04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Karadır esen yel’ Jacques Prévert 1900’de Fransa’da, NeuillysurSeine’de doğdu. Yatılı bir öğrenci olarak Paris’te okudu. Gerçeküstücülük’ten etkilendi ve bu akımın şaşırtıcı, beklenmedik benzetmelerini halk edebiyatının alaycı zekâsıyla kaynaştırdı. Daha çok toplumsal umut ve aşk üzerine baladları ve güncel olanı evrensele taşıyan şiirleriyle tanındı. 1930’ların ve 1940’ların önde gelen senaryo yazarlarından biri oldu. İlk yapıtı Bifur dergisinde yayımlandı: “Souvenirs de Famille ou l’AngeGardeChiourme” (Aile Anıları ya da Taş Yürekli Melek) [1930]. Birçok gazete ve dergide çıkan şiirlerini Paroles (Sözler) [1948] adlı kitapta topladı. Daha sonra Arbres (Ağaçlar), Chose et autres (Değişik Konular), Grand bal du printemps (Büyük Bahar Balosu), Histoires (Hikayeler), Histoires et d’autres histoires (Öyküden Öyküyü), Spectade (Gösteri) [1951], La Pluie et le Beau Temps (Havadan Sudan) adlı şiir kitapları yayımlandı. Şiirlerinden birçoğu Joseph Koşma tarafından bestelendi. Son olarak kendi yaptığı yapıştırma resimlerle süslediği Fatras (Karmakarışık) [1966] adında bir şiir kitabı yayımladı. 1977’de Fransa’da OmonvillelaPetite’de öldü. Türkçeye çevrilmemiş olan ve uzun bir şiirden oluşan “Ağaçlar”dan bir seçki sunuyorum. JACQUES PRÉVERT / ŞİİRLER/ ÇEVİREN: A. KADİR PAKSOY AĞAÇLAR Ağaçlar yabanıl ve uslu atlar yeşil yeleli dörtnala gidenler usul ve yeğni rüzgârda eşinenler güneşte uyuyan ayakta düş görenler (…) Eskiden ağaçlar bizim gibi insanlardı Ama daha sağlam daha mutlu belki daha sevdalı daha bilge Hepsi bu. (…) Denizden gelen deli bir rüzgâr uluyor şarkı söylüyor ıslık çalıyor ve gülüyor Büyük kırımızı bir köpek ve deli o da duvarları yalayarak koşuyor onun ardından Yangının kara yeli sürgün etti göğün mavisini La Côted’Azur çok endişeli La Colombe şüpheli Sardı ormanı Kutsal Ruh’un alevleri Karadır esen yel karadır ateş de ve bu iki kafadar birlikte kotarıyorlar Ruggieri’nin havai fişek gösterilerinden daha görkemlilerini Turistler alıyorlar yerlerini tanrıçalarıyla birlikte kıçları tehlikeli eşikte görmek için çam kozalaklarının ateşten buketlerini Halinden hoşnut herkes ve herkes gülmekte Seyirlik değer elbette birazcık tehlikeye Ve şimdilik hiçbir insani kayıp yok bu pazar yerinde derdetmeye Bir zeytin ağacı ayakta kalmış nasılsa yangının tek tanığı kalmış bir başına kaldırmış kömürleşmiş iki kolunu kararmış gökyüzüne doğru linç edilmiş bir siyah gibi umutsuzca (...) Antibes’de hâlâ kaldırım taşları arasında kedi otunun bittiği Hastane sokağında büyük bir çitlembik ağacı var düşkünler yurdunun avlusunda Hey evet bu bir çitlembik ağacıdır diyor yurttan bir ihtiyar oturmuş üstüne taş bir sıranın taş bir duvarın karşısında öyle ki güneşin beşiğinde usulca sallanıyor gibiydi sesi ve bu yıpranmış seste kuğurduyordu çitlembik ağacı kumrular gibi Ve bin yıllık diye ekliyordu yaşlı adam bütün yalınlığıyla Benden daha yaşlı ama benden genç Bin yaşında ve yeşil hâlâ Biraz kıskançlık çokça hayranlık büyük bir ıstırap ve sonsuz bir saflık vardı sevgiyle yüzyıllık çırağın sesinde Diyelim ki Paris’tesiniz ve PilletWille sokağından geçiyorsunuz Lafayette sokağından dönerek Laffitte sokağına giden sokaktan bir bitki taşıyorsunuz bir parça ot bir küçük ağaç ya da size mutluluk getirecek bir şey ama işte can sıkıcı bir an sizi bekliyor köşede Quincampoix sokağının küçük kamburu tedirgin titriyor korkudan Zavallı küçük hayalet yoksulluğun altından zırhı bu sokak onun üzerinde bir soğukluk bırakıyorum ona sadaka yerine PilletWille sokağında gizlice bir ağaç dikecek olanın olmayacak bilinen bir adı ya da unvanı hiçbir yapının alnacında ama gelip geçenler onu bilmeksizin çok minnettar olacaklar ona suskun ve her şeyden yoksun bu dilenci sokağında usulca hiç duymadıkları yeşil bir melodi çalınınca kulaklarına (...) ormanın nakaratı kim ki bir sille atar bu aymaz dünyaya barıştır aynı zamanda o silleyi atan çürümüş donmuş dünyaya biliniz asla ölmez o, ölmeyecek asla kılıçla (...) Zavallı kent vandallar mimarlar söktüler senin yeşil kuşağını Atlama ipi yaptılar Bickfond’un(1) fitilini oynattılar son sincapı bir çocuk gibi İndi yas perdesi kuşların operası üstüne. İnsanların yaşam anlayışı ağaçlar gibi olmadı ve insanlar haksızlık ettiler ağaçlara onların ölümü bilmediklerini savlamakla İnsanlar asla beceremediler eğreltiotlarını okumayı ve tanıyamadılar onları (…) Eskiden oduncular şarkı söylerdi Bir mutlu beşik içinse Bir sevenin yatağı içinse Tabutu içinse bir yaşlının Durma git oduncu En iyisi olsun yapacağın Ama tahtı içinse bir kralın İyi düşün taşın Kolla kendini sakın Ama daha o günlerden başladı adlandırılmaya bugünler Öyle hızlı öyle akılsızca yaşadılar ki insanlar çok geçmeden her yerde her şeyi bozdular tuhaf demir yığınlarıyla (…) (1) Wiliam Bickford (17741834) madencilerin kullandığı emniyet fitilini icat etti. n 20 1 Aralık 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle