Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİROL TEZCAN’DAN ÖYKÜLER Bir arada ölebilmek için hayat! “Biyopsinin Dondurma Üzerindeki Etkisi”; oyun yazarı, yönetmen ve oyuncu Birol Tezcan’ın hikâyelerini topladığı ilk kitabı. OYLUM YILMAZ Kim öyle şey olmaz diyebilir ki, çocuk kardiyoloji kliniğinde çalışan Yudum Hemşire’nin bir hastası ölünce; gözlerinin önünde küçücük bir çocuk bedeni kayıp gidince, işinden istifa etmesine? Doktora inatla görünmeyen kocasına ilaç yazdırmaya giden Hayriye Teyze’nin kendini ameliyat masasında buluvermesi çok mu imkânsızdır peki? Dedesinin, bil bakalım benim nerem ağrıyor sorusunu cevaplayamayan yeni mezun doktorun evlatlıktan, torunluktan reddedilmesi? Ya durup dururken hastalanan ağabeyinin yoğun bakımdaki durumu hakkında bilgi almak, doktorun, hemşirenin, başhekimin, güvenliğin, hastabakıcının ağzından tek bir kelime koparabilmek için günlerce çırpınan kardeş? Olmaz mı öyle şey? Olur tabii. Hem belki daha beterleri, daha akla hayale gelmezleri… Toplum, insanlar bir arada yaşayabilsin diye bir sistem kurar, sistem devleti çağırır, devlet kamu hizmetinde ipleri eline alır. Sonuç felaket tabii. Nihayetinde insanlar bir arada yaşamaktan çok bir arada ölebilsinler diye var olan bir sisteme dönüşür hayat. Birol Tezcan’ın hikâyeleri de, işte bu felaketin en dokunulabilir, en görünür, en cisimleşmiş yerinde, hastanelerde geçiyor. Özel ya da devlet, fark etmiyor. Bir ölüm ve acı bataklığından en insani duygu olan umudun; hastane koridorlarının çiğ ışığından acil servisin sefaletinin; yaşamla ölümün zaman zaman birbirine bağlanıp zaman zaman koptuğu o narin pamuk ipliğinin üzerine bir hikâye evreni kuruyor Birol Tezcan. Adını ise, Biyopsinin Dondurma Üzerindeki Etkisi koyuyor. Biyopsinin Dondurma Üzerindeki Etkisi; oyun yazarı, yönetmen ve oyuncu Birol Tezcan’ın hikâyelerini bir araya getirdiği ilk çalışması. Kitabın adı okur üzerinde hafif bir gülümseme duygusu yaratıyor ilk baştan. Diyebilirim ki, kitapta yer alan tüm öykülere, ne kadar trajik, ne kadar kahredici olursa olsun, bu hafif gülümsetici etki yayılıyor. İçine düşmekten neredeyse korktuğumuz, bir kere düştük mü de etkisini uyanır uyanmaz kaybetsin istediğimiz bir tür rüyakabusa benzeyen hastane deneyimlerimiz, keyifli bir edebi hassasiyete dönüşüyor bu hikâyelerde. Hastane hikâyeleri anlatmak ilk bakışta bir yazar için kısıtlayıcı gelecektir, kuşkusuz. Ancak Tezcan, bu kısıtlayıcı mekân duygusunu genişletmeyi, bütün bir hayata yaymayı başarmış. Hastane koridorlarından inşaatlara, gecekondulara, limanlara, cezaevlerine, oturma odalarına, memleketin farklı şehirlerine doğru hikâyelerini giderek genişleyen, hatta derinleşen bir düzlemde anlatmış. Üstelik bir şaşırtıcı durum ki, genellikle romancıların hedefinde olan o, bireyin, insanın ruhuna değme derdini de, yazınının içine almış. Diğer yandan ise ciddi bir sistem eleştirisi var bu öykülerde. “Anlatamıyorum” öyküsü, dil ve kültür üzerindeki baskı politikalarını işaret ediyor bir yüzüyle örnekse. Söz gelimi kitabın açılış öyküsü “O Eşsiz Gülümseme”, tüm hayatı yutan kapitalizmin başrolü üstlendiği bir metin. Tabii bir de yaşlı ve kimsesiz bir hastayı hayata döndüren üç genç doktor… Hastane yönetiminden tebrik almak yerine azar işitip işlerinden kovuluyorlar. Doktorluk iş mi, görev mi, insani değerler mi yoksa ticari kaygılar mı sorusunu sorduruyor bize Tezcan. Ve aslında cevabı henüz öykünün başında veriyor: “Bir insanın hayatını kurtardık!” Birol Tezcan’ın sanırım edebiyat dünyamızda kalıcı olmasını sağlayacak bir önemli özelliği de hikâyelerini hikâye etme çabası olmadan, sanki kendiliğinden anlatıyormuş gibi işleyen kalemi. Zorlamasız, tekniğini hissettirmeden, herhangi bir estetik ve yapaylık kaygısına düşmeden işleyen kalemi… Ben en çok “Anlatamıyorum”, “Ben Yudum Hemşire”, “Hayat Müşterektir”, “Tıp Çok Önemli Bir Şey”, “İnşaat Bir Cinayet Mahallidir” öykülerini sevdim. Acaba siz hangi öyküler seveceksiniz? n Biyopsinin Dondurma Üzerindeki Etkisi / Birol Tezcan / Ot Kitap / 172 s. 18 19 Mayıs 2016 KItap