Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DENİZ YÜCE BAŞARIR’DAN ‘PERDE KAPANMASA GÖRECEKTİNİZ-KÂMRAN
YÜCE’NİN ARŞİVİNDEN KENT OYUNCULARI’NIN KURULUŞ HİKÂYESİ: 1959-1986’
Ekip ruhu denilen
o büyülü gerçeklik!
Başarılı çevirmen, yazar, yayıncı Deniz Yüce Başarır, ismini Kent Oyuncuları topluluğunun kurucu ekibinde yer alan babası
usta sanatçı Kâmran Yüce’nin “Gölge” adlı şiirinin bir dizesinden alan “Perde Kapanmasa Görecektiniz” (İBB Yayınları)
kitabında, Harbiye’deki sahneden geçen pek çok isimden anılar sunuyor. Kişisel tarihinden anılar da paylaşan Başarır, Kent
Oyuncuları’nı arşivler, belgeler, fotoğraflarla olduğu kadar gözlemci bir kız çocuğunun duygularıyla da ortaya koyuyor.
ZEYNEP ORAL
“Ben oyuncuyum eski Yunan’dan
beri…/ Şimdi adım değişti, biraz serseri./
Sizi güldürmek ödevim./ Zaman zaman
ağlatmak.
Eğer isterseniz, takla atmak/ Acılarım
yok, size sattım./ Perde kapanmasa
görecektiniz,
Az daha ağlayacaktım/ Rüyalarım
alkışlarınızla dolu./ Küçük görmenizle
günüm./ Söylesem anlar mısınız?
Çok üzgünüm/ Beğendiğiniz zaman,
sevincim sonsuz.
Evinize dönünce beni unutursunuz/
Ben palyaçoyum! Kralım!/ Hamletim!/
Ben sizinle başladım./ Sizinle varım!/
Ben söyleyemediklerinizim…/
Düşündükleriniz…
Desem inanmayacaksınız/ Ben
gölgeniz.”
panmasa Görecektiniz (İBB Yayınları). “Karım” demesini nasıl hazmetsin o kü- bilme çabası… Hangi oyun? Ya tutmaz-
“Gölge” / 1954 / Kâmran Yüce
çük çocuk… Çok kıskandı! Bunun gibi
sa? Gişe ne durumda? Dinmeyen coşku,
SADECE TİYATRO KİTABI DEĞİL
TİYATROYLA BÜYÜDÜ nice örnek… Neyse ki zamanla öğrene- dostluk, dayanışma, azim… Ama aynı za-
Mesleğim gereği Kent Oyuncuları’nı ku-
Küçücük bir kız çocuğu… İki oda bir sa- cekti hayatla sahnenin farkını.
manda tartışmalar, kırgınlıklar, kuşkular…
ruldukları yıldan beri çok yakından izlemiş
lon evde, salonun ortasındaki sehpanın et-
olanlardan biriyim. Ta en ama en başından DEĞİŞEN VE DEĞİŞMEYEN
EN BÜYÜK KIRILMA
rafında, bir şeyler mırıldanarak dönüp du-
beri Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Şükran Kitap sayfaları boyunca “Tiyatroda ekip
Ah! Kimi zaman “Biz olmak” ne kadar
ran babasını izliyor gizlice... Sehpadaki dos-
Güngör ve Kâmran Yüce dörtlüsünün serü- olmanın önemi” vurgulanıyor. Sadece tiyat-
zor!” Yıl 1975. Tiyatrodan dört demirbaş
yada yeni oyun var. Anne, “Deniz, doğru
venlerinin tanığıyım. Haklarında neredey- roda değil, yaptığımız her işte “ben” değil,
sanatçı çıkarılıyor. Kâmran Yüce, Güler
odana, baban yeni rolünü çalışıyor” deme-
se bilmediğim bir şey yok bile diyebilirim. “biz” olma duygusuna sarılış…
Ökten, Uğur Say ve Candan İsen.
se hep seyredebilir hayran olduğu babasını.
Yine de bir aydır koca kitap (sadece duy- Ekip bilinci hep ön planda. Sadece o ilk
“Alın teriyle, heyecanıyla var ettiği, bir
O daha 2 yaşındayken Harbiye’nin göbe-
gu ve bilgi birikimi açısından değil, for- dörtlünün değil, gişedeki Tuna Abla’dan,
parçası hissettiği tiyatrosundan kovul-
ğinde açılan Kent Tiyatrosu’nun açılış oyu-
matıyla, fotoğraflarıyla da kocaman kitap) tiyatronun ilk müdürü Nejat Girgin’e, o
muştu. Babam patron değildi ama ora-
nu “Hamlet”i seyretmiş annesinin kucağın-
elimden kucağımdan düşmüyor. Neden mi? tiyatroya emek veren herkese yer açılmış
ya aitti. Kovulduktan sonra şaşkındı, kır-
da… Çocukluğu o büyülü mekânın kulisin-
Anlatılanların içtenliğinden, sahicili- bu anlatıda.
gındı…” O kadar kırgındı ki tiyatrolardan
de Yıldız Teyze’nin, Müşfik ve Şükran am-
ğinden… Anlatma biçiminin inceliğinden 1951’de Muhsin Ertuğrul’un Küçük
gelen hiçbir teklifi kabul etmeyecekti.
caların arasında geçmiş… Kulisteki oda-
… Öykünün de anlatımın da egodan arın- Sahne’yi kurma girişimiyle başlıyor genç
Yazar o sırada 9 yaşındaydı. Ve tiyatro-
larda aynalar arasında, makyaj malzemele-
mış olmasından… şair Kâmran Yüce’nin tiyatro tutkusu…
sundan ayrı kaldığında ne denli üzüldüğünü
ri arasında oynamış durmuş…
Bir yandan çok iyi bildiğim bir serüvenin Ve bir daha hiç ama hiç dinmiyor.
anımsıyor. Olayı anlatırken “resmen kovul-
Bebeklikten beri yaz tatili diye, tiyatro
ayrıntıları arasında dolaşırken, unuttukları- Yıldız, Müşfik, Şükran ve Kâmran…
dum” dermiş… (O bölümleri okurken sık
topluluğuyla çıkılan turneleri bilmiş. Te-
mı anımsarken, anımsadıklarımı değerlen- Küçük Sahne… Karaca Tiyatrosu… Site
sık Milliyet Sanat dergisinden kovuluşumu
pesi dekor parçaları dolu bir otobüsle hep
dirirken, yorumlarken, bir yandan da iliş- Tiyatrosu… Ve isimleri değişmemek üze-
anımsadım elbet. Bu arada belirteyim, ki-
beraber yola koyulmak; otel odalarında
kiler labirentinin derinliklerinde yol aldım. re 1961-62 mevsiminde “KENT Oyuncu-
tapta benim sanat dergimden bol bol alıntı
konaklama, derme çatma sahnelerde, yaz-
Kitabın alt başlığı “Kamuran Yüce’nin ları”. İsim babası Lütfi Akad!
olması çok hoşuma gitti!)
lık sinemalarda oyunlar ve Anadolu’nun
arşivinden Kent Oyuncuları’nın Kuruluş O gün bugün kimler gelip kimler geçiyor
Neyse ki ayrılık kısa sürüyor. 1980’de
engebeli yolları…
Hikâyesi: 1959-1986” o topluluktan. Bugün hayatta olanlar anlat-
yeniden tiyatrosuna dönüş…
Küçük kız çocuğu bunlarla ve bunlar
Arşivlerden hareketle ve araştırma so- tıklarıyla kitaba katkıda bulunuyor. Haldun
Bir araya gelen o muhteşem kahraman-
çevresine gelişen bir dünyada büyüdü.
nucu yazılmış da olsa, o küçük kızın göz- Dormen, Genco Erkal, Göksel Kortay, Sema
ları ve babasını yaşattığı; işine inanan,
En çok, babasına duyduğu aşkla, özlem-
lemlerinden, anımsadıklarından, duygula- Özcan (Sarper), Salih Sarıkaya, Güler Ök-
onun uğruna çok şeyi göze alan insanla-
le, hasretle büyüdü. Babası, tiyatromu- rından, birikimlerinden süzülenlerin araya ten, Candan ve Uğur Say, Gül Onat, Meh-
rı o coşkuyu paylaştığı; adanmışlığı, sev-
zun ustalarından Kâmran Yüce. Küçük
girmesi, kitaba müthiş bir sıcaklık katıyor. met Birkiye ve Mustafa Alabora…
giyi saygıyı, azmi anımsattığı; dünü bu-
kızın adı Deniz Yüce. Büyüdü ve başarı-
Örneğin evde gül gibi bir kadın, dün- Kitabın sayfalarını çevirdikçe o gün bu-
güne taşıdığı, yarına umut verdiği için te-
lı bir çevirmen, yazar, yayıncı, program ya tatlısı bir kızı varken, babasının her gün, değişen ve değişmeyenler bir bir çı-
yapımcısı oldu. Ve günün birinde baba- şekkürler Deniz Yüce Başarır’a. Evet, Ek-
akşam sahnede hem çok güzel hem çok kıyor ortaya… Ekonomik mücadele, mali
sının arşivinden yola çıkarak bu kitabı yetenekli bir kadına, Meral Taygun’a zorluklar, olanaksızlık, yokluk, yoksunluk, rem İmamoğlu sözünü tuttu. Orası tiyatro
yazdı. Başardı da! Kitabın adı Perde Ka- Çehov’un “Üç Kızkardeş” oyununda olağanüstü çaba… Tiyatroyu ayakta tuta- olarak kalacak! n
6 9 Aralık 2021