Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KÂMURAN ŞİPAL’DEN “DUA ÇİÇEĞİ” Bir eski zaman masalı Edebiyat ve çeviri dünyamızın önemli adlarından Kâmuran Şipal. Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan kitabı “Sırrımsın Sırdaşımsın”dan sekiz yıl sonra yeni romanıyla çıkıyor okur karşısına: “Dua Çiçeği”. “Dua Çiçeği”, kadın ve kızların dünyasında hayatı keşfeden bir delikanlının öyküsünü anlatıyor. Ortalıkta olmayan ve görünmekten hiç hoşlanmayan, daha doğrusu kitaplarıyla kendini görünür kılan Şipal çiçeklerin, eski bayramların ve aşkların dünyasından bir eski zaman masalı anlatıyor. ERAY AK erayak@cumhuriyet.com.tr A rtık zamanı yakalamak pek mümkün değil; öyle hızlı akıp gidiyor ki yakın geçmiş bile olanca hızıyla uzaklaşıyor bizden. Düne dair neyi hatırlamaya çalışsak dünle aramızda mutlaka değişmiş koca bir dünya görüyoruz. Meselenin üzücü yanı ise bu değişmiş koca dünyanın, düne dair her şeyi geleceğe atılan her adımda öğütmesi. Bu öğütülmüş hatıralar yığınından geriye ne kalıyor, üzerine düşünmek gerek... İnanılmaz bir hızla ilerleyen teknoloji, dünle aramızdaki mesafeyi açan en önemli etkenlerden şüphesiz. Teknoloji bize her gün yeni bir müjdesini sunuyor fakat şu sesleri duyar olduk artık; bu teknoloji nimetimiz mi, yoksa lanetimiz mi? Bu sorunu cevabını burada bulmamızın imkânı yok ebette fakat teknoloji kafesine hapsedildiğimiz dünyadan başımızı biraz olsun kaldırıp etrafımıza, geride bıraktıklarımıza bakmanın mümkün olduğunu hatırlatabiliriz pek tabii. Çiçek adlarının tek tek bilindiği, hangi adın ne anlama geldiği ve bu adın nereden alındığı, dahası onlarla konuşulduğu bir dünya vardı; hatırladınız mı? Küstüm çiçeği, şakayık, feseleğen, begonya, karanfil, menekşe, horozibiği... Bayramlarda çocukların sevindirildiği, panayırların kurulduğu, faytonlarla kasabaların, köylerin turlandığı dünyayı peki, hatırlayabilidiniz mi? Zihnimizin maruz kaldığı istilada bunlara yer var mı artık? Ya da sevgilerin, sevişmelerin tatlı bir utangaçlıkla yaşandığı, sevgilinin eline dokunmanın dahi bir büyük aşk göstergesi sayıldığı, o ele dokunmak için türlü bahanelerin üretildiği inceliklerle örülmüş dünyadan... Haberimiz var mı? Kabul edelim ki pek gündemimizde değil bunlar. Hızla dönen dünya bizi artık başka noktalara savuruyor ama neyse ki kendine bunları dert edinenlere, o çiçekli dünyayı düşlemeye devam edip yazdıklarıyla yaşatanlara rastlıyoruz. Edebiyatımızın en önemli emekçilerinden Kâmuran Şipal de onlardan biri. Şipal, özellikle yeni romanı Dua Çiçeği’yle artık ancak düşlerde görülebilecek incelikte bir dünyaya okurlarını davet ediyor. NAİF BİR DAVET Dua Çiçeği’nde tıpkı Şipal’in anlattığı dünya gibi incelikli, naif bir davet bu. Yıllarını geçirdiği yazı masasının bir köşesinde sessiz sedasız ama belki de edebiyata en yakışan, yakışacak hâliyle yapıyor bu çağrıyı yazar. Yazacaklarını kaleme döküp sonrasını okura bırakıyor. Bugüne kadar yayımlanmış tek bir söyleşisine rastlamak mümkün değil. Fotoğrafını bulmak için de epey ter dökmek gerekiyor. Bu bağlamda yaşamıyla bu çağın kendisi üzerinde bir tahakküm kuramadığını ismini duyduğumuz andan beri her hâliyle kanıtlayan Şipal, yarattığı kurmaca evreniyle de bu çağın gündeminden uzakta yaşamaya devam ettiğini bize anlatmaya devam ediyor aslında. Dua Çiçeği, işte bu kitaplarından biri Şipal’in. Ortalıkta olmayan ve görünmekten hiç hoşlanmayan, daha doğrusu kitaplarıyla; yazdıkları ve çevirdikleriyle kendini görünür kılan Şipal çiçeklerin, eski bayramların ve aşkların dünyasından bir eski zaman masalı anlatıyor Dua Çiçeği’nde. Kâmuran Şipal isminden uzun uza dıya bahsetmeye gerek yok aslında; edebiyatımızın yüz akı... Çağdaş Alman edebiyatından yaptığı muhteşem çevirileri yanında Beyhan, Elbiseciler Çarşısı, Büyük Yolculuk, Buhurumeryem ve Köpek İstasyonu adıyla topladığı öykü kitaplarının da yazarı aynı zamanda Şipal. Bununla birlikte roman verimleri de var. Yeni yayımlanan Dua Çiçeği, Şipal’in üçüncü romanı. Öncesinde 1998 ürünü Demir Köprü ve 2010 ürünü Sırrımsın Sırdaşımsın adlı romanları var. Küçük bir ayrıntı daha: Kâmuran Şipal, Sırrımsın Sırdaşımsın ile Orhan Kemal Roman Armağanı’na değer görüldü. Şimdi de sekiz yıl aradan sonra Dua Çiçeği ile çıktı geldi. ZAMAN ALGISI Kâmuran Şipal’in roman evrenine doğru küçük bir yolculuğa çıktığımızda geçmişle koparılamayan bağların en önemli ve üzerinde titizlikle durulan motif olarak karşımıza çıktığını görürüz. Bu bağ rahatsız edici bir kimliğe sahip değildir ancak roman kahramanlarının bugünü üzerinde de ciddi bir söz sahibidir; yaşamlarını etkiler. Dolayısıyla Şipal romanlarında geçmiş, bir tarihte olup biten bir zaman algısı olarak değil, bugünü şekillendirmede ciddi görevler üstlenen bir başka roman kahramanı hâline bürünür âdeta. Demir Köprü örneğin; doğup büyüdüğü kente yıllar sonra dönen roman kahramanının uçak yolculuğu süresince çocukluk yıllarını belleğinde canlandırması üzerine kurulu bir metindi. 1930’ların Adanası’nda babasız bir çocuğun annesi ve çevresiyle yaşadığı duygu dolu ilişkilerin bir dökümüydü roman; çocukluğun zihinde asla ölmediğine ispat niteliğindeydi. Sırrımsın Sırdaşımsın’da ise sağlığında ihmal ettiği annesinin kabrini ziyarete giden kahramanın, doğup büyüdüğü kente >>dönünce annesiyle geçirdiği ço cukluk yılları geçmişten zihne 10 19 Temmuz 2018 KITAP