, demokratik kurumlar tarafından, her türlü ayrımcılığın reddedilmesiyle karakterize edilmelidir. Bu tür imparatorluklar tarihin enkazlarından ortaya çıkabilirdi, ama ne yazık ki ortaya çıkmadılar. n Empedokles’in Dostları / Amin Maalouf / Yapı Kredi Yayınları / 216 s. / 2021. 11 25 Şubat 2021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle