21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

STRUGATSKİ KARDEŞLER’DEN “TANRI OLMAK ZOR İŞ” Neden Tanrı olmamalı? “Tanrı Olmak Zor İş”, mizah yönü kuvvetli Strugatski kardeşlerin en ciddi ve ayakları yere sağlam basan romanlarından biri. Kitap, dünya medeniyetinden geri kalmış bir uzaylı topluluğunu gözlemleme hikâyesini anlatıyor. Ömer ezer A rkadi ve Boris Strugatski, SSCB’nin en büyük bilimkurgu yazarlarından ikisi. Daha önce İngilizce de dahil farklı dillere çevrilen, ülkemizde ise ilkin 1993’te İmge Kitabevi tarafından Zor Şey Tanrı Olmak adıyla yayımlanan ve yeni çeviriyle İthaki Yayınları’nın “Bilimkurgu Klasikleri”ne dahil olan Tanrı Olmak Zor İş ise yazarların Uzayda Piknik’le birlikte en önemli eseri olarak kabul ediliyor. 2013’te, filmin vizyona girdiğini göremeyen ünlü Rus yönetmen Aleksey German tarafından beyaz perdeye uyarlanan eser, son zamanların en değerli Rus filmlerinden biri olarak anılıyordu. Andrey Tarkovski’nin Uzayda Piknik’ten uyarladığı muazzam Stalker’dan sonra Rus sinemasına hak ettiği bir Strugatski uyarlamasını kavuşturan (özellikle Pazartesi Cumartesiden Başlar filmini de göz önünde bulundurunca) bir film oldu Tanrı Olmak Zor İş. Strugatski Kardeşler; Yokuştaki Salyangoz, İktidar Mahkumları, Kıyamete Bir Milyar Yıl gibi kitaplarla daha önce de Türkiyeli okurların karşısına çıkmıştı. Türkiyeli okurların Rus Edebiyatı düşkünlüğünü de göz önünde bulundurunca son zamanlarda, hem dünyada hem ülkemizde yükselişe geçen “bilimkurgu” türünün bu mühim Rus yazarlarının dilimizde yayımlanması her yönden güzel bir iş. ARKANAR’A YOLCULUK Eser, genel hatlarıyla bugünün teknolojisiyle gözlem yapmak ve bu gözlemleri Dünya’ya bildirmek amacıyla isimsiz bir gezegendeki Arkanar şehrine yolculuk yapan biliminsanlarını ve bu gezegendeki eli kulağında değişimi ele alıyor. Konsept olarak düşününce bir gezegenlerarası yolculuktan ziyade bir zaman yolculuğuna benziyor bu çünkü gittikleri gezegen, dünyamızın Ortaçağı’na çok benzeyen tarihsel bir süreçten geçiyor. Her şey, tarihimizdeki Ortaçağ ile paralel özelliklere sahip. Bu da geçmişe yapılan bir zaman yolculuğu havasında. Ayrıca klasik “Ya karşılaşacağımız uzaylı medeniyet ileri olmak yerine bizden daha geriyse?” fantezisi burada vücut buluyor. “Şu anki teknolojiyle geçmişe gitsem neleri değiştirirdim?” sorusu da teşrif ediyor yanında. Gregory Benford, H. G. Wells’in Görünmez Adam’ına yazdığı önsözünde yazarın, “Kimse bizi görmeyecek olsa neler yapardık?” fikrini alıp onu muhteşem bir kâbusa dönüştürdüğünden bahseder. Strugatski Kardeşler de bu gibi geri kalmış uzaylı medeniyet ve modern teknolojiyle geçmişe yolculuk gibi fantezileri alıp onu bir toplum ve yönetim taşlaması hâline getiriyor. Eksen karakter Anton/Don Rumata, bu biliminsanlarından biri. Şehirde yıllardır saygın bir konuma ve neredeyse “büyülü” bir etkiye sahip. Zenginliği, dövüşteki ustalığıyla tanınıyor. Onun da tek yapabildiği, tıpkı gezegendeki diğer biliminsanları gibi sadece “gözlemlemek”. Bu olayların akışına müdahil olamama kuralı okura yine zaman yolculuklarındaki (popüler kültürde Doctor Who ve Star Trek’te de görüldüğü üzere) ana kuralı hatırlatıyor. Bu tür geleceğe ve geçmişe yapılan yolculuklarda hiçbir şeye müdahil olmamak yine Arkadi ve Boris Strugatski kardeşlerin kitabı, Aleksey German tarafından beyaz perdeye uyarlandı. geçmişi ve geleceği etkileyeceği için yasak. Ray Bradbury’nin Güneşin Altın Elmaları’nda yer alan ‘Bir Gök Gürültüsü Sesi’ adlı öykü, bu kuralın en ufak bir ihmalinin bir kelebek kadar ufak dünyaya vereceği zararları başarılı bir şekilde anlatır. Don Rumata da Arkanar’daki gelişmelere müdahil olmadan yalnızca gözlemler, kafasındaki minik bir kamerayla kaydettiklerini Dünya’ya yollar. “CAHİLLİĞE ÖVGÜ” Arkanar’da vaziyet kötüdür. Toplum çürümüş, üçkâğıtçılık ve alçaklık bir nimet olarak görülür. Don Reba’nın Griler’i sokakta her köşeyi tutmuş, herhangi bir aydınlanmacı, Rönesansı doğurabilecek herhangi bir hareketi daha ortaya çıkmadan yok etmek için hazır bekler. Okuma yazma bilmenin, kitap okumanın, şiir yazmanın, bilimsel çalışmalar yapmanın yasak olduğu bir yerdir burası. Üstelik bunlar bir dayatmanın yanı sıra toplum tarafından da benimsenmiş fikirlerdir. O dönemde yaşanan “cahilliğe övgü” anlayışı ise Türkiyeli okura elbette tanıdık gelecektir. Okurun bam teline basan paragraflardan biri: “Geleceğin önlerinde serili olduğunu, onlarsız gelecek olmayacağını bilmiyorlardı. Geçmişin korkunç hayaletleriyle dolu bu dünyada biricik gelecek umudu olduklarını, toplumun organizmasındaki maya, vitamin olduklarını bilmiyorlardı. Bu vitamini yok edersen toplum çürümeye başlar, güçten düşer, kasları zayıflar, gözler canlılığını yitirir, dişleri çürür. Hiçbir devlet, bilim olmadan gelişemez; komşuları yok eder onu. Sanat ve genel kültür olmazsa devlet kendini değerlendirme ve böylece çekidüzen verme yetisini kaybeder, her saniye ikiyüzlüler ve alçaklar doğurmaya başlar, yurttaşlarında tüketim çılgınlığı ve kibir gelişir, sonunda da daha akıllı komşularının kurbanı oluverirler. Ellerinden geleni artlarına bırakmasınlar, kitap kurtlarına zulmetsinler, bilimi yasaklasınlar, sanatı yok etsinler; er ya da geç Strugatski Kardeşler. ayakları birbirine dolanacak, dişlerini çaresizce ve nefretle sıkacaklar ama iktidar sarhoşu ahmak ve cahillerin nefret ettiği insanlığa yeni bir yol açılacak.” BİR DÖNEM ELEŞTİRİSİ Sanata, bilime, edebiyata olan bu düşmanlık, Strugatski Kardeşler’in yaşadığı dönem itibariyle ağlarına takılan şeylerden birkaçıydı. Bazı “sosyalizm eleştirisi” yorumlarının aksine, yazarlar bir dönem eleştirisi yapıyor. Don Rumata’nın bürokrasiye olan sonsuz itaati ve gözleri önündeki şiddete, acımasızlığa ve kötülüğe müdahale edebilecekken etmemesi doğru mu yanlış mı tartışması yine o dönemlerdeki kitap yayımlandıktan üç yıl sonra meydana gelen Rus astronot Vladimir Komarov’un trajik ölümünü akıllara getiriyor. Komarov bir uzay yolculuğu öncesinde, teknik olarak yetersiz bulduğu ve sorunlu olacağını düşündüğü yolculuğu Yuri Gagarin’in de çabalarıyla engellemeye çalışır. Fakat Sovyet bürokrasisi ve ABD ile girilen uzay yarışı yüzünden Soyuz I trajedisi göz göre göre yaşanır. Tüm bu tartışmaların ışığında, okur Don Rumata için insanların kendini yok edişini izlemenin, kendisinden yardım dileyen insanları geri çevirmenin ve Tanrı olmanın ne kadar zor bir iş olduğunu iliklerine kadar hissediyor. Arkanar karanlığa gömülmeye başladıkça Don Rumata’nın eylemleri de kontrolden çıkmaya başlıyor. Okur, eserin sonuna doğru kendini çaresiz, kafasında sorularla kaotik bir ortamda yapayalnız buluyor. Tanrı Olmak Zor İş, mizah yönü kuvvetli Strugatski Kardeşler’in en ciddi ve ayakları yere sağlam basan romanlarından biri. Yalnızca bilimkurgu severlerin değil, insanlık tarihi ve toplumların gelişimi üzerine düşünsel bir deneyim yaşamak isteyen her okurun rafında bulunması gereken bir roman. n Tanrı Olmak Zor İş / Arkadi ve Boris Strugatski / Çeviren: Hazal Yalın / İthaki Yayınları / 240 s. KItap 527 Temmuz 2017
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle