18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘kSaodnayr alanıma çarpıştım’ “Casusun Mirası”, George Smiley’nin son macerası gibi gözükse de olaylar yardımcısı Peter Guillam üzerinden gelişiyor ve olup biteni onun anlatımı ile izliyoruz. John Le Carré’nin “Köstebek” adlı romanından anımsadığımız Guillam, “Casus’un Mirası”nın kahramanı olmuş. B ritanya tarafından 1950’lerin sonuyla 1960’ların başında Doğu Alman İstihbarat Servisi’ne (Stasi) karşı düzenlenen ve kod adı “Piyango” olan operasyon, suçsuz bir kadınla Britanya’nın en iyi ajanlarından birinin ölümüyle sonuçlanır. Berlin Duvarı’nın dibinde öldürülen İngiliz Gizli Servisi MI6 elemanının ve kadının mirasçıları yıllar sonra bu olayın sorumluları aleyhine dava açar. Berlin’deki operasyondan John Le Carré’nin unutulmaz kahramanı George Smiley sorumludur. Ama Smiley değil onun emirlerini uygulayan en yakın yardımcısı Peter Guillam sorgulanır MI6’nın avukatları tarafından. Avukatlar Circus (Sirk) adı verilen MI6 merkezinde bulduğu belgelerden olayın nasıl geliştiğini, sorumluların kimler olduğunu ve bu dava kabul edilirse ucunun nereye uzanacağını anlamaya çalışır. Aradan elli yıl geçmiştir. O zamanlar görev yapanlar ya ölmüştür ya da emeklidir. Peter Guillam, emeklilik günlerini Fransa’da Bretagne’daki çiftliğinde geçirir. George Smiley’nin ise nerede olduğu bilinmez. Guillam, İngiliz İstihbaratı’ndan gelen mektubu okuduktan sonra Londra’ya gider. MI6, onu güvenli bir eve yerleştirir. Peter Guillam’ın ilk tepkisi suçlamaları reddetmek, Piyango adlı operasyonla ilgili olarak kendisinin sorumluluğu olmadığını söylemek olur. “Çok gençtim, diye itiraz ettim, çok masum, çok saf, çok kıdemsizdim. Soyacak kafa derisi arıyorsanız dedim onlara, aldatmacılığın üstatlarına gidin, George Smiley ve efendisi Kontrol’e gidin. Piyango denen operasyonun başarısını ve ıstırabını sunan onların gelişmiş kurnazlığıydı, diye ısrar ettim; sapkın ve bilgili zihinleriydi, benim değil.” ELLİ YIL ÖNCE Casusun Mirası (Şubat 2018, Çev. Ali Cevat Akkoyunlu, Kırmızı Kedi Yay.), George Smiley’nin son macerası gibi gözükse de olaylar yardımcısı Peter Guillam üzerinden gelişiyor ve olup biteni onun anlatımı ile izliyoruz. Le Carré’nin Köstebek adlı romanından anımsadığımız Guillam, Casus’un Mirası’nın kahramanı olmuş. Ajanlığa başlamasının öyküsünü de uzun yıllar görev yaptıktan sonra emeklilik hayatını nasıl geçirdiğini de öğreniyoruz. Tabii esas önemlisi MI6’da görev yaparken yaşadıkları ve Piyango Operasyonu’ndaki rolü. Neyi ne kadar anımsarsınız, ne kadar anlatırsınız? Daha romanın ilk sayfalarında kafama “Elli yıl önce yaşanmış bir olay bellekte nasıl canlanır?” sorusu takılıyor. Her şeyi tüm ayrıntıları ile anımsamak kolay değildir. Üstelik geçen zaman için de anıların değişip farklılaştığını, diğer olaylarla karıştığını biliyoruz. Yaşanandan bambaşka anlatılıyor anılar. MI6 avukatları anımsamasını kolaylaştırmak için Piyango operasyonu ile ilgili olarak Sirk arşivlerinde bulunan bütün belgeleri Peter Guillam’ın önüne koyuyor. Okudukça Guillam’ın belleğinde olaylar netleşmeye başlıyor, ayrıntılarına kadar anımsıyor. Anımsıyor anımsamasına da neyi ne kadar anlatacağına da karar vermesi gerek. Çünkü her şeyi olduğu gibi anlatırsa günümüz bakış açısıyla olumlu karşılanmayacağının farkında. Soğuk Savaş koşullarında, kıran kırana istihbarat savaşları sürerken doğru kabul edilen eylemler, günümüz adalet anlayışı açısından bilerek işlenmiş suçlar gibi görünüyor. Üstelik Peter Guillam, ajanlık yemini etmiş. Yaptıkları eylemler, verdikleri emirler nedeniyle üstlerini ve arkadaşlarını suçlamayacak, zor duruma düşmelerine, hatta yargılanmalarına neden olmayacak. Kol kırılacak yen içinde kalacak. Casus romanlarına “casusiye” deniyor. John Le Carré de casusiyelerin büyük ustası. Le Carré’nin farkı sadece casusuluk olayını anlatması değil onun arka planını, casusluğu yapanların ruh hâllerini ve örgüt içi ilişkilerini de anlatmasıdır. Herkes tüm gücüyle operasyonun başarılı olması için çalışmaz. Bu vesileyle meslektaşlarının ayağını kaydırmak, geçmişten kalan hesaplaşmaları tamamlamak isteyenler de devreye girer. Operasyonu yürütenlere örgüt içinde çelmeler takılmaya çalışılır, operasyonun başarısız olması için önüne taşlar konur. Le Carré, bunları da anlatır. Esas ilgi alanı da karşı casuslar ve çift taraflı çalışanlardır. Bunlar operasyon hakkında elde ettikleri bilgileri karşı tarafa sızdırır. O nedenle örgüt içinde operasyonel bilgiler sır olarak tutulmalıdır. Üstelik Le Carré, romanlarını sadece olay üzerine kurmaz, hatta bazen olay tamamen geride kalır. Carré’in esas yoğunlaştığı kahramanlarının ruh hâlleridir. Onları ince ince işler. Casusluk yaşamlarındaki başarılarına ve başarısızlıklarına etkilerini anlatır. Örneğin, hemen her macerasında George Smiley ve eşi Ann’in ilişkisi gündeme gelir. Ann, kocasının iş arkadaşları, hatta düşmanlarıyla ilişkiye girer, aşk hayatı yaşar ama Smiley ondan boşanmaz. İYİ BİR ÇEVİRİ Le Carré’nin bence en önemli ve diğer casusiye yazarlarından onu ayırt etmemize neden olan özelliği üslubu. Le Carré’nin dili casusiyelerde rastlanmayacak ölçüde edebidir. İmgesel diyebileceğimiz bir anlatımı vardır. Cümlelerini İngilizce orijinallerinden okuduğunuzda anlatımına hayran olursunuz. Ne yazık ki Le Carré’nin romanlarını Türkçe’de iyi çevirilerden okuyamadık. Türkiye’de çoksatar muamelesi gördüğü için çoksatarlarda da bir an önce çevirmek önemsendiğinden hızlı ama kötü çevirileri yayımlandı. Casusun Mirası iyi bir çevirmen tarafından Türkçeye kazandırılmış. İyi çevirinin esere ne kadar değer kazandırdığını Ali Cevat Akkoyunlu’nun çevirisini okuyunca anlıyorsunuz. Kitabın arka kapağına Washington Post’tan kimin yazdığı belirtilmeyen bir alıntı yapılmış: “Çok az yazar elli yılı aşkın süre birinci sınıf romanlar yazabilir” denmiş. Casusun Mirası’nı okuduğunuzda bu yargıya hak vereceksiniz. Le Carré romanı oya gibi işlemiş. Üslup ve anlatımda yazarlık yaşamının en üst noktasında. Konu ise bir casusiyenin sadece casusiye değil iyi bir roman da olabileceğinin örneği. Peter Guillam, elli yıl önceki olayı düşünürken sadece başarısız gibi görünen bir casusluk operasyonu, MI6 içindeki ilişkiler, MI6 ve Stasi mücadelesi, MI6’nın üst yönetiminde Stasi’ye çalışanları ve Stasi’den üst düzeyden MI6’ya bilgi sızdıranları anımsamıyor. Çok kısa bir buluşmada yaşanan kendi yaşamının önemli bir dönüm noktasıyla da tekrar yüzleşiyor. Yaşamını ve kariyerini tekrar gözden geçirirken kendi ile sıkı bir hesaplaşmaya girip, hata ve sevaplarını idrak ediyor. Casusun Mirası, sadece casusiye olarak okunmayacak iyi bir roman. Casusiyeseverler büyük bir ustanın son romanını okumanın tadını çıkartırken önceki eserlere yapılan göndermeleri keşfedip keyiflenecek. Edebiyat okurları da iyi bir roman okuyarak belki de casusiyelere ilk adımı atacak. n 10 29 Mart 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle