Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>> nerek okunması olası çünkü. Ben bölümleri izleyerek okudum, iki kitap olsaydı elimin altında, notlar da aldığımdan iki okuma biçimini bir arada sürdürmeyi yeğlerdim kendi payıma. Farklı temelde iki gencin karşılıklı bakışıyla zenginleşen, sonuçta birbiri arasındaki gidiş gelişi âdeta oyun havasında sürdüren dikkat çekici bir roman Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura. “Herkes delice aradığı aşktan çok şey bekliyor”sa hele (84). Umut’la Sanem, bütün bu özelliklerinden ötürü birbirine kapanan, birbiriyle örtüşen, birbirinin yerine geçen iki “arayıcı” olarak alınabilir. Sophie, bir leitmotiv olarak roman boyunca akacaktır. Böylece biz farklı yapıda karabasanlar, yalanlar, yanılsamalarla örülü aynı bir hayatın farklı iki karakter aracılığıyla paylaşılmasını ya da “umutsanem” olan tek bir kişinin şizofrenik bakışıyla yazı tura misali yaşanan serüvenini okuruz. Bu yanıyla birbirlerinin defterini doldurduğu da (77) öne sürülebilir trajik ikilinin. AYFER TUNÇ’UN ÖYKÜDEN ROMANA AÇILIMI… Ayfer’in çok iyi anlatıcı olduğu biliniyor tabii. İlk dönem yapıtlarından bu yana yarattığı karakterler için de söylemek olanaklı bunu. Dramatik olanı çok iyi bilmesinden kaynaklanan etkileme gücünün de büyük payı var kuşkusuz bunda. Ayfer Tunç, gerek öyküromanda gerekse kılcal damarlar hâlinde anlatısında gezinen kök hikâyelerde birbirine karıştırmadan bunları öylece parlatıp kendi albenileriyle yansıtabiliyor. Ancak hemen eklemek gerek; Ayfer Tunç da öteki yazarlar gibi bunları aynı gövdeden fışkırmış farklı anlatılar olarak ortaya çıkarabiliyor. Sözgelimi unutulmaz örnekler içeren öykü veriminde ödünsüz tutumuyla öykücülüğümüzün önde gelen yazarları arasında kuşkusuz Ayfer. Yükseklere çıkan bu öykü eşiğiyle romandaki, dolantıyı güçlendirmek üzere ana gövdeye bağlanan olay aktarımlı, düz anlatımlı salkım hâlindeki hikâyelerin birbirine karıştırılmaması gerekiyor. Bunları, farklı ip oyunlarıyla yan hikâyeler hâlinde birbirine bağlayıp akıtmakta hünerli bir yazar o. Böylece okurun önünü açıp karakterlerin iç dünyalarına sızarak bunu okurla paylaşırken anlatıcı konumuyla elini güçlendiriyor. Bu nedenle romanlarında, öykücülüğünden enikonu farklı popüler bir tutumla içlidışlı olsa da sığıntı görünümlü orta malı söylemlere yanaşmayan, buna karşın kitleleri kucaklamayı bilen bir roman evreni kurabiliyor. Taşıdığı çuvallar dolusu hikâyeyi karakterleri aracılığıyla okur önüne boca ediyor âdeta. Bunca yan hikâyeyi dolgu olarak kullanmakla birlikte bunların asıl işlevinin kurulan atmosfer aracılığıyla anlatıyı böyle bir yöne sürükleyip geliştirmek olduğu sezilebiliyor kolayca. Ayrıca aforizma konumlu kilit tümcelerle anlatıyı iyice sıkılayıp örgülediği de göz önünde tutulursa bunların değeri daha da belirgin hâle geliyor denebilir. Zengin evreni, şaşırtıcı hikâyeleri, gerçekçi karakterleriyle acı veren ama yazınsal tatlar salan bir roman Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura. n ÖYKÜDENLİK... Arzu Eylem; “Sabır Ağacı”, “İpek Gönül” Ö ykü sanatının hikâyeden öyküye uzanan yolculuğunu konu edindiği bir yazısını okumak, Arzu Eylem’in alan daki birikimini tanımama yetti diyebilirim benim için. Öte yandan “Yolcu Hancı Masalları” (2009) gibisinden üst başlık altında deneme temelinde çağdaş bir masal dosyası okumak ondan, kendisini daha yakından tanımamı sağladı. Yayımlanmasa da yıllar önce olgun bir dosyaya imza atan yazar, öykü kaleme almaya kalktığında ne olur? Evet, Arzu, bir öykücü. Geçmiş birikimi, onun bu yolda çok daha ilerilere doğru uzanacağının apaçık göstergesi. Nitekim yayımladığı iki öykü kitabı, aldığı yolun somut kanıtı bir bakıma: Sabır Ağacı (Siyah Beyaz, 2013), İpek Gönül (NotaBene, 2017). İlk dikkatimi çeken, öyküyü tam da doygunluğunda tutması, iniş çıkışa neredeyse hiç yüz vermeden sürdürmesi oldu yazarın. Dünyayla sorunlarını, öykünün o has bahçesinde “artistik patinaj” havasında kaydıran bir yazar karşımızdaki. Nitekim uçucuymuş izlenimi bırakan ama sıkı ilmekli, yoğun örgülü, yer yer groteskle kol kola simgeci bir anlatıya yaslandığı görülüyor yazarın. Öyküler bağlamlı değil ama kavramsal olarak “proje” kavrayışından uzak dursa da gövdesel bütünlüğe sahip. Bunlarda, dramatik olandan yararlanmakla birlikte sıklıkla Arzu Eylem göstermeci biçeme uzanıyor Arzu. Bir kara anlatıgüldürü yazarlığı da yakıştırılabilir ona. Farklı nitelikte siyasal öykü yazarlığı da elbette. Yolu açık bir yazarı daha tanımış olmak az mutluluk mu? 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz ya da düpedüz Kadınlar Gününüz kutlu olsun efendim. n www.sadikaslankara.com, her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. KITAP 238 Mart 2018 Dünyanın tüm asi kızlarına! DKüaKnd8uyıtMnalulEaaOmrrtlGseüuknnçüi! İkinci kitapta da yepyeni 100 olağanüstü isim, ilham vermeye devam ediyor. İngilizceden sonra ilk kez Türkçede! hepkitap hepkitap hepkitapp hepkitap.com.tr