18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KITAP RENKLER... SESLER... HARFLER... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU KONUK HARFLER Kalk Gidelim... Edirne’yi camilerinden, köprülerine; hamamlarından, Kakava Şenliklerine, Kırkpınar Yağlı Güreşlerinden halkına değin hem geçmişin hem günümüzün yaşayan kahramanlarıyla anlatıyor Esra Alkan. HIDAYET KARAKUŞ “ Gözlerim kamaşıyor… Ben, zaman olan Zervan’ım. Göklere, denizlere, güneşlere gittim. Başka güneşler gördüm ama Edirne kadar zamana yazılmış kent görmedim.” Gezdiği kentleri yazmayı iş edinmiş kendine Esra Alkan. Edirne’yi anlatmaya yukarıdaki tümcelerle başlıyor. Kendini de “Esra Alkan, seyahat yazarı, belgeselci ve televizyon yapımcısı. İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nü bitirdi. Sosyal ve Fiziki Antropoloji sertifikası aldı. Mezun olurken Pedagoji formasyonu alan Alkan, uzun yıllar BİLSAK’ta (Bilim Sanat Kültür Kurumu’nda) çalıştı” diye tanıtıyor. Alkan’ın masalsı bir anlatımı var gezdiği kentleri yazarken. Özellikle bu anlatım Edirne’yi tanıtırken ortaya çıkıyor. Daha önce Rize’yi okumuş, bu tadı alamamıştım. Bir kitabı okurken şu ya da bu biçimde heyecanlanırsam mutlu oluyorum. Alkan’ın, Kalk Gidelim Edirne’si beni çok sardı. Daha önce Edirne’yi iki kez görme me, sözünü ettiği belli başlı yapıları, camileri gezmeme karşın onun gördüğü gibi göremediğim için üzüldüm. Alkan’ın en önemli özelliklerinden biri de anlattığı yapıları öyküleriyle birlikte ele alması. Gerek Mimar Sinan’la gerek o kentlerin kurulduğu toprakların geçmişiyle ilgili olsun ilginç söylenceler anlatır. Edirne’nin simgeleri kadar, bilinmeyen özelliklerini de bize gösterir. Sevdirir. Meriç’in Hebros; Arda’nın Apessos, Tunca’nın Tanzos olduğunu da öğreniriz. Nehirlerin mitolojik adlarını verirken bugünkü durumlarını da söyler. “Sizin Meriç Nehri, diye bildiğiniz Hebros ve Trakya toprakları hep beraberizdir biz. Son yıllarda insanların doğaya verdiği zararlara dayanamıyor Hebros’la Tanzos. Zavallı nehir arkadaşlarımın gücü yetmiyor artık sularını yatağında tutmaya… İçleri kan ağlayarak taşıyor; tarlada ekilmiş tohumlara hiç istemeden zarar veriyorlar. Birbirimize sarılıp hep beraber kana kana ağlıyoruz. Tohumların gözyaşlarına siz de olsanız dayanamazdınız. Bir süre sonra ağlamalarımız gülmelerimize karışıyor acı içinde. Direnmek için gülmeyi seçiyoruz.” Anlatımını, Zervan’ın yani zamanın ağ Esra Alkan zından yaptığı için bir öykü kurgusuyla da karşılaşırız. Nehirleri kişileştirmesi, zamanı yaşlı bir tarih gibi düşündürmesi bize; her şeyi bilen, gören bir bilge kişi olarak karşımıza çıkarması anlatımını tatlılaştırıyor Alkan’ın. Trakya topraklarını anlatırken Şeyh Bedreddin’den de söz eder yazarımız: “Zervan” dedi bana “Bir gün beni anlatırsan, insanların benim için ne dediklerini anlatma. Herkesin fikri kendinde kalsın. Asıl sen benim bu toplum için neler hayal ettiğimi anlat. Belki gün gelir, benim gibi insanlar çoğalır, kimse kimseyi kandırmadan insanca yaşamayı becerebilir. Söz verdim Bedreddin’e. Edirne deyince o gelir aklıma.” Yer yer felsefi bir boyut katar anlatımına böylece yazar. Bedreddin’in Simavna’sından söz eder, eğitimini söyler bize. Varidat’ı anımsatır. Edirne’ye yapıtlarıyla değer katmış Ressam Hasan Rıza’dan, Mimar Kemalettin’den, “Yokluk içinde Edirne’yi savunan Şükrü Paşa’dan söz eder. Lozan’la Karaağaç’ın bize bırakılmasından, İsmet Paşa’nın Lozan’daki başarısından dem vurur. Hele Mimar Sinan’ı bir anlatışı var ki: “Özellikle büyükler (zamanın) akıp gittiğimi söyler. Hemen herkes ne çabuk geçtiğimden yakınır. Oysa öyle mi? İşte Mimar Sinan; İstanbul Eminönü’ndeki Çelebi Camii’ni üç yılda yaptı da Edirne’deki Selimiye Camii için temelinin taşlarını koyup yedi yıl bekledi. Aman padişah bir kızdı köpürdü ki sormayın. ‘Bulun bana Mimarbaşı Sinan’ı’ diye kükredi. Arandı tarandı Sinan yok. Herkes endişelendi. Ancak beklemekten başka çare yoktu. Aradan yedi yıl geçti, Koca Sinan çıktı geldi. Padişaha ‘Bu temellerin yerleşmesi için yedi yıl geçmesi gerekti. Bu kadar süre beklemeye kimseyi razı edemeyeceğimi bildiğimden ortadan kayboldum’ dedi.” Edirne’yi camilerinden, köprülerine; hamamlarından, Kakava Şenliklerine, Kırkpınar Yağlı Güreşlerinden halkına değin hem geçmişin, hem günümüzün yaşayan kahramanlarıyla anlatıyor Alkan. Kitaplarının genel adı da bir gezgine yakışıyor doğrusu. Kalk Gidelim Edirne. Edirne’yi, bu sevimli, tarihsel kenti tanımak, sevmek öyle uzaktan olmuyor. Önce Alkan’ın kitabını okumalı, o kitabın önderliğinde kenti bütün güzellikleriyle yaşamalı. Kitabı okurken keşke ben de bu gezgin arkadaşla birlikte dolaşabilseydim, dedim. Hele böyle tatlı bir dille yazılan bir kitabın izinde dolaşmak, bir söylencenin içinde söylence kahramanına dönüşmek gibi olacaktır. Bu kitabı en çok çocukların okumasını isterim. O kadar seveceklerdir ki… Hele Edirneli çocuklar. Kendi kentleriyle gurur duyacak, Edirne’yi daha çok korumak isteyecekler. Kalkın gidelim kitaba şimdi. n Kalk Gidelim Edirne / Esra Alkan / Varlık Yayınları / 104 s. CUMHURIYET ÇOCUKLARINDAN MEKTUPLAR HAZIRLAYAN: MAVISEL YENER   Hazal Hamaloğlu Özel Bursa Bahçeşehir Ortaokulu6. Sınıf Sevgili Cumhuriyet Kitap okurları merhaba, size tanıtmak istediğim kitabın adı İçimdeki Müzik. Sharon M. Drapper tarafından yayımlanmış bu kitabı beğenerek okudum. Kitap kırk sekiz ödül almış, en meşhuru da New York Times’tan. Kitapta Melody ve arkadaşlarının yarışmada olduğunun ve sonrasında yaşananların anlatıldığı yerler en beğendiğim bölümdü. Kitapta en beğendiğim kahraman Penny Melody’nin kardeşiydi, çok tatlıydı. Ben yazarın yerinde olsaydım Melody’nin finallere katılmasının engellendiği son bölümü değiştirirdim hatta finalde onun kazanmasını sağlardım. Kitabın içeriği; adı ve kapağı ile çok uyumlu olmuş. Kitapta yaşama dair öğrendiğim şu oldu: Şartlar ne olursa olsun pes etmemeliyiz. Kitap çok anlaşılır ve akıcı şekilde yazılmış, okurken son sayfaya geldiğimi fark etmedim. Yazarına teşekkür ederim, böyle güzel kitaplar yazmasını ve bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Emre AltunayAtatürk İlkokulu4.sınıf İyi ki Doğdun Paspal Köpek adlı kitabı çok beğendim. Yazarı Colas Gutman. Abm Yayınevi’nden çıkmış. Bir sokak köpeğinin başından geçenler anlatılıyor. Kaç yaşında olduğunu bilmiyor ama o gün doğum günü. Arkadaşı Şaplapla onun doğum gününü kutlamak için planlar yapıyor. Ailesini tanımayan paspal köpek onları bulup mutlu oluyor. Ben bu kitabı okurken çok eğlendim. Dizinin başka kitaplarını da okumak istiyorum. Elif Naz Şevli Özel Bursa Bahçeşehir Ortaokulu6.sınıf Merhaba Cumhuriyet Kitap, ilk defa burada yazı yazmanın heyecanını yaşıyorum. Okuyup beğendiğim kitaplar içinde size anlatmak istediğim kitabım Yanlışlıkla Dünyanın Öbür Ucuna Uçan Çocuk. Kitabın yazarı: John Boyne. Çevirmeni Arif Cem Ünver, yayınevi: Tudem (2013). Kitabın konusu ve anlatımı o kadar güzel ki kısa zamanda bitirdim. Sekiz yaşında diğer insanlardan farklı olarak uçabilen Barnaby Brocket’in ilginç ve farklı yaşamını anlatan bu kitap macera dolu. Yanlışlıkla dünyanın öbür ucuna uçarak bir inanılmazı başaran sıra dışı bir yaşam deneyimi ediniyor. O, bu yolculukta gerçekte kim olduğunu ve insanın kendisi olmaktan daha mutluluk verici bir şey olmadığını keşfettiriyor bizlere. Her yaşta okurun okuyabileceği bu kitabı okulumdaki tüm 6. sınıf öğrencileri severek okudu. Kitapta beğenmeyip değişmek istediğim bölüm, Barnaby’i annesinin onu evden attığı bölümdü. Çünkü o bunu hak etmiyordu. Kitaba farklı bir isim önerim olacak: “Bir Uçuşta Tüm Dünya.” Kitapta okurken değiştirmek istediğim bölüm olmadı, hepsini heyecanla ve severek okudum. Ne olursa olsun kendimizi sevmeliyiz. Başkaları için kendimizi değiştirmemeliyiz. Kendimizi insanlara beğendirmemiz için zorlanmamıza gerek yok, düşüncesini yazar çok güzel vermiş. Tüm kitapsever arkadaşlara, özellikle insanların birbirini ötekileştirdiği bir dönemde, okunması gereken bu kitabı öneriyorum. n 16 29 Mart 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle