15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

[email protected] İmgelem gücü özgürdür İmgelem gücünün yeniden üretilememesi, sanat yapıtlarının, dolayısıyla da yazınsal yapıtların tekilliğinin / biricikliğinin belirleyici kaynağıdır. Ayrıca, yeniden üretilen hiçbir şey sanat yapıtı olarak adlandırılamaz. K ant estetiğinde bütün açımlamalar, güzel, beğeni ve bunlara ilişkin yargının öznelliği kavramında düğümlenir. Bu filozofun tanımlamasıyla, beğeni, “imgelem gücünün özgür yasallığı ile ilişkisi açısından bir nesneye ilişkin yargılama yeterliliğidir.” Bu belirleme uyarınca, her insanın içinde taşıdığı imgelem gücü özgürdür, buna sınır koyulamaz. Her insan değişik düzeylerde estetik yargı yeterliliği taşır. İnsanda bulunan bu güç ve yeterlilik, beğeni yargılarının ayrımlaşarak tikelleşmesi ve yeniden tümelleşmesi için de geçerlidir. Özgür imgelem gücü, yargılama gücü içerisinde değerlendirilmek zorundadır. İmgelem gücünün doğası ve niteliklerine ilişkin bu belirlemeler, estetikyazınsal yaratım ve onun sonucu olan yazınsal yapıt içinde belirleyici önemdedir. İmgelem gücünün yeniden üretilememesi, sanat yapıtlarının, dolayısıyla da yazınsal yapıtların tekilliğinin / biricikliğinin belirleyici kaynağıdır. Ayrıca, yeniden üretilen hiçbir şey sanat yapıtı olarak adlandırılamaz. İllüstrasyon: Arunas Kacinskas YAZINSAL ÜRETIM VE ELEŞTIRI Özerk bir güç olan imgelem gücü, ancak öznenin mutlak özgürlüğü içinde ve özyasallığı temelinde etkinleşir. Bir başka anlatımla, imgelem gücü, buyrukla çalışmaz; doğası gereği, imgelem gücüne kural koyulamaz. İmgelem gücü, özgürlük ve özerkliği içinde taşır. Dolayısıyla, imgelem gücünün işleyişi “yasasız yasallık” ilkesine dayanır. İmgelem gücü tözsel yapısı gereği tümüyle özerk ve özgürdür. İmgelem gücünün ürünleri kavramlarla belirlenemez. Bunun yanı sıra, aynı imgelem gücü, çeşitliyi bütünleştirmeyi de kapsar; ancak çeşitliyi bütünleştirmeyi, kavrayış yasaları ve ilkelerine göre tasarımlar. Bu iki boyutun karşılıklı ilişkisini anlatmak için, Kant “yasasız yasallık” anlatımını kullanır. Ayrıca, sanatsal yaratım, çeşitliyi ya da çoğulu tikelleştirme, dolayısıyla da özgüleştirme edimidir. Çoğulun nasıl tekilleştirileceği hakkında imgelem gücüne kural koyulamaz. Kurala göre oluşturulan ürün, özgün ya da tekil olamaz. Bu ilke, Kant’ın vurgulaması uyarınca, en fazla yazınsal ürün için geçerlidir. Öte yandan, sanatsal yaratım sürecinin sonucunda ortaya çıkan tikel ürün, öz dolayımıyla çeşitliliğin, çokluğun daha da belirginleşmesine yol açar. Böylece, teklik ve çokluk arasında bir etkileşim ve dolaşım gerçekleşir. Biçimi belirlenen beğenme ‘güzele’ değil, ancak ‘iyiye’ dönük olabilir. İyiye ilişkin beğenmenin amacı mükemmelliktir. Güzele ilişkin beğenme, yasası olmayan bir yasallığa dayanır. Büyüklük tasavvuru için gerekli olan bir araya getirme, bütünleştirme etkinliği içerisinde sonsuza doğru ilerleyip giden imgelem gücünün kavrayış ile uyuşumu özneldir. Kavrayışın ‘özgür yasallığı, amaçsız amaçlılıktır.’ İmgelem gücünün, kavrayışın özgür yasallığı ile öznel uyuşumu, ancak ‘beğeni yargısının özgünlü ğü’ ile birlikte var olabilir. İmgelem güçlerinin ‘özgür oyununun söz konusu olduğu yerlerde ve durumlarda’, bir zorlama ya da yönlendirme anlamında kural konulamaz. YAZINSAL ELEŞTIRI, NE ZAMAN BILIM, NE ZAMAN SANATTIR? Beğeni yargısının ikinci özgünlüğü şudur: Beğeni yargısı, gerekçelerle belirlenemez. Kant’ın kuramına göre, beğeni yargısı salt öznel olduğundan gerekçelendirilemez. Beğeni yargısı hakkında görgül bir kanıt yoktur. Güzelliğin değerlendirilmesinde ‘başkasının beğenmesi ya da coşkusu, geçerli bir kanıt’ sayılamaz; çünkü ‘güzelliği, herkes kendine özgü bir tarzda’ algılar ve dışavurur. Başkasının güzellik değerlendirmesi, sadece güzellik hakkında düşünmeyi özendirebilir. Belli kurallara göre geliştirilmiş önsel bir kanıt da ‘güzelliğe ilişkin yargıyı belirleyemez.’ Bu belirlemeler, özbelirleyim ilkesi de gözetilerek, yazınsal açıdan şöyle açımlanabilir: Bir romancı, öykücü ya da şair, neyi, niçin ve nasıl anlatılaştırdığını gerekçelendirmek zorunda değildir. Ayrıca, bir şair, şiir sanatında yetke olarak görülen bir başka şairi tanık göstererek ya da bir kurala dayanarak, yazdığı şiirin yazınsal güzelliğini ya da niteliğini kanıtlamak zorunda değildir, kanıtlayamaz da. Bunun nedeni şudur: Bütün şiirleri ya da yazınsal yapıtları kapsayan genelgeçer bir kural yoktur. Her şiir, her yazınsal yapıt, kendi yazınsal niteliğini içinde taşır ve biçimini özünden türetir. Unutulmamalıdır ki, beğeni yargısının öznelliği, bütün yazınsal ürünler ya da yapıtlar için geçerlidir. ELEŞTIRI SANAT MIDIR? Beğeni, tümüyle öznel olduğu için, beğeninin nesnel bir ilkesi olası değildir. Beğeni ilkesi, Kant’a göre, “bir nesnenin kavramını özetleyen ve o nesnenin güzel olduğunu ortaya koyan çıkarımı” belirleyen ilkedir. Böyle bir şey ise “olanaklı değildir.” Karşılıklı öznel amaçlılık uyarınca, “biçim, verili bir tasavvurda güzelliğin kendisidir.” Durum böyle olunca, daha önce vurgulandığı gibi, beğeni de verili bir tasavvurun ürünüdür. Dolayısıyla, estetikyazınsal beğeninin ürünleri olan yazınsal yapıtların üretimi gibi, eleştirisi de özneldir. Kant aynı bağlamda yazın eleştirisi açısından üzerinde durulması gereken şu belirlemeyi yapar: Eleştiri, verili bir tasavvurda “kavrayış ile imgelem gücünün karşılıklı ilişkisini kurala bağlama ve koşulları açısından belirleme sanatı ya da bilimidir.” Burada şu sorulabilir: Kant’ın bu tanımına göre, eleştiri ne zaman ve hangi koşullarda sanattır ya da ne zaman ve hangi koşullarda bilimdir? Eleştiri, Kant’ın anlatımıyla, “kavrayış ile imgelem gücünün karşılıklı ilişkisini, kuralları ve koşulları” açısından belirleme işini “örneklerle gösterirse sanattır.” Bu saptama, kavrayış ve imgelem gücü gibi farklı kavramları içermektedir. Sanatsalyazınsal yaratım süreçlerini açıklamada sıkça anılan imgelem gücü, varolan algılamaları ve deneyimleri kullanmayı ve yeniden biçimlendirmeyi erekleyen, yeni tasavvur, imge ve düşünme bütünlükleri kurmaya yönelik yaratıcı ve üretken öznel etkinliktir. Dolayısıyla, imgelem gücünün kendisi ve türevleri, tümüyle kişinin iç dünyasıyla ilgili olduğundan, olgucu bilim anlayışıyla kavramlaştırılamaz ve kurallaştırılamaz. Bir yazın eleştirmeni, değerlendirmesini örneklerle açıklamak için, edebiyatın özüne, aşamalarına ve işlevine ilişkin derin ve kapsamlı bilgi ve beğeniye sahip olsa bile, vereceği estetik yargı, yine de öznel olacaktır. Kant, sanat olarak eleştirinin işlevini de kapsayacak biçimde tanımı şöyle genişletir: Sanat olarak eleştiri, “güzel sanatlar alanındaki yeterliliğin ürünlerini eleştirir ve değerlendirir.” Kant, eleştirinin bilimselleşme eğilimini ise şu sözlerle dile getirir: “Eleştiri, böyle bir değerlendirmenin olanağını, bilme yeterliliği anlamında, söz konusu yeterliliğin doğasından türetirse bilimdir.” n 6 30 Mayıs 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle