Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tarafından yine birebir ders almaya baş-
lıyordum.
Sonra son yıl doğrudan doğruya okula
gittim ve Nazi ideolojisinin ne kadar des-
pot bir dünya görüşü olduğunu gördüm.
BÜYÜKELÇİ BEHİÇ ERKİN…
n Aynı dönemde Atatürk Türkiyesi’nde
okumak isteğiyle Türk Büyükelçiliği’ne
gidecek kadar kararlısınız...
Son yıldan sonra annem bana steno öğ-
renip çalışmak zorunda olduğumu söyle-
di. Benim için okulu bırakmak çok ağır
bir mahrumiyet oldu. Amcama arka arka-
ya para göndermesi için mektup yazdım.
Hiç cevap gelmeyince aklıma Türk
Büyükelçiliği’ne gitmek geldi ve bir gün
eski okuluma yakın bir yerde bulunan
Türk Büyükelçiliği’nin kapıcısına git-
tim ve oranın en önemli kişisinden rande-
vu istedim.
Meğer o dönemde Macaristan’daki bü-
yükelçi Atatürk’ün yakın arkadaşı olan
Behiç Erkin’miş. Onun yanına bir cuma
günü gittim, beni kısaca dinledi ve salı
günü gelmemi buyurdu. Tekrar gittiğim-
de bana bir Orient Ekspres üçüncü mevki
bileti ve yemek için kupon verdi.
Eve gittim, annem ve ablama “Ben
Türkiye’ye gidiyorum” dedim. Önce “Gi-
demezsin” dediler, sonra razı oldular.
Ben de “Para alırsam dönerim olmazsa
nundan esinlenerek kontenjan senatör-
zizm dünyayı boğarken hukuk, adalet ‘GÜNÜMÜZDE KAMUOYU
orda okula giderim” dedim.
lüğü adıyla seçilmiş 150 kişilik İkinci
kavramlarını çağın en iyi hocalarından GÜCÜ İNKÂR EDİLİYOR’
Böylece 5 Kasım 1936’da trene bindim
Meclis’e eş olarak devlet başkanının tak-
öğreniyorsunuz. Hocalarınız kimlerdi? n Doktora döneminizdeki memleket-
ve hayatımda bir daha annemi görmedim,
1940 sonbaharında amcamın tavsiyesi diri ile 15 kişilik bir grup öngörmüştü ve
teki sancılar ile demokrasinin içinin bo-
ablamı ise ancak 20 yıl sonra görebildim.
beni seçti. Kendimi birdenbire parlamen-
üzerine hukuk fakültesine yazıldım (o sı- şaltıldığı bugünkü hayalet konumu ara-
n Ve İzmir... Amcanızın ailesiyle bir-
toda buldum.
rada herkes istediği fakülteye sınava gir- sındaki farka burada da yorumunuz?
likte fırtınalı bir yaşam zorlasa da mü-
meden yazılabiliyordu). Doktora tezimi “Efkâr-ı umumiye” bu- O sırada bu sıfatla meşgul olmaya ka-
cadeleyi bırakmaya niyetiniz yok!
rar verdim, konu “Meclis’in kütüphanesi-
Çok iyi hocalardan ders aldık. Bunla- günkü terimiyle “kamuoyu” olarak hazır-
Trenden sonra İstanbul polis müdürü
nin yeniden düzenlenmesi”dir.
rın bir kısmı Almanya’da Nazilerin üni- ladığım zaman demokrasi tartışmaların-
beni İzmir gemisine yolladı. İzmir’de ön-
Araştırmalarıma göre Meclis’in bodru-
versiteden kovdukları Yahudi öğretim gö- da ne kadar önemli olduğunu ispat etmek
ce amcamın evine gittim. Yengem, amca-
munda çok büyük sayıda tasnif edilme-
revlileriydi; hukukçu Andreas Bertalan için çok çaba sarf ettim.
mın bir emrivaki yaptığını sanarak büyük
miş yayın ve kitap bulunuyordu.
Schwarz, felsefeci Ernst von Aster, sos- Bu kavramın bugünkü koşullar altında
bir kavga çıkardı.
Bunları sistematik tasnif etmek için
yal tarihçi Gerhard Kessler’di. Türk ho- yasama, yürütme, yargı ve basının ardından
Sonra hiç yabancı dil bilmeyen halam-
Amerikan Kültür Ataşeliği’nden bir yıl-
calarımız da önemli bilim insanlarıydı: beşinci kuvvet olarak çağdaş siyaset bili-
la büyükannemin konağına gönderildim
Ebül’ulâ Mardin, Samim Gönensay, Hıfzı lığına Meclis’teki kütüphane müdürünün
minde demokrasi tartışmalarında çok önem-
orada da barınamadım. En son uzaktan
Amerika’ya gönderilmesini rica ettim.
Timur, Ali Fuat Başgil ve Şükrü Baban. li bir rol oynadığını ispatlamaya çalıştım.
bir akrabamın şevkatli ilgisi ile vaktiyle
Kütüphane müdürü bunu kabul etme-
Bugünkü koşullar altında nasıl inkâr et-
Ege’de Kuvayı Milliye ile birlikte çarpış-
‘GAZETECİLİĞİ ÇOK mek istediklerini izliyoruz. di. Meğer Meclis’te her görev bir parti-
mış bir amcamın yanına gittim.
nin dedikodu malzemesi olarak kullanı-
SEVEREK YAPTIM’
O sırada en mütevazı yaşam şartlarına
lıyormuş.
n İlk gazetecilik deneyiminiz ‘27 MAYIS, BİRÇOK
sahip olan Şefika Halam bana kol kanat
İstanbul’da çıkan günlük Alman gaze- BİRİME BAĞIMSIZLIK Bir sefer de kütüphane müdürlüğü-
gerdi. Onun evinde okula devam edebil-
ne girdiğim zaman içeride bir senatör ile
tesi Türkische Post oluyor. Daha sonra KAZANDIRDI’
mek için gündüz Almanca ders veriyor,
Sabahattin Selek’in gazetesinde, derken karşılaştım, elimi uzattım ve elim boşta
n 27 Mayıs hareketine önemli bir yer
akşam da Türkçe dersi alıyordum.
Ulus’ta yazmaya başlıyorsunuz. Gazete- ayırdığınız kitabınızda, SBF İdari İlim- kaldı, “Kadın eli sıkmam” dedi.
Böylece 1937 yılında İzmir Kız
ciliği en çok neden sevdiniz? ler Enstitüsü’nün Türkiye’nin demokra-
Lisesi’ne kabul edildim.
Hukuk fakültesinden mezun olduk- tik bir düzene geçişindeki özel yerini de ‘GENÇLER YOZLAŞMAYA
tan sonra aralıklı gazete makaleleri yaz- ortaya koyuyorsunuz. Ayrıca sonraları BAŞ EĞMEYECEKTİR!’
REŞAT NURİ’DEN
n Bugün ülkemizde eğitim ve adalet
mak bir gelir sağlayamayacağı için SBF’de yaşanan sağ-sol kutuplaşması-
YAKUP KADRİ’YE
İstanbul’da bulunan Halil Atay’ın tavsi- nın bedellerini de yazıyorsunuz. başta olmak üzere pek çok alanda derin-
KİTAPLAR VE TÜRKÇE!
yesi ile Ankara’ya Ulus gazetesi başyaza- 27 Mayıs hareketi diğer askeri müda- leşen gerileme, yozlaşmanın geleceğini
n Özellikle 10. sınıfta Türk edebiya-
nasıl öngörüyorsunuz?
rı Falih Rıfkı Atay’ın davetine icabet edip halelerden farklı bir yön taşıyor çünkü bu
tının en önemli yazarlarını okuduğu-
orada çalışmaya başladım. anayasa birçok idari birime bağımsızlık Bugün eğitim görmüş genç kadın ve
nuz bu dönem toplumsallaşma ve aydın-
erkeklerin ilgi alanına uygun çalışma ola-
Gazetecilik herkesten önce yeni haber- kazandırmıştır.
lanma yolunda en önemli adımlarınızı
lere erişmek olanağı sağladığı için seve- Nitekim SBF İdari İlimler Enstitüsü, nağı bulmaları çok zor. Eğitim ve adalet
oluşturuyor değil mi?
rek yaptığım bir meslekti. anayasa yürürlüğe girmeden önce fakül- başta olmak üzere derinleşen bir yozlaş-
İlk yıl bocaladım fakat ikinci yıl arka-
ma içindeyiz ama ben ümidimi kaybet-
n Hocanız ve ilerde eşiniz olacak tede bir çeşit tartışma formu yarattı. O
daş grubu edindim. Onlar da bana Türk-
Prof. Dr. Yavuz Abadan da unutulmaz toplantılarda sağ-sol fikir kutuplaşmasını medim. Bir noktadan sonra bu genç ku-
çemi düzeltmek için sırayla Reşat Nu-
hocalar arasında… izlemek mümkündü. şaklar baş eğmeyecekler.
ri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğ-
Bugünkü anayasa bilimsel araştırma-
lu, Halide Edip gibi yazarların kitapları- Yavuz, hoca olarak soyut kavramla- Böyle kutuplaşmalarda genellikle aşı-
rı anlaşılır bir ifade ile anlatırdı. Örneğin rı kutuplar kazanırken Türkiye’de ılımlı ların ve öğretilerin yönünü ve yöntemi-
nı okuttular ve böylece Tükiye’nin gün-
özel hukukta borçlar hukuku ile kişilik olanlar kazandı. ni akademik ölçütleri ile değil siyasi oto-
cel sorunlarını daha iyi anlamama 7 kişi-
hakları gibi kamusal hukukta anayasa ile ritenin kararı ile yapıyor. Bugün farklı bir
lik arkadaş grubum yardımcı oldu.
ceza hukuku arasındaki farklar gibi konu- TBMM KÜTÜPHANE anayasanın gerekliliği de konuşuluyor.
Son sınıfta kendi kazandığım para ile
yatılı okudum ve 1940 yazında, İzmir Kız ları sık sık güldürecek cümlelerle işlerdi KOMİSYONU VE BOŞTA KALAN EL! Son söz genç kuşaklarda olacak ve bu
ve böylece öğrencilerin dikkati canlı ka- n TBMM Kütüphane Komisyonu’nda- konuda ben iyimserim. Bugün küçük bir
Lisesi’nin 25 kişilik Fen Şubesi’nden ile-
ride profesör olacak dört kişi mezun oldu. lırdı. Ayrıca Yavuz, öğrenci çaylarına da ki mücadelenizi de mutlaka sormalıyım. dünyada yaşıyoruz. Değişiklikler her za-
n Hukuk Fakültesi yıllarınız… Na- devam ederdi, dans etmesini çok severdi. 1961 Anayasası, İtalyan temel kanu- man kendini kabul ettirecektir. n
10 14 Ekim 2021