Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KItap Renkler... Sesler... Harfler... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Gökkuşağı Yazı’nın düşündürdükleri Sevim Ak’ın, otizmli kardeşini yaşamının merkezi kılan bir çocuğun hikâyesini anlattığı romanı, Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlandı. Kitap Gölgesi MAVİSEL YENER www.maviselyener.com Kitaplar, kişisel anlam, arayış ve amaçlarımız için birer anahtar görevi görür kimi zaman. Edebi tat almanın ötesinde, içsel dönüşümümüze katkıları olur, nabzımızda duyumsarız; Gökkuşağı Yazı işte böyle kitaplardan. Sevim Ak, kısacık algılar ve anında tüketilebilen olaylar zinciri yaratmak yerine, derin izler döşeyerek özgün bir kurguya imzasını atıyor. On bir yaşındaki Melisa, dört yaşından beri kardeşi Göksu’yu gölgesi gibi izlemek zorunda. Çünkü Göksu farklı bir çocuk, herkesten daha değişik düşünüp davranıyor; ona “yarı otistik” teşhisi koyulmuş. Zaman zaman özel eğitim okuluna gitse de onunla ilgili sorumlulukların hemen hepsi Melisa’da. Annesi çevirmenlikten başını kaldıramaz, babası ağır iş temposu nedeniyle Göksu’nun yanında olamazken kardeşiyle ilgili işleri Melisa yüklenmiş. Yaşamımızda ilk oyunlarımızı, güven duygumuzu, kavgamızı, paylaşımlarımızı, kıskançlığı, özveriyi kardeşlerimizle deneyimleyerek büyürüz. İnsanlar doğumdan itibaren sosyal destek arar. Fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı hissetmeyi sürdürmek için güven duydukları arkadaşlara gereksinimleri vardır. Bu gereksinimi en iyi sağlayan kardeşlerdir. Kardeş ilişkileri, diğer sosyal ilişkilere göre yaşamın en önemli dönemlerine, sosyal ve duygusal bağlarla tutunulmasını sağlar. Birçok engelli grubu ile çalışıp sosyal sorumluluk projeleri yürüten biri olarak biliyorum ki engelli ya da hasta kardeşe sahip olan çocuklar, normal kardeşi olan yaşıtlarına oranla daha fazla sorumluluk alıyor ve anne babalarından daha az ilgi gördüklerini söylüyor. Kitabın başkahramanı Melisa tam da böyle bir duygu yaşar. SIRA DIŞI BİR KARDEŞ Göksu’da otistik bireylere özgü sosyal ve duygusal karşılığa roman boyunca tanık oluruz. Kimi zaman, dil kullanımında, tekrarlayan hareketlerinde, enerji patlamalarında, bazen de ısrarcı, takıntılı davranışlarında, kural tanımazlığında görürüz o sıra dışılığı. “Göksu, benim baktıklarıma takılmaz, büyülü bir masal yaşar. Gözlerinin mercekleri mi dünyayı sihirli bir yermiş gibi gösteriyor ona, yoksa beynine bilinmedik bir program mı yüklü?” (s. 18) Melisa’nın dünyası Göksu’ya bakmakla sınırlı gibi görünse de onun destek olduğu başkaları da var. Örneğin, sınıf arkadaşı Tülay’ın kardeşi Fidan bunlardan biri. Fidan’ın gözleri görmediği için Melisa ara sıra onu dolaştırır, birlikte çarşıya bile giderler. Bunun karşılığında Fidan, Melisa’ya olağanüstü güzellikte masallar anlatır. Çünkü onun hayal gücü çok geniştir. Fidan’ın anlattığı masallardan okumak isterseniz kitapta bulabileceksiniz. Fidan ile Tülay’ın ilişkisi konusunda da ipuçları veriyor bize metin. Fidan ablasından ne zaman bir şey istese Tülay’ın hep işi var. O nedenle Melisa, Fidan’ı gezdirme görevini ciddiyetle yerine getirir. Tülay’ın “keşke gözleri görmeyen kardeş ben olsaymışım” çığlığı kendini ihmal edilmiş, yalnız bırakılmış hissetmesinden. Kendi sınıf arkadaşı bile onun yerine kardeşi ile ilgilenince Tülay, arkadaş ilişkisinde de dengesizlik yaşıyor. Kardeşine ve arkadaşına ulaşamıyor. Yazar bu tahlili elbette doğrudan yapmıyor fakat başarıyla hissettirip, düşündürüyor. Göksu ile Melisa’nın ilişkisi, Fidan ile Tülay’ınkine bazı yönlerden benzese de Melisa’nın asıl ulaşamadığı kişiler anne ve babası. “Erişmekte en zorlandığım kişilerden biri annemse, öteki de babam. Annem beni küçük bir kara böcek gibi görür. Kendime özel düşüncelerimi hayal bile edemez” (s. 47). Melisa, babası için “Göksu ile başa çıkamadığında benden yardım dilemesinin dışında o da yüzüme bakmaz” sözleri, kardeş ilişkilerinde ebeveyne düşen görevler konusunda da düşündürüyor. Ailedeki tüm çocuklarla ayrı ve özel zaman geçirmeye gayret etmenin ne denli değerli olduğunu kitabın ilerleyen sayfalarında deneyimleyeceğiz. Melisa’nın “Otizm hastası bir çocuğun ablası seçilmemin nedeni ne?”, “Ben niye Göksu gibi burnumun dikine gidemiyorum” gibi onlarca yanıtsız sorusu var hayata! GÖRÜNMEZ KAZANIN ARDINDAN… Melisa’nın, Göksu ve Fidan dışında destek olduğu birisi de dedesi. Hayvanların dilinden iyi anlayan dedesine, hayvanat bahçesindeki fil ile ilgilenme görevi verildiğinden beri, dedesinin çıraklığını Melisa yapıyor. Bir filin yaşama küskünlüğünü yok edecek bir işe destek vermek onu çok mutlu ediyor. Dedetorun ilişkisinin sıcaklığını her satırda duyumsatıyor Sevim Ak. İlerleyen sayfalarda filin hayata neden küstüğünü öğrenerek iç burkan bir aşk hikâyesine tanıklık ediyoruz. Melisa’nın geçirdiği görünmez kaza sonucu bacak kemiklerinin çatlayıp alçıya alınması, hepsi için bir dönüm noktası. Alçılı ilk günleri hiç de kötü geçmi Otizm gibi her çocuk okurun ilgisini çekmeyecek çetrefilli bir konuyu anlaşılır, ulaşılabilir bir dil ve kurgu ile sunabilmek§ Sevim Ak’ın başarısı... yor çünkü artık annesi ve babası onunla ilgilenmeye başlamış, üstelik kardeşi de eskisi kadar hırçın değil. Melisa mı değişiyor ailesi mi? Melisa’nın arkasını topladığını düşündüğü, bekçilik yaptığı herkes yaşamına başarıyla devam ediyor. Göksu, Fidan, dede, baba; hepsi de bir biçimde işlerini yoluna koymuş, kimsenin ona ihtiyacı yok. Günler ilerledikçe bu durum Melisa’ya kaygı vermeye başlıyor. Yoksa da hiç biri artık onu sevmiyor mu? “Kazadan beri buruk bir acı dolanıyor içimde. Bir işe yaramamanın verdiği tuhaf bir eziklik, boğazımdan mideme yayılıyor” (s. 102). Melisa’nın bacak kemiklerindeki çatlaklar, onu kendi öykülerini yaşayabilme konusunda ikna edebilecek mi göreceğiz. Romanın ilerleyen sayfalarındaki sürprizleri elbette söylemiyorum, okuyup şaşıracak ve şaşırıp düşüneceksiniz… TADINI ÇIKARARAK OKUMALI Sevim Ak’ın kitaplarında her zaman olduğu gibi bu kez de karakter gelişimleri büyük bir ustalıkla verilmiş. Yetişkinleri ve hayatı anlamaya çabalayan çocukların kendileriyle yüzleşmesi, kurgudaki nedensonuç ilişkileri, iç ve dış çatışma dengesi, Melisa ve ailesinin kimliğinde gördüğümüz ruhsal gelişmeler dantel gibi işlenmiş. Bölümlerin kısa tutulması, seçilen punto ve renkli bölüm başlıkları, seslendiği yaş grubu için okumayı kolaylaştırmış. Editör Müren Beykan ve Günışığı Kitaplığı, romanı hak ettiği gibi özenle yayımlayarak okuruna ulaştırmış. Bu kitap, hıza takıntılı çağın macera kitaplarından değil; sonuca odaklı hızlı okuma yerine, “yavaş” ve tadını çıkararak okuma yapmaya çağırıyor. Otizm gibi her çocuk okurun ilgisini çekmeyecek çetrefilli bir konuyu anlaşılır, ulaşılabilir bir dil ve kurgu ile sunabilmenin Sevim Ak’ın başarısı olduğu kanısındayım. Gökkuşağı Yazı’nda anlatılan etkileyici, akılda kalıcı hikâyeyi ebeveynlerin de okumasını çok isterim. n Gökkuşağı Yazı / Sevim Ak / Kapak resmi: Huban Korman / Günışığı Kitaplığı / 2016 / 228 s. / 10+ Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No: 1, D: 1 Balçovaİzmir 20 19 Mayıs 2016 KItap