Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O Iva Procházková “Çıplaklar”da ilkgençlik çağındaki altı gencin yaşadıklarından yola çıkarak toplumun insanları okul yıllarından başlayarak tanımlar, kurallar, biçimler ve sistemlerle nasıl tek tipleştirmeye çalıştığını anlatıyor. Muhammed S. ElAzab “Kötü Geçmişler”de Kahireli genç Muhammed ve arkadaşı Münim’in şehir merkezinde garsoniyer olarak kullanmak amacıyla oda tutmaları sonrası başlarından geçenlere değiniyor. oplumun herkese “normal” kişiler olmayı dayatmasına karşı ilkgençlik çağının tamamen masumane ve içten duyguları ile düşüncelerini açıkca söyleyerek, yani çıplak olarak karşı koymak mümkün müdür, sorusuna da cevap arıyor. “Çıplaklar”ın (Mayıs 2014, çev. Ayça Sabuncuoğlu, On8 Yay.) sözlük tanımı olarak çıplaklığı savunan tek kahramanı Sylva. Sylva sık sık okuldan doğaya, ormana, dağlara kaçıp çırılçıplak akarsularda yüzüyor. Kendinin bir “mağara insanı” olduğunu toprağa ve suya bedeninin doğrudan temas etmesi gerektiğini düşünüyor. Ona göre mayo giymek bile bu doğrudan temasa engel oluyor. Sylva’nın çıplak yüzmesi kadar bu uğurda sürekli okuldan kaçması da büyük bir sorun. Üstelik liseden atılacak kadar çok okuldan kaçmasına rağmen sınıf birincisi. Bu durumu kuşkusuz “normal”leştirilmiş diğer öğrenciler için kötü bir örnek. Öğretmenleri ya okulun kurallarına uymasını ve devamsızlık yapmamasını ya da başka bir okula kaydını almasını istiyorlar. Bu nedenle Sylva, Berlin’de yaşayan annesi ve Çek Cumhuriyeti’nde küçük bir şehirde yaşayan babası arasında gidip geliyor. Sylva’nın en önemli şansı babasının onu anlamaya çalışması. Biraz benzer durumdalar, baba da mesleğini bırakıp kitap yazacağım diye inzivaya çekilmiş, toplmudan kaçmış. Kızına çıplak kalmanın mümkün olmadığını, yaşı ilerledikçe giyinmeye başlayacağını, yani duyarsızlaşacağını anlatmaya çalışıyor. Iva Procházková “Çıplaklar”ı Sylva’nın çeşitli yollardan tanıdığı gençlerin birbirleriyle doğrudan ya da dolaylı bağları olan öyküleri ile kurmuş. Sylva ile birlikte Filip, Niklas, Evita ve Robin’in toplumun kendilerine dayattığı yaşam biçimlerine, normalleştirmeye karşı neler yaptıklarını, yaşadıklarını, sonunda yaşamlarının nasıl biçimlendiğini anlatıyor. Filip, toplumun tek tipleştirme baskıS A Y F A 8 n 3 kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Çıplaklar sından kitaplara sığınarak kendini korumaya çalışıyor. Yazı ve sözcüklerle karşı çıkıyor. Artık eski moda sayılsa da Sylva’ya postayla mektuplar yolluyor. Sylva, Filip’e arkadaşlığın ötesinde ilgi duyuyor. Karşılık bulsa aralarında bir aşk ilişkisi başlayabilecek, ama Filip yollarının, çıplaklık anlayışlarının farklı olduğunu anlıyor ve bu işaretlere karşılık vermiyor. Zamanla iki arkadaş uzaklaşıyorlar. Filip toplumun dayattığı yaşam biçimine karşı kendine uygun direnme tarzını yaz tatilinde çalıştığı yapı marketteki iş arkadaşları sayesinde buluyor. Hiç aklında yokken onlarla birlikte bir eyleme katılıyor ve ilk eyleminde tutuklanınca da mücadelesi yeni bir yola giriyor. Niklas, Sylva’nın çocukluk arkadaşı. Sylva, Berlin’de yeni bir liseye kaydolup annesinin yanında yaşamaya başlayınca onun izini sürüyor. Ama bulduğu bir yıl öncekinden çok farklı bir Niklas’tır. Babasının ölümü, ailenin dağılması kendisini toplum Iva Procházková dışı hissetmesine neden olmuş. Kendini ifade etme yolu olarak bulduğu sinema tutkusunu terk yoldaşı oluyor. etmiş. Bir yürüyen merdivende tesaIva Procházková “Çıplaklar”da beş düfen tanıştığı Evita ile apartmanlarının gencin yaşadıklarını anlatırken kendi bodrumuna gizlenmişler, sürekli uyuşkimliğini bulmaya çalışanların toplum turucu içerek yaşamlarını sürdürüyorlar. tarafından nasıl garipsendiğini, onları Evita’nın daha ağır uyuşturuculara yönelhızla “normal”leştirmeye çalıştıklarını, mesi ile olaylar farklı bir boyut alıyor. normalleştiremediklerini de marjinalleşRobin bu gençlerin arasında toplutirip toplumdan dışlamaya çalıştıklarını mun dayattıklarına uyum birbirinin içine geçen akıcı öykülerle sağlamaya en uygun anlatmış. Roman beş ayrı öykünün getirgenç olarak görünüyor. diği çok boyutluluk yanında yapısı ile de Hayatla ilgili itirazları yok. yaşananlara bir çok açıdan bakmayı ve Belki o kadar baskıcı bir tüm olasılıkları tartışmayı sağlıyor. babası olmasa her şey KÖTÜ GEÇMİŞLER toplumun önerdiği gibi gelişecek. Ama sürekli Muhammed S. ElAzab “Kötü “sorumluluk almalısın” Geçmişler”de (Haziran 2014, çev. Hişam diye baskı yapan babasıGüney, CanYay.) Kahireli genç Muhamnın da etkisiyle dengeleri bozuluyor. Bu arada ilk cinsel deneyiminde yanlış anlaşılıp tecavüzcü konumuna düşürülmesi ile de hayatın anlamını sorgulamaya başlıyor. Robin çıkış yolunu Sylva ve annesinin komşu eve taşınması ve onunla tanışmaları ile buluyor. Sylva ile birlikte yolunu kaybetmiş yavru bir kır kurdunu doğal ortamıyla buluşturma çabaları da içindeki “mağara insanı”nı keşfetme Büyük bir metropol olan Kahire’de yoksullaşan orta sınıf mensuplarının romanı “Kötü Geçmişler”. sini sağlıyor. Sylva’nın 2014 T med ve arkadaşı Münim’in şehir merkezinde garsoniyer olarak kullanmak amacıyla oda tutmaları sonrası başlarından geçenleri anlatıyor. Muhammed, ailesi ile birlikte şehrin merkeze uzak banliyölerinden birinde yaşamaktadır. Kuzeni Hind ile nişanlıdır. Arkadaşı Münim’le birlikte işlettikleri internet cafe, polis tarafından kapatılınca ellerinde kalan bilgisayarları ve diğer malzemeyi satarlar. Satış sonucunda ellerine geçen para ile külüstür bir araba alırlar. Şehir merkezinde bir de oda tutunca hayal ettikleri gibi yaşamayı ummaktadırlar. Muhammed evden ayrılması ile aslında hem aile baskısından kurtulmayı hem de ufukta görünen evlilik öncesi gününü gün etmeyi planlamaktadır. Şehir merkezinde oturursa daha kolay iş bulacağı ve evlilik için para biriktirebileceği bahanesi ile ailesini ikna eder. Ama nişanlısı Hind hiç de ikna olmamıştır. Muhammed odaya taşındıktan sonra bir gün çat kapı gelir ve kuşkularında ne kadar haklı olduğunu bizzat görür. Aslında gerçekler, Hind’in gözüne göründüğünden çok farklıdır. İki kafadar şehir merkezinde oda kiralasalar da hayal ettikleri yaşamı kuramazlar. Bir kere kiraladıkları oda hem konum olarak hem de yapısı itibariyle bir genç kızın gelebileceği nitelikte değildir. Muhammed’in meraklı komşuların bakışlarına yakalanmadan bu yıkık dökük odaya getirebildiği tek kadın macera peşindeki orta yaşlı ve evli bir kadındır. Hind’in baskını ile onunla da bir şey yaşayamaz Muhammed. Araba ile sokak sokak dolaşsalar da hiçbir genç kız ya da kadın onlara dönüp bakmaz. İlgi gösterenler sadece amatör ya da profesyonel fahişelerdir. “Kötü Geçmişler”in ana öyküsü iki delikanlının başarısız ilk cinsel maceraları gibi görünse de Mısır’daki aile yapısı, annebaba ile çocukların ilişkileri gibi temel sorunlardan başlayıp muhafazakâr yaşam biçiminin görünmeyen yüzünde neler yaşandığını da anlatıyor. Aile yapısının aslında bir görüntüden ibaret olduğu ve değişen kötüleşen yaşam şartlarında aile ne kadar korunmaya çalışılsa, muhafazakâr yaşam biçimi ne kadar dayatılsa da yozlaşmanın kaçınılmaz olduğu sanırım anlatının en önemli mesajı. Büyük bir metropol olan Kahire’de yoksullaşan orta sınıf mensuplarının şehir dışındaki sitelere taşınmak zorunda kalması... En temel sorun olan işsizliğin gençleri nasıl çaresiz bıraktığı... Tüm muhafazakâr görünüme rağmen yoksulluğun kadınları nasıl fuhuşa yönelttiği, sokaklardaki fahişe sayısının göze batacak şekilde nasıl arttığı gibi birçok önemli yaraya da parmak basıyor Muhammed S. ElAzab. “Kötü Geçmişler” bir romandan çok uzun bir öykü ya da novella olarak tanımlanabilir. Kronolojik bir anlatım yok. Anlatı sondan başa, baştan tekrar sona gidip gelen sarmallar halinde gelişiyor. Ama tadı hiç kaçmıyor. 92 sayfalık anlatı bir solukta okunuyor. “Yeni Arap edebiyatının başarılı temsilci”lerinden sayılan Muhammed S. ElAzab’ın kendine has ironik ve mizahi bir anlatımı var. Trajik olayları çok doğalmış gibi rahatça anlatıyor ama komikleştirmiyor. n K İ T A P S A Y I 1272 TEMMUZ C U M H U R İ Y E T