16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÖYKÜDENLİK… Romanla geçmişe açılma; anlam ve giz… Kurmacada geçmiş yaşantı, olduğu gibi değil buna eklenen farklı bakışla yeniden yapılandırılıp estetik somutlamayla roman halinde dolaşıma çıkıyor. Yapıt böylece hem geçmişin daha sağlıklı kurulmasına olanak tanıyor hem bunu anlamanın önünü açıyor. Kurmaca gerçekliği, düz okumayla kolay görünebilir. Ancak kurma üretilen romanların çok büyük bölümünün bugüne kalamayışının altında yatan neden burada aranmalı. ğı roman, dolgu ayrıntılarıyla günce algısı uyandırıyor. Sayfalar süren metin anlatıyı gereksiz hantallaştırılıyor da. Yazarın anlatı ustalığını gölgeliyor bu. Özellikle Nuri’nin aktarımlarında sıklıkla kar casal gerçek şımıza çıkan rastlantılarsa metinde den lik yaratılmaya girişildiğin FATIGÜL BALCI; genin bozulmasına yol açıyor. de bu her seferinde yeni “FILIZKIRAN”… Bu tür rastlantısallık Hasan Gören’de den deneyimlenir zorun Fatigül Balcı’nın Filiz de göze çarpıyordu. Kimi başarılı ro lu olarak. kıran’ını okurken, bu dü manlar, kendilerini böyle zedeleyebili Son haftalarda yer açtı şünceler geçti zihnimden. yor ne yazık ki. Gerçektenlik duygusunu ğım Fatma Akerson, Ha O da 12 Eylül’ün öngün sarsan yanlar da görülebiliyor. Örneğin san Gören anlatılarında, lerinden başlayıp sonrası Nuri’nin araştırmacı kimliğiyle kasabada geçmişteki dönem, ya na yönelirken, öldü bilinen avluya bakan bir pencereden, yükselti şantı yeniden kuruluyordu roman bir kaçağın yaşamına uza de kurup banyo içini gözetlemesi ne öl olarak. Biz de neyin nasıl yapıldığına ba nıyor. Nuri Kartal, on beş yıl önce yurtdı çüde gerçekçi? Kaçak olarak yaşayan karak düşünceler çatmıştık ileri geri. şına çıkmayı başarıp Paris’e yerleşmiş, Nuri, kelepçeyi bir “pranga”, yaşamsal Bu hafta, bunlara yenisini ekleyip her yaşama tutunmuş eski bir devrimcidir. tehdit görürken düşünde bunun cinsel hangi geçmiş yaşantının kurmaca ger On iki yıl önce, gazetelerde yer alan ha fanteziye dönüşmesi uygun mu? Bunlar çekliği içinde yer alma serüvenine bir berle, “Fransa’da uğradığı silahlı saldı olmaz değil elbette, ama yazınsal açı kez daha göz atalım istiyorum. Yine rı sonucu hayatını kaybettiği”ni, Nuri ola dan gerekçelendirilmesi zorunlu yine de. bir roman aracılığıyla, bu kez Fatigül rak “kütükten silindiği”ni öğreniriz. Ar Gereksiz yinelemeler de söz konusu. Balcı’dan Filizkıran (İletişim, 2019). tık o, başka biridir. Ne var ki geçen on Basit bir örnek göstereyim: “…yol üs iki yılın sonunda artık dayanamaz sevgi tündeki bir ağacın dibinde kitap okur GÜNÜN KURMACASIYLA DÜNÜN lisini arar. dum…” (85); “…yolun üstündeki söğü GERÇEKLIĞINE BAKMAK… Sonrası film şeridi gibi sökün eder. dün altında kitap okurdum.” (98) Yazar, Geçmişi yazmak tarihbilimcinin işi. Bu arada Türkiye’de kaçak geçirdiği yıl okuruna güvenmek zorunda oysa. Romancı geçmişi yazmaz, bunu bir an lar boyunca yaşadıklarını anımsar Nu Fatigül Balcı, öykülerini, oyunları latı öğesi, etmeni olarak alıp kurmaca ri. “Saklanma aleni” olmalıdır, doğru, nı daha önceden okuduğum bir yazar. sında yeniden işler, ona yazınsal ger ancak bir Anadolu kasabası, ne ölçü Filizkıran’da da iyi bir anlatıcı olduğunu çeklik kazandırır. Biz, okur olarak ya de kaldırabilir bunu? Hele kendisini bir gösterip anlatıdaki hüneriyle göz doldu zarın prizmasından geçen bu kurma araştırmacı olarak da tanıtmışsa? Sözde ruyor. Sözlü edebiyatımızın, halk dilinin ca temelinde geçmişe bakarız. Bakmak Pavlikyenleri araştırıyordur Nuri, “söz folklorik sesritim dayanaklarını kullanıp la kalmaz, yapılandırmasında işlev üst de” demek de doğru değil, çalışmasını kendi yaratımlarıyla birlikte kıvrak, en leniriz. kitaplaştırır bile süreç içinde. damlı bir anlatı getiriyor. Bu yüzden kurmaca, gerçekliği daha Günü geldiğinde “yanardağlar gibi in Bu çerçevede öncesi sonrasıyla 12 iyi kavramamızın da önünü açıyor. filak etme” (111) hayalleri kuran Nuri’nin, Eylül sürecine, halkın içinden gelenek Fethi Naci’nin, “İnsanımız olup biten özöyküsel aktarımla düşlere, karabasan görenek, inanç, zaaf vb. açısından ba leri şimdilik romanlardan öğreniyor,” de lara, sanrılara bulanmış, içinde korkuya, kan roman, her ne kadar Nuri’nin an yişi bu bağlamda alınabilir. kaygıya yol açan yaşantısı, bize bir ro latısı gibi görünse de meselden masa Geçmiş derken yakın geçmiş olabile mantik devrimciyi de tanıtır ama bu ara la, maniden hikâyeye köpürtülen hünerli ceği gibi uzaklarda da kalabilir söz ko da uç vermeye koyulmuş ussal yarılma anlatı diliyle kendisini bir çabuk okutabi nusu zaman. Önemli olan, bunun duy nın izleriyle de karşılaşılır usuldan. liyor. Taşralı genç olarak Nuri’nin ağzın gusundan sıyrılmak, olumluolumsuz Nitekim kendisini bir sarmalda du dan dökülen anlatının masalla içlidışlılığı eleştiri ya da karalamadan kaçınmak, ki yumsayan kaçak Nuri, okuru da böyle da yerli yerinde. şisel etkilerden arınıp öznel değerlendir si çevrintide gezindirir sürekli. Âdeta so Pek çok yazar anlatı kurmayı becere me tuzağından kurtulmak. Yazar, ken luksuz anlatır, olayları, kişileri, ilişkile mezken sözlü gelenekten yararlanıp bu di kurmaca gerçekliği içinde ne tarih ri. Bütün bu olup bitenlere bakışı, oku nu modern söylem gücüyle buluşturma çi ne ahlakçı ne felsefeci çünkü; bir ro run onu ruhsal boyutta tanımasının önü yı başaran Fatigül Balcı’dan, bu güzel mancı yalnız. nü açar. Yine de romanda yapılandır anlatı hünerini hak eden yeni romanlar Ama yaşanan gerçekliği yazar öyle bir ma yerine anlatmayı yeğlediği açık ya bekliyorum, biliyorum gelecek de. n kurgulayacak ki anlatılanları değil yal zarın. Çocukluğundan ilk gençliğine, nız anlatılmayanı da gösterecek, sezdi öğrenciliğinden militanlığına, kaçaklığı Filizkıran / Fatigül Balcı / İletişim recek. 12 Mart, 12 Eylül dönemlerinde na Nuri’nin başından geçenleri paylaştı Yayınları / 274 s. / 2019 18 30 Mayıs 2019 Emrah Öztürk; ‘Anlatamıyorum’on birkaç yıl içinde okuduğum öykü S kitapları arasında dildeki tutumuyla dikkatimi çeken yazarlardan Emrah Öztürk’ün ikinci yapıtı, Anlatamıyorum (YKY, 2017). Aynı yayınevinden çıkan ilk öykü kitabını da okuyacağım bir çabuk: Limon Yağmuru (YKY, 2014). Yazar, öykücüye yakışan edayla, usuna geldiği gibi sözcük yerleştirmek yerine arayıcı tutumunu daha ilk satırlarda gösteriyor. Bu yanıyla dildeki yaratıcı çabanın bir ardılı da Emrah. Yeni sözcük eğilimi, sözdizimlerine yansıyan incelik ayrıca geleneksel akışı aralayan biçemsel dalışlar dil işçiliğinin verileri. Dile saygı gereği, kendi yaratısı sözcüklerdeki işçiliğini de özellikle anmalıyım. Belli oluyor zaten, şiirin haddesinden geçmiş bir yazar o. (Ama “yönelim”, “sağtöre” vb. sözcükleri öyküden denemeye taşımak daha uygun olmaz mıydı acaba?) Emrah bu öykülerinde yetişkin yaşın penceresinden çocukluğa bakarken o masumiyetin içli sesi eşliğinde hazin bir yıkıklığa odaklanarak anlatıyı yapılandıran öykülemesiyle ciddi ivme alıyor işin başında. İç sorgulamalar bu masumiyet çağı eşiğinde yapılıyor işte. Öte yandan insanı kıskıvrak saran, kısa film, kısa oyun çalımındaki bu dramatik örgülü öykülerin gelenekçi çizgide öyküleştirildiği öne sürülse de duyguları duyarlılık temelinde yansıttığı, bunu yoğun bir çabayla biçemce de biçimce de farklı kıldığı açık yazarın. 1990 Öykücüler Kuşağı’na eklemlenen özgün bir kalem Emrah. Okuyun derim bu öyküleri. www.sadikaslankara.com, her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle