06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Bir Anne, Bir Kadın, Bir İnsan’ Dünyadan sevda manzaraları Hayatın hır güründe, yoğun temposunda, dertleri, tasalarıyla ayrı yönlerde yol alırken önce asgari sonra sık aralıklarla geç de olsa kavuşan, buluşan iki yürek Gülşen ve Murat’ın öyküsü Çağrı Karlıdağ imzalı Bir Anne, Bir Kadın, Bir İnsan raflarda. Ë Gamze AKDEMİR asak olmaya, çevre baskısına, tüm engellere, olmazlara karşın yüreğin ferman dinlemediğinin ispatı bir yaşanmışlıklar zinciri... Dolu dolu bir aşk yarası ve de bizatihi merhemi olabilmiş iki yüreğe yakın plan.... Kendisini sıkı takipteki geleneksel, baskıcı eşiyle iletişimi kopmuş bir genç kadın Gülşen... Doktor Murat ile 14 yıllık doktorhasta ilişkisi var... Bir gün Murat Beye kendisine olan ilgisinin derecesini soruyor, ona ufak çapta bir şok geçirterek... Gülşen’in dediği gibi Murat onun hayatındaki imkânsızlarından biri. Tuhaf bir ilişki boyutu yaşadıkları... Yalın ama tuhaf... İlişkileri hem var hem yok... Arkadaş desen hiç değiller... Murat için Gülşen; sohbeti, hayat hikâyesi, düzgün fiziği ile ilginç bir kadın; onunla görüşmekten, vakit geçirmekten büyük keyif alıyor; onunla olmak kısa da olsa iş stresinden uzaklaştırıyor, monoton yaşamına ayrı bir renk katıyor. Onun sorunlarının çözümü için elinden geldiğince yardımcı oluyor çünkü Gülşen’in mutlu olması onu da mutlu ediyor. Gülşen için ise Murat; yaşamı boyunca karşılaştığı olumsuzluklardan sonra, dünyada güvenebileceği, dertlerini paylaşabileceği tek insan belki de. O da Murat’la görüşmekten, birlikte vakit geçirmekten mutluluk duyuyor… Cinsellikle ilgisi olmayan, sıcak, gönülden gönüle bir ilişki onlarınki. Gülşen, Sevda, Murat... Tuncay, Melih, Gülşen... Aşk hatları, hayat hatları geri dönüşler eşliğinde kurguda yerli yerinde... Roman bu hatlar arasında pişmanlıklarla değil, hayıflanmalarla değil; telafi mekanizması hâkimiyetinde, durum tespitleriyle ve başa çıkma halleriyle örülüyor en çok. Bu arada bir Facebook canavarı Gülşen... Yalnızlığına pek bir merhem oluyor sosyal medya mesaisi... Kocası bu karşılıklı aramaları fark edip değiştiriyor telefonu, o derece yani... RUHU YORGUN BİR KADIN: GÜLŞEN Baskıya alışık (!) Gülşen... Kız kısmı okuyup da ne olacak diye okuldan alınan, maddi darlık içinde büyüyen, kardeşleriyle birlikte baba dayağından çokça nasibini alan, sonra erkenden kocaya verilen, kocası ailesi tarafından seçilen bir kızdı sonra. Gözyaşlarına alışıktı oldum olası. Eski aşkı Tuncay’ı da konuşuyor Murat’la. Şeytan görsün yüzünü diyor tıpkı anne babası için dediği gibi. Zamanında az dayağını yemedi Tuncay’ın. Şimdi de yüz verse metresi olmasını isteyecek o da kendisi gibi evli olan Tuncay. Liseyi dışardan bitirmeye çalışan Gülşen’in takıntı derecesinde en büyük arzusu tercihen bir hastanede bir iş bulup çalışmak ikincisi de ne olursa olsun bu şehirden ayrılmak. Başvurduğu kimi işlerde, işyeri sahiplerinin ahlaksız tekliflerine maruz kalmış olsa da pes etmeye niyeti yok. Murat bu konuda da dert ortağı ona. Kocasına gelince ahmakça ve cahilce bir kaygısız... Gülşen tüm yaşadıklarına rağmen öyle kafayı yemiyor, dertlerini büyütmüyor, kendisine yüklediği tüm dertlere ve zorluklara karşı hayatla kendince başa çıkabilmeyi başarmış, kadere öyle boyun falan eğmemiş, bükülmemiş, mücadelenin ucunu hiç bırakmamış bir kadın. Ama... Sadece Murat’la olduğu zamanlar mutlu... Sadece onunlayken şen kahkahalar atabiliyor. Özde ise ruhu hayli yorgun bir kadıncağız. Yaşamında çocuklarından ve Murat’tan başka olumlu hemen hiçbir şeyi yok çünkü. Sonra ağrıları var Gülşen’in, bir yandan hayat da ağrıyor yüreğine yüreğine... Şiirler yazıyor pek güzel... Murat hep yanında bu durumlarda, doktorlara o götürüyor, tedavisiyle ilgileniyor, onun için kaygılanıyor. Cinsellik değil onları çeken, ten değil, can, canan hep... Murat joker gibi... Tacize uğrayan kadınlar, görevini kötüye kullanan bir kısım sağlık çalışanı, doktor... Bu konu da romanın sıklıkla öne çıkan ögelerinden biri... Cehaletmedeniyet arasında gidip gelmeler... Bu bağlamda bir tarafı yaban bir tarafı uygar bir roman... Cehalet de uygarlık da insanların beyninde ve vicdanlarında. Ne tahsil, ne de kentlerde yaşamak insanları uygar yapmaya yetmiyor çünkü ve ne yazık ki. Yazar Çağrı Karlıdağ, aykırı olaylar getirmiyor kahramanlarının başına. Ağrısıyla, erinciyle dibine kadar yaşatıyor özellikle Gülşen’i. Ve romanın beklenmedik sonunda, sıradan bir sıra dışı olan Gülşen’in öngörülemez yaşamındaki yeni ve radikal bir eşikle koyuluyor nokta. Yazara aşk olsun dedirterek! ? [email protected] Bir Anne, Bir Kadın, Bir İnsan/ Çağrı Karlıdağ/ Cinius Yayınları/ 240 s. 21 MART 2013 ? SAYFA 5 Y CUMHURİYET KİTAP SAYI 1205
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle