27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hüseyin Alemdar’dan “Şifalı Taşlar Kitabı” ‘Kantaşı’ Hüseyin Alemdar’ın yeni şiir kitabı “Şifalı Taşlar Kitabı” adını taşıyor. Alemdar şiirinin geçmişine uygun düşen bir ad. r Metin FINDIKÇI em kitabın hem de birinci bölümün giriş kapısı, Ahmet Erhan’ın bir şiirinden alıntıyla başlıyor. “Kantaşı” aynı zamanda, birinci bölümün son şiiri ve ben de bu yazının başlığı olmasını tercih ettim. Şair sanki kıyamet alameti taşıyan bir denizin karşısında durmuş, içindeki denizi fırtınadan sıyrılıp duruluğa davet eder gibi: “Ben Hüseyin hiç kimse ve hiçlik taşı/ gül ve ayna vezni/ gizli günah aşkın kan taşı/…/ Hem lal hem Zülal senin adın bundan böyle/ benimki Hüseyin, bıçağa ve gelene geçene/ de ki, aşktan ve ölümden benim çirkinliğim/…/ İşte Ol’du: Kan ve taş nefreti benim güzelliğim!” Tabii bu fırtınalı denizin kıyısına gelene kadar; şair yolunda mayınlar döşeli dört şiir mesafesini kat eder. Şair bu mayınlı yolu geçerken kullandığı dil ve yakaladığı özgün sesin sığınağı bence “aşk” sözcüğüimgesi olur. Şair, “Kantaşı” şiiri dahil yirmi yedi defa “aşk” imgesini kullanır. Bazı durumlarda iyi şairler, sağlam duruş gösteren şairler bir sözcüğüimgeyi dert edinir, bu dert edinme şiir adına gerçekten olumlu bir durum, şiir adına güzel bir tekrar da. Estetik fırtınasında iç sesi yakalama gibi; aşkacı, aşkarzu, aşkvefa, aşkintihar, aşkyara, aşkölüm vs. Bazı şairlerde, bazı şiirlerde dert edilen imge o şiirin yolunda bir kaya gibi durur. Dert edinilen imge şiirde yerini bulmadığı takdirde okuyucuya rahatsızlık verir, yani aynı zamanda tehlikeli bir durumdur. Bir “sözcüğü” dert eden ve neredeyse en büyük özellikleri bu olan Türk şiirinin iki büyük şairi bulunur: Biri T. Uyar, ikincisi E. Cansever. Alemdar, kitabın bu ilk bölümünü kapsayan dört şiirde tam tamına yirmi yedi kez kullandığı “aşk” imgesini dert edinerek hem çok iyi yapar hem de büyük bir işi başarır. “Nihil” şiirinin bir yerinde ne diyor: “Er ya da erdişi herkes içindeki güneş taşı ya da kandır/ Gülten Akın’dan Füruğ’a Behrengi’den İlhan Berk’e/ şair e şiir e çift cinsiyetlidir, ağza ölümü el alıştırır/ bana şiir deme! her şair içindeki kadını öldürür!/ er ya da geç ten susunca herkes bir yerde ölüdür!” Kitap hemen hemen her sayfasında, bitişik sözbitişik imge akıp giden dizelerde sahne alır. Aslında Hüseyin Alemdar şiirinin geneline baktığımızda bu bitişik imge ile karşılaşırız. Aslında şair bunu da dert edindiğini ve de hakkını verdiğini apaçık görmekteyiz. İkinci bölüm “Kaza Süsü” şiiriyle başC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I Hüseyin Alemdar H lar. Benden alıntıladığı iki dize için yazılan ve ikişer dizeden oluşan harika bir şiir. İkişer dizeden oluşan ikinci bölümün başka bir şiiriyse “Anne” şiiridir, şiir bu iki dizeyle bitiyor: “Herkes birbirine seslensin, anne imgesi anı kıvrımı/ yerde ördekten gökte kırlangıçtan gizleyin öldüğümü” şiir hep böyle yalın ve iç burkan sözcüklerle örülerek yazılmış. Aslında, bu bölüm şair kendi şiir suretine, nesnelere ve en önemlisi başka şairlerin yani etkilendiği şairlerin aynasına bakarak haftanın yedi günü gibi, yedi ayna şiiri yaratır. Yeri gelmişken belirtmeli: Alemdar, şiirini oluştururken başka şairlerin, sevdiği şairlerin imge ve dizelerinden alıntılar yapmaktan, paylaşmaktan, asla çekinmeyen bir şair. Başka şairlerin imgelerini ve dizelerini şiirine işlemede son derece cömert ve cesur denebilir. UZAKLARDAN BİR ANI Üçüncü bölüm, kimliğini oluşturan taşlar, yani “şifalı taşlar”, tam tamına yirmi beş taş... Sular kurumuşsa bir kuyu neyle dolar. Bir kuyu taşla dolar mesela “Metin Erksan hatırına doldur tüm kuyuları” der ta uzaktan taşınan bir anıyla. Bu taş anılarda, anımsamalarda elbette, elbette diyorum çünkü onca sözden sonra Alemdar okuyucuya bunu söyletiyor: “Acı yüzeyde/ aşk dipte.” Evet, içi acıtan acı hep yüzeyde. Ahmet Erhan Taşı’ında olduğu gibi: “Sorma, hiç sorma/ Tanrı, kadın ve gençliğe rağmen öldüm/ Ah!/ met Erhan taşına üç yosun bağladım/ üçü de derüni ölüm rengi:/…/” ve çatlayan sabır, çatlayan “sabır taşı.” Şair, bu kitabı bir dizeyle özetler gibi aslında. Kitabın son bölümü “Şiir TaşıPoetika” bölümünde: “Ah! Taşlar ve aynalar nereye kadar otobiyografik ey Hüseyin!” Hüseyin Alemdar’ın şiiri bir denize benzer; içine girince, boğulmamak için rahat soluk alıp vermemiz gerek, kendimizi her şeyimizle bu denize bırakmalıyız, soluğumuzu tutup başka şeyler düşünerek çırpındığımız an içinde boğuluruz. “Şifalı Taşlar Kitabı” gerek imge zenginliği açısından, bu imgeleri kullanma cesaretini görmek gerek bir bütünlük oluşturan şiirlerin nasıl olması gerektiğinin, ustalığını keşfetme babından okunması gereken bence en iyi kitaplardan! n Şifalı Taşlar Kitabı/ Hüseyin Alemdar/ Noktürn Yayınları/ 72 s. 1283 1 8 E Y L Ü L 2 0 1 4 n S A Y F A 1 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle