Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SEMİH GÜMÜŞ’TEN ‘MODERNİZM VE POSTMODERNİZM’ Eleştiriyi anlamak! Yazarın eleştiri ve modernizm çemberinde şekillenen kitabı; modernizmin doğuşu, eleştirinin onun içindeki yolculuğu, modern kültür, düşünsel yorgunluk gibi başlıklarla açımlanıyor. DENİZ BURAK BAYRAK Eleştiri ve deneme, okurunu düşünmeye ve üretmeye yöneltir. Bu türler, okurundan düşünce kümesinin belli bir düzeye erişmesini bekler. Bu düzeye erişmek herkes için kolay olmasa gerek. Eleştirinin okunmamasının yanında “Bizde eleştirmen yok” veya “Edebiyatımıza bir Nurullah Ataç daha gelmedi” cümlelerini de sıklıkla duyuyoruz. Bu durum aslında modernizmin yazınsal bir düşünce olarak içselleştirilememesidir. Çünkü geçmişten günümüze, edebiyatımız için önemli verimlere sahip eleştirmenlerimiz oldu. Bu isimlerden Semih Gümüş eleştiri yazıları ve romanlarıyla bir edebiyat insanı olduğu kadar bir düşün ve kültür ustası da. Modernizm ve PostmodernizmEdebiyatın Dünü ve Yarını kitabı da eleştiri ile ilgilenen okurlar için kaynak niteliğinde. Semih Gümüş özgün çözümleyici bir eleştiri anlayışına sahip. Bu bağlamda eleştiri ve modernizm çemberinde şekillenen kitabı; modernizmin doğuşu, eleştirinin onun içindeki yolculuğu, modern kültür, düşünsel yorgunluk gibi başlıklarla açımlanıyor. ELEŞTİRİDE FARKLI ANLAYIŞLAR Edebiyatı anlamak, dünü ve bugünü anlamayı gerektirir. Edebiyatı egemen anlayışın keskin çizgilerinde değil kendi doğrusal olmayan yolumuzda arayarak anlamalıyız. Eleştiri de böyle bir yanlış anlamayla karşı karşıya kalıyor. İyi ve kötü ayrımının çok ötesinde, bir yazınsal metnin tüm öğelerini çözümlemeyi ve böylece çözümlediği yazınsal metinden ayrı bir metin haline gelmeyi amaç edinir eleştiri. Modernizmin getirdikleri ve postmodernizmin götürdükleriyle birlikte eleştiride de farklı anlayışların izleri görülebilir. Modernizm deyince aklımıza hemen “yeni” olan gelir. Bu, bir yanılgıdır çünkü iki sözcük de birbirini tam olarak karşılamaz. Semih Gümüş, “Modern Kültürün Yaşadığı” isimli bölümde bu konuya değiniyor. Edebiyatta 1950 Kuşağı’nı örnek vererek modernizmin getirisi olan “yalnızlık” teması bağlamında görüşlerini temellendiriyor. EDEBİYAT VE TOPLUMSAL YAŞAM “Modernite, Akıl, Edebiyat” bölümünde ise eski dünyanın yıkılışı, toplumsal değişimlerle aydın yazarların edebiyattaki ürünlerinin yansıması, yeni bir düzen oluşurken dönem yazarlarının bundaki payı, geçmişten yararlanma düzeyi ve dönemin ruhunu anlayıp anlayamadıkları gibi durumları irdeliyor. Bu temellendirmelerin ardından modernizm ve postmodernizm kavramlarını incelemeye başlıyor Gümüş. İki kavramın da tam olarak tanımlanıp anlaşılamadığı ve edebiyatımızın herhangi bir türüne de eklemlenemediği eleştirisini getiriyor. Fotağraf: VEDAT ARIK Postmodernizmin, kötü ya da içinden çıkılmaz bir bakışla değil onun edebiyata kattığı anlam biçimleri noktasında ele alınabileceğini savunuyor. Cumhuriyet dönemi yazarlarının kanon romanları ile bir devrim gibi edebiyatın ortasına gelip yerleşen 1950 Kuşağı’nı da örnekleyen yazar; Nâzım Hikmet ve Yahya Kemal’den yola çıkıp postmodern anlatının edebiyatımızdaki önemli uygulayıcısı Orhan Pamuk’a bir selam gönderiyor. Sadece edebiyatı değil, toplumsal yaşamda modernist ve postmodernist örneklerle aslında yaşamın dünü ve bugününü bir ayna gibi yansıtıyor. n Modernizm ve Postmodernizm Edebiyatın Dünü ve Yarını / Semih Gümüş / Can Yayınları / 152 s. MELİH GÜNAYDIN’DAN ‘SÜRGÜN AVI’ Ortadoğu bataklığından Türkiye’ye Sürgün Avı, Zeytin Dalı Harekâtı sürerken Suriye’de yaşanan iç savaşın Türkiye’ye etkilerine; göçmenler sorunu, terör örgütleri, para için sınır kaçakçılığına alet olan yoksul üniversite öğrencileri, korkusuz savaş muhabirleri üzerinden tanıklık sunan yetkin bir siyasi polisiye. ÇAĞATAY YAŞMUT S ürgün Avı’nda hikâyemiz üç koldan ilerliyor: İlk hikâye Terörle Mücadele Şube ekiplerinin Bağcılar’da bir mahalledeki hücre evine yaptığı baskınla açılıyor. Evin banyosundaki buzla doldurulmuş küvette Suriye uyruklu bir çocuğun cesedi bulunur. Çocuğun midesi ve böbrekleri alınmıştır. Cinayet Büro komiserleri Navi ve Arap derhal olay yerine çağrılır. Navi cesedi görür görmez olayın sanıldığının aksine organ mafyasının işi olmadığını anlar çünkü çocuğun bedeni son derece acemice açılmıştır. İkinci hikâyenin kahramanı Burcu Hanya ise başarılı bir savaş muhabiridir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekâtı’nı takip etmek için uzun süredir bulunduğu Afrin’den İstanbul’a dönmeye hazırlanırken, arazide askerlere yardımcı olan, beraber çalıştığı ve çok sevdiği Salef ismindeki Suriyeli’nin cansız bedeni bir mezarlıkta bulunur. Açılmış mezarların görüntüsü ilk anda cinayetin mezar hırsızlarınca işlendiğini düşündürse de mezarların birinde bulunan cesedin çalınmış olması başka şüpheler uyandırır. İÇ SAVAŞ VE GÖÇMEN SORUNU Üçüncü hikâyede, Mekin ve Filit samimi iki arkadaştır. Mekin Urfalı bir Arap, Filit ise Bursalıdır. İki arkadaş İstanbul’da iş ararlarken Abdullah isimli bir iş insan Urfa’dan kaçak mazot getir götür işi için yanında çalışmalarını teklif eder. Fakat başlarına bela açılmasından korktukları için yüksek ücretine karşın bu işi kabul etmezler. Ne var ki Mekin’e acil olarak para gerekince iş insanının kapısını çalmaya mecbur olurlar. Anlaşmanın yenilenen koşullarında kaçıracakları şey, mazot değildir. Mekin ve Filit, karşılığında çok iyi para alacakları bu anlaşmayı reddedemeyerek sınırı geçerler. İşler yolunda gitmez, diğer kaçakçılarla kanlı bir çatışma yaşanır. İçlerinde Suriyeli bir anne ve kızın da olduğu bu çatışmada anne öldürülünce iki arkadaş kızı yanlarına alarak Türkiye’ye kaçarlar. Ve geriye bu üç hikâyenin kahramanlarının olayların akışı ekseninde karşılaşmaları kalır. Olaylar her ne kadar Türkiye’de geçiyor olsa da yaşananların temelinin atıldığı coğrafya, Ortadoğu bataklığı. Sürgün Avı, Zeytin Dalı Harekâtı sürerken Suriye’de yaşanan iç savaşın Türkiye’ye etkilerine göçmenler sorunu, terör örgütleri, para için sınır kaçakçılığına alet olan yoksul üniversite öğrencileri, korkusuz savaş muhabirleri üzerinden tanıklık ettiğimiz bir roman. Aksiyon ve kaçma kovalamaca sahneleri fazla. Ayrıca yazarın bu ilk roman heyecanıyla birçok konuya aynı anda değinmek istemesi ve olan bitenleri birbirine bağlama gayreti konunun bir miktar önüne geçmiş. Yine de yazarın ikinci romanını bekleyeceğimiz sürükleyicilikte bir roman Sürgün Avı. n Sürgün Avı / Melih Günaydın / Dipnot Polisiye / 301 s. 16 14 Ocak 2021