Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>> nılabilirin cevabını bulmak, ne yazılmış ve bunlardan güne ne kalmış; hep bunların peşinden gitmeye çalışırım yazılarımda. Onun için ben daima eleştiri ve edebiyat tarihini ayırırım. Edebiyat tarihinde önemli işlerin altına imzasını atmasına rağmen bugün okunmayan çok insan var ama bu aşamayı geçirmeseydik bugün okuduğumuz yazarlar okunmazdı. Elliot’ın “gelenek ve bireysel yetenek” oranından yararlanabilmek için edebiyat tarihini bilmek gerekiyor. n Edebiyat tarihi yazımındaki durumumuz ne peki? n Bizdeki edebiyat tarihlerinin eksiği şu: Batı’da edebiyat tarihleri, ayrı kişilerin ayrı konular üzerine yazmasıyla hazırlanıyor. Bir kişinin oturup yazmasıyla edebiyat tarihi yazılması zor. Allamei cihan olamaz ki insan! Kaldı ki işin tek yönlü ve öznel bakış boyutu da var. Batı’daki gibi yazılmış edebiyat tarihlerine ihityacımız var. Siyasi cenahlardan edebiyat tarihine bakıldığında, karşıt görüşün ne demek istediğine ya da edebi açıdan nerede olduğunu görmek zor. O gözle bakılsaydı kral yanlısı Elliot ya da İtalya’da faşizm üzerine konuşmalar yapan Ezra Pound’un büyük şair olduğu görülemezdi. Bunların bize bazı şeyleri öğretmesi gerekiyor. Edebiyatın ölçütleri farklıdır. Edebiyat ve yazarların siyasal dönemlerle değerlendirilmemesi gerekir. Mesela Türk şiirini Nâzım’dan önce, Nâzım’dan sonra diye ayırmamak lazım. O zamana kadar gelenlerin de çok önemli katkılarının olduğu unutulmamalı. İktidarlar da aynı şekilde kendi görüşlerine uygun yazar ve şairleri öne çıkarma derdine düşüp diğerlerini yok sayıyor; bu olmamalı... Kendi dünya görüşünle birleştirerek eleştiri yapılabilir, o ayrı ama söz konusu edebiyat tarihiyse farklı bakmak gerekir. Edebiyat tarihindeki zincire dikkat etmek gerek. “TÜRKİYE’DE HERKES BİR BABA FİGÜRÜ ARIYOR” n Bu söyledikleriniz “Süreklilik duygusu benim için önemlidir,” sözünüzün de yansıması değil mi? n Evet, bu çok önemli... Ben yazdıklarımı kabul görsün diye yazmıyorum, reddedebilme gerekçelerini veriyorum herkese. Önemli olanın da bu olduğunu düşünüyorum. Bilip bilmeden divân şiirini kötülüyorsun da ona dair ne biliyorsun? Divân şiiri için saray şiiri denir, doğruluk payı var ama toplumsal yönünü es geçebilir miyiz? Peki ya gerçekçi yönünü? Sosyal paylaşım alanı açmasını saymıyorum bile... Bazı yönleriyle güncel bir şiir bile denebilir divân şiiri için. Bugüne ne getiriyorlar diye bakmak gerek. Hep şikâyet ederler “Övüyorsun, hiç olumsuzlukları söylemiyorsun,” diye... Türkiye’de herkes bir baba gibi parmak sallayan birilerini istiyor. Bekliyorlar ki ben “Bu kitap okunmaz,” ya da “Okuyun, seveceksiniz,” diyeyim. Ama ben okuduğumun unsurlarını ortaya çıkarıyorum. Dolayısıyla okura etkinlik sağlayacak bir imkân vermenin gerekliliğine inanıyorum. n Şöyle derler ya Doğan Bey; “Her okur kendisi kadar kitabını okur.” Söylediğiniz sanıyorum bununla da ilintili... n Şüphesiz. Bu çok enteresan bir soru. O nedenle ben birçok kitabı insanların başka başka yaşlarda okumasını öneriyorum. On sekiz yaşında okuduğun kitaptan aldığınla kırk sekiz yaşında okuduğun aynı kitaptan aldıkların bir olamaz. Ayrı katmanlarda değerlendirebilirsin böylelikle kitabı. Olmazsa farklı kuşaklardan eleştirmenlerin o kitap hakkındaki görüşlerine başvurulmalı. Çünkü farklı görüşler çeşitliliği de beraberinde getirir ve bu çeşitlilik bir okura, metni başka başka gözlerden okuma imkânını verir. “USTALARA YENİ BİR YAKLAŞIM” n Okura alan açmaktan söz ettik. Okurlardan konuşalım biraz da... Geçmişin ve bugünün okuru arasındaki farkı ortaya koyabilecek kişilerden birisiniz. Bugünün okurunun öne çıkan ya da eksik kalan yanları neler? n Okur profili yavaş yavaş değişiyor. Bir anlamda okur çatlaması diyebiliriz buna. İyi kitabın peşinden giden, çok satanlara pek kulak asmayan seçkin diye niteleyebileceğimiz bir okur kitlesi var. Tabii günübirlik siyasi, dinî, moda ve popüler bilim kitaplarının peşinden giden okur da var. Ama önemli olan iyi kitap okurunun bulunması ki bugün böyle bir okur kitlesine sahibiz. Kitap değerlendirmeleri yazanların, kitap dergisi çıkaranların ki bunu Cumhuriyet ve Hürriyet yapıyor bu seçkin okurun da ihtiyaçlarını karşılaması gerekir çünkü bu dergilerden ulaşılıyor nitelikli kitaplara. Bu tabii ki çok satanın kötü, az satanın iyi olduğu anlamına gelmiyor; yanlış anlaşılmasın... n Şiir çokça konuğumuz oldu konuşmamız boyunca. Zaten art arda yayımlanan kitaplarınızdan biri de tamamıyla şiir üzerine: Şiirin Coğrafyası. “Tek bildiğim coğrafya,” diyorsunuz... n Kesinlikle öyle. O kitaptaki yazılar, şiirimizin ustalarına yeni bir yaklaşım çıkarabilmek amacıyla bir araya getirildi. Okuyanlar, o şairlerin şiirlerinde, yazılarında yeni bir yön keşfedebilirse amacıma ulaşmış sayacağım kendimi. Şiirleri, şairleri de yeniden okurum. Onlardan aklımda kalan güzel mısraları da sürekli tekrar ederim. Şimdi zaten ‘Sevdiğim Mısra ve Beyitler’ gibi bir kitap da hazırlıyorum. Bir de televizyon konuşmalarından oluşacak kitap var. Murat Yalçın’ın hazırladığı bir kitap da var; 1950’lere dair... n Sekseninci yıl yoğun geçecek öyleyse... n Zaten boyuna çalışıyoruz. n Biz çok memnunuz, kolay gelsin. n Yaşamdan İzler / Doğan Hızlan / Eksik Parça Yayınları / 232 s. Edebiyat Hayatın Neresinde? / Doğan Hızlan / Eksik Parça Yayınları / 320 s. Yeniden Okumak / Doğan Hızlan / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 222 s. Şiirin Coğrafyası / Doğan Hızlan / Yapı Kredi Yayınları / 186 s. KItap 1314 Eylül 2017