04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘BASIN YAŞAMIMDA BİTMEYEN YILLAR’ VE ‘DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK MU?’ ‘Çok şey değişiyor! Ama iyiye mi?’ Gazetecilik mesleğinde yarım yüzyılı geride bırakan Deniz Banoğlu, Basın Yaşamımda Bitmeyen Yıllar’da, meslek anılarını paylaşıp deneyimlerini aktarıyor. Değişen Bir Şey Yok mu? ise; toplumsal değişimler ve oluşumlara ilişkin. GAMZE AKDEMİR [email protected] Y arım yüzyıla varan mesleki otobiyografiniz Basın Yaşamımdan Anılar, nasıl bir seçki? Yazmanın ötesinde arşiv merakım nedeniyle, geride bıraktığım yılların artık kütüphanelere bile sığmayacak denli çok sayıdaki yazılarını ve özellikle de fotoğraflarını bir arada değerlendirmek istedim. Böylece okurların yanı sıra sevgili dost ve arkadaşlarım da beni, belki bilmedikleri bazı mesleki ve kişisel yönlerimle tanımış olacaklar. Hedeflediğim okuyanların basın mesleğini esprili, olumlu ve olumsuz yönleri ile öyle ya da böyle biraz daha yakından tanımaları. Okuyoruz ki; 1962’de bursla gittiğiniz Almanya, sizde bazı temellerin atıldığı bir dönem. Alman Dili ve Edebiyatı bölümünü seçmiş olmanız da önemli bir katkı sağlıyor bu temele... Bir yandan şiir de yazmaya başlıyorsunuz... Evet, Almanya bana elbette bazı şeyler kazandırdı... Basın yaşamımda süregelen bir kazanım. Alman Dili ve Edebiyatı bölümünü de anı kitabımda yazdığım gibi, yabancı dile ve edebiyata merakım nedeniyle seçmiştim. Şiir yazmaya gelince... İki şiir kitabımın da önsözünde vurgulayarak belirttiğim gibi; ben şair değildim ve değilim de... Böyle bir iddiada bulunmak gerçek şairleri yok saymak ya da yarışmak anlamına gelebilirdi. Nitekim anılarımda belirtmediğim kimi durumlar da olmadı değil. Şiir yazmayı bir dönem sevdim hatta bazıları da hafif batı müziği ve klasik batı müziğinde bestelendi. MESLEĞE RASTLANTISAL BİR BAŞLANGIÇ! n Almanya dönüşü 1964’de, mesleğe Yeni Gazete’de başlıyorsunuz. Tamamen rastlantısal olduğunu belirtiyorsunuz. Kitabımda ayrıntılarıyla yer verdiğim üzere baba mesleği (Niyazi Ahmet Banoğlu) ve babamın basınla ilişkisi nedeniyle... Ayrıca o dönem de gazetelerde yabancı dil bilen az olduğu ve Hürriyet gazetesinin Batı görünümlü gazetesi Yeni Gazete’nin dil bi len bir eleman dönemine rastladığı için. n Mesleğin ilk yıllarında da Alman gaze telerinden sorumlusunuz. Türkiye’nin iç ve dış siyaseti yakın takibinizde... Evet, özellikle Tercüman Gazetesi Dış Haberler Servisinde çalıştığım dönem. Her gün Alman Gazetelerini adeta tarıyordum diyebilirim. O dönem Alman basınında, Türkiye’den Almanya’ya göç devrinin günleri olması nedeniyle Türkiye ve Türklerle ilgili makale ve haberler sıkça çıkıyordu, çoğu da muhalif yazılardı. Ben de o yazıları çevirdiğim gibi, yazarlarına da tepki mektupları gönderiyordum. Kitabımda o yazılarıma da yer verdim. Bazı gazeteciler gibi doğrudan siyasetin içinde olmadığım halde tam da içindeydim. O günler bugünler gibiydi sözün özü. BASINDA DURDURAKSIZ YARIM YÜZYIL n Meslek yaşamınız odaklandığınız çok çeşitli, zengin haber alanlarını ana başlıklarıyla belirtir misiniz? Önce akademik ve siyasi konularda röportajlar söyleşiler yazılar, sonra çalıştığım mekân ve konuların değişmesi nedeniyle paneller, toplantılar, kongreler, sanat, kültür ve müzik söyleşileri, yazıları... Tercüman’daki çoğunluk siyaset ve toplumsal haber ve röportaj ve yazılardan sonra, çalıştığım Hayat Mecmuası ile Akkadın dergisine sanata, genel yayın yönetmenliğini üstlendiğim Kongre gazetesinde de kongre, panel ve STK’ların etkinliklerine yöneldim. Basın yaşamımdaki zengin çeşitliliğin nedeni budur. n Toplam 18 telif ve çeviri kitabınız ile 18 teşekkür belgesi ve ödülünüz var. Ortaya koyduğunuz verim durmuş değil. Yeni kitap tasarılarınız nelerdir? İlerlemiş yaşıma ve biraz da geç kalmış olmama karşın şimdi bir kitap daha yazmaktayım. Müzik ve sanat söyleşileri röportajları, bol fotoğraflı bir kitap olacak. Ama sakın eleştiri sanmayın, yani müzik eleştirisi ve resim eleştirisi. Eğer yetiştirebilirsem bir tasarım da; gezi yazılarım üzerine. Mesleki, kişisel ve STK’larla pek çok gezim olmuş.. Yine fotoğraflarıyla değerlendirebilirsem ne mutlu bana. ‘YENİLİK VE DEĞİŞİM, İLKELERİ YOK ETMEK DEĞİLDİR!’ n Değişen Bir Şey Yok mu? kitabınız... Makalelerinizin bir bölümünü içeren Değişen Bir Şey Var mı? (2004) adlı kitabınızın bir anlamda devamı. Bu kertede yeni çağa dair sorunsallarla güncelliyorsunuz değerlendirmelerinizi. Sözünü ettiğiniz her iki kitabımdaki makalelerin çoğu Cumhuriyet ve Dünya gazeteleri ile bazı dergilerde çıktı. Daha çok yaşadığımız ülkedeki toplumsal değişimler ve oluşumlarla ilgili bir çeşit gözlem yazılarımdan oluşuyor. Değişen bir şey var mı? Çok şey değişiyor, durmuyor ama sormak gerek; bu değişim iyiye mi? Yalnız Türkiye’de değil dünyanın pek çok ülkesinde de aynı durum geçerli. n Değişimden günümüzde ne anlaşılıyor, kavram nasıl bir erozyona uğradı? Olumlu olması gereken kavramın giderek olumsuz bir anlam yüklenmesinin arka planını nasıl değerlendiriyorsunuz? Maalesef iktidarla birlikte gidişat da olumsuza gidiyor. Hem de olumsuzdan öteye birileri bugüne kadar yaşadıkları olumlulukların nimetinden habersiz, geçmişin özlemini yeniden hayata geçirmenin çabasında. Boşuna... Yenilik ve değişim, bir kurumun ya da kişinin sahip olduğu ilkeleri yok etmesi değildir. Sahip olunan ilkelere eğer inanmışsa onları ancak geliştirebilir ama değiştiremez ve yok edemez. Etmemelidir. Yoksa ne etik kalır ne doğruluk! Bizleri bugünlere getiren ilkelere, Cumhuriyet’e ve yine de bu inançla yetişen gençlere ve özellikle de kadınlarımıza (gördükleri bunca şiddete karşın) bütün içtenliğime inanmayı sürdürüyorum. n Basın Yaşamımda Bitmeyen Yıllar / Deniz Banoğlu / Salon Yayınları / 256 s. Değişen Bir Şey Yok mu? / Deniz Banoğlu / Zinde Yayınevi / 184 s. 16 16 Ocak 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle