Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SENNUR SEZER’İN BÜTÜN ŞİİRLERİ: “DİRENÇ” ‘Direncin, emeğin, özgürlüğün şairi’ Sennur Sezer’i 7 Ekim 2015 tarihinde kaybettik. Toplumcu şiirin ö onun şiirinin başat unsurlarıdır. Bunun nemli temsilcilerinden olan Sennur Sezer, ilk şiirini 1958’de, ilk kitabı Gecekondu’yu 1964’te yayımladı. Şiirlerinde işçi sınıfına, hak ve adalet içinde emekçi kadınların gündelik sorunları da vardır, uğradıkları sınıfsal eşitsizlik de. İşin içine sevda da girer, arayışına, yoksulluğa, emekçi kadına ve onun gündelik yaşamına yer veren Sennur Sezer’in toplu şiirleri “Direnç” adıyla, ölümünün ikinci yılında sevişmek de. ‘Zenci’ adlı şiirde “Kapalı gözlerle sevişiriz doğduk doğalı. Ve karanlıkta eştir bütün kadınların sıcak Manos Kitap tarafından okura sunuldu. lığı/ Öyleyse neden kıyaslamak kolları, bacakları ve kayırmak aklığı” dizelerin de hem sınıfsal farklılığı irdeler hem de DENİZ DURUKAN “El” imgesi onun şiirlerinde dokun öne çıkar onun şiirlerinde. Tutmak, kadının konumunu. ‘Zenci’ göndermesi bu anlamda ayrımcılığı, ezilmişliği manın, okşamanın birbirimize temas kavramak, kurtuluş mücadelesidir vurgular. Onun şiirinde geçen kadınları etmenin karşılığını da taşır. Bu kimi aynı zamanda. Yitirmek de girer “el”in kendi ideolojisinden ayrı tutmamak zaman sevgiliye kimi zaman hayata, meselesine. Mesela ‘Öğle Aralığı’ şii gerek. Toplumdaki kadın meselesini insana duyulan sevginin tezahürü ol rinde “Elimizden kayan çiçek”ten söz bu ideoloji bağlamında ele alır. Örtük “ Niçin ekmek yediğimiz eller çeker tetiği” diye soruyor Sennur Sezer 1966’da yayımladığı ikinci kitabı Yasak’ta yer alan ‘Durmadan’ adlı şiirinde. İnsan evladı henüz bu sorunun cevabını hakkıyla veremedi. Çünkü güç, iktidar arzusu, sömürü düzeni devam ettiği sürece, insanın ekmek yediği elleri tetikten ayrılmaya duğu gibi barışa, halkların kardeşliğine duyulan özleme bir gönderme olarak da yer alır dizelerinde. Ya da sevdaya dair dokunmada, “el” imgesi bedenlerin kavuşmasındaki ilk adımdır. Mesela, ‘(E2)’ şiirinde de “Öyle çılgın güzel ki yasaklar/ Öyle yasak ki sana değmek/ ellerin olmalıyım” der. SENNUR SEZER ŞİİRİNDE KADIN VE EMEK “El” imgesi tutmak eylemiyle de ederken, ‘Ezgin Destan’daki “Ellerimizi yitirirsek/ ellerimizi, ekmeklerimizi...” dizelerinde “el”le ilişkiyi yine ekmekle, emekle kurar. Ekmeği yitirmek, emeğinin karşılığını alamamak, onun yaşam boyu zulüm ve adaletsizliğe karşı verdiği hak mücadelesinin simgesi olur. Şiirlerinde sıklıkla geçen “ellerin kenetlenmesi” kavramı, yine hak mücadelesindeki birliği işaret eder. Alın teri de şiirlerinde sıklıkla geçer. İşçi sınıfı, özellikle de işçi kadınlarının sorunları bir şekilde, kadının cinsellikte özgürleşmesi de yer alır dizelerinde. Kapalı gözlerle sevişmek, öğretilmiş cinselliğe de göndermedir. Kadının aşk karşısında alacağı tavır konusunda uyarıları da vardır Sezer’in. Kadının bir meta olarak değerlendirilmesine topyekun karşı çıkar. Bedenin özerkliği, kendi yasası olmalıdır. ‘Açıl Susam Açıl’ adlı şiirinde yer alan “Etini sakınmayı öğren/ Aşkı >>koru” ya da “Aşk: Dağlanması etinin kaygıyla” dizeleri dikkatli cak. Ve utanç peşinizi bırakmayacak, yüzünüzü yine o ellerle saklamak durumunda kalacaksınız. Sennur Se zer, tetiği çeken ellerin utancından söz ediyor, utanabilme ihtimalinden. Belki o yıllarda henüz kimse utanma duygusunu pek kaybetmemişti. Belki de 60’ların devrimci ruhunu gözetmiş olabilir Sezer. Belki de bunların hiçbiri değildir, şairin erdemidir bu. Öyle ol ması gerektiği inancıyla, devrim bilin ciyle yazmıştır utanca dair bu dizeleri. Ekmek, emekle ilgilidir çünkü. Emekse alın teridir. Sennur Sezer’in şiirinin en önemli meselelerinden biridir emek. Sermaye sahiplerine karşı, tek serma yesi emek olan işçinin hak arayışına tekabül eder bu alın teri. O nedenledir ki “el” imgesi Sennur Sezer’in şiirle rinde ayrı bir yerde duruyor. Adalet ve emeğin simgesidir el. Annenin ak sütü gibidir. Haysiyetle de bağlantısı vardır. Ellerin onurundan söz eder Sennur Se zer. O onurun kırılması, ekmeğin, eme ğin kirletilmesiyle eş anlamlıdır. Her türlü eşitsizliğin, haksızlığın karşısın da önce eller utanır ve tükenir. Savaş ve ölüm karşısında da eller utanır önce. Çünkü el aşka ve çiçeğe uzanacakken, silaha uzanır. Mesela ‘Kıbrıs! Kıbrıs!’ şiirindeki “Uzandıkça ak eller ölüme kelepçeye/utanan ve tükenen” veya “Ellerimiz hanidir kapanmış öpüşme ye... Şimdi silah her kadın/ Her çocuk VEDAT ARIK biraz asker” dizeleri, savaşların utancı nı, insanın utancını yüzümüze vurur. Sennur Sezer tüm yaşamı boyunca hem şiirlerinde hem de düzyazılarında “susma” diye haykırmıştır. Susmak bildiğin her şeyi unutmak demektir. 12 5 Ekim 2017 KITAP