23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KITAP RENKLER... SESLER... HARFLER... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU KITAP GÖLGESI Dört Mağaradaki Sır Neslihan Perşembe, ilk çocuk kitabında buluttan nem kapan bir çocuğun serüvenini anlatıyor. MAVİSEL YENER maviselyener@yandex.com www.maviselyener.com A lp’in MaceralarıDört Mağaradaki Sır, Neslihan Perşembe’nin çocuk okura ilk merhabası. 1971 doğumlu Neslihan Perşembe, edebiyatın kapısından ayrılmadan, sabırla beklemiş, “hemen kitabım olsun” hevesine kapılmamış, sağlam adımlarla yürümüş bir gazeteci, şair, yazar. Onun sabrını özellikle belirtmek istedim çünkü dergilerde, gazetelerde yazıp deneyimini artırmak, mutfakta neler olup bittiğini görmek, ne yazık ki genç yazar adaylarına pek zor, çok uzun bir süreç gibi görünüyor. Çabucak popüler olmak, kitabın ilk günden vitrinlerde yer alması, hemen okurla kucaklaşabilme… Oysa bu tür istekler, edebiyat serüveni için her zaman tehlike ve düş kırıklığı barındırır. Yazan olmaktan yazar olmaya giden yol uzun solukludur. Çünkü yazıp okuyarak öğrenir, dilinizi ve düşlerinizi genişletirsiniz. Kuşkusuz ki çocuklar için yazmak bunların yanında başka birikimleri de gerektirir. Bunları defalarca yazdığım için yinelemeyeceğim. Neslihan Perşembe’yi 1999’da Yeni Asır gazetesinin düzenlediği Şevket Bilgin İçimizdeki Köşe Yazarları Yarışması’nda tanıdım. Kültürsanat kategorisinde o ikinciliği ben birinciliği kazanmıştık. Sonraları, Neslihan Perşembe İzmir’in deneyimli, sevilen gazetecileri arasında yer almayı başardı. Her zaman sanatla, edebiyatla iç içeydi. Yaşamı olduğu gibi kabul etmek yerine sorgulamamızı öneren yazıları, direngenliğe davet ediyordu okurunu. İlk çocuk kitabı yayımlandığında heyecanlandım doğrusu, bunca yılın birikimi çocuklara nasıl yansımıştı acaba? Onlara da “Direnen insan güçlenir. Güçlenen insan yenilmez. Yenilmeyen insan güdülmez” diyor muydu? TUHAF BİR GELENEK Alp’in yaşadığı Karatan köyü, yüksek bir dağda. Bu dağdan geçen bulutlar, Karatan’da kime değse alıngan bir insana dönüştürüyor. Karatan’ın zirvesine çıktığı bir gün, Alp’in de yanından koca bir bulut geçiyor. Alp buluttan nem kapıp alıngan bir insana dönüşüyor. Kararlarını veremeyen, hayatını başkalarının onun hakkında söyledikleriyle şekillendiren biri hâline geliyor. En ufak bir eleştiriyi bile kaldıramayan biri oluyor. Kitabın anlatıcısı Alp, bakın duygularını nasıl aktarmış: “Ne yediğimden ne de içtiğimden tat alır oldum. Benimle konuşan herkesi yanlış anladım, küstüm. Herkesle küsünce yapayalnız kaldım. Oysa ki yetim olmama karşın köyümde kendimi hiç yalnız hissetmemiştim. Bu durum, bana Alp ismini veren ve baba gibi davranarak beni büyüten Bilge öğretmenin gözünden kaçmadı” (s. 6). Romanda karşımıza çıkan Bilge öğretmen, adı gibi bilge biri. Köyün örnek kişisi, ailesi yedi kuşaktır öğretmen. Hiç bağırmayan, sevecen, hoşgörülü, çok güzel konuşan bir bilge. Onun sayesinde köyün bir kütüphanesi bile olmuş. Kitap boyunca Alp’e yolunu gösterecek kişi o. Köyde tuhaf bir gelenek var. Kırılan bir kalbi onarmak için geceleyin yakılan bir ateşin çevresinde çember olup çobanın kavalını çalmasını bekliyorlar. Ezginin duyulmasıyla birlikte dağ çileklerinin yer aldığı tepsi elden ele dolaşıyor. Herkesin tattığı çileklerden sadece alıngan kişi yiyemiyor. Eğer çileği yiyebilirse alınganlığının tamamen yok olduğu anlaşılıyor. Alınganlığın ortadan kalktığını ilk hisseden kişi, köyün çobanı oluyor; ikinci kez kavalını çalıyor. O zaman herkes sevinçle birbirine sarılıp elindeki tefi çalmaya başlıyor, dans ediyor. Çünkü bir kişinin mutsuzluğu herkesi mutsuz ettiği gibi mutluluğu da herkesi mutlu ediyor. Bilge öğretmen, Alp için herkesi yakılan ateşin çevresine topluyor fakat Alp dağ çileğini bir türlü yiyemiyor. Öğretmen, buluttan nem kapan Alp’in alınganlığını geçirecek tek yolun dört mağaranın içinden başarıyla geçmek olduğunu söylüyor. Böylece yolculuk başlıyor. ATEŞ, SU, TOPRAK, HAVA Bilge öğretmeni ile Yükselen Dağı’na giden Alp’in; Ateş, Su, Toprak, Hava adlarını taşıyan dört mağaradan başarıyla geçmesi şart. Acaba Alp, dört mağaradan geçerek alınganlığını yenebilecek mi? Alınganlık duygusu, kişi kendisini ikinci planda duyumsadığında, beklentileri doğrultusunda davranılmadığında ortaya çıkar. Özellikle özgüven sorunu yaşayan kişilerde sıklıkla görülür. Eleştiriye kapalı olmak da bir anlamda alınganlık belirtisidir. Alp’in gösterdiği belirtiler tam da böyle. Bu yolculuk sırasında Bilge öğretmenin Alp’e söyledikleri, minik okurlara yaşam felsefesi penceresini de açıyor: “Sen de bir dağ gibi dimdik olmalısın. Kendine güvenmelisin. Ne duyarsak duyalım, korkmadan, geriye ve aşağıya bakmadan köprüden geçmeliyiz” (s.10). Alp’in Ateş Mağarası’na girebilmesi için öfkesini, hıncını ve hırslarını yenmesi gerekiyor. İçsel öfkesinin onu bırakıp giden anne babası nedeniyle geliştiğini biliyor Alp. Bilge öğretmen, bunun da üstesinden gelmesi için ona ışık oluyor. Ateş Mağarası, annesi ile babasını affetmesi için ona bir rüya gönderiyor; bu rüya ile iyileşmesinin ilk adımlarını atıyor. Toprak Mağarası “aklın, gönlün, iradenin oluşturduğu manevi varlığında bir yolculuk” sunuyor Alp’e. Bu bir iç yolculuk. Su Mağarası onu daha da derinlere götürüyor. Hava Mağarası’nda ise artık yalnız. Son aşamayı yalnız atlatmak zorunda. Bakalım Alp bu iç yolculuğunun sonrasında alınganlığı ile başa çıkıp dağ çileğini yiyebilecek mi? Yazarın kahramanına Alp ismini vermesi elbette rastlantı değil. Eski Türk isimlerinden olan Alp; “güçlü, yürekli, yiğit” anlamına geliyor. Çünkü alıngan Alp karakteri gelişime uğrayarak cesur, meraklı, kendine güvenen, güçlü bir karakter hâlini alıyor. Bu arada okura alınganlıkla baş edebilmenin, duyguları yönetebilmenin ipuçları veriliyor. ARINMA MAĞARALARI Kitap boyunca şamanik öğelere yer verilmesi dikkatimi çekti. Şamanlıkta dört element ile temsil edilenler önemlidir. Mağaraların bu dört elementin adını alması, simgelediklerinin Şaman kültüründeki yaklaşımla paralellik göstermesi dikkat çekici. Her bir mağara farklı bir arınma törenini simgeliyor. Ayrıca, ateşin etrafında yapılan ritüel, iyileştirici rüyalar, kartalın keskin gözlerini Alp’e bırakması, ayının güçlü ayaklarını ona vermesi, kelebek sayesinde dengesini kazanması, Şamanik öğelerden bazıları. Neslihan Perşembe, şiire de gönül veren bir edebiyatçı. Fakat Alp’in Maceraları’nda şiir dili sayfalara yansımamış, iyi ki de yansımamış çünkü kitabın seslendiği yaş grubunun imgelere boğulmuş bir dile gereksinimi yok. Çocukların rahatça algılayabileceği, akıp giden, içtenlikli, masalsı bir dil kullanmış yazar. Bu masalsı anlatının içinden geçerken Alp’in yolu elbette gerçeklikle de kesişiyor. “Bizim köyümüzde bir kişinin mutluluğu herkesi mutlu ederdi” derken mutluluk ve özgürlük hayallerine davet ediyor bizi. Gerçekler, hayallerimizden kopardığımız parçalardır unutmayalım! Kim bilir, Neslihan Perşembe belki Alp’in başka serüvenlerini de yazar. n Alp’in MaceralarıDört Mağaradaki Sır / Neslihan Perşembe / Resimleyen: Salih Mercanoğlu / Temren Çocuk / 48 s. / 2018 / 8+ 16 7 Haziran 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle