Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“TÜRKİYE’NİN 1950’Lİ YILLARI” NECATİ SAVAŞ ‘Hür dünyanın(!) müttefikiydik!’ 1950’li yıllar, Türkiye’nin her açıdan kabuk değiştirdiği bir dönem. Otuz akademisyen ve yazarın incelemelerinden oluşan, Mete Kaan Kaynar’ın yayıma hazırladığı “Türkiye’nin 1950’li Yılları” da bu bağlamda genç cumhuriyetin panoramik fotoğrafını sunuyor. GAMZE AKDEMİR gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Ç alışmada, 1950’li yıllar dünyada hangi yönetim ve algı sistemlerinin biçimlendirilişleriyle ortaya konuluyor? n 1950’lerde iki kutuplu bir dünya sistemi var ve bu dünyaların yönetim ve algı sistemleri bazı açılardan benzeşse de temelde farklı. Türkiye’nin de içinde yer aldığı “yarı dünyanın” sisteminde öne çıkan kavram ise “demokrasi”. Ancak tabii demokrasi öyle kimsenin emriyle filan ortaya çıkabilecek ya da birkaç ayda tesis edilebilecek bir algı ve yönetim sistemi değil. Hatta dışarıdan inşa edilebilecek bir sistem de değil. Nitekim ABD de bunun farkında. Dolayısıyla 1950’lerin (ve sonrasının) “hür dünyasının”(!) demokrasiden anladığı ve Türkiye gibi ülkelerden de istediği, sadece şeklî dahi olsa kendisiyle ittifak içerisinde çalışacak birçok partili sistemin tesisi. n Kamplaşmayı getiren söz konusu ittifak hangi alanlarda ne tip gelişmeler doğurdu? n Soğuk Savaş’ı soğuk bir savaş yapan şey, cephe ve silahlarının farklılığı. Herhangi bir savaştan farklı olarak, ağırlıkla bir “nüfuz” ve “hegemonya” savaşı bu. Cepheleri de İtalyan siyaset bilimci Gramsci’nin, hegemonyanın tesisi sürecinde andığı tüm kurumlar. Siyasetten ekonomiye, edebiyata, müziğe, sinemaya kadar tüm sosyal kurumlara, süreçlere sirayet eden bir kutuplaşma. Dönemin siyasilerinin Türkiye’yi “küçük Amerika” yapma gayesi bunun bir yansımasıysa Celal İnce’nin Türkiye’nin hürriyet savaşında ABD’nin yanında olduğunu haykıran o şarkısı da bir diğer yansıması. “OY KAVRAMININ İÇERİĞİ DÖNÜŞTÜ” n 27 Mayıs darbesiyle son bulan ellili yılların, Türkiye’nin çehresinde yarattığı değişimin siyasal ve sosyal sonuçları çok fazla. n1950’lerin bu anlamda unutulmazlarından ilki “oy” kavramının içeriğindeki dönüşüm. 1950 seçimleri DP ve CHP’nin ilk kapsamlı karşılaşması. Bu açıdan gerçek anlamda ilk çok partili seçimin 1950’deki olduğu doğru. Hiç kuşkusuz 1946 seçimleri de oldukça önemli. Ancak unutulmamalı ki 1946 seçimleri >> 14 26 Kasım 2015 KItap