28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş iir Atlası Ş Esiaba IROBI/Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç CEVAT ÇAPAN düşündüğüm anlardan daha fazla. Bir ofisim var burada, öğrencilerin ve Bongo bongo ülkesinden gelen kurnazın Caligula Sarayı’nı Hıristiyanlaştırdığı Umut Evi’nde. Kimse güvenmiyor bana. Diyorlar ki yönetimim çıkarcıdır, zalimdir liderlik tarzım. Kışkırtırmışım meslektaşlarımı karşılıklı. Vururmuşum başlarını birbirine kahvaltılık yumurtalar gibi. İşlerini baltalarmışım, derslerini, araştırmalarını. Kafelerde öğrenciler önünde küçük düşürürmüşüm onları: Cracke, Pilgrim, Kirkland, Casablanca. Diyorlar ki profesyonel değilmişim, ama kimin umurunda! Buradaki zihinsel öngörüm benim, emin olmaktır her yıl bu koltuklarda oturan popolar olduğundan ve ödeyebileceğimden ipoteklerimi, çocuklarımın okul ücretlerini ve nafakamı. Hepsi bu. Bongobongo ülkesinden şu fuzzywuzzy’e gelince Ne kadar erken kurtulursam ondan, o kadar rahatlayacak aklım. Nerede o? Duyuyorum bir yerlerde saklandığını bu binada Şiir yazıyor gibi görünerek dalga geçiyor kendisiyle. Hay Allah, hangi cehennemde? Güvenlik! Söyleyin şu siyah göt herife… nedir onun kahralası adı, bildirsin buraya hemen. Kedinin fareyle oynadığı gibi şu zenciyle oynamak iyi geliyor bana. Başka kiminle oynayacağım ondan sonra? Sahi, kendine Elf Woodworm diyen nonoşla. Yarı insan, yarı hayvan. Satire benziyor. Ondan sonra kiminle: Desire Bodicea Scullery. Becerip bırakacağım onu. Ah, unuttum şimdi. Rosimond var. On beşimdeyken bakireliğimi bağırsaklarının içinde kaybettiğim yılbaşı hindisi gibi ufak tefek ve kısa. Ailem yine de yedi onu. Öz suyumu kullanmıştım doldurmak için. Herkes yedi keyifle. O geliştirecek ırkı. Ben Alfa ve Omega’sıyım Umut Evi’nin. Ben, Mesih Dephallus Snodgrass. Liverpool Diktatörü. Kahramanım Mussolini. Ruhsal ve politik mafya babam Mossley. Yaşayacağım sonsuzca. İmzaladım: Ben, Messish DePhallus Snodgrass. ÇN: Caligula: M.S 1241 yılları arasında yaşamış, aşırı savurganlığı, tuhaflığı, ahlaksızlığı ve acımasızlığıyla tanınan, JulioClaudian Hanedanı mensubu ve Roma İmparatorluğunun Caligula takma adlı dördüncü İmparatoru Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus. Fuzzywuzzy: 18811899 yılları arasında yaşanan Mahdist Savaşı sırasında Sudanlı mehdileri destekleyen, Afrika’nın doğusundaki Hadendoa göçebe kabilesi savaşçılarına 19. yüzyıl İngiliz sömürge askerlerinin verdiği isim. Bongo bongo ülkesi: Özellikle Afrika’da üçüncü dünya ülkeleri için kullanılan esprili bir tanım. II. Nebukadnezar: (MÖ 630561) Eşi için Babil’in Asma Bahçeleri’ni inşa ettirdiği söylenen Babil İmparatorluğu’nun hükümdarı. Döneminde imparatorluğun sınırları Suriye’den Mısır’a dek genişlemiş, Kudüs’ü ele geçirerek Yahudileri bölgeden sürmüştür. “Yenilmez” unvanı ile anılır. 15 A Ğ U S T O S 2013 n S A Y F A 19 ‘Onun EB’si Yani Eşek Başı Cevap Veriyor’ air, yönetmen, oyun yazarı ve oyuncu Esiaba Irobi, 1 Ekim 1960’da Aba Division’da doğdu. Bir süre Liverpool John Moores Üniversitesi’nde dersler verdi. Sonra Amerika’ya yerleşti. New York, Towson, Ohio üniversiteleri ile Barbados’taki West Indies Üniversitesi’nde uluslararası tiyatro, sinema, drama ve karşılaştırmalı edebiyat öğretti. Afrika Diyasporası estetiği yoğunlaştığı diğer bir alandı. 1992’de Cemetery Road adlı oyunuyla World Drama Trust Oyun Yazarlığı Ödülü’nü aldı. Irobi, 3 Mayıs 2010’da kanserden öldü. Adım Messiah De Phallus Snodgrass. İki metre boyunda bir metre enindeyim, derinliğim beş santim ve şeyim çok uzun iki elimle tutmak zorunda kalırım hortumumu bir itfaiyeci gibi işerim her defasında dinlenme odalarına sayısız meyhanelerin gece gündüz burada Liverpool şehrindeyim ben. En iyi şeyim İngiliz tiyatrosunun başına gelen Harold Pinter, John Osbourne, Peter Hall ve Kenneth Branaugh uyarladığından beri. Adım, tekrarlıyorum, Messiah De… Ama öğrencilerim ve burada, Umut Evi’nde işe alarak hata yaptığımız Bongobongo ülkesinden bir fuzzywuzzy Büyücü Elymas ismini taktı bana, Belzebub, Abbadon ve Caligula. Öğrencilerimi de ayarttı Nebukadnezar desinler diye arkamdam bu isimle zihinsel donanımımda teknik açıdan hatalı bir şey olduğunu ima ederek ya da bir megalomanyak veya inatçı bir psikopat olduğumu, değilim her ikisi de. Sadece huysuz bir zorbayım, az bulunur bir boksörüm ve asgari derecede bir sadistim ki başladı bunların hepsi terkedince karım beni en iyi arkadaşım, kahrolası bir banka müdürü yüzünden. İnsanları korkutmak, varlığımı duyumsatmak için attığım havadır zorbalık. Aslında, içimde derinlerde sevecen, sevgi dolu bir kişi ve müşfik bir babayım. İsteyebilirsiniz iki kızımı. Yeni karımı da isteyebilirsiniz. Eskisini değil! Eski karım inatçı bir psikopattı. Nerdeyse, bir yastıkla boğarak öldürecektim onu, heineken birası akan bir akşam vakti. Ama içimde derinlerde, zalim bir adam değilim. Yine de itiraf etmeliyim bazen birazcık çirkin olabileceğimi, sert ve kavgacı olmadığım zamanlarda. Özellikle bir tartışmada. Bu, benim nerdeyse hiçbir şey bilmediğimi, gerçekten ne kadar sığ biri olduğumu öğrenen insanlardan korktuğum içindir. Yani, emekçi sınıfındanım, arka kapıdan girdim akademilere, çok yetenekliyim diyorum, palyaçoluk yapardım, sahne komedyenliği ve ejder kadın olurdum Midlands’deki gece klüplerinde. Mübaşirdi babam. Kalın kafalıydı ayrıca. Girişimciydi annem, C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1226 büyük babam mı? Ölü gömücü. Büyükbüyükbüyük babam, sonradan Kuzey ve Güney Rhodes, başka bir ifadeyle, Zambia ve Zimbabwe denilen efsanevi Cecil Rhodes’di. O bir ibneydi, pıtış bir herifti ve ben utanıyorum onun Matabele Tepeleri’nde fuzzywuzzy’lere davranış biçiminden… (Kahrolası neden bahsediyorum… ah, hatırlıyorum! Kendimden !!!) Birmingham, Smethick’de doğdum 1945 yılında. 1954’e çevirdim onu sahte belgelerle, çünkü bir aktör olarak korkuyorum gençliğimi kaybetmekten, seksiliğimi, karizmatik çekiciliğimi ve hippi tarzı uzun saçlarımı, Konuşurken alnıma düşüyor perçemler, eski püskü, kirli blucinlerim gibi ağaran hippi saçlarımın perçemleri. Kasık kıllarım da ağarıyor gün be gün. Nedeni budur saçlarımı iki günde bir boyamamın Morgan Saç boyasıyla. Hindistan malı. Üzerinde güneşin hiç batmadığı büyük imparatorluğumuzun meyveleri; çünkü güvenemez Tanrı bir İngilize karanlıkta. Bu kadar laik bir ırk! Kriketi icat etmek zorunda kaldılar kendilerine ölüsüzlüğü hatırlatmak için. Ne halt ediyorum… Sanıyorum çok bira içtim bugün öğleden sonra, evet, koltuk altlarım bir sülfür fabrikası gibi koksa da, kirden, tozdan kararıp yeşilleşse de tırnaklarım ve kafatasım dolsa da bağırsak maddeleriyle yine de EB’yim ben burada. Biliyor musunuz anlamını? Emir Buyuran! Ama zenciler Eşek Başı diyor bana. çünkü başımı dikdörtgen, yüzümü üçgen şeklinde sanıyorlar dişlerim, gülünce ben, timsah dişleri gibi olur ve ağzım ölü bir atın anüsü gibi. EB’yim ben İsa aşkına! Çilek seviyorum biraz, haşhaş ve ganja zaman zaman esrarkeş değilim ama. Bir yelem var ve seviyorum yelemi iki saatte bir oynadığım on iki santimlik çüküm kadar. Altmışlı yılların çocuğuyum ben ve hep orada, altmışlarda kalacağım ölünceye kadar. Hatta kalıntılarım da kalacak altmışlı yıllarda. Düşündüğüm anlar vardır insan olduğumu, Tanrı olduğumu düşündüğüm anlar da. Ama tanrı olduğumu düşündüğüm anlar insan olduğumu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle