23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Okur da yazar... Metin, sıradan mektup da olsa okuyana kendisini yeniden kurdurur. Demek ki okur, iletişim amaçlı gündelik dilde yazılanların da yapılandırıcısıdır. Yazınsal anlatıysa, soyutlayım-dönüştürüm temelinde ortaya çıkar. Her yazar, kendisi için hedeflediği okuru bu yönde bir “metin kurucu” konumunda alıp adımını bilinçle atacaktır. azma - okuma eylemi, kişi- turuyor okuru. Murat, örtük bir aşkın natsal yaratı harmanı aksında akan nin özgürlük alanı. Peki, ya- gölgesinde anı-günce, deneme, ku- bir “hikâye” örüntülüyor Mesut Barış. zarken mi daha özgürdür ramsal metin çağrışımıyla gençlik yıl- Açık biçimli anlatıda sık sık hikâyeye Y insan, okurken mi, ne yanıt larını paylaşırken iç acılarını toplumsal vurgu yapıp, okuru bu “hikâye”de verilebilir buna? Ama yazınsal metin, tabana yerleştirip öyle aktarıyor. tutmaya çabalıyor. sıkı bağlar, koşullar temelinde kale- Anlatıda yer bulan olgusal gereç- “Sunay’la kurmaya başladığımız ve ÖYKÜDENLİK… me alınacağına göre yazar, okuru da ler, anlatı yerlemleriyle zaman, uzam, ama tamamlayamadığım arkadaşlık özgürleştirir. anlamında örtüşmese de Murat, oku- beni yazmaya itiyordu,” (76) diyor an- Bu doğrultuda 1928 sonrasın- ra aynı zamanda 1990’lar Türkiye’si- latıcı. Ancak “o dönemde”, “edebi- Emre Falay: da, tüm sanat alanlarıyla türlerin- ni de kurduruyor ekonomik, siyasal, yat okuru ol(abilseydi)”, “belki durum de önemli köklü değişim, 1940 top- kültürel vb. bağlamda. farklı olurdu,” (59) diye dü- ‘Düş Değil’ lumcu gerçekçi kuşağından da esin- Eğilimi yoktur pek, ama şünmekten de alamıyor mre Falay, Düş Değil (Ya- le biçimde, biçemde öz dışlanmak- yaşadığı nahif aşk duy- kendisini. zılama, 2021) başlıklı ilk sızın, üstelik özgürlükler kısıtlanırken gusu, anlatıcıyı yazma- Anlatıcı, “içi(n)de o za- E öykü kitabında gelenek- 1950’lerdeki büyük atakla yaşandı. ya itecek, hele “Hamlet’i manlar uykuda olan sel hikâye kavrayışına dayalı ya- Bunun farklı türde bir benze- okuma(sıyla)” (72) sonra- yazar”ı (77), Sunay’a dö- pı kuruyor. ri 1990’larda gözlenirken 1950-1990 dan yazıda, şiirde arayış- nük yoğun, derin aşk duy- Öykü kişisi Eren’in, “Otobüs”te kuşaklarınca getirilen bu sıra dışılı- lara girecektir. gusuyla sarmalarken otel- gözlediği kişilerden kalkarak ken- ğın, sonraki yazarlarca da tümden Bu arada, zorunluluk den, kıyı kentinden ya da dince hikâyeler kurmasına ben- benimsendiği düşünülmemeli. nedeniyle üniversite ar- çalışan, konaklayan veya zer bir yaklaşımla bunları dıştan, Nitekim farklı tarihlerde yayımla- kadaşı Begüm’ün aile- müdavim pek çok kişiden salt bir anlatımcı olarak paylaşıyor. nan kimi ilk kitaplar, bunun göstere- since işletilen kıyı otelin- yararlanıp içten, sıcak bir Böyle olduğunda öykü kişileri, ni bağlamında örneklenebilir. Okudu- de çalışmaya koyulurken anlatı kuruyor sonuçta. kendi iç dünyalarıyla değil, yaza- ğum öykü - roman farklı “ilk kitap”lar kardeşi Sunay’a ilgi du- Ama geleneksel anlatı rın kendilerine biçtiği rol doğrul- bende bu kanıyı pekiştiriyor. yacak, ne ki çalışan ola- kalıbı dışına çıkmadan. O tusunda geliyor okur önüne. rak yaşadığı aşağılanma- zaman nahif duygular eş- Yaşam öyküsünden “partili” oldu- MESUT BARIŞ ÖVÜN: ya Sunay’ın tanık olduğu duygusu- liğinde ilgiyle yol alıyoruz okuma edi- ğunu öğrendiğim Emre’nin, öykü- ‘SALINIMLAR’ nu içinden atamayıp, onca tutkuya, minde. lerini doğrudan sınıfsal, toplumsal, Mesut Barış Övün , ilk romanı “yaratıcılığı(n)ı tetikl(emesine)” (75) Buna yazarın dosyada, düzeltme- ekonomik temeller üzerine oturt- Salınımlar’da (Alakarga, 2021), daha karşın kızın aşkına sırt dönüp bunda- nin okumada dikkatsizliğinden kay- ması, ister istemez bu yönde kimi önce yaşadığı olaylar, ilişkiler üzerin- ki acıyı yaşamayı seçecektir. naklı yazım hataları da ekleniyor. Ek- eksikliklere yol açıyor. den bunları, sonraki yıllarda yeni ba- Balzac, Gogol, Kafka vb. pek çok siklere karşın okunması gerekli bir ilk Kaçınılamaz bir durummuş gibi kışla ele alan anlatıcısı Murat’la buluş- yazarın el attığı gençlik aşkıyla sa- roman bana göre Salınımlar. almamak gerekiyor bunu; çünkü yazınsal estetik, hiçbir ayrım gö- Yapıt, tüm uygarlığın yerle bir olduğu olmuştu(r)”, bu yüzden dünya, nere- zetmeksizin kendi kurallarını da- DÜNYA DAMLASI ıssızlıkta perde açar. Yıl 2073’tür. Ro- deyse “yok hükmünde(dir)”, “On bin yatacaktır yazara. yıllık kültür ve medeniyet, göz açıp manın önemli bir bölümünde doğrudan Gelişmiş anlatı diliyle, sözcük anlatıcı olarak gördüğümüz Granser, kapayıncaya kadar ‘köpük misali’ yok seçiminde gelişmişlik, özenle Jack London: bu keşmekeşte dünyaya gelen göre- ol(up) git(miştir)”. (42, 43, 44) dikkati çeken, bunu yer yer pa- ce “ilkel” torunlarına şöyle anlatır bu Salgın, sınıfsal açıdan da insanları ralel kurguyla destekleyen ‘Kızıl Veba’ yok oluşu: eşitlemiş gibidir. “Medeniyet çök(erken)” yazar, öykülemenin bununla ör- ack London, Kızıl Veba (Çev. Şirin “genel bir delilik hali içinde”dir kitleler, tüşen yaklaşım bekleyeceğini “…2013’te Kızıl Ölüm geldi. (…) Etik, Can, 2020) adlı romanında, “herkes kendi başının çare- unutmamalı. Altmış yıl oldu ve o za- J öteki kurmacalarındakine benzer Nitekim anlatıcının içselleştire- sine bakmak zorunda(dır).” manlardan bugüne ha- serüven dolantısını, heyecanlı bir aks rek yansıttığı “Abdullah”, tam bir yatta kalan tek kişi be- “Her şey ölüyordu(r)” “… üzerine oturtsa da sonuçta anlatımcı doygunlukla kaleme alınmış “Ya- nim.” Dil de bu yokluk herkes ölüyordu(r)”. (47, edadan kurtulamıyor. rım Kalan” vb. öyküler bunu apa- 49, 51) ortamında “yozlaşmış”tır Çevirmen Şirin, “1912 yılında Lon- çık gösteriyor. “Sabah uyandığımda zaten. (14, 15) don Magazine’de tefrika halinde ya- Kuşku yok ki Emre, gelecek yeryüzünde bir başımay- Kızıl Veba çıktığında yirmi yımlanan Kızıl Veba” için kaleme aldığı yeni öykülerinde bu eksikliği de dım,” (58) diye sözünü yedisinde İngiliz edebiyatı “Sunuş”ta yapıtı şu satırlarla tanıtıyor: giderecektir. Çünkü okudukları- profesörü (28) olan Gran- tamamlar Granser. Yüz- “London bu romanda, 2013’te mız, bizim yazdıklarımız aynı za- yıl önce bugünü bize res- ser, artık seksen yedisin- patlak veren küresel çapta bir salgı- manda, öyle değil mi? meden, 2073’te yaşanan de uygar dönem bilimcili- nın insan ırkının neredeyse tamamı- o ilkel çağdan görüntü- ğinden ilkellik çağına ışın- nı yeryüzünden sildiği, ilkel yaşamın www.sadikaslankara.com, ler aktaran Jack London geri döndüğü, gerçekleşmesi son lanmıştır neredeyse. her perşembe öykü-roman, daha ne deseydi, insanı derece muhtemel bir ‘yeni’ dünya Çünkü salgınla birlikte tiyatro, belgesel alanlarında tasavvur eder.” “[k]anun ve düzen yerle bir uyarmak için? güncellenerek sürüyor. 8 9 Aralık 2021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle