20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KITAP RENKLER... SESLER... HARFLER... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU KITAP GÖLGESI Şiirin ve aşkın ışığı Hep şiir nöbetinde olan Ahmet Günbaş, gençler için kaleme aldığı “Foça’da Aşkla” adlı romanının kahramanları arasına şiiri koyuyor… MAVİSEL YENER [email protected] www.maviselyener.com kattıklarını da gözler önüne seriyor. VEFA VE İNSAN Eğitimci, eleştirmen Bahri Karaduman, Foça’da Aşkla adlı yapıtın anlam evreninde yaptığı yolculuk için bakın ne diyor: “Modern şiirin kurucularından Charles Baudelaire’in şu sözü ünlü: Her zaman şair ol, düzyazıda bile”. Sanki on dokuzuncu yüzyıldan güne Ahmet Günbaş’a seslenmiş, büyük ozan. Günbaş da şairyazar Özcan Yalım’ın anısına yazdığı Foça’da Aşkla adlı şiirsel romanıyla sesleniyor okura. Günbaş’a göre insan, bir kediyi sever gibi usul usul sever Foça’yı; öylesine do ğal ve dayanılmaz. Pes etmekle kırgınlık arası bir duyguyla kepengini erken kapatan aydınların, müzmin yalnızlığıyla baş başa kalmak isteyenlerin, çoğunlukla emeklilerin, yazarların, çizerlerin, müzisyenlerin, tiyatrocuların seçtiği sığınacak bir limandır Foça; güvenilir, dingin... Antikçağ’daki adıyla Phokai’yi, o güzelim coğrafyayı sevmek bir tutkudur yüreğe işleyen. Bütçelerine uygun yazlık bir ev hayaliy Bir kent kırgını olduğunu neredeyse tüm yapıtlarında yansıtan Ahmet Günbaş, gençler için kaleme aldığı Foça’da Aşkla’nın arka planına Foça’yı koyarak birey ile doğa arasındaki ilişkiyi bir kez daha gündeme getiriyor. Romanın haritasına baktığımızda dikişi tutmayan zorlama her türlü ilişkiye eleştirel bakışı da görüyoruz. Duygusal çelişkilerin harmanlandığı dönemlerini yaşayan gençlere pek çok soru sorduracak bir kurguyla karşı karşıyayız. Uzun süren yalnızlıkları, özlemleri, toplumsal duyarlıkları dile getiren Günbaş’ın bu kitabında da diğerlerinde olduğu gibi “hüzünbaz ama mutlu” bir roman karakteri var. Onun kim olduğunu okurların keşfetmesini istiyorum. Romanı Türkçenin tadını çıkararak okumanın yanı sıra kurgunun genç okuru şiire ve şairlere çağırdığını da fark ediyoruz. Değerli şair yazar Özcan Yalım’a ithaf edilen kitapta Edip Cansever, Cengiz Bektaş, Hidayet Karakuş, Bülent Güldal, Hüseyin Yurttaş, Serap Erdoğan, Yusuf Alper, Gonca Özmen, Mahsun Doğan, Ahmet Uysal, Ece Ayhan, Metin Altıok ve nicesi sayfalardan el sallıyor. Onların peşine takılıp kanat çırpmak, okura kalmış artık… Yaşanmışlığın güzel izlerinin peşine takılıp “anıroman” türünün tadına varabileceğimiz bu kitap, “kodlanmamış” ve “içtenlikli” dostlukların insan yaşamına Günbaş’a göre insan, bir kediyi sever gibi usul usul sever Foça’yı; öylesine doğal ve dayanılmaz. le emekli gazeteci Olcay Bey, eşi Nilgün Hanım ve oğlu Barış, bu güzel kıyı kentine gelir. Yakın dostları Şinasi, onlar için mevsimlik bir ev kiralar. “Dostum gel, buradan geç, durulsun pişmanlıklar!” diyen ozanın büyülü çağrısına uyulmuş, akşam kızıllığı içinde güneşi uğurlayanların kenti Foça günleri başlamıştır. Şinasi, aileyi Fokai Balıkçısı adını kullanan “şiir köpüklü bir zaman yolcusu” Ahmet Yeşilyurt’la, Foça’yı mekân tutmuş şair, yazar, çevirmen, Özcan Yalım’la tanıştırır. Şiir sevdalısı Barış, çok mutludur. Çeyiz sandığına benzeyen kütüphanede üç haftada bir düzenlenen şiir akşamları, tüm gençlerin ufkunu açan mükemmel bir etkinliktir. “İnsanlarla kitaplar yan yana, sızarsa şiir sızar aralarından” denilen o etkinliklerde Hüseyin Yurttaş’ı, Zeynep Uzunbay’ı, Bülent Güldal’ı tanırlar; sonraki günlerde Tarık Dursun K. ve Süreyya Berfe’yle pek çok Egeli sanatçıyla tanışmanın mutluluğunu yaşarlar. Barış, sevgilisi Esin’le bu sanat dolu ortamda, sanki rüyalar ülkesindedir. Yaşlı şairin önerileriyle nitelikli kitaplar okur, şiirler ezberler; genç yüreği, şiirin ve aşkın büyüsüyle yüceldikçe yücelir. ŞİİRLİ KOKULAR MÖ 600’de Fokai’den gelen balıkçıların kurduğu bir kenttir Foça. Fok resimli paralar basan bir uygarlıktır Fokai uygarlığı. “Onlar kentlerini, bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimde kurdu” diyen Heredotos’tan Homeros’a ve Strabon’a uzanan ucu açık bir zaman yolculuğunda Fransız arkeolog Felix Sartiaux’la 1913’te başlayan, kırk yıl sonra Prof Dr. Ekrem Akurgal’la şimdilerde Prof. Dr. Ömer Özyiğit’le süren kazılar, bu açık hava müzesi, heyecan verir Foça âşıklarına. Yaz hızla geçer. Ayrılık vakti gelmiştir. Genç âşıklar önce şair dede Özcan Yalım’a gider. Ozanın ünlü “Aramıza gül girdi” dizesi, “Aramıza güz girdi”ye döner. Ne ki bu onları üzmez. Kavuşma umudu ayrılıkları güzelleştirir. Onlar gelecekteki güzel günleri düşlerken yaşam gerçeği, şair dedeye aynı güzellikleri yaşatmaz. Hüzünlü son yavaşça yaklaşır. Ana izleği, okura “unutulmaması gerekenlerin şiirli kokusunu duyurmak” olan bu gençlik romanı, sanatın bilgeliğinden süzülen ışığı yüceltmenin önemini ve sanatçıya değer vermemiz gerektiğini vurgulayan bir vefa örneği. Çocukların, gençlerin şiirle buluşmasını, şiirin bireyi sevgiye, doğaya, dostluğa çağıran sesini duymasını isteyen büyüklerin, çocuklarına armağan edeceği önemli kitaplardan biri. Güzel Türkçemizle yazılmış, bol şiirli, şiir güzelliğinde bir roman. Her kitaplığa girmeli. n Foça’da Aşkla / Ahmet Günbaş / Yitik Ülke Yayınları / 138 s. / 2017 20 7 Aralık 2017 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle