Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CEMİL KAVUKÇU’DAN “YÜZÜNÜZ KUŞLAR YÜZÜNÜZ” Kasabalı aylaklar “Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz”, Cemil Kavukçu’nun kaleminden çıkmış bir uzun öykü. Birbiriyle iç içe geçmiş, bazıları tek başına da öykü kuvveti taşıyan yedi hikâyenin bir damarda buluşmasıyla buluyor hikâye yolunu. Kavukçu, nereye giderse gitsin yalnızlığından kurtulamayan insanın yürek burkan portresini kahramanları Feridun ve Gero aracılığıyla çiziyor. ERAY AK erayak@cumhuriyet.com.tr Y usuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı, yayımlandığı günden bugüne üzerine en çok konuşulan romanlardan biri oldu. Nedeni ise sadece gününe değil, bugüne de ses verebilmesi elbette. Maddi sorunlara çok da takılmayan, yaşamın tam göbeğinde olsa da bir o kadar dışında kalmayı becerebilen, şehrin sokaklarında bir flaneur gibi dolaşan, hayat içinde bir rota üzerinde değil her gün yeni bir rotayla var olan “kentli aylak aydın” tipi edebiyatımıza Atılgan’ın kahramanı C. ile yerleşti. 1959’da yayımlanan Aylak Adam’ın yazıldığı dönem göz önüne alınarak düşünüldüğünde “kentli aylak” tipinin dünyada da tartışılmaya başalandığını görürüz. Bu yönüyle Atılgan, romanında, evrensel bir sorunun bu topraklardaki yansımasını vermişti ve bu yansımanın, nitelik olarak Aylak Adam’la aynı sorun üzre doğan dünyadaki örneklerinden hiç de geri kalır yanı yok. Roman boyunca okur zihnine atılan çengeller, C.’nin evrensel boyutta soruların sahibi olduğunu gösterir bize ki dikkat çektiği entelektüel duruşun bugün hâlâ konuşuluyor olması ve “C. gibi” daha pek çok aylak kahramanı doğurması bunun en iyi kanıtı. Bu sayfa dâhilinde ne bunları sayıp dökebilecek ne de bunlar üzerine uzun uzun konuşabilecek yer var. Ancak Yu suf Atılgan’ın Aylak Adam’ı ve C.’nin babalığını yaptığı bir kahraman olarak Oğuz Atay’ın Tututunamayanlar’ı ve kahramanı Selim Işık gösterilebilir. Atay, Atılgan’ın kahramanı C.’nin açtığı yolda Selim Işık’ı dolaştırmış ve Işık, bu anayolda keşfettiği tali yolları genişleterek kendi yolunu yaratmıştır bir anlamda. Oğuz Atay, Tutunamayanlar ve Selim Işık’tan sonra bugüne kadar gelen süreçte ise bu “tip”, başarısız örnekleri de dâhil olmak üzere fazlasıyla görünür oldu. Yeni yayımlanan romanlarda bile Atılgan ve Atay’ın etkilerini görmek, kahramanlarının yeni yeni hâlleriyle tanışmak mümkün. Sözün özü; Yusuf Atılgan, Aylak Adam ve C. hâla yaşıyor. YALNIZLARIN DÜNYASI Cemil Kavukçu’nun yeni yayımlanan kitabı Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz’ün düşündürdükleri üzerine kuruldu hemen yukarıda okuduğunuz cümleler. Bu yazı da Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz’ün kahramanı Feridun’un da bir “aylak” olması, C.’nin oğullarından biri olarak dünyaya gelmesi ancak merkezde aynı sorun üzerinde birleşseler de bunları yaşayış ve algılayış biçimlerinin nasıl ve hangi noktalarda farklılaştığı üzerine kurulu... Bir uzun öykü Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz. Birbiriyle iç içe geçmiş, bazıları tek başına da öykü kuvveti taşıyan yedi hikâyenin bir damarda buluşmasıyla buluyor hikâye yolunu. Feridun ise bu öykünün esas adamı; daha doğrusu Cemil Kavukçu’nun metnin ruhuna sindirdiklerini dile getiren, başından geçenlerle yansıtan kahramanı. Gero var bir de... Feridun’un vaktinin çoğunu geçirdiği birahanenin garsonu. Onları ortak noktada buluşturan ise aynı NECATİ SAVAŞ Cemil Kavukçu evrenini daha önce ziyaret eden okurlar için yabancı bir hikâye değil Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz; orta yaşın üstünde yalnız erkeklerin, meyhane kokan dünyalarından ve hayallerinden yakıcı bir kesit... çatı altında buluştukları birahanenin dışında yalnızlıkları. İkisinin de bu hayatta tutunacak doğru düzgün dalı yok. Gero, çalıştığı birahanede yatıp kalkıyor. Feridun’un yatıp kalkacak babadan kalma bir evi olsa da ablasının evi satalım baskısı onu sıkışmışlığa sürüklüyor. Kendini alkole vermiş, bir anlamda günlerinin dolmasını bekliyor. İçse de sarhoş olamayan, meyhane borçları arasında sıkışan, şişeler, bardaklar ve meyhaneyle yaşamını anlamlandıran Feridun ve bir başka yalnız Gero’nun dünyası Cemil Kavukçu evrenini daha önce ziyaret eden okurlar için yabancı değil. Orta yaşın üstünde yalnız erkeklerin, meyhane kokan dünyalarından ve hayallerinden yakıcı bir kesit Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz. Bu anlamda, en azından kahramanları özelinde tanıdık bir dünyadan bahsedebiliriz. Hikâyenin daha sonra izleyeceği rota yine Cemil Kavukçu’nun kendine özgü dünyasından ama yazar, öyle şaşırtıcı çıkışlar ve karakterler çıkarıyor ki okurunun karşısına, alışageldiğimiz dünya seyrini değiştiriyor. “GÜNLERDEN PAZARSA...” Yağmurlu, gri bir pazar sabahında kapılarını açıyor okura Yüzünü Kuşlar Yüzünüz. “Böyle bir havada günlerden de pazarsa insanın başına her şey gelebilir,” diyor Feridun ve dediğinin gerçekleşeceğini bilirmiş gibi sabah sabah meyhaneye yollanıyor. Tüm akışı değiştirecek olan Kaptan Ali Rıza’nın Gero ve Feridun ile karşılaşması da işte o sabah oluyor. Kısa bir tanışma ve Ali Rıza’nın anlattığı büyülü birkaç deniz hikâyesinden sonra gelen teklif şaşırtıcı; Feridun ve Gero’yu bu hayattan bir süreliğine de olsa alıp deniz yolculuğuna çıkarmak... “Pardesüsünün yakasını kaldırdı, kalabalığa karıştı...” Bu alıntı Aylak Adam’dan. Cemil Kavukçu’nun kahramanları da biraz düşünüp biralarından son yudumu aldıktan sonra Ali Rıza Kaptan’ın bu teklifini kabul etmeye karar veriyor. Sebebe gerek var mı? Feridun her gün kendisini biraz daha kuşatan ablasından kurtulmak, Gero ise hâlihazırda hiçbir şey vaat etmeyen yaşantısına, bir vaat bulmak amacıyla kabul ediyor bu teklifi. C.’nin enetelektüel dertleri, Cemil Kavukçu’nun hikâyesinde kasabalı sıkıntılara dönüşüyor. Yine C.’nin insanlar içinde insandan uzak yaşayışı, burada farklı insanlar, hikâyeler arayışına dönüşüyor. Bir anlamda tersten yazılmış bir Aylak Adam hikâyesi okuyoruz Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz’de bu bağlamda. Ama her durumda Feridun ve Gero için de söylenebilecek şey “somut gerçekliğin acımasızlığından” kaçmak olduğu... Selim İleri de Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz için kaleme aldığı yazısında bu gerçekten kaçış hâlinden bahsediyor. “Cemil Kavukçu somut gerçekliğin acımasızlığından serüvencil bir düşlemeye yol alıyor, bizi düşsel geziye çıkarıyor,” diyor İleri. “Bu tuhaf deniz gezisinde Kaptan’ın anlattıkları, bir anlamda ‘yaşattıkları’ palavra mı, kurtuluş/kurtarış reçetesi mi, yine sormak zorunda kalıyoruz,” diye de devam ediyor... Feridun ile Gero’nun bu deniz yolculuğunu kabul ederek atıldıkları serüven ve dâhilinde Kavukçu’nun kaleminden çıkanlar pek çok yönden ele alınabilir. Hikâyenin gerçeklik ve hayal arasında gidip gelen sahneleri, Kaptan Ali Rıza’nın kahramanlarımızı içine çektiği dünya ve bu dünyanın okurun aklına düşündürdüğü sorular üzerinde durulursa Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz, farklı yönlerini de açıyor okuruna. Ancak hangi yönden bakılırsa hikâye yine “aylaklık” üzerine yükseliyor. Aylaklık için neden mi var? Günlerden pazar ve üstelik bu pazarın yağmurlu geçmesi yetmez mi? Son söz Kavukçu’dan: “Günlerden pazarsa, üstelik yağmur da yağıyorsa böyle avare olurum işte.” n Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz / Cemil Kavukçu / Can Yayınları / 104 s. 4 5 Ekim 2017 KITAP