25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KItap KİTAPÇI Hazırlayanlar: AYTÜL Akal, ÇİĞDEM Gündeş, MAVİSEL Yener Uzaylılar Don Sever / Claire Freedman / Resimleyen: Ben Cort / Çeviren: Sima Özkan Yıldırım / Beta Kids / 2016 / 32 s. / 4+ İnsanoğlu, kendinde olmayanı merak edip sahip olmak ister. Uzaylıların da insanlardan farkı yok aslında. Uzayda don olmadığı için uzay gemisine atlayıp dünyaya geliyor, meraklarını gidermeye çalışıyorlar. Radarlarında görünen de ne? Yaşasın, nasıl da sevindiler! Hedeflerinde bir çamaşır ipi var. Aradıkları şeylerden, her renk, her model sıra sıra dizili, rüzgârda uçuşup duruyor. Uzay gemisini nereye indirecekleri belli oldu artık. Kitabın nitelikli baskısı Ben Cort’un özgün, bol renkli resimlerinin hakkını veriyor. Sima Özkan Yıldırım’ın özenli çevirisi ile okuyacağınız serinin devamı da gelecek. Okul öncesi çocukların, renk, biçim, çeşitlilik, nicelik, farklılıklar konusunda, nesneleri tanımaları açısından fırsat yaratan komik bir kitap. Barışa YolculukSamatya / Yedi Tepe İstanbul Öyküleri / Nermin Şenol Kalyoncu / Ceylan Çocuk / 2015 / 72 s. / 8+ “Yedi Tepe İstanbul Öyküleri” isimli dizi, İstanbul’un eski ve ünlü semtlerinin öykülerini anlatıyor. Her bir kitap başka bir yazar tarafından yazılmış ve değişik birer semt işlenmiş. Ağırlıklı olarak o semtin tarihinin anlatıldığı kitaplarda aynı zamanda semti değerli kılan dokusu, günümüze dek gelen kültürel ve mimari yapısı, toplumsal gelişimi ve altyapısı, yakın çevresi gibi ana özellikleri de yer alıyor. Bu kitaplardan biri “Barışa Yolculuk”. Samatya’ya geçen bu öykünün pek çok kahramanı var; öykünün başkişisi Kaan, dedesi ve Beyazıt. Dedesi ile gezmeye çıkan Kaan, Samatya’da Beyazıt’la tanışır. Beyazıt, ona tarih yolculuğu yapmayı önerir. İki çocuk İstanbul’un Samatya semtinde uzun, sürükleyici ve gizem dolu bir yolculuğa çıkar. Onlara eşlik eden Ali ise sürekli geleceği merak etmekte Kaan’a sorular sormaktadır. Ama Beyazıt, Kaan’ın gelecek ile ilgili konuşmasını istemez. Bunun sebebini kitabı okuyanlar da anlayacak ve Beyazıt’a hak verecek. Tarih yolculuğu 1453’e dek sürer. Bu tarih size de tanıdık geldi mi? Bu üç çocuğun tarih boyunca İstanbul’da neler yaşadığını, İstanbul’un güzel semti Samatya’nın sıcacık dokusu eşliğinde okumak eğlenceli olmaz mı? Yağmur Yağdıran Kedi (Kedi Öyküleri II) / Linda Newbery / Resimleyen: Stephen Lambert / Çeviren: Meral Alatan / Kırmızı Kedi Çocuk / 2016 / 87 s. / 9+ Jessie’nin babası, tatil için iki hafta izin almıştı ve bir bahçe kiralamıştı. Baba kız tüm gün bahçede yetiştirdikleri sebze ve meyvelerin bakımı yapıyordu. Ancak uzun ve boğucu sıcaklar yüzünden bitkiler neredeyse ölmek üzereydi. Üstelik bu tüm komşuların sorunuydu. Herkes bir damla yağmur bekliyordu uzun zamandır. Yan bostanın sahibi çılgın kadın Honey, “Hepimiz tüm gücümüzle yağmuru düşünmeliyiz,” diyordu. Ama bu da pek işe yaramamıştı. Derken bahçede bir kedi beliriverdi. Kocaman kehribar rengi gözleri, koyu gri tüyleri olan bu kocaman ve güzel kedi herkesin ilgisini çekmişti. Honey, onun özel bir kedi olduğunu iddia ediyor; Tayland’ın Soylu Yağmur Kedisi olduğuna inanıyordu. Bu yüzden ona özel bir yatak hazırladı, özenle beslemeye başladı. Hatta bir şenlik düzenledi hemen, herkes bu özel kedi için bir şiir yazacak ve yağmur getirmesi için ona yalvaracaktı. Artık rastlantı mı dersiniz yoksa kedi Lotus’un yeteneği mi bilinmez ama yağmur yağmaya başlamıştı. Sonra mı? Ah! Sonra neler oldu bir bilseniz? Ne dersiniz, bu kedi özel yağmur kedisi olabilir mi gerçekten? VestaLinnéa Çok Üzgün / Tove Appelgren / Resimleyen: Salla Savolainen / Çeviren: Ali Arda / Büyülü Fener Yayınları / 2016 / 35 s. / 6+ Vesta en küçük kız kardeşi Freja ile “Dünya’nın En Soğuk Ülkesi” oyunu oynar. Bu oyunda Vesta bir prenses kardeşi de prensesin köpeğidir. Oyunun en eğlenceli yerinde diğer kardeşi Wendla gelip her şeyi bozuverir, “Ben de oynayacağım” diye ağlamaya başlar. Vesta asla izin vermez buna. Çünkü oyunda sadece bir prenses vardır. Annesi gelip kardeşini de oyuna alması gerektiğini söyleyince tepesinin tası atar Vesta’nın, oyunu bırakıp göl kenarına gider. Biraz düşününce sakinleşir ve eve gidip annesiyle konuşmaya karar verir. Ama o da ne? Sinir bozucu Wendla onun giysilerini giymiş ve onun oyununu çalmış. Vesta, hemen dalar odaya ve Wendla’ın üstündeki giysilerini çeker alır. Annesini de dinlemez kardeşinin ağlamalarını da… Göl kenarındaki sazların arasına doğru yürür, özel kayasına oturur ve ne kadar şanssız olduğunu düşünmeye başlar. Ortanca çocuk olmanın zorluklarını, hiç kimsenin onu sevmediğini, onu istemediğini sanır. Öyle ki ölse kimsenin umurunda olmayacağına inanmaktadır. Annesi ve abisi PaulAlex onunla konuşmak ister. Ama bunlar Vesta için bir anlam taşımaz. Tam o sırada aklına harika bir oyun gelir ve derhal eve koşup hazırlığa başlar. Nedir aklına gelen dersiniz? Siz olsanız ne yapardınız? En iyisi bu sevimli öyküyü okuyup Vesta’nın neler yaşadığını, neler hissettiğini öğrenmek. Yaramaz İki / Berat Alanyalı / Resimleyen: Seçil Çokan / YKY / 2016 / 32 s. / 47 Sayıları öğrenme sürecinde olan çocuklar için eğlenceli bir öykü. Hem okuyun hem sayın, hem de takla atın. “On sekiz, on dokuz, on on! Ah, son anda yanıldık tonton!” Yanlış mı oldu? Galiba, “on on” değil “yirmi” olacaktı tonton. İki’nin, kendisinin önemli bir rakam olup olmadığını anlamak için arkadaşlarından saklanmasıyla başlayan öykü, okurlara, bütün rakamların ne kadar önemli olduğunun ayrımına varmalarını sağlıyor. Hele sıfırın işlevine göre alçakgönüllülüğüne diyecek yok. En büyük abla olan On, sabırla anlatır diğerlerine. “Rakamlar ailesi on kardeşten oluşur/ Yan yana dizilirler ve sayılar buluşur/Her bir rakam bir değer, anlatması uzundur.” On basamakta yer alan her sayının önemini ve işlevini akılda kalıcı bir öyküyle çocukların belleğine kolayca yerleştiren kitap, bütünü oluşturanın da farklılıklar olduğuna vurgu yapıyor. Kısacası, matematikle tanışmamış ya da henüz tanışan çocuklara önerilecek eğlenceli bir kitap. Yazmak Sanatı / Emin Özdemir / Adnan Binyazar / FOM Kitap / 2016 / 192 s. / 15+ “Birkaç gündür anı defterime ‘hele bir düşüneyim’ diye bir şeycikler yazmadım. Benim gibi birinin böyle bir işe girişmesi tuhaf kaçmaz mı? İlk kez anı defteri tuttuğum için değil bu; on üç yaşındaki bir kız öğrencinin saçmalıklarını kimi ilgilendirir? Olsun ama. Canım yazmak istiyor, yazmanın da ötesinde yüreğimin derinliklerinde yatan bir sürü şeyi gün ışığına çıkarmak istiyorum. Anne Frank” (s. 13). Kitabın ilk bölümü olan “Yazma Gereksinimi” bu paragrafla başlıyor. Sanki sonrasındaki her şeyi açıklar gibi. Ama ilerleyen sayfalarda yazma gereksiniminin sadece kişisel bir gereksinim olmadığını aynı zamanda toplumsal l bir zorunluk da olduğunu görüyoruz. Bir sorumluluktur aslında yazmak, düşüncesi öne çıkıyor. Kitap, beş bölümden oluşuyor, bunlar sırasıyla; Yazma Gereksinimi, Yazmanın Öğeleri, Anlatım, Anlamı Etkili Kılma ve OkumaYazma İlişkisi. Her bölümde olumlu ve olumsuz örnekler verilerek hem etkili bir aktarım sağlanmış hem de kitap keyifli bir okuma sağlamış. “Yazmak Sanatı”nı kaleme alan ustalar Emin Özdemir ve Adnan Binyazar oldukça, keyif almamak olası mı zaten? Bölümler de kendi içinde alt başlıklara ayrılmış, Anlatım Biçimleri, Düşünceyi Geliştirme Yolları, Paragrafın Yapısı, Sözcüklerin Yanlış Kullanılması, Nasıl Yazar Olunur?, Söyleyecekleri Tükenmeyen Kitaplar gibi… Kitabın önsözünde Özdemir ve Binyazar’ın da belirttiği gibi “Yazmak Sanatı” özellikle ortaöğretim, lise ve üniversite öğrencileri başta olmak üzere edebiyatı seven, okumakla ve yazmakla ilgilenen, anlatacakları olan herkesin ilgiyle ve keyifle okuyacağı, yararlanacağı bir kaynak. Çorabı Kaçan Fil Jeremi / Eda Durak Yüksel / Resimleyen: Mustafa Delioğlu / Top Yayıncılık / 2016 / 48 s. / 6+ Jeremi, sabah uyandığında çok neşelidir. Rüyasında çok şık olduğunu ve herkesin ona hayran olduğunu görmüştür. Hemen defterini çıkarıp “Umutluyum. Farklı bir gün geçireceğim sanırım” diye bir not düşer sonra da giysi dolabını açıp en şık kıyafetleri seçer. Ama o da ne? En sevdiği renkli çorapları yerinde değildir. Telaşla annesine sorar. Birlikte ararlar ama bulamazlar. Jeremi, sokağa çıkıp herkese sorar. Timsah Sütsüt de görmemiştir onun kaçan çoraplarını hipopotam Turudi de… Ahh! Nasıl üzülür Jeremi, bilseniz. Kap lumbağa Fiora, ona kendi çoraplarını verir. Jeremi ne yapsa ne etse ayağını sığdıramaz bu küçücük çoraplara. Üstelik o kendi çoraplarını özlemiştir. Kirpi Ranni’ye rastlar. O da bilmez çorapların nereye kaçtığını ama aklına çorapların tekini toplayan bir maymun gelir. Birlikte yola koyulur ve maymunu aramaya başlarlar. Ne dersiniz? Sizce o almış olabilir mi Jeremi’nin renkli çoraplarını? Kanadımdaki Deniz / Nihan Temiz / Resimleyen: Mustafa Delioğlu / Can Çocuk / 2016 / 63 s. / 8+ Martıköy’ün martıları gözlerini ufka dikmiş balıkçı teknelerinin yolunu gözlemektedir. Balıktan dönen tekneler onlar için tam bir ziyafettir çünkü. Ama beş gündür tekneler neredeyse boş dönmektedir. Martıların Lideri kanat, kendini köpek sanan martı Çomar, kardeş martılar Akça ve Pakça ile gözleri görmeyen martı Camgöz bunun sebebini araştırmaya karar verir. Ne yapsak diye düşünürken gencecik bir martı yanaşır yanlarına ve adının Şimşek olduğunu, denizlerdeki bereketsizliğin sebebini bildiğini söyler. Martıköy’ün martıları ona pek yüz vermez ama Şimşek ısrarcıdır. Sonunda onun sözünü dinleyip peşine düşerler. Şimşek, onları kocaman kocaman kamyonları olduğu bir yere götürür. Mis gibi balık kokulu kamyonların biri gelip biri giderken bizim martılar da kamyonların ardına takılır. Uzun bir uçuştan sonra daha önce görmedikleri bir kente ulaşırlar. Tıpkı Martıköy’deki gibi bir buzhane ve balık hali olan bu kentte deniz yoktur. Martılar bunu fark ettiğinde çok şaşırırlar. Ama onları asıl üzen ve şaşırtan balıkların yok olma sebebidir. Sizce nereye kayboldu bu balıklar? Acaba Martıköy’ün martıları nereye geldi? Denizi olmayan bu kentte yaşayabilirler mi acaba? Ya kendi kentlerine geri dönemezlerse… Çevre ve doğa koruma konusunda farkındalık yaratabilecek bu sevimli romanın esin kaynağı bir gazete haberiymiş. Merak edenler “Kanadımdaki Deniz”in sayfalarına dalabilir. İyi okumalar! Çılgın Maceracılar Bursa’da/ Şaban Akbaba / Kanguru Yayınları / 2016 / 112 s. / 9+ Bursa’ya gitmiş, müzelerini hamamlarını dolaşmış, Uludağ’ına çıkmış olabilirsiniz. Ama doğası, tarihi ve çok katmanlı kültürü üzerine daha ayrıntılı bilgi almak istiyorsanız, bu kitap sizin için ideal. Burcu ile Burak, üniversite öğrencisi iki arkadaş. Tezleri Bursa üzerinedir. Ankara’dan Eskişehir’e hızlı trenle giderk, oradan otobüsle Bursa’ya geçerler. Uludağ’a çıkarken birden teleferik arızalanır. İçerdekileri bir telaştır alır. Gönderilen helikoptere geçiş yapmaları gerekir ama havada rüzgârda sallanan bir araçtan ötekine geçmek hiç de kolay değildir. Burcu projede görev aldığına çoktan pişman olmuştur ama Burak onu yatıştırır ve Bursa’yı en iyi şekilde tanıtacaklarını söyler. Nitekim teleferik krizini atlattıklarında, her şey yoluna girer. Gezileri boyunca iki arkadaş birbirlerine sorular sorarak ve araştırarak Bursa ve tarihi değerleri üzerine konuşurlar. Ayrıntılı betimlemeler sayesinde, Bursa’yı geziyor ve her şeyi kendi gözlerinizle görüyormuş izlenimine kapılmanız işten bile değil. n KItap 25 Ağustos 2016 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle