04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler En İyi Amerikan Öyküleri / Derleyen: Tom Perrotta, Heidi Pitlor / Çeviren: Çiğdem Ataman, Emirhan Demirel, Fatma Pınar Arslan / Hil Yayın / 286 s. En İyi Amerikan Öyküleri’nin bu yılki editörü Tom Perrotta, öyküleri seçerken kendi yazarlığının edebi totemleri olan Raymond Carver ve David Foster Wallace gibi edebiyatçılardan ilham alıyor. Her iki yazarın tarzını da kucaklayan Perrotta, seçtiği öykülerle sıradan insanların düz ve ustalıklı dilini ön plana çıkarıyor. Amerikanın saygın edebiyat mecraları olan The New Yorker, Hobart, Ploughshares, American Shot Fiction, Tin House, McSweeneyste yayımlanan ve bu kitapta derlenen öyküler, zengin bir tipik Amerikalı profili çiziyor. Alzheimer hastası olan bir kadın, AfrikaAmerikalı kadınların paralel yaşantıları, tuhaf bir iş kazası ve normal hayatlar, orta yaş bunalımındaki bir kadının rüya âlemi... Öykülerdeki karakterlerin derinliği, okurun hızlıca içine girdiği bir dünyanın kapısını aralıyor. NW Londra / Zadie Smith / Çeviren: Özlem Gayretli Sevim / Everest Yayınları / 368 s. Zadie Smith’in son romanı NW Londra, dört kentlinin hikâyesi ışığında metropol gerçeğinin karmaşık dünyasını gözler önüne seriyor. Sınıf atlamış, hayalperest, belalı ve edebi ergen... Bu karakterlerin dördü de doğup büyüdükleri ve birlikte yaşadıkları semti bir yerde kendi kimliklerini terk etmek düşü içindedir. Gelgelelim kurtulmak istedikleri sınırların bir tarafı ne kadar boğucuysa, diğer tarafı da bir o kadar korkutucudur. Zira sürekli değişen çehresiyle NW ya da kentsel dönüşüm veya mutenalaştırma projelerinin güdümündeki herhangi bir büyükşehir, canlı olduğu ölçüde karmaşık, vaat ettikleri ölçüsünde kısıtlayıcı ve oldukça tekinsiz bir yer haline gelmiştir artık... Kör Ayna / Joseph Roth / Çeviren: Ahmet Arpad / Can Yayınları / 406 s. Kör Ayna, XX. yüzyıl Almanca edebiyatın değerli yazarlarından Avusturyalı Joseph Roth’un tüm öykülerini okurlarıyla buluşturuyor. Roth, 1916 ile 1936 yılları arasında kaleme aldığı on sekiz öyküyle farklı yolculuklara çıkarır okurunu. Birinci Dünya Savaşı’nın ve AvusturyaMacaristan İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından gelişen yeni dünya düzeninde bocalayan insanların yaşantılarına doğru yapılan bu yolculukların mekânları ve izlekleri birbirinden farklıdır. Roth’un öykü kişilerinin peşinden kentin lüks caddelerine, yoksul mahallelerine, köprü altlarına, bazen taşraya, bazen de açık denizlere sürükleniriz. Rothun keskin bir gözlem yeteneğiyle kaleme aldığı öykülerinde sürekli duyulan ses ise yalnızlığa ait. Köpeğim Charley ile Amerika Yollarında / John Steinbeck / Çeviren: Aslı Biçen / Sel Yayıncılık / 242 s. John Steinbeck, gençliğinden beri bir gezi tutkunuydu. Daha yirmi yaşlarındayken Pasifik Okyanusu’na açılma hayalleri kuruyordu. Henüz yazarlık serüveniS A Y F A 2 0 n 3 0 O C A K 2 0 1 4 nin başındayken dahi ülkesini ve insanlarını gezip görerek tanımayı şiar edinmişti. Ona, Nobel Ödülü’nü kazandıran da ülkenin ruhunu bu denli anlayabilmiş olmasıydı. Ne var ki 1960’a gelindiğinde bir yazar olarak rüştünü ispat etmiş Steinbeck, önceden tanıdığı ve romanlarında resmettiği Amerika ve Amerikan halkını değil, açıktan açığa tüketim toplumuna dönüşmüş ve bencilliği içine işlemiş bir Amerika bulur etrafında. Hastalığının da iyiden iyiye kendini hissettirdiği bir dönemde Steinbeck’i, karavanı Rochinante ve elbette köpeği Charley’le yollara düşüren, ülkesini tanıyamama halidir. Köpeğim Charley ile Amerika Yollarındada, hava kirliliğinden rengi değişmiş gökyüzünün hemen altındaki apartmanların, trafiğe boğulmuş caddelerin, acı fren seslerinin arasında toprağa köklerini salma kaygısı içinde sürüklenen Steinbeck, Amerika’yı yeniden keşfediyor. Haw / Kemal Varol / İletişim Yayınları / 230 s. Kemal Varol Jar’dan sonra yayımlana ikinci romanı Haw’la okuyucu karşısında. Kahramanı bu kez bir köpek. Adı da Mikasa. Melsa’nın âşığı, uzun ince gövdesi, siyah benekleri var, güzel de bir burnu. Makam Dağı’nın, Papaz Gölü’nün adını biliyor. Güneylilerle Kuzeyliler savaşıyorlar, onu da duyuyor. Zamanı söyleyen hikâyeler, kaderi temize çeken melekler, ölmüşlere dualar ve sokakların tarihi; hiçbiri, Heves Amca’nın Muhterem Nur’u sevdiği gibi Melsa’yı seven Mikasa’yı anlatmıyor. Varol Haw’da, zamanı aşan bir roman sunuyor okuycularına. Kırmızı Motosiklet / Fatma Akerson / Yapı Kredi Yayınları / 138 s. Fatma Akerson adını edebiyat üzeine kaleme adlığı inceleme yazılarından hatırlayan olacaktır. Elimizdeki; “Kırmızı Motosiklet”, “Kumsaldaki Minik Ayak İzleri” ve “Belakane” adlı üç uzun öykü ya da anlatıdan oluşan kitap ise Akerson’un kurmaca türündeki ilk yapıtı. Öyküleri kısaca şöyle özetlemek mümkün: Kırmızı Motosiklet: Bir yabancıya yazılan on mektupta, küçük bir kızın büyüme öyküsü anlatılır. Öykü ilk sevgilinin karşıt görüşlü grupların çatıştığı bir sokak kavgasında ölmesiyle biter. Kumsaldaki Minik Ayak İzleri: Eylülün kendisinden çok yaşlı bir adamla olan ilişkisi. Bu adamın ölümsüzlük otunu bulmak için Utnapiştime gitmesi üzerine Eylül onu izler, ancak ot alınamaz, Eylül tek başına geri döner ve bu serüveni yazmaya karar verir. Eylül aslında bir romancıdır. Belakane adlı çok satan bir de roman yazmıştır. Belakane: Öykü, 12. Yüzyılın sonunda, bir Alman ozan tarafından yazılmış bir Ortadoğu öyküsüyle günümüzün Ortadoğusu arasında gidip gelir. Öykünün kahramanı Belakane adlı bir çöl melikesidir. Arazisinde petrol çıkınca yaşamlar altüst olur. Bram Stoker’ın Kayıp Günlüğü / Elizabeth Miller, Dacre Sroker / Çeviren: Uğur Ceyhan / İthaki Yayınları / 252 s. Dracula’nın yazarı Bram Stoker’ın, ölümünün 100. yıldönümünde yayımlanan ve pek çok edebiyatseverin merakla beklediği kayıp günlüğü okur karşısında. Ya yınevinin Kalem ve Yaşam dizisinin ilk kitabı olma özelliğini de taşıyan Bram Stoker’ın Kayıp Günlüğü, Stoker’ın 18711882 yılları arasındaki yaşantısına ışık tutmakla birlikte, gotik edebiyatın başyapıtı sayılan Dracula’ya ilişkin pek çok ilginç bilgiye de yer veriyor. Stoker’ın ilk nesir ve şiir girişimlerini içeren günlük, aynı zamanda yazara dair pek çok biyografik bilgi ve kapsamlı dipnotları da içeriyor. Stoker’ın pek çok fotoğrafı ile birlikte, günlüğün birçok sayfası yazarın kendi el yazısının olduğu şekliyle kitapta yer alıyor. Bildiğin Joyce / Ulick O’Connor / Çeviren: Pelin Arda / Dedalus Kitap / 128 s. “Merhabalar saygıdeğer dostlar! Öncelikle kendimi takdim edeyim: Joyce. James Augustine Aloysius Joyce. Bir alt kimlik olarak da, Stephen Dedalus. Henüz, yaşayan hiçbir dile çevrilememiş olan Finnegans Wakee neredeyse 17 senemi ayırdım. Ulysses ise 7 senemi aldı. Bunların dışındakileri birbirinden ayıracak değilim; her birinin kıymeti eşdeğer aralıkta. Fakat üzülerek söylemeliyim ki, sizlere mevcut şimdiki zamandan seslenemeyeceğim. Çocukluk, gençlik ve olgunluk dönemimi geçirdiğim Dublin’in ruhsal yoksulluğuna daha fazla katlanamadığımdan, sözü değerli dostlarıma bırakıyorum. Yaşamımdaki kayda değer kareleri objektif bir şekilde aktarabileceklerine inancım tam.” Ulick O’Connor, Pelin Arda’nın çevirisiyle yayımlanan kitabında, dünyaca ünlü yazar James Joyce’un yaşamındaki kırılmaları farlı bir üslupla ele alıyor. Devrimleri Yazmak / Hazırlayanlar: AlZubaidi, Cassel, C. Roderick / Çeviren: Nesrin Demiryontan / Metis Yayınları / 212 s. Kahire’den Şam’a, Tunus’tan Bahreyn’e kadar, Arap dünyasında yaşanan devrimlerden doğan en heyecan verici yazıları bir araya getiriyor Devrimleri Yazmak. Kitap bir kişisel tanıklık derlemesi olmasının yanında sadece, içinde yaşadığı coğrafyayı sarsan değişikliklere bilfiil katkıda bulunmuş ve birinci elden tanıklık etmiş kişilerin metinlerinden oluşuyor. Geçmiş, şimdi ve gelecek arasında, yani kişisel olan ile siyasalın kesişiminde yer alan bu sesler devam etmekte olan, bize umut verdiği kadar yüreklerimizi de parçalayan bir sürecin parçaları. Ortadoğu’da Arap dünyasında eşsiz bir yere sahip olan bu yaratıcı ve özgün yazarlar tarihten, kararlılık ve mücadeleden, keza kimlik ve aktivizm gibi meselelerle siyasi ve duygusal angajmandan bahsediyorlar. Sultan Bayezid Han / Sydney Nettleton Fisher / Çeviren: Hazal Yalın / Kitap Yayınevi / 152 s. Osmanlı tarihinde “Sultan Bayezid Hanı Sani” olarak da bilinen II. Bayezid imparatorluğun parlak hükümdarlarından biri olarak kabul edilmez. Bayezid’in 1481’den 1512’ye kadar süren saltanatı zaferlerle süslenmiş olsaydı bile, babası, Konstantinopolis fatihi Sultan Mehmed Han’ın gölgesi altında kalmaktan kurtulamazdı. Sultan Bayezid Han sadece çağının en zengin hükümdarı haline gelmiş, babasının zekice yarattığı imparatorluk dünyanın büyük güçleri arasına sağlam biçimde yerleşmişti. İç savaşı, Şah İsmail’in yarattığı tehdidi, imparatorluğa karşı birçok isyanı, depremleri ve veba salgınlarını atlatan Bayezid, II. Murad ve II. Mehmed’in attığı temeller üzerinde sağlam bir yapının iskeletini kuran padişah oldu. Sydney Nettleton Fisher, tarihte adı çok anılmayan Sultan Bayezid’in imparatorluğa yaptığı gerçek katkıyı gün yüzüne çıkarıyor bu çalışmasında. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1250
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle