Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Bırakın beni, canımı acıtıyorsunuz’ 19201950 arasında yazdığı mektuplardan yapılmış bir seçmeden oluşan “Birbirimiz İçin Yaşayacağız”, Andrey Platonov’un yaşamöyküsüne dair önemli bilgiler veriyor, yaşadıklarını kendi ağzından öğrenmemizi sağlıyor. A ndrey Platonoviç Platonov, bir demiryolu işçisinin oğlu olarak 1899’da Voronej yakınlarında dünyaya gelmiş. İç savaş sırasında Kızıl Ordu’da görev almış. Elektrik mühendisi ve arazi ıslah uzmanı olmuş. 1918’den itibaren çeşitli gazete ve dergilerde makale, şiir ve denemeleri, 1926’dan itibaren de kısa öyküleri yayımlanmaya başlamış. Maksim Gorki desteklemiş. Stalin’in, hem kendisini hem de yayıncısını sert bir şekilde eleştirmesiyle yazarlık yaşamı sekteye uğramış. Eserlerini yayımlatamaz hâle gelmiş. İkinci Dünya Savaşı sırasında, savaş muhabiri olarak çalışınca tekrar yazar olarak onay görmüş ama savaş sonrasında yine yazdıkları eleştirilmiş. Zorunlu çalışma kampından dönen oğlundan kaptığı tüberkülozun ilerlemesi sonucu 1951’de ölmüş. Başlıca eserleri 1980’lerin sonuna dek yasaklı kalmış. Bu kısa ve öz yaşamöyküsünü, tüm eserlerini yayımlayan Metis Yayınları’ndan çıkan kitaplarının başında bulmak mümkün. Günay Çetao Kızılırmak’ın Rusça asıllarından yaptığı çevirilerle Platonov’un Dönüş (2009), Çevengur (2010), Can (2010), Mutlu Moskova (2012), Muhteşem Vahşi Dünya (2014) ve Çukur (2017) adlı kitaplarını yayımladı Metis. YASAKLI YAZARIN MEKTUPLARI Platonov, Rusya’da sosyalist yönetimin kuruluşu sırasında yaşananları anlatır esas olarak. İşçilerin, köylülerin, merkezden uzak köylerde ve küçük kentlerde başlarından geçenleri hikâye eder. Bir ideolojinin peşinden sorgusuz sualsiz gidenleri, otoriterleşen bir rejimin uyguladığı politikaların yoksul kesimlere nasıl yansıdığını anlatır. Sömürünün olmadığı bir hayat kuracağım derken insanların yaşamlarının nasıl karartıldığını sert bir dille yansıtır. İyi edebiyatı, farklı anlatımları ve konuları arayan birçok okur gibi benim de daha Türkçede ilk kitabı yayımlandığından beri Platonov ilgi çekmişti. Çünkü işlediği konuların yanında sıra dışı karakterleri, ütopik, varoluşçu yaklaşımları ve absürtleşebilen gerçekçi bir anlatımı var. Sevdiğiniz yazarların yaşamöyküsünü de ayrıntılı olarak öğrenmek istiyorsunuz. Hele Platonov’unki gibi çok çileli, mücadelelerle dolu bir yaşamı varsa... 19201950 arasında yazdığı mektuplardan yapılmış bir seçmeden oluşan Birbirimiz İçin Yaşayacağız (Ocak 2018, Çev. Erdem Erinç, Metis Yay.), Platonov’un yaşam öyküsüne dair önemli bilgiler veriyor, yaşadıklarını kendi ağzından öğrenmemizi sağlıyor. Platonov, Kızıl Ordu’da bulunmuş, devrime yürekten bağlı ve inanmış bir komünist. Bir proleter olarak sosyalist sistemin kuruluşunda görev almış. Arazi ıslah uzmanı olarak Sovyetler’in en uzak yerlerinde, köylerde, kasabalarda çalışmış. Bir yandan da edebî çalışmalarını sürdürüyor. Şiirle başlamış edebiyata. Günay Çetao Kızılırmak, Platonov hakkındaki oldukça bilgilendirici söyleşisinde “ilk dönemine ait bu şiirler, Platonov’un özgün bir yazar olacağının ipuçlarını barındırsa da bana kalırsa çok iyi değil. Şiirin olmaması gerektiği kadar ideolojikler, diyelim” diyor (“Baskının, Çaresizliği Değil, Anlatma İnadını Doğurduğunu Düşünüyorum”, Melek Aydoğan’la söyleşi, K24, 5 Ekim 2017). Kitap, 1920’de çalıştığı dergiye şiir gönderen gençlere yolladığı kısa ve sert Platonov, ideolojinin peşinden sorgusuz sualsiz gidenleri, otoriterleşen rejimin uyguladığı politikaların yoksul kesimlere nasıl yansıdığını anlatır. değerlendirmeleri içeren mektuplarla başlıyor. “Şiir dediğiniz şey içerikten ibaret değildir”, “Vasat, ucuz ifadelerden kaçının” diyor. Sert sözlerle şairleri reddederken kendi öyküleri de dergilerden reddediliyor. Öyküsünü reddeden Emeğin Gücü gazetesinin editörüne yazdığı mektup daha baştan neden sürekli reddedileceğinin, eserlerinin yasaklanıp yayımlanmayacağının ipuçlarını veriyor. Platonov’un öyküsü ülkede yaşanan güzelliklerden değil de kötü, çirkin, pis şeylerden söz ettiği için yayımlanmaz. PLATONOV’UN YARALARI 1929’da Maksim Gorki’den Çevengur’un yayımlanması için destek isterken yayınevinin, “Devrimin romanda doğru tasvir edilmediği, eserin karşı devrimci olarak dahi anlaşılabilecek görüşünde” olduğunu yazıyor. Dipnottan, yayınevinin Çevengur’u “nadir görülür keskinlikte ve nadir görülür zararda bir eser” olarak değerlendirdiğini, “öylesine karakteristik karşıdevrimci özellikler taşıyor ki yüz kopya basıp yoldaş Stalin dâhil şeflerimize göndermek istedik” diye yazdığını öğreniyoruz. Gorki de Platonov’a yazdığı cevapta, romanı “basılamaz nitelikte” bulduğunu belirtiyor. Gorki yine de Platonov’a yardımcı olmaya çalışmış. Çevengur’un hiç değilse oyun hâline getirilip sahnelenebilmesi için çaba göstermiş. Bu arada ‘Şüpheli Makar’ adlı öyküsü, Pravda’da “anarşistlikle ve küçük burjuvalıkla” suçlanıyor. Stalin’in 1929’da ‘Şüpheli Makar’ı okuduğu biliniyor. 1931’de Platonov’un bir dergide yayımlanan ‘İlerisi İçin’ adlı öyküsünü okuyan Stalin, dergi yönetimine “Düşmanlarımızın ajanının kolhoz hareketinin motivasyonunu bozmak amacıyla yazdığı öykü, kalın kafalı komünistler tarafından iflah olmaz kötülüklerinin nişanesi olarak basılıp yayınlanmış” diyor ve ekliyor: “Hem yazara hem de o kalın kafalılara öyle bir bildirmek gerek ki hadlerini, hem bugün hem de ‘ilerisi için’ yetsin de artsın.” Stalin’in bu cümlelerinin, Platonov’un yazarlık yaşamının sonu demek olduğunu tahmin edebiliriz. Platonov, yoğun bir eleştiri bombardımanına tutuluyor, yazarlar birliğinden atılıyor ve hiçbir eserinin bastıramıyor. Bence hayatta kalması mucize. Platonov, devrime ve ploreteryaya karşı bir şey yazdığına inanmıyor. Yine de büyük bir pişmanlık içinde Stalin’e özür dileyen mektuplar yolluyor ama affedilmiyor. Gorki ve Şolohov gibi arkadaşlarının desteğine rağmen eserlerini de yayımlatamıyor. Diğer yandan onu bir yazar grubu ile kalkınma planını anlatmak üzere Aşkabat’ta ve Taşkent’te görüyoruz. İşçilerle gazete çıkarıyor. İkinci Dünya Savaşı döneminde, cephede kaleme aldığı ve çocuklar için yazdığı öykülerin bazılarını yayımlatma şansına kavuşmuş. Birbirimiz İçin Yaşayacağız; sadece yazarlık serüveninden, yayımlatma çabalarından söz eden mektuplardan oluşmuyor. Büyük çoğunluğunda eşi ve oğluna hitap ettiği mektuplarda, aşk ve aile ilişkileri de var. Tutkuyla bağlı olduğu eşinden ve çok sevdiği oğlundan uzun süre ayrı kalıyor. Kendisinden önce başka bir sevgilisi olduğunu bildiği eşini çok kıskanıyor, uzaktayken hep başkasını sevecek diye kuşku duyuyor. Eşinin de aynı kuşkular içinde olduğu anlıyoruz. Oğlunun on beş yaşındayken ağır bir suçlamayla hapse düşmesi, serbest kaldıktan sonra tüberküloz olup ölmesi de derin yaralar açıyor Platonov’da. Mektuplardan, Platonov’un ne siyasi ve edebî çevrelere ne de eşine, oğluna ve arkadaşlarına kendini doğru ifade edebildiğini anlıyoruz. Hep ters gelen, uymayan bir yanı var. Şiir değerlendirmeleri yaptığı mektuplarda gördüğümüz gibi doğrudan ve açık konuşuyor. Sert ve kaba. Kolay öfkeleniyor. Toleransı yok. Haksızlıklara, yanlışlıklara tahammülü yok. İş hayatında bu özellikleri nedeniyle sevilmiyor. Çok iş değiştiriyor, uzun süre bir yerde tutunamıyor. Birbirimiz İçin Yaşayacağız’ı okuyunca Platonov’un yaşamı ve eserleri arasında çok yoğun bağlar olduğunu anlıyoruz. Özellikle mühendislik ve arazi ıslah uzmanı olarak çalışırken yaşadıkları, gözlemledikleri eserlerine yansımış. Birbirimiz İçin Yaşayacağız, hem Platonov’un trajik yaşam öyküsünün mahrem ayrıntılarına dek kendi ağzından anlatımı olması açısından hem de devrim sonrası Sovyetler’deki yaşamı; otoriter ve her şeyi kontrol etmek isteyen, sansürleyen bir yönetimde yazarlık bir yana hayatta kalmanın güçlüğünü de örneklemesi nedeniyle ilgi çekici bir kitap. n 12 8 Mart 2018 KITAP